DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ÖZÜR DİLEMELİ?

Samimi bir Müslüman olduğunu bildiğim değerli ülküdaşım Hüseyin Kaya’dan dini ve milli hassasiyetin gereği olan, şu önemli iletiyi aldım.   “Kadir gecesi nedeniyle TRT’deki Mevlit Programında Diyanet işleri Başkanı dua ettirdi. Bu dua ile, (Yarabbi) Suriye’ de özgürlükleri için mücadele eden kardeşlerimizi muvaffak et deyip, cemaate amin dedirtti! Bu dinin siyasete alet edilmesi demek değil […]


Paylaşın:

Samimi bir Müslüman olduğunu bildiğim değerli ülküdaşım Hüseyin Kaya’dan dini ve milli hassasiyetin gereği olan, şu önemli iletiyi aldım.

 

“Kadir gecesi nedeniyle TRT’deki Mevlit Programında Diyanet işleri Başkanı dua ettirdi. Bu dua ile, (Yarabbi) Suriye’ de özgürlükleri için mücadele eden kardeşlerimizi muvaffak et deyip, cemaate amin dedirtti! Bu dinin siyasete alet edilmesi demek değil midir? ABD, AB ve İsrail’den yardım alıp Suriye yönetimini devirmek isteyenler, İslam adına mı mücadele ediyor? Karşısındakiler Gayri Müslimler midir? Bu dua edilen muhalif guruplara PYD de dahil midir? Bu sorular çoğaltılabilir.

 

Bir Müslüman olarak bu durum beni çok rahatsız etti. Daha önce de Mele yasasıyla cemaatlerde belli ideolojik saplantılarla yetişmiş insanların Diyanete alınması, Ruhban Okulunun açılması gibi konularda siyasete alet edilen Diyanet, eğer bu şekilde giderse Türkiye’ deki Müslümanları da bölecek. Almanya’ da olduğu gibi her cemaatin camii ayrı mı olacak? Irak’ ta olduğu gibi camiler Sünnilerin, Şiilerin camii gibi; AKP politikalarını destekleyen camiler, MHP yada CHP politikalarını destekleyen camiler şeklinde mi ayrılacak?

 

Dün bu duruma şahit olunca bu hocanın ettiği duaya amin denilebilir mi diye ciddi bir kuşku duydum ve tüm şevkim kırıldı! TRT-1’ i kapatıp, kendi ibadetimi yaptım. Ama bu durumu ciddi bir tehlike olarak gördüm ve Diyanet İşleri Başkanının uyarılması ve özür dilemeye çağrılmasının zaruri olduğunu düşündüm.”

 

Öncelikle bu seviyeli ve sorumlu duyarlılığa, teşekkür ediyor, aynen katılıyoruz. Bu vesileyle, milli şuur sahibi her insanımızın vazgeçilmez, asli görevinin, “neme lazım” demeden, temel değerlerimize sahip çıkmak olduğunu hatırlatmalıyız.

 

***

Diyanet işleri Başkanı Görmez, Cumhuriyet tarihinde ilk defa Rum Ortodoks Patriğini ziyarete gitti. Ziyaretin gecikmesinden dolayı özür dileyen Görmez; Balat’taki Fener Rum Patrikhanesi ikinci katındaki asansör kapısında, Bartholomeos tarafından karşılandı. Lozan’a göre, ancak kaymakama muhatap olabilen Patriğin şu tepeden bakan protokolüne ve buna rıza gösteren Diyanet İşleri Başkanlığının düşürüldüğü duruma bakınız. Yazıklar olsun.

Basına kapalı görüşmede; Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Çok önemli bir buluşma oldu. Tarihi diyebilirim. Sevincimiz ve duyduğumuz onur büyüktür. Ruhban okulumuzun tekrar açılması doğrultusunda yaptığınız açıklamaları memnuniyetle izliyoruz ve size şükranlarımızı arz ediyoruz” dedi. Evet Patrikhane, verilen tavizlerle devlet içinde devlet konumuna getirildiği için, siyasi bir kurumdur. Bu belli de, Diyanet’in siyasete bulaştırılması neyin nesi? Hele şu “Suriye duası”na bakın.

Yine görüşmede Görmez, Atina’da cami karşılığında, Heybeliada Papaz Okulu”nun açılması pazarlığı yapmış.

Mahiyeti itibarıyla birbirine karşılık gösterilmesi mümkün olmayan Heybeliada Papaz okulu; siyasi, tarihi ve milli bir meseledir. Diyanet’in üstüne vazife, hiç değildir. Papaz Okulu, dini görünümlü, bir siyaset kurumudur. Biraz tarih bilenler hatırlayacaklardır ki; Ortodoksluk yoluyla Yunan yayılmacılığının aracı olan Patrikhane ekümenliğinin ve tüzel kişiliğinin ilk basamağıdır.

***

Esasen son zamanlarda siyasetin girmediği yer kalmadı. Kutsal dinimiz; siyasetin gösteri mekanı ve basın toplantısı alanı haline getirilen camilerimiz, siyasetin tasallutundan kurtulamıyor. Titizlikle korunmaya çalışılan, Cumhuriyetin en önemli kurumu Diyanet İşleri Başkanlığımız, maalesef siyasetin aracı yapılmıştır. Etnik dillerden Kur’an ve mevlüt gibi gayretler, millet bütünlüğünü ayrıştırmaya yarıyor.

Malumdur ki; Siyaset dine sokuldukça, hem yüce dinimiz hem de masum milletimiz ağır yaralar almaktadır. Bu gerçeği Osmanlı’nın son döneminden beri büyük acılarla yaşadık. Yaşıyoruz. Bugün çözemediğimiz meselelerin başında bu temel çarpıklığın geldiği açıktır.

Bakınız, bizim itikat imamımız İmam Maturidi ne diyor? Din başka, siyaset başka, şeriat başka. Birincisi vahye dayanır, hiç değişmez; ikinci ve üçüncüsünü Allah, insan aklına bıraktığı için, yoruma dayanır, değişebilir. Bu sebeple siyaset dine karışmamalıdır.

Siyaset heveslisi görünen Görmez, Başkanlıktan hemen ayrılıp AKP’ye girerse, dinimize de, milletimize de en büyük hizmeti yapmış olur. Tabii, Müslüman Türk Milletine özür borcunu unutmadan..

Yazar

Sadi Somuncuoğlu

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar