Yükleniyor...
Ayşe Sucu – İlahiyatçı, Yazar
İlahiyatçı yazar Ayşe Sucu, Sözcü gazetesinde 7 ve 14 Aralık tarihlerinde yayımlanan son iki yazısında ‘milliyetçilik’ ve ‘etnik kökencilik’ kavramlarını ele alıyor.
Milliyetçiliğin biyolojik temellere değil, tarih boyunca elde edilmiş kazanımlar ve bu kazanımların değer olarak geleceğe taşınması idealine dayandığının altını çizen Sucu, her alanda milliyetçi tasavvurların dile getirilebileceğini ama kendisinin özellikle ekonomide milliyetçi politikadan yana olduğunu ifade ediyor.
Türk tanımını ise anayasanın öngördüğü tanım olarak kabul ettiğini dile getiriyor.
Yeri gelmişken hatırlatmak isteriz. Yürürlükteki 1982 tarihli Anayasa’nın 66. maddesine göre, “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”
Anayasa 66. madde
Çok açık bir şekilde görüyoruz ki, ‘Türk’ olmak için gereken tek bağ vatandaşlık bağı, kan değil.
Ayşe Hanım da bu tanımda bir ırkçılık olmadığını aksine toplum bilinci olduğunu söylüyor. Asıl ırkçılık “kendini kökeniyle tanımlamak”tır diyor.
Şöyle devam ediyor:
“500 sene önceki dedesinin ırkını bilen mi var? Kaldı ki topluma dikkatle bakan her göz, Türk coğrafyasında aileyi kuran genel ilkelerde ortaklık, bölgesel açıdan da zenginlik görecektir. Diğer taraftan, Camille Jullian’ın ‘Fransa Toprağı bin yılda Fransız milletini yarattı’ dediği gibi; toprağın ve coğrafyanın ruhu o toprakta, o coğrafyada yaşayan insanlara biçim verir.”
Türkiye’nin sosyolojik kuruluş felsefesinin, milli bir şuur ve özgüven yaratma üzerine olduğunu; “Türk Milleti çalışkandır, zekidir” , “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” , “Türk, öğün, çalış, güven…” ve daha nice söylemin böyle okunması gerektiğini anlatıyor.
Bir iktisatçının yorumundan hareketle şöyle bir kanaate varıyor:
“Özgüven olmazsa müteşebbis ruh kırılır. İşte kuruluştaki Türklük şuuru o ruhu kazanmak ve kazandırmaktı.”
Bu noktada, zaman içerisinde halkı aşağılamanın ve devleti kötülemenin “sözüm ona aydınlık” olduğunu hatırlatan Sucu, bu maşa aydınların, tercihlerini yanlış olarak nitelendirmek için halkı küçük gördüklerini, ardından da devleti faşist ilan ederek terör örgütüne güzellemeler yaptıklarını söylüyor.
Köşesine konuk olduğumuz Ayşe Sucu Hanım 14 Aralık’taki yazısını üstüne basa basa, şu cümlelerle bitiriyor:
“Türklük bir şuurdur, Türklük bir duruştur. Hepimiz Türk’üz bu anlamda. Bırakalım şu ilkelliği, şu kabilecilik anlayışını. Evet, etnik kökencilik kabileciliktir; bu kavgayı topluma taşıyanların arkasında hangi güçlerin var olduğu ve amaçlarının ne olduğu da apaçık ortadadır.”
2 Yorum