Ruhları özgür kadınlar

“Bir kadını ortadan ikiye böl; yarısı annedir,yarısı çocuk...”der Cemal Süreya ve ardından devamı gelir. “Sarı saçlarına deli gönlümü, bağlamışım, çözülmüyor Mihriban...”der Abdurrahim Karakoç. Biz kadınlar artık bir erkek tarafından şiddet görmek değil, şiir duymak istiyoruz. Günümüz şiirle dolsun.


Bugün 8 Mart. 

Şiire, romanlara, müziğe, resimlere kısacası sanatın tüm alanlarına ilham kaynağı olan, emekçi kadınların günü… 

Sahi, kadını en güzel bir şiir anlatmaz mı? Duygularımızı anlatmak için edebiyata yöneldiğimiz vakit şiirlere sarılırız. Bazıları vardır ki kadınların parmak uçlarından öpüp kalbindeki tüm sevgiyi şiire aktarır. 

Bu şiirler hayatımızda yer edinirken bir köşede kendini hatırlatan kadına şiddet ise devam etmekte. Günümüzde her ne kadar kanunlar karşısında eşitsiniz denilse de çoğu kez kadınların hakları yok sayılır. Hâlâ gece sokağa çıktığı için, şort giydiği ya da açık giyindiği için tacize, saldırıya, tecavüze uğrayan, sevildikleri iddiasıyla öldürülen kadınlar ülkesinde yaşıyoruz. 

Bütün bunların yanında içimizi bir nebze ısıtan ve rahatlatan, kadın ve sanat var. Kadınlar için yazılan o duygu yüklü şiirler… 

Şiddete karşı olan biz kadınlar sesimizi yazılara döküyoruz. Bugünde kadınlarımızı geçmişten günümüze özellikle erkek şairlerimizin dilinden dökülen şiirleriyle anmak istedim. Çünkü biz kadınlar artık bir erkek tarafından şiddet görmek değil, şiir duymak istiyoruz.  

Bir kadını ortadan ikiye böl; yarısı annedir, yarısı çocuk…” der Cemal Süreya ve ardından devamı gelir.  

Sarı saçlarına deli gönlümü, bağlamışım, çözülmüyor Mihriban…” der Abdurrahim Karakoç.   

Kadınlar edebiyatımızda destanlara kadar yansıdı. 

Gelin biraz şiirlerde kaybolalım. 

Mehmet Emin Yurdakul – Anadolu’da Kadın 

Türk edebiyat tarihi içinde yazdığı şiirle en çok etkilendiğim şairimiz Mehmet Emin Yurdakul.  Türkçü, milliyetçi, halkçı ve sosyal bir şairdir. Türkçe Şiirleri ile Türkçe’nin bağımsızlığı ve üstünlüğü ilkesine dayanan yeni bir çığır açar ve halkın diliyle halkın hayatını anlatır.  

Anadolu’da yaşayan hayatları, şiirlerinin konusu yapar. Bu konuda kadınların hayatlarıyla geniş bir yer tutar.  

Zengin ama duygusuz köy delikanlılarıyla evlenip, yaşamaya dayanamayarak ölüp giden kadınlar, kocası şehit olmuş yoksul, kimsesiz kadınlar, kibrit satarak hayatını kazanan küçük kız çocukları… 

Yürüyordum; Ağlıyordu ırmaklar 

Yürüyordum; Düşüyordu yapraklar 

Yürüyordum; Sararmıştı yaylalar 

Yürüyordum; Ekilmişti tarlalar” 

Anadolu şiirinde, aç ve sefil köylü kadının sefaletini ortaya koyar. Çünkü Mehmet Emin, güzel bir şiir yazmaktan ziyade, Anadolu’ya karşı kayıtsız kalan İstanbul hükümetini ve aydınlarını uyandırmaya çalışmaktadır. 

Gözler dönük, kaşlar çatık yüz azgın 

Derileri çatlak, bağrı kapkara 

Sağ elinin nasırında bir yara; 

Başında bir eski püskü peştamal; 

Koltuğunda bir yamalı boş çuval! 

dizeleriyle kadının hayat tarzına, onunla yaptığı bir söyleyişi dikkat çeker… 

-Ne o bacı? 

-Ot yiyoruz, n’olacak… 

-Tarlan yok mu? 

-Ne öküz var, ne toprak 

-Bugüne dek ırgat gibi didindim; Çifte gittim; ekin biçtim, geçindim. 

-Bundan sonra… 

-Kocan nerede? 

-Ben dulum; Kocam şehit, bir ninem var, bir oğlum. 

-Soyun solun? 

-Onlar dahi hep yoksul! Ah efendi bize karşı İstanbul 

-Neden böyle sert, yalçın taş gibi 

-Taşraların hayvanlık mı nasibi? 

Bu söyleşi de dile getirilen hayat tarzının Anadolu kadınının kaderi olamayacağı, aksine sahip olduğu kadınlığın hakkıyla ocağının karşısında saadete ermek, anneliğin aşkıyla evladına sütü gibi pak duygular vermek olduğunu anlatır. Çünkü onun sesi, insana mücadele azmini hissettirir. Sevgisi, fedakârlık etmeyi öğretir. Yüzü merhamet duygusu kazandırır. İşte şairimiz bir kadının sesine şiiriyle dokunur. 

Attilâ İlhan – Kadın (Anne) 

Türk şiir geleneği içerisinde kendi çizgisi olan, kendini bu alanda tamamlayan şairlerdendir Attilâ İlhan. Kadının sürekli taşıdığı sığınma, doğurganlık, sevgili, ev, mekân gibi durumları şiirlerindeki kadınsı değerlere önem verdiğini yansıtır.  

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular  

Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir  

Azıcık okşasam sanki çocuktular  

Bıraksam korkudan gözleri sislenir 

 

Yalnızlıklarımda elimden tuttular 

Uzak fısıltıları içimi ürpertir 

Sanki gökyüzünde bir buluttular 

Nereye kayboldular şimdi kimbilir 

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular 

Böyle bir sevmek görülmemiştir. 

İlhan aslında hep aynı kadına âşıktır. Bütün şiirleri de aynı kadına ithaf olunmuştur. “Anne” 

Şiirlerinde kadın, şairin yalnızlığını eriten ve onun çoğalarak özgürleşmesini sağlar. 

Necip Fazıl Kısakürek – Kadının Duyguları 

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında sanatkâr olan Necip Fazıl Kısakürek özellikle Türk şiirinde adını zirvelere taşımış çeşitli sanat çevrelerine sanatı ve dehasını kabul ettirmiş bir şairdir.  

Kalıp değil bir fikir… 

Elmas sorguçlu fakir; 

Açıkta sırrı bakir; 

Kadın… 

 

Bir işaret, bir misal; 

Ayrılık remzi visal… 

Allah’a yol bir timsal; 

Kadın… 

Şairin şiirlerinde kadının, hayal, his ve fikir dünyasını anlatır. 

Nazım Hikmet – Kadının anlamı 

Nazım Hikmet, gerçekçi bir şair olarak Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiştir. Özellikle toplumun sorunlarına değindiği şiirlerinde eşitlikçi barışçıl bir dünya isteğiyle şiirler kaleme almıştır. 

“ Kimi der ki kadın 

Uzun kış gecelerinde yatmak içindir. 

Kimi der ki kadın 

Yeşil bir harman yerinde 

Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. 

Kimi der ki ayalimdir, 

Boynumda taşıdığım vebalimdir. 

Kimi der ki hamur yoğuran. 

Kimi der ki çocuk doğuran. 

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. 

O benim kollarım, bacaklarım, başımdır. 

Yavrum, annem, karım, kızkardeşim, 

Hayat arkadaşımdır. 

Kadın şiirlerinde bir kadının kendisi için ne ifade ettiğini anlatır. 

Ne güzel anlatmışlar. O dönemin tarihini, o dönemin kadınlarını.  

Kadın 

Kadın bir tarih midir? Kadın insan mıdır? Kadın nedir? gibi gibi sorular günümüzde devam ederken ben diyorum ki kadın, bir dildir. Dili yok ederseniz, sesini keserseniz, zihinsel çerçevesini yok edersiniz. Ruhunu yaralarsınız. Kendi doğasını kurutursunuz. Bu toplumda kadınların gücü fikirleri, sanatlarıdır. Sanatın, aşkınlığın kaynağı doğa ile ilişkimizde, kâinat ile ilişkimizde yatıyorsa, kadın oraya fazlasıyla yakın duruyor. 

Evet canım kadınlar…  

Dün, bugün ve yarın yine bizim günümüz. Doğadan, tarihten aldığımız gücü, içimizdeki gücü keşfedin. Biz yeniden bu tarihin içinde doğuyoruz, yaşıyoruz. Tüm bu mirasla ilişki kurup, tarihimizden heyecan duyarak, acısıyla, güzelliğiyle ve de tüm fikirlerimizle ayağa kalkalım. 

Kadınlar günümüz yeniden kutlu olsun… 

 

 

 

 

 

 

Yazar

Özge Yıldız

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar