Yükleniyor...
Resmî Gazete’nin 1 Mart 2022 tarihli sayısında yayımlanan, “Maden yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik”ten anlaşılan şudur: Kömür çıkarılacak saha zeytinliklere denk geliyorsa zeytinlik gözden çıkarılacaktır!
Kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine bakanlıktan gelen açıklamada “zeyti̇n ağaçlarının kesi̇lmesi̇ söz konusu deği̇l” deniyor. Peki nasıl olacak? Şöyle açıklanmış:
“Elektrik ihtiyacının karşılanmasına yönelik yapılacak madencilik faaliyetinin zeytinlik alanlara denk gelmesi durumunda uygulanacak yeni usul ve esaslar şu şekildedir:
Kamu yararının gözetilmesi şartıyla, sahada madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın iznine tabi olacaktır. Sahadaki zeytin ağaçları Tarım ve Orman Bakanlığı’nın izni ve uygun görüşüyle, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükteki yeni bir bölgeye taşınacaktır. Zeytin ağaçların kesilmesi söz konusu değildir. Zeytin ağaçlarının taşınacağı bölge, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenecek ve mücbir bir sebep olmadıkça taşınma işlemi olmayacaktır. Zeytin sahasının taşınmasına ilişkin tüm masraflar ve ortaya çıkacak tüm talepler, ilgili sahada maden faaliyeti yürütecek şirket tarafından karşılanacaktır. İlgili firma, taşınan ve tutmayan her bir zeytin ağacına karşılık 5 yeni fidan dikmekle yükümlü olacaktır. Sahadaki maden faaliyetlerinin tamamlanmasının ardından, saha rehabilite edilecek ve eski haline getirilecektir. Sahanın rehabilite edilmesi Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun bir şekilde gerçekleştirilecektir.”
Bu yönetmeliği ve açıklamaları yazanlar acaba hiç zeytin fidanı diktiler mi? Veya gördüler mi? Sanki masa başında ezbere yazılmış, ayağı yere basmayan cümleler. Ya da gözlerini karartan başka şeyler var! Ağaçlar taşınacakmış! Somut cevaplar arıyorum. Yüz yıllık zeytin ağaçlarını bir kenara koyalım, otuz kırk yıllık ağaçları nasıl taşıyacaksınız? Nereye taşıyacaksınız? Zeytin bahçelerinin sahibi vardır. Sahipsiz mülkler değildir. Adam köyünün, kasabasının yanında meselâ, 10 dönüm zeytin bahçesi yapmış. 200 adet ağaç… Komşuları var, yanyana zeytin bahçeleri, her biri bir başka vatandaşın emek verdiği tapulu toprağı. Kiminin 10 dönüm, kiminin 20, kimininki daha fazla, daha az. Madenciler geldi, buralar tekmil bize gerek dedi. Bakanlıktan onay çıktı. O, belki toplam yüz dönümlük -veya daha fazla- araziye eşdeğer toprağı o civarda nerede bulacaksınız? Başka çiftçilerin tapulu arazilerini mi satın alacaksınız? O başka çiftçiler ne olacak? Hazine arazileri varsa oralara mı göçüreceksiniz? Zeytin ağacının da sevdiği yer vardır, sevmediği yer vardır. Uygun toprak ister. Yeri buldunuz diyelim, köyünden bilmem ne kadar uzaklıktaysa o yer, zeytinliklerin sahipleri razı olur mu? Zeytin üreticisini cezalandırmak, zeytinciliği zora sokmak değil mi bu? Taşıdığınız ağaçlar tutar mı tutmaz mı, o da belli değil! Tutmama ihtimali çok yüksektir. Tutmayan her ağaç için 5 ağaç dikilecekmiş. Kırk yıllık ağacı köklediniz, göçürdünüz, tutmadı. Yerine 5 adet fidan! Büyüyecek de ürün vermeye başlayacak. Sahipleri görür mü görmez mi artık…
Sonra yönetmelikte geçen şu ibare ne demek: “Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak…..” Ağaçlar taşınamıyor, ama taşınamasalar da madencilik faaliyeti yürütülecek. Nasıl olacak bu? Ağaçlar ne olacak? Aynı sahada hem ağaçlar, hem madencilik faaliyeti olamayacağına göre? O nokta karanlıkta bırakılmış. Yani “kesilecek” de söylenememiş mi? “Leb demeden leblebiyi anlayın artık” mı? Bakanlıktan son gelen açıklama yönetmelikteki bu cümleye hiç dokunmuyor. Evet, kesilecek! Taşınması mümkün değil, taşıyacak yer bulamadık, kesin gitsin! 10 dönümlük zeytin bahçeniz elinizden alınıp yirmi otuz, belki yüz yıllık ağaçlarınız kesilip size başka bir yerde 10 dönüm yer gösterilecek, fidanlar dikilecek. Masraflar şirketten! Fidanların ürün verdiğini görmeye ömrünüz yeter, inşallah.
Ve bütün bunlar kamu yararına…. Ağaç dediğin şey hiç bir zaman kamunun yararına bir şey değildir zaten!!
Arazinin “sonra” rehabilite edilmesini ise geçiniz bir kalem! Yetişmiş yemyeşil bahçeleri yok edip toprağı deşip ondan sonra rehabilitasyon. Kaç sene sonra? Şirket el değiştirdi. Şirket iflas etti! Yöneticiler yurdışına kaçtı. Bakan değişti. Yönetmelik değişti… Çocuk mu kandırıyorsunuz?
Dünyanın, rüzgâr gibi, güneş gibi temiz enerji alternatiflerine yöneldiği, fosil yakıtlardan kaçmaya çalıştığı bir dönemde kömür çıkarma adına yıllanmış zeytin ağaçlarını darmaduman etmek akla ziyandır. Kaldı ki nükleer santral de yapıyoruz. Ne oldu da yine zeytinliklere göz dikildi? Altın çıkarılacak, zeytinlikler… Kömür çıkarılacak, zeytinlikler… Gözden çıkarılacak ilk ağaç! Toprağın altından maden çıkarılacak diye büyümeleri, yetişmeleri yıllar ve yıllar alan ağaçlar gözden çıkarılamaz. Zaten kuruduk gittik. Göllerimiz bile kurudu.
Türkiye bir Akdeniz ülkesidir. Dünyanın zeytin ve zeytinyağı ihtiyacını Akdeniz ülkeleri karşılıyor. O markalar arasında Türk markası yok. Amerikan marketlerinde, İtalyan markası bazı zeytinyağı şişelerinde, üründe kullanılan zeytinin hangi ülkelerden geldiği yazılıdır, birkaç ülke adı… Türkiye de vardır aralarında, seviniriz. Neden daha çok, daha çok üretip de vatandaşımızın bu en sağlıklı yağı, uygun fiyata rahatça kullanmasını sağlamıyor, ihtiyacımızdan fazlasını da bir Türk markası olarak ihraç etmiyoruz?
2003 yılından beri zeytinliklerin madenciliğe, sanayi tesislerine ve imara açılması için 9 defa yönetmelik değişikliği, kanun tasarısı getirilmiş, TBMM’den veya yargıdan dönmüş. Bugünlerde kamuoyunun Ukrayna işgaline odaklandığı bir dönemde fırsat bu fırsat mı denildi? Bakalım bu defakinin âkibeti ne olacak?
Ondan sonra “zeytinyağlı yiyemem aman…”