Büyükelçi olayı ve bölge barışı

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un polis memuru Mevlut Mert Altıntaş tarafından öldürülmesi büyük bir şok yarattı. Şaşkınla karşılanan saldırıya bir anlam verilemedi.  Muhtelif değerlendirmeler yapıldı.  Olay yeri Türkiye, öldürülen Rusya büyükelçisi olunca, düşürülen Rus uçağı hatırlatılarak, benzeri bir durum mu var diyenler oldu. İki ülkeyi birbirine düşürmek isteyenlerin  işi olabileceği söylendi. Bazı yorumlarda ise, tam tersine, iki ülke birbirine daha […]


Paylaşın:

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un polis memuru Mevlut Mert Altıntaş tarafından öldürülmesi büyük bir şok yarattı. Şaşkınla karşılanan saldırıya bir anlam verilemedi.  Muhtelif değerlendirmeler yapıldı.  Olay yeri Türkiye, öldürülen Rusya büyükelçisi olunca, düşürülen Rus uçağı hatırlatılarak, benzeri bir durum mu var diyenler oldu. İki ülkeyi birbirine düşürmek isteyenlerin  işi olabileceği söylendi. Bazı yorumlarda ise, tam tersine, iki ülke birbirine daha da yaklaşacaktır görüşü savunuldu. Bir süre sonra saldırganın kimliği açıklanınca, bu defa  dikkatler Fetullahçılara çevrildi.  Buna göre Suriye ve Irak’ta sıkışan ABD, Türkiye ve Rusya’ya mesaj veriyordu. Eğer mesaj beklenen sonucu ulaşmazsa, bölgede veya başka konuda ve alanda devamının gelebileceği iddia edildi.  Böylece bölgemizde yaşanan bölücü savaşların boyutunun, genişleyerek küresel bir mahiyet kazanabileceği üzerinde duruldu. Gelişmeler de sanki bu yorumları doğrular  şekilde görülmeye başladı. İlk v e resmi çıkış Rusya’dan geldi.

SURİYE’DE GARANTÖRLÜK

Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev “Uluslararası hukukta büyükelçinin öldürülmesi, medeni ilişkilerin ötesine geçen ağır bir suçtur. Ve Rusya bunun cezasız bırakılmasına izin vermeyecektir.” Diyerek olayın arkasında NATO ve ABD’nin olduğunu işaret etti. İkinci çıkış, ilk defa Türkiye, Rusya ve İran’ın Moskova’da yaptığı Suriye toplantısında  varılan mutabakatla ortaya konuldu. Yayımlanan ortak deklarasyonunda garantörlük konusuna vurgu yapılarak; “Bakanlar, ateşkesin, kesintisiz insani yardımın ve sivillerin serbest dolaşımının ülke geneline teşmil edilmesinin önemi konusunda mutabıktır. İran, Rusya ve Türkiye, Suriye Hükümeti ve muhalefet arasında müzakere edilmekte olan ileriye dönük anlaşmanın kolaylaştırıcıları ve garantörleri olmaya hazır olduklarını belirtir” şeklinde açıklandı.

ABD VE PYD BİRLİĞİ

Deklerasyonda mücadenin hedefi şöyle belirlendi: , “İran, Rusya ve Türkiye, IŞİD ve Nusra’ya karşı birleşik mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırma kararlılıklarını tekrar ederler.”  Türkiye’nin Suriye’ye girişinin temel amacı olan YPG/ PYD/PKK terör örgütünün  ayrı tutulmasının geçici mi yoksa devamlı mı olacağını zaman gösterecektir. Buna karşılık “İran, Rusya ve Türkiye, çok sayıda etnik yapı barındıran, çok dinli, mezhepçi olmayan, demokratik ve laik bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygılarını bir kez daha ifade ederler.” Denilmek suretiyle Türkiye’nin Suriye rejimine karşı bugüne kadar sürdürdüğü bilinen tutumundan, en azından şimdilik geri çekildiği görülmektedir. PYD/YPG/PKK terör örgütlerinin ABD tarafında silahlandırıldığı ve kara gücü olarak görüldüğü bilinmektedir. Bu açıdan, şimdilik ABD ile karşı karşıya gelinmek istenmediğini söyleyebiliriz. Zira Türkiye bütünlüğüne tehdit ve tehlike teşkil eden bu terör örgütüyle mücadeleden vazgeçmesi mümkün değildir.

Konuyla ilgili olarak Çavuşoğlu, Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonuna devam edeceğini de söyledi ve PYD’yi kast ederek dışarıdan gelen grupların Membic’i yönetmeye çalışmasının uygun olmadığını vurguladı: “Bizim tutumumuz her zaman net, ama Münbiç’te Münbiçlilerin istemediği unsurlar da var. Burası da sadece Münbiçlilerin, dışarıdan farklı grupların gelip burayı yönetmeye çalışması ve etnik temizlik yapması da uygun değil. Buna da müsaade edilmemeli.”

SONUÇ

Rusya Büyükelçisinin öldürülmesi olayından etkilenen ve hızlandırılan Türkiye, Rusya ve  İran arasındaki işbirliğini önemli görüyoruz. Yayımlanan deklarasyonda yer alan hususların doğru ve gerçekçi bir şekilde tahlili yapıldığında, Suriye ve bölgede ihtiyatlı bir iyimserlikle, barışa doğru atılmış bir adım olduğu söylenebilir. Suriye ve Irak’ta yaşanan terör ve iç savaşın Türkiye’nin bütünlüğü, güvenliği ve bölücü terörle mücadelesine olumlu etkileri düşünüldüğünde hayati önemde olduğu görülmektedir. Bölgenin güvenliği, barışı  ve istikrarından, ziyadesiyle sorumlu olan Türkiye-Rusya-İran üçlüsünün işbirliği, günlük çıkarlara kurban edilmediği takdirde, önemli sonuçlar doğuracaktır.

———-

Davet: “Başkanlık Sistemi  ve Millî Egemenliğimiz” Paneli

Konuşmacılar:  Sadi SOMUNCUOĞLU- Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER-Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ- Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL. Panel Yöneticisi İstanbul Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa ERKAL

Adres: Darüsziyafe Restoran, (Süleymaniye Camii Yanı) Hoca Gıyasettin Şifahane sokağı Nu: 6, FATİH/İSTANBUL

Düzenleyen: Birlikte Türk Milletiyiz Hareketi- Milli Düşünce Merkezi İstanbul Şubesi

 

 

 

Yazar

Sadi Somuncuoğlu

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar