Yükleniyor...
Türk basın tarihinin en değerli gazetelerinden biri olan İkdam 127 yıl önce bugün, 5 Temmuz 1894 tarihinde yayınlanmaya başladı. İkdam, gazeteciliğin en önemli ilkelerinden biri olan kamu yararını en üst düzeyde yerine getiren bir gazeteydi. Okurlarını yurt içinde ve yurt dışında meydana gelen önemli gelişmeler hakkında bilgilendirmenin yanı sıra milletine kendi adını hatırlatması, Türklük bilinci yaratması bakımından da tarihi bir görevi yerine getiriyordu. İkdam Türk basın tarihinde birinci sayfasında “Türk gazetesi” yazısı ile çıkan ilk gazetedir. Bu ifadenin hakkını da sonuna kadar vermiştir.
Gazetenin kurucusu Ahmet Cevdet Bey meslekten yetişme bir gazeteciydi. Kısa bir süre memuriyet hayatı olsa da asıl işi gazetecilikti. Başta Türk basın tarihinin ilkleri olan Takvim-i Vekayi, Tercüman-ı Hakikat gibi gazeteler olmak üzere farklı yayın organlarında çalışmıştı. Deneyimli, azimli, çalışkan bir kalemdi. Çalıştığı yayın organlarında yeteri kadar deneyim ve birikim sahibi olduktan sonra kendi gazetesini çıkarmaya karar verdi. Gazetesini çıkarırken maddi kaygılardan çok idealist bir motivasyon ile yola başlamıştı. O kutlu ülkü, gazetesinde oluşturacağı içerik ile toplumda Türklük bilinci yaratmaktı. Ahmet Cevdet Bey Türk tarihine ve Türk diline büyük ilgi duyduğu için bu konularda çok araştırma yapmış donanımlı bir kişiydi. Genel yayın politikası Türkçülük olan bir gazete ile birikimini okurlarına aktarmak, onlarda bu bilincin uyanmasını sağlamak istiyordu. Topluma Türk tarihinin Osmanlı topraklarından ibaret olmadığını, Türkistan coğrafyasında başlayan ve içinde İlteriş’ten Bilge Kağan’a muhteşem önderlerin destanlar yazdığı köklü bir tarih olduğunu hatırlatmak amacındaydı. Türk dilinin ilk yazılı örneklerinin sanılandan çok daha eskiye dayandığını okurlarına anlatmak, Türklerin ata topraklarında ifade gücü yüksek, zengin bir Türkçe ile konuştuğunu örnekleri ile göstermek istemiş ve isteğini gerçekleştirmiştir.
Ahmet Cevdet (Oran) Bey
İkdam’ın yalnızca Türk basın tarihi için değil, Türk tarihi bakımından da en büyük hizmetlerinden biri Türk bengü taşlarını ilk kez duyuran gazete olmasıdır. Gazetenin simge isimlerinden biri olan Necip Asım 17 Şubat 1895 tarihli sayıda anıtları Türk toplumuna tanıtmıştır. İmzasız olarak çıkan “Eski Türk yazıları” başlıklı makalede anıtlardan, Göktürk harflerinden bahsederken, bu anıtların ve yazının Türklere ait olduğunu vurgulamıştır. Necip Asım yazısında anıtlardaki yazıların Danimarkalı bilgin Thomsen tarafından okunduğunu ve bu yazının Türkçe olduğunu belirtmiştir.
İkdam’da okurlara çok geniş bir yelpazede bilgi dolu içerik sunulmuştur. Ata topraklarımız Türkistan hakkında bilgiler, Çinliler ile olan ilişkiler, Türk dilinin özellikleri, eski Türk adları gibi konular işlenerek Anadolu’ya gelişten önce de çok büyük bir tarihimiz olduğu ayrıntılarıyla anlatılmıştır. İkdam okurlarına Türk dili ve Tür tarihi konularının dışında da araştırmaya, analize dayanan bilgiler aktarmıştır. Fen bilimlerinden kadınların toplumdaki yerine kadar pek çok konu ile okurlarının ilgisini çekmiştir. Örneğin Avrupa’da kadının toplumda nasıl bir konumu olduğunu anlatarak o dönemde çok da dile getirilmeyen meselelere değinmiştir. Batı’da bilim ve teknik alanında meydana gelen gelişmeler hakkında okuru sıkmayacak bir üslupla bilgiler paylaşılmış, Türk toplumuna uzak bir konu olan Amerika hakkında yazılar yayınlanmıştır. İkdam gazetesi ile okurlar hem kendi çok iyi bilmedikleri tarihlerine, köklerine yolculuk yapmış, hem de dünyanın geri kalanında olan bitenler hakkında ilginç bilgiler öğrenmiştir. İkdam geçmişten geleceğe ufuk açan, toplumun ilerlemesine katkı sunan bir gazetedir.
Gazetede Necip Asım’dan başka Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rasim, Veled Çelebi, Recaizade Mahmut Ekrem, Samih Rıfat, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Hüseyin Cahit Yalçın gibi güçlü ve etkili kalemler yer almıştır. Bu yazarlar bilgiye, belgeye dayanan dolu bir içerik sunarken okurla aynı dili konuşmasını da bilmişlerdir. Örneğin II. Mahmut’un çıkardığı ve dilinin sade bir Türkçe olmasını özellikle istediği Takvim-i Vekayi (1831) bunu bir türlü başaramamış ve bir yüzyıla yaklaşan hayatını toplum tarafından benimsenmeden, devlet desteği ile geçirmiştir. İkdam ise baskı sayısını 40.000 gibi bugün için bile yüksek sayılabilecek bir rakama çıkarmayı başarmıştır. Okurlar kendilerine gurur duyulası bir tarihimiz olduğunu gösteren, Türk dilinin üstünlüğünden söz eden bu gazeteyi sevmiş ve benimsemiştir. İkdam II. Abdülhamid döneminin ağır sansür ortamında zaman zaman kültür sanat gibi konulara daha çok ağırlık vererek bir denge sağlamış, birkaç geçici kapatma cezası dışında uzun süre varlığını sürdürebilmiştir.
Basının görevi toplumun sesi olmaktır. Toplumu ulusal birlik, vatan sevgisi, milli birlik ve dayanışma içinde bütünleştirmeye yönelik olmalıdır. Toplumun isteklerini, beklentilerini, eksikliklerini karar alıcılara duyurmakla ve karar alıcıların her türlü politikası ve tasarrufu hakkında okuru doğru ve tam bilgilendirmekle görevlidir. Basının var oluş nedeni sessizlerin sesi olmaktır. Ekonomik ve siyasi güç odaklarının sesi olan bir yayın organına gazete demek güçtür. Bunlar firmaların çıkardığı tanıtım yayınlarından farksızdır. Bu bakımdan İkdam gerçek bir gazete olmuştur. Toplum yararını, toplumun doğru ve tam bilgilenmesi işlevini yayın hayatı boyunca yerine getirmiştir. Hepsinden önemlisi Türk olan milletin Türklük bilincine uzak olduğu bir dönemde ona adını hatırlatma görevini yerine getirmiştir. İkdam gibi gazetelerin ve onun çizgisindeki kalemlerin ektiği bu tohumlar üzerine Atatürk millete yüzyıllar sonra yeniden Türk adını vererek ilelebet payidar kalacak Türklüğü bir kez daha tarihe silinmemek üzere yazmıştır.