Tutarsızlığın kitabı

Kendini övmekten hoşlanmadığını söyleyen bir insanı düşünün. Düşünmenize gerek yok aslında. Onunla herhangi bir yerde karşılaşmış olabilirsiniz. Aslında bunu söylerken bile kendini övdüğünün farkında değildir. Oysa gerçekten kendini övmeyi sevmeyen bir insan bunu dile getirmez.


Paylaşın:

İhtar: Bu yazının günlük hayatta yaşadığımız olaylarla, dinlediğimiz nutuklarla bir ilgisi yoktur. Varsa bile, yazıdaki cümleler çarpıtılmış, maksadını aşmış, bağlamından koparılmış, aslında öyle söylemek istenmemiş, en iyi ihtimalle yanlış anlaşılmış olabilir. En kısa zamanda arkadaşlarımızdan biri bu sözlere açıklık getirecektir. En kötü ihtimalle ise yazar bunu inkâr edecektir!

Tutarsızlık, insan evladının en önemli kusurlarındandır. Her yönüyle mükemmel olan insan bu kusuru sebebiyle taksonomideki yerinden zaman zaman uzaklaşıp istenmeyen yerlere yaklaşmaktadır. Ve her insanda bu kusur bulunmaktadır. Bu cüretkâr ifadeyi söylerken şunu unutmamalıyız ki istisnalar kaideyi bozmaz. Ancak pek tabiidir ki hiçbir insan böyle bir kusuru olduğunu kabul etmez. Eğer kabul etseydi, böyle iddialı bir tez daha ilk cümleden sonra çürümüş olur ve tezin sahibi tutarsızın önde gideni geride durmayanı olarak etiketlenip, taksonomide layık olduğu yere gönderilir ya da sayesinde yeni bir sınıf oluşturularak dolaylı yollardan bilime katkı sağlamış olurdu. Bilime katkı sağlamak –üzerine yapıştırılan etikete rağmen- iddia sahibi için övünülecek bir şey olsa da tez henüz çürütülemediği için ne yazık ki bilim dünyası bu katkıdan mahrum kalacak. Tezi kanıtlamak için örnekler elbette çoğaltılacaktır. Ancak hemen bir kanıt öne sürmek gerekirse şimdiye kadar yazılan birkaç cümlede bu kusuru görebilirsiniz. Öncelikle insanı her yönüyle mükemmel olarak tanımlayıp ardından bir kusuru olduğunu söylemek başlı başına bir tutarsızlıktır. Öyle ya kusuru olan bir şeyi mükemmel olarak nitelemenin iler tutar yanı yok. “İstisnalar kaideyi bozmaz” genel geçeri ise en fazla kabul gören tutarsızlık örneğidir. Çünkü genel bir durum için konulmuş bir kaide yani kural ya da genelleme, o kuralın uygunluğunu ortadan kaldıran bir durumla karşılaşıyorsa, kaide de artık bozulmuş demektir. Ama bu genel geçer tutarsız kural, bir genelleme sunan kişi için kurtarıcı vazifesi gördüğünden tüm insanlar tarafından –istisnalar kaideyi bozmaz!- kabul edilmiştir.

Belki de tüm tutarsızlıklarımızın altında yatan neden, kendini haklı çıkarma gerekliliğidir. Çünkü her insan kendisinin haklı olduğunu sanır. Haksız olduğunu fark ederse eğer tutarsızlık orada baş gösterir. Haksızlığını kabul eder ama -evet her haksızlığın bir “ama”sı vardır- bunun üstünde durmak yerine kesinlikle haklı olduğunu düşündüğü bir konuyu öne sürerek haklılığını ispatlar. Örneklere yazılanlardan devam edecek olursak iddia sahibi kişi, etiketlenmesinden rahatsız olduğunu açıkça belirtmiş ancak bilime katkı sağlayacağını söyleyerek etiketinin önemsiz olduğuna inanmamızı istemektedir. Oysa bir şeyden rahatsızlık duyuyorsa bir insan, bunu belirtmeli, herhangi bir nedeni katlanılır olarak öne sürmemelidir. Ancak söz konusu davranış ideal bir davranış olduğu için bir insandan bu davranışı göstermesini bekleyemezsiniz. Çünkü insan evladının tanımladığı ideal özellikler, kendisinde tamamıyla bulunmayan ancak bulunması istenen özelliklerdir. Herhangi bir şeye de yalnızca isteyerek ulaşılamayacağına göre… Örnekler yazının kendi içindeki tutarsızlıklarıydı. Ama bu yazının en önemli tutarsızlığı hiçbir şeyin tek bir nedene bağlı olarak değerlendirilemeyeceğinin bilinmesine rağmen insan davranışlarının çoğunluğunun sadece tek bir nedene bağlanmasıdır. Zaten yazı tutarsızlık üzerine bir ahkam kesme özelliği taşıdığından kendi içinde tutarlılık göstermesini beklemek beyhude olacaktır. Artık yazının dışına çıkarak gerçek dünyamızdaki tutarsızlıklara göz atabiliriz.

Kendini övmekten hoşlanmadığını söyleyen bir insanı düşünün. Düşünmenize gerek yok aslında. Onunla herhangi bir yerde karşılaşmış olabilirsiniz. Aslında bunu söylerken bile kendini övdüğünün farkında değildir. Oysa gerçekten kendini övmeyi sevmeyen bir insan bunu dile getirmez. Tabi övülecek bir özelliği varsa! İşte bu insan en önemli kanıtlarımızdan biridir.

Bir diğer örneğimiz başkalarının kendi hakkında ne düşündüğünü önemsemediğini iddia eden kişilerdir. Bu kişiler iki kategoriye ayrılabilir: görünüşüm kimseyi ilgilendirmez insanı, davranışlarım kimseyi ilgilendirmez insanı. Görünüşüm kimseyi ilgilendirmez insanlarından bazıları gerçekten kendinin nasıl göründüğünü umursamaz. Ama onlar da davranışları hakkında diğer insanların düşündüklerini önemli görürler, hatta davranışlarını o düşüncelere göre şekillendirirler. Bazıları da söylediklerinin aksine görünüşlerine aşırı önem atfederler. Başkaları tarafından beğenilmek en büyük arzularıdır. Davranışlarım kimseyi ilgilendirmez insanı ise ender rastlanan bir türdür. Çünkü çoğu insan, davranışlarının, etkileşimde olduğu herkesi ilgilendirdiğinin farkındadır. Bu yüzden bu tür hakkında çok fazla konuşmaya gerek yok. Konuşmaya değmeyecek şeyler üzerine bunca kelime harcamak da bu yazının başka bir tutarsızlığı…

Konuşmaya değmeyecek, ama konuşulması gereken önemli başka örnekler de vardır. Her gün, her saat televizyonlarda dinlediğimiz nutuklar, günü gününe uymayan söylemler, canlı yayınlarda söylediklerini reklam arasından sonra inkâr edenler, ayan beyan sözleri çarpıtılanlar(!), aslında öyle söylemek istemeyenler… Listeyi ne kadar uzatırsak o kadar kısa kalır.

Bu bahsettiğimiz örnekler üzerine geniş çaplı düşünerek Tutarsızlığın Kitabı’nı yazmaya niyetlenmiştim aslında. Muazzam bir eser olabilirdi. Üzülerek sizleri böyle bir eserden şimdilik mahrum bırakacağımı söylemek zorundayım. Büyük tutarsızlıklar ile büyük kitleler üzerinde etkili olan büyüklerimiz varken böyle bir kitap yazmak benim haddime düşmez. İşi ehline bırakmak gerek. O yüzden galiba onlarca yıl hiçbir şey yapmadan çalışıp(!) emekli olan kişilerden birinin oturup yazmasını bekleyeceğiz.

 

Yazar

Alperen Okur

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar