Yükleniyor...
“Bazen hıfz eyle dilini
Dilden gelir bela gardaş”
Türkü Sözü
“Kişinin çektiği dili belası…”
Çektirdiği de tabii…
Rejim ve geleceğimiz açısından önemli bir seçimi geride bıraktık. Kampanyalar yapıldı. Liderler milletin karşısına çıktılar. Vaatlerde bulunuldular. Dil döktüler. Dil önemli. En güçlü silah o. Onu etkili kullanan karşılığını aldı. Önemini fark etmeyen, etkili kullanamayan geride kaldı. Sözün nasıl söylendiği de sözün kendisi kadar önemli. Seçmen dinledi test etti. Terazisinde tarttı. Sonuçta bir karar verdi. Tablo önümüzde durmakta Millet memleket için hayırlı olur inşallah.
Yaşı uygun olanlar bilirler. “12 Eylül 1980’de ordu yönetime el koymuş, partiler lağvedilmiş liderleri de yargılanmıştı. Kardeşkanı akmasına son verilmesinden millet memnun kalmıştı. Ara dönem bitmiş sıra yeni partilerle yeniden seçimlerce gelmişti. Evren Paşa bir TV konuşmasında (ambleminden dolayı halk onu Horoz Partisi olarak biliyordu) Milliyetçi Demokrasi Partisine destek istemişti. Millet yeni anayasayla birlikte Evren Paşanın devlet başkanlığına % 92 gibi büyük destek vermişti. Ancak bu son komuttan hoşlanmadı. Paşa paşa sandığa gitti. Ama maşa maşa oy kullanmadı. Türk siyaseti “Anavatanlı” günlerle öylece tanıştı.
Yıllar sonra dört eğilimin liderlerinin siyaset yasağı referandumla kaldırılmış onlarda seçim meydanlarına dönmüşlerdi. Eski partiler tekrar açılmış ya da devamı niteliğinde partiler kurulmuştu.
1994 genel seçimleri yapılıyordu. Dönemin DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nusret Demiral Ankara Milletvekili Adayı idi. Türkçe ezandan söz ettiği bir konuşma kaydı ele geçirilmişti. Muhalifleri bunu alıp kullanmışlardı. Partisinin baraj altında kalmasında bunun etkisinin olduğu belirtilmişti.
Günümüze gelirsek bu kez ima değil, sürçü lisan değil, doğrudan seçmen iradesine müdahale geldi. Tarafsız olması gereken makam sahneye çıktı. Açıktan bir partiye oy istedi. Diğerlerini de hedef gösterdi. Kendini milletin iradesi gibi görüyordu. Dayatma tutmadı, ters tepti. Tarih tekerrür etti. Cumhur güdülmek istemediğini bir daha gösterdi. Dayatan için soğuk duş oldu. Sarayda da olsa bugün artık hiçbir şey eski tadında değil.
Bu da siyaset dışı bir hatırlatma.
“Muhammed Ali efsanesini herkes bilir. “En büyük benim” dediği yıllardı. Ken Norton isimli sıradan bir boksörün karşısına çıkarılmıştı. Rakibi küçümsedi. Maç esnasında çenesini tutamadı. Ona laf atmak istedi. Aldığı yumrukla çenesi kırıldı. Müsabakadan mağlup ayrıldı. Tel takıldı. Dili yüzünden bir müddet yutkunma beslenme güçlüğü çekti. Çenesi açıldığında artık hiçbir şey eskisi gibi olamadı. Daha da o eski günlerine dönemedi”
Siyasiler meydanlardayken Hüseyin ATAY hoca başkentin fikir ve düşünce akademisi niteliğindeki Milli Düşünce Merkezinin konferans konuğuydu.
Hoca diyor ki “Tarih gelişememiş ülkeler için tekerrür eder”
Önümüz Ramazan. Bu satırlarda bu önemli konuşmayı da özetleyeceğiz inşallah.
“Başkalarından ders alan akıllı insan.”
Gelişmişlik adına kat edeceğimiz daha çok mesafe bulunduğu ortada. Her ne ise de millet kararı yine de başımızın üstündedir. Seçimle gelen seçimle gitsin.
Bir musibet bin nasihatten evla.
Gitsin ki istismar edilmesin.
Seçimlerin ülke hayrına olduğu kadar, milletçe Cumhuriyet rejiminin-açık rejimin- öneminin anlaşılmasına da bir o kadar vesile olması dileği ile.Â