Yükleniyor...
12.07.2011
“Eski tas, eski hamam”
“Yeni” Anayasaya da devletin temel yapısını değiştirmeyi amaçlayan çalışmalar 2006’da da aynen vardı.
Milletimizin birliğini bozarak, bin yıllık egemen devletimizin üniter-milli temel yapısını değiştirip, çok etnikli ortaklık devleti kurma dayatmaları 2006’da da aynen gündemdeydi.
Üstelik PKK’nın kanlı terör eylemleri, TBMM’den başlayarak bütün yurda yayılan örgütlenmesi ve siyasallaşması bugünkü boyutlara ulaşmamışken.
Bu gidişin tehlikesine o tarihte dikkat çeken bu yazımızı bugün tekrar aynen yayınlamak suretiyle, unutulanları hatırlatmak ve işin vahametine işaret etmek istiyoruz.
Sadi Somuncuoğlu
11.06.2006 tarihli yazı…
4-11 Eylül 1919 Sivas Kongresi’nde, “Hayır paşalar, hayır beyefendiler, hayır hanımefendiler, manda yok. Ya istiklal, ya ölüm var” diyen Atatürk’ün ifadesiyle “Bir Milletin kurtuluşunu hazırlayan kararlar” alındı. Tesadüfe bakın, 87 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 59. Hükümeti’ni kuran AKP’nin Sivas Kongresi’nde ise, “Türk Milleti” ifadesi “ırkçı” bulunup, yerine “Türkiyeli milleti” kullanıldı.
Milletimizin adına “Türk” denmesinden rahatsız olanların, Anayasa’dan bunu çıkarıp, yerine “Türkiyeli” yazmaya, üst kimliğimizi de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” olarak değiştirmeye çalıştıklarını biliyoruz. Böylece, 40 parçalı/ortaklı bir millet ve devlet olacağımızı da.
Sömürgeci artıklarının densizliğine güler geçeriz. Ama iktidar Partisi de bu yolda ise o zaman iş ciddidir. AKP Sivas Kongresinde “Biz Türkiyeliyiz” marşı çalınarak bir “Sürpriz” yaşanmış. Organizasyon firmasına göre, bu marş “Başbakanlık yetkililerinin” tercihiymiş. Başbakanlık ise “haberimiz yok” demiş. Evet, marş, “Ne mutlu, biz Türkiyeliyiz. Kürt’ü, Laz’ı, Gürcü’sü, Çerkes’iyle” diye başlıyormuş. Erdoğan’ın da sık sık söylediği gibi!..
SİVAS SEMBOLDÜR
Bu “Marş” için Sivas’ın seçilmesi de çok ilginç. Sanki Brüksel’le yata kalka, sembollerle konuşmayı öğrenmişler. Biliyorsunuz Haçlılar, Türkiye’ye sadece dayattıkları yıkıcı şartlarla değil, bunların günü ve yerlerini seçerken de, tarihimizle adeta hesaplaşırlar.
Sivas Türk Milleti için çok önemli bir semboldür. Zira işgale uğrayan Türk vatanını kurtarmak, milletin bağımsızlığını sağlamak için bütün illerden seçilmiş temsilciler Sivas’ta toplandı, o tarihi ve milli kongreyi yaptı. Ve bakın, Atatürk açış konuşmasında ülkenin işgal haritasını nasıl çizdi:
“Batı Anadolu’da İslam’ın namusu kutsal yerlere kadar sokulan Yunan zalimleri, İtilaf devletlerinin hoşgörüleri üzerine canavarca kötülükler yaptılar. Doğuda Ermeniler Kızılırmak’a kadar genişlemeye giriştiler, toptan yok edip öldürme politikasını gütmeye başladılar. Karadeniz kıyılarımızda Pontus Krallığı hayaliyle harekete geçildi. Adana, Antep, Maraş ve Konya’ya kadar gelen işgalciler, Antalya’ya da girdiler. Trakya işgal bölgesi içine alındı. Saltanat tahtının yeri ve Halifeliğin merkezi olan İstanbul, Hükümdar saraylarının içine kadar düşmanın eline düştü. Bütün bu haksız saldırışlara karşı İstanbul’daki hükümet, belki tarihte bir benzeri daha görülmemiş bir katlanma ile sustu; her zaman için güçsüz, kararsız, dermansız kaldı. İşte bu haller milletimizi silkinip uyanmaya sürükledi. Artık milletimiz pek güzel anladı ki, İtilaf devletleri bu ülkenin kutsal varlıklarına ve milli kaderine sahip çıkacak bir gücün, bir isteğin olmadığına iyice hükmetmişler ve akıllarına geleni işlemişlerdi. Bu yanlış kanaat yüzündendir ki cansız bir ülke, kansız bir millet neleri hak etmişse, hepsi hiç çekinmeden uygulamaya konuldu. Buna karşı boyun eğip teslim olmuş görünmek, çöküntüden başka bir sonuç vermeyecektir.”
Bugün de AB eliyle Yunanı, Pontusu, Ermenisi, aynı emellerle saldırı halinde değil mi? Güneydoğumuz koparılma, ekonomik kaynaklarımıza ve topraklarımıza el konulma süreci başlatılmadı mı? Osmanlı’nın çöküşünü hazırlayan “islahat”a, şimdi “reform” denmiyor mu? Evet, bize “Cansız bir ülke, kansız bir millet” muamelesi yapılmıyor mu?
O halde tereddüdü bırakıp, AB’nin önümüze koyduğu son listeye lütfen bakın. Bunlar işgal altındaki Anadolu’ya benzemiyor mu? Sivas Kongresinde alınan kararların ilgası istenmiyor mu?
KURT VE KANGAL
Sivas’tan söz etmişken, Türklerin sembolü “Kurt değil, Sivas Kangal köpeği olmalı” hezeyanına değinmeden geçemeyiz.
Evet, bozkurt özgürlüğü, cesareti ve seciye sağlamlığını; köpek ise sadakat ve esareti temsil eder. Kısaca, kurt “Bağımsızlığın”, köpek “Mandacılığın” sembolü olabilir. Bunlardan hangisi, esareti asla kabul etmemiş Türk Milleti’ne yakışıyor belli değil mi? Acaba, milli destan ve bozkurt inkarcılığı, ne çeşit bir “sadakat” ın bedelidir?
Sözü Sivas Kongresi’ndeki Atatürk’e bırakalım:
“Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacaklarını sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar”