Yükleniyor...
03.06.2010
Hamd, samimi olarak ta’zim ve sena (yüceltme ve medih) için söylenen söz demektir. Elhamdülillah: “Ta’zim ve senaya dair her türlü güzel söz, ezelden ebede Allahü Teala’ya mahsustur, ona layıktır.” demektir. Ezelden ebede bütün hamdlere; Arş-ı A’la meleklerinin, Kürsi’nin, göklerin, yerin tabakalarının ve sakinlerinin hamdleri dahildir. Yine Adem aleyhisselamdan Peygamberimiz (s.a.v.)’e kadar geçen enbiyanın, evliyanın ve bütün yaratılmışların hamdleri de dahildir.
Şimdi bu mana düşünülerek “Elhamdülillah” denilirse Allahü Teala’ya nihayetsiz Hamd edilmiş olur. Nitekim hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “Allahü Teala kuluna bir nimet verdiğinde, o kul “Elhamdülillah” derse, Allahü Teala da şöyle buyurur: “Şu kuluma bakınız, ben ona kıymeti olmayan (geçici) bir ni’met verdim de bana ahirette mükafatını ebediyyen alacağı (hamd) ile mukabele etti.”
Allahü Teala’nın nimetlerinin öncesi de sonrası da hamd üzerine kılınmıştır. Öyle ise daima; kendisine erişen maddi veya ma’nevi nimette yahut defedilen belalarda hemen bu nimetler için Allah’a hamd ederek karşılık vermeğe gayret etmelidir. Zira nimete hamd etmek, cesette ruh gibidir. Böyle olunca, o nimeti canlı tutmak lazımdır. Cenabı Hakk’ın nimetlerine şükrünü eda etmekte ve Allahü Teala’yı tazimde sözlerin en üstünü “Elhamdülillah”tır.
Resulullah (s.a.v.) Hazretleri buyurdular:
“Hamd şükrün başıdır, Allah’a hamdetmeyen şükretmemiş olur.”
“Muhakkak Allahü Teala, kulunun bir şey yiyip de ona karşı kendisine hamdetmesinden veya bir şey içip de ona karşılık kendisine hamdetmesinden razı olur.”
Akıl sahibi her müslümanın, üzerindeki sonsuz ilahi nimetleri düşünerek nimetlerin artmasına vesile olan hamd ile Cenab-ı Hakk’ın uluhiyet hakkını, gücü yettiğince eda etmeğe çalışması vaciptir.
Ferdin Hatası Cemiyete de Tesir Eder
Bazı günahlar vardır ki zararı umumi olur. Sebep olacağı fitne ve kargaşa, meydana getireceği sıkıntı ve musibet yalnız o günahı yapan, işi yerinden oynatan ve bu suretle kendine ve başkalarına zulmetmiş olan zalimlere münhasır kalmaz da kurunun yanında yaşı da yakar. Bu şahsın hatası bir orduyu batırabilir.
Bir geminin dibini delmeye uğraşan bir şahsın işi, öyle bir boğulma musibetine sebep olur ki bu fitne o geminin içinde bulunanlardan yalnız onu delene veya ona yardım edenlere veya görüp susanlara değil, hiç haberi olmayanlara varıncaya kadar hepsine isabet edecek bir musibete şamil olur. Hatta hiç haberdar olmayanların, gafletlerinden dolayı vaziyetleri daha feci olabilir.
Bunlardan anlaşılır ki umumi fitne yalnız asıl cürmü gerçekleştiren zalimlerin cezası değil, aynı zamanda korunmayıp onun gerçekleşmesine meydan veren gafillerin gafletlerinin de cezasıdır.
Recep Bayram Tarafından Fazilet Takvimi’nden Derlenmiştir.
iktidarmuhalefet.com , 03 Haziran 2010