16.10.2025

Siyasi tarihimizde ilk kayyum devri başladı

Türkiye tarihinde çok sayıda parti kapatıldı ama hiçbirine kayyum atanmadı. Parti kapatmaları genellikle laiklik veya bölücülük gerekçesiyle yapıldı. 


Siyasi tarihimizde , ihtilaller dahil hiçbir dönemde parti teşkilatlarında seçilmişin yerine kayyum ataması bugüne kadar yapılmamıştır. Görevden uzaklaştırmalar , kapatmalar görülmüştü ama bir partinin delegeleri tarafından seçilen yönetimlerinin görevlerinden uzaklaştırılarak yerlerine kayyum atanması ilk defa olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde siyasi partiler hem de siyasi partilerin il/ilçe teşkilatları açısından bazı önemli gelişmeler ışığında Ana Muhalefet üzerindeki yargı sopasının kayyum atamaya kadar gitmesi durumunu açıklamak faydalı olacaktır:

1. Siyasi Partilere Kayyum Atanması

Türkiye’de bugüne kadar hiçbir siyasi partinin tüzel kişiliğine mahkeme veya devlet tarafından “kayyum” atanmadı.

Siyasi partiler hakkında genellikle iki yol izlendi:

Kapatma davası; Anayasa Mahkemesi kararıyla partiler kapatıldı (örneğin 1998’de Refah Partisi, 2003’te HADEP, 2009’da DTP).

Mali denetim ve hazine yardımı kesintisi; Yine Anayasa Mahkemesi denetimiyle uygulanır.

Yani siyasi partilerin tüzel kişiliğine kayyum atama kurumu, Türkiye’de bugüne kadar uygulanmadı.

2. Siyasi Partilerin İl/İlçe Teşkilatlarına Kayyum Atanması

Burada durum biraz farklı.

Zaman zaman bazı siyasi partilerin (özellikle HDP / DBP gibi Kürt siyasî hareketinden gelen partilerin) il veya ilçe teşkilatlarına yönelik operasyonlar yapılmış, yönetici kadroları tutuklanmış veya görevden alınmıştır.

Ancak bu durumlarda da “resmen mahkeme kararıyla kayyum” atanmasından ziyade, parti tüzüğüne göre merkez yönetimin yerine atama yapması söz konusu olmuştur. Yani parti teşkilatı görevden alınsa dahi yerine yine aynı parti organları tarafından atama yapılmalıdır.

Örneğin HDP’nin birçok il/ilçe eş başkanı görevden alınmış, yerlerine partinin genel merkezi kendi atama yapmıştır.

Devlet eliyle, resmî olarak bir partinin il/ilçe teşkilatına kayyum atanması uygulamasına rastlanmamaktadır.

3. Kayyum Uygulamasının Asıl Görüldüğü Alan

Türkiye’de kayyum uygulaması esas olarak şu alanlarda görülmektedir:

Belediyeler: Özellikle 2016’dan itibaren DBP ve HDP’li çok sayıda belediyeye kayyum atanmıştır.

Şirketler / holdingler: FETÖ bağlantısı iddiasıyla TMSF eliyle şirketlere kayyum atanmıştır.

Ama siyasi partilerde veya onların il örgütlerinde bu uygulama yoktur.

Sonuç:

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir siyasi partiye veya siyasi partinin il yönetimine resmî olarak kayyum atanmamıştır.

 

Siyasi partiler kapatma davaları veya kendi iç tüzükleri çerçevesinde yönetim değişikliği yaşamışlardır, ancak devlet eliyle kayyum ataması yalnızca belediyeler ve şirketler için uygulanmıştır. Asliye Hukuk Mahkemelerinin böyle bir karar verme yetkileri yoktur. Seçimler Yüksek Seçim Kurulu’nun gözetiminde yapılarak onaylanmıştır. Bu uygulama ileride çok tartışılacak olaylara sebep olacaktır. En başta bu zamana kadar tartışmalı olan seçimler (başta mühürsüz oylar ve Cumhurbaşkanının en fazla iki defa seçilebilmesi gibi) hakkında herhangi bir Asliye Hukuk Mahkemesi beklenmedik bir karar verebilir. Bunun da ilk örneği Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesinin MHP olağanüstü kongresi iptali olmuştur.

Bu uygulamalar Türkiye’de demokrasiyi 30 yıldan fazla geriye götürmüştür. Seçimlerin bir manası kalmamıştır. Ülkemizde yargı sopası uygulaması çeşitlenmiş ve şiddetlenmiştir. Bu durumda hoşa gitmeyen bir seçim sonucu ortaya çıktığında maalesef yapılan seçim yargı eliyle kolayca askıya alınabilecek hale gelmiştir. Tehlikede olan sadece siyasi partiler değil, Hukuk, Adalet ve Demokrasidir. Şu andaki iktidar kaybedeceği bir seçime giremez. Muhalefetteki siyasiler ve partiler ancak icazet almak kaydıyla seçime girebilirler.

Türkiye’de Kapatılan Siyasi Partiler

1. Tek Parti Dönemi (1923–1946)

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1925) ;Şeyh Said İsyanı sonrası, “irticai faaliyetlere zemin hazırladığı” gerekçesiyle İstiklal Mahkemeleri kararıyla kapatıldı.

Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930) ; Mustafa Kemal’in teşvikiyle kurulmuştu. Çok büyük halk desteği ve rejim tartışmaları çıkınca, kurucusu Fethi Okyar kendi iradesiyle feshetti (devlet kararıyla kapatma değil).

2. Çok Partili Hayat ve Anayasa Mahkemesi Öncesi (1946–1961)

Bu dönemde kapatma kararları mahkeme ve Bakanlar Kurulu kararlarıyla alındı.

Örnek: Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (1952) ;Komünist faaliyet iddiasıyla kapatıldı.

3. 1961 Anayasası Sonrası (Anayasa Mahkemesi Yetkisi)

1961 Anayasası ile birlikte siyasi parti kapatma yetkisi Anayasa Mahkemesi’ne verildi.

Bazı önemli örnekler:

Türkiye İşçi Partisi (1971) ;“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı faaliyetler” gerekçesiyle.

Milli Nizam Partisi (1971); “Laikliğe aykırı faaliyetler” nedeniyle. (Necmettin Erbakan’ın ilk partisi)

Milli Selamet Partisi (1981) ;12 Eylül darbesi sonrası, diğer tüm partilerle birlikte kapatıldı.

Adalet Partisi, CHP, MSP, MHP (1981) ;12 Eylül Askerî Yönetimi kararıyla tüm partiler kapatıldı.

4. 1982 Anayasası Sonrası (Günümüze Kadar)

Refah Partisi (1998) ;Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle.

Fazilet Partisi (2001); Laiklik karşıtı odak olduğu gerekçesiyle. (Sonrasında AKP ve Saadet Partisi kuruldu.)

HADEP (2003) ;Bölücü terör örgütüyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle.

Demokratik Toplum Partisi – DTP (2009) ; PKK ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle.

Önemli Notlar

Anayasa Mahkemesi siyasi parti kapatma davalarının tek yetkili merciidir (1961’den beri).

Kapatma gerekçeleri genellikle:

Laikliğe aykırı faaliyetler (örnek: Refah, Fazilet, Milli Nizam, Milli Selamet).

Ülkenin bölünmez bütünlüğü ve terör örgütü ile ilişki (örnek: TİP, HADEP, DTP).

2001 Anayasa değişikliği ile siyasi parti kapatma zorlaştırıldı. Artık Meclis’te grup kararı olmadan doğrudan dava açılamıyor.

Yazar

Mustafa Korçak

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar