NYT: Avrupa Lideri’ne Veda Ediyor

New York Times Editör Masası Angela Merkel’in siyaseti bırakma kararını değerlendirilen bir makale paylaştı. Merkel, neden bırakma zorunda kaldı?


Paylaşın:
 2009’da Merkel’de verdiği bir mülakatta kendisini “ biraz Hristiyan, biraz liberal, biraz da muhafazakâr” olarak tanımladı.

2009’da Merkel’de verdiği bir mülakatta kendisini “ biraz Hristiyan, biraz liberal, biraz da muhafazakâr” olarak tanımladı.

2021’de görev süresi sona erecek Merkel, pazartesi günü yaptığı açıklamayla siyaset sahnesinden çekileceğini duyurdu. Erken seçim olması halinde, Şansölye Merkel siyaseti daha erkende bırakabilir. İster erken, isterse zamanında bir seçim olsun, Merkel sonrası döneme hazırlık yapmak için yeterince zaman olduğu ifade ediliyor.

Merkel karizmasıyla veya cüretkâr çıkışlarıyla tanınmıyor, önceki Şansölye Helmut Kohl gibi ağır başlı, mülayim bir siyaset tarzına sahip. Son genel seçimde Merkel’in seçim sloganı “Bizim zevk duyduğumuz ve hayatın güzel olduğu yer: Almanya”ydı. Ilımlı duruşu, istikrar odaklı siyaseti, merhametli yaklaşımları ve Almanya için birleştirici bir güç olmasını sağlayan tüm özellikleri onun Mutti (ANNE) lakabıyla anılmasını haklı çıkarıyor. Birkaç ufak tefek siyasi çalkantıya rağmen, 13 yıllık görev süresi içerisinde ülke oldukça sakin ve refah içerisinde bir dönem geçirdi.

New York Times Editör masası, popülizmin yükseldiği, Putin’in Rusya’nın dünya siyasetindeki gücünü artırdığı, Trump’ın başkan seçildiği ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı aldığı zorlu bir dönemde sakinliği, dürüstlüğü ve duruşuyla Merkel’in “hür dünyanın lideri” haline dönüştüğünü savunuyor.

Bilim insanı olmak için eğitim alan Merkel ,  Almanya’nın ilk kadın başbakanı oldu. Birçok kritik karara imza attı ve bu kararların bazıları ağır eleştirilere maruz kaldı hatta aptalca olarak bile değerlendirilen kararları oldu.  Üç kere iflasın eşiğinden Yunanistan’ı kurtarması, Suriyeli mültecilere sınırları açmaktan sakınmaması, Putin’in, Trump’ın sesini yükselttiği bir dünyada, sakinliği, aceleye yer vermeyen çalışma stiliyle, az sözle çok iş yapması ve yaşanılanları istismar etmeyen siyaset tarzı Merkel’in dünya siyaset sahnesinde ön plana çıkmasını sağladı.

Yunanistan’ın kemer sıkması konusundaki ısrarı, sert ekonomik tedbirler almaya teşvik etmesi çok eleştirildi. Suriyeli sığınmacılara kapıları açması, Almanya’daki aşırı sağcı parti Alternatif Parti’nin yükselişine sebep olduğu sürekli dillendirildi. Mülteci sorununa karşı aldığı insani tavır popülaritesinin düşmesine sebebiyet verdi. Doğu Almanya’da mütevazı bir hayatın içerisinde büyümüş, Lutheryan bir ahlaki yapıya sahip bir siyaset insanından, göçmenlere karşı başka bir tutum almasının mümkün olamayacağı ifade ediliyor. Merkel’in karşılaştığı her soruna karşı sakince “ Wir schaffen das- biz bunun üstesinden geliriz” düşüncesini koruduğu savunuluyor.

64 yaşındaki siyaset insanın, Demir Perdenin ardında Doğu Almanya’da katı bir ideolojik tezgâhtan geçmiş olmasına rağmen, siyasi kararlarında Lutheryan bakış açısının ağır bastığı ifade ediliyor. 13 yıllık iktidar döneminde Merkel’in vicdanının sesini dinlemeyi bırakmadığı, alçak gönüllülüğü, itidali tercih ettiğine işaret ediliyor. 2009’da Merkel’de verdiği bir mülakatta kendisini “ biraz Hristiyan, biraz liberal, biraz da muhafazakâr” olarak tanımladı. Geçen yıl, “red” oyu vermesine rağmen, eşcinsellerin evlenebilmesine yönelik kanun tasarısının Alman meclis gündemine gelmesini sağlayan yaklaşımı da hayret uyandırdı.

Dış politikada, Merkel, Avrupa Birliği’nin güçlü bir savunucu ve koruyucusu, sadık bir NATO müttefiki ve kurallara dayalı bir dünya düzenin istikrarlı bir savunucusu oldu. Askeri harcamaları artırmayı ihmal etmediği, askeri bütçeyi GSYH’nın yüzde 2’si seviyesine çıkardığı da hatırlatılıyor. PEW Research Center’in 25 ülke arasında yaptığı bir araştırmada Trump’a olan güven seviyesinin yüzde 30’ken Merkel’in Fransa, Çin, Rusya liderlerinden daha fazla güvenildiği ve bu oranın yüzde 52lerde olduğu okuyucuyla paylaşılıyor. Merkel’in haleflerinin sıkıntılı bir dönemle karşı karşıya kalacağı ifade ediliyor. İngiltere’nin olmadığı bir Avrupa Birliği’ni yeniden ayağa kaldırmanın zor olacağı, değer kaybeden Avro’ya itibar kazandırmanın gerektiği ve Trump ve Putin başta olmak üzere birçok popülist liderle mücadele etmek zorunda kalınacağına işaret ediliyor.

New York Times Editör Masası Merkel’in geçmişte sarf ettiği “Siyaseti bıraktığımda yarı ölü, yarı enkaz bir insan olmak istemiyorum” sözünü hatırlatarak, 13 yılın sonunda siyasi popülaritesinin düştüğü bir dönemde Merkel’in en doğru hareketi yaptığı iddia ediyor. Merkel’in yeterince uzun bir süre siyaset sahnesinde yer aldığı hatırlatılarak, en iyi liderlerin zamanı geldiğinde bırakmasını bilmesi gerektiği savunuluyor.

Yazar

Mustafa Çağrı Parmaksız

Benzer Yazılar