Yükleniyor...
“Cümbezin Kızı” romanının en belirgin teması esarettir. Roman babasının borçları karşılığında Filistinli biriyle evlendirilen bir kadını konu alır. Bu nedenle asıl tema kadın, asıl sorun ise kadının toplumdaki rolü hâline gelmiştir. Romanda toplum, kültür ve cinsiyet konuları Hatice’nin yaşamı üzerinden ele alınmıştır. Hatice çocuk yaşta zorla evlendirilmiş, kocası tarafından dövülmüş, hayat kadınlığına zorlanmış daha sonrasında yardımsever biri sayesinde yaşama tekrar tutunmuştur. Romanda Hatice’nin bu sorunları yaşamasının sebebi “kadın” olmasıdır. Kadın olmak ona mutsuzluk getirmiştir. Bu nedenle çocukken kadın olmayı reddederek bunlardan kurtulmak istemiştir. “Çocukluktan çıkan kızların fısıltılarıyla paylaştığı, anlatırken gözlerinde ışıldayan genç kızlık bana hiç uğramasın diye dua ettim. Dümdüz bir tahta olarak kaldım uzun zaman. Üst yanımda beliren iki küçük yumrudan korktum. Yıkanırken giyinirken gözlerimi kapadım. Yaşıma bakıp zamanımın geldiğine karar verenler daldaki armuttan, arka bahçedeki yusufçuktan farkım olmadığını öğretti. Bir çeşit üründüm, toplanıp sepete girdim işte.” (s.10). Romanın başında, Hatice’nin başına gelenler ve gelecekler bu satırlarla okuyucuya sezdirilmiştir. Onun kadınlığından kaçması bedenine yabancılaşmasına neden olmuştur. Kendisinden önce başkalarını düşünmesinin sebebi budur. Hatice’nin kadın olmaktan korkması, içinde yaşadığı toplumun dinamiklerinin belirlenmesini, bu yolla toplumun beklentilerinin ve cinsiyet rollerinin anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. Toplumundaki fakir kızların başlarına gelenleri bilen Hatice, bu sebeple yıllarca kadın olmayı reddetse de aynı kadere mahkûm edilmiştir. Ve bu mahkûmiyetin sorumlusu, romanın erkek kişileridir. Onu satan babası Mustafa; satın alan, hayat kadınlığına zorlayan ve evden kovan kişi kocası Hadir’dir.
Kızların Filistinlilere satılmasında aracı göreci gören Ferdane, kadın olmasına rağmen o da, erkeklerin arasındaki bağlantıyı kurmak için vardır. Erkeklerin giremediği bir mekân olan hamama girmek ve oradaki güzel kızları bulmakla görevlidir. Eğer bu roman, kadınlar hamamına erkeklerin de girmesine müsaade eden bir toplumu ele alsaydı Ferdane’nin de erkek olarak kurgulanması beklenirdi. Şu halde bu durumda onun kadınlığı da bir araç olarak kullanılmıştır. Diğer yandan Hatice’yi sokaktan kurtaran kişi de bir erkek olan Mim Dede’dir. Kadını zorluğa sürükleyen kadar onu oradan çıkaran kişi de romanda bir erkektir. Tüm bu unsurlar romanda açıkça eleştirilmiştir.
Kadınların eğitimleri ve akıllı oluşlarının sık sık altının çizilmesi, Hatice’nin tiyatro oyunları yazmak ve sahneye çıkmak için Gülcemal’e “balık” hâlinde de olsa binmeyi başarması bu eleştirinin göstergesidir. Nenanne gençliğinde kocasının dergisinde sıklıkla yazılar yazan bir aydındır. Mary “Blues[1]” takma ismiyle Nenanne’nin hikâyelerini yazan bir entelektüeldir. Ancak toplum bu kadınlardan ikisinin önünde dururken Mary’i beslemiştir. Mary, İngiliz ve Hristiyan’dır. Onun entelektüel faaliyetleri engellenmemiş, kocasından ayrılsa bile bu faaliyetlere rahatlıkla devam edebilmiştir. Diğer yandan kocasını kaybeden Nenanne ve babası tarafından zorla evlendirilen Maviş, toplumun onlara verdikleri roller sebebiyle hayallerinden uzaklaşmışlardır. Bu yolla kadının sadece erkek karşısında değil Avrupalı kadın karşısında da “ötekileşmesi” romanda yer bulmuştur.
“Cümbezin Kızı” kadının “bir çeşit ürün gibi toplanıp sepete girmesinin” ve o sepette kaybolup gitmesinin romanıdır. Roman kişileri, zaman ve mekânın masalsı hâli, konunun sert gerçekliğini yumuşatmayı denese de Hatice’nin zorla evlendirilmesi, çeşitli zorluklarla karşılaşması ve yaşadığı dönüşüm, kadınların toplum içindeki konumunu eleştiren bir perspektife işaret eder.
Roman, Kıbrıs kökenli bir kadının hayat hikâyesini anlatarak, İngiliz sömürge dönemindeki siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik karmaşalara odaklanmaktadır. Eser, edebi bir üslupla Kıbrıs’ın tarihî zenginliklerini ve toplumsal meselelerini işleyerek, okuyucuya derin bir deneyim sunmaktadır.
Romanın ana karakteri Hatice’nin hayat serüveni, bilinç akışı tekniği kullanılarak anlatılmaktadır. Hatice’nin geçmişi, günümüzle ilişkisi ve iç dünyası, metnin anlamını oluşturan temel unsurlardır. Bilinç akışı tekniği, Hatice’nin düşüncelerini, duygularını ve anılarını sırasız ve anlık bir şekilde okuyucuya aktarmak suretiyle, içsel bir monolog sunar. Bu, romanın karakterin zihnindeki anlık düşünceleri ve duygularını derinlemesine keşfetmesini sağlar.
Metinde mekânlar da önemli bir rol oynar. Mekân isimleri, genellikle karakterlerin duygu durumlarına uygun bir şekilde seçilir ve metne sembolik bir katman katar. Açık ve kapalı mekânların kullanımı, karakterlerin üzerindeki etkileriyle birlikte, romanın atmosferini güçlendirir.
Romanın temel temalarından biri de dönüşümdür. Nenanne, Mim Dede ve Hatice gibi karakterler, zaman içinde dönüşüme uğrarlar. Bu dönüşümler, yaşamın zorlukları ve dış etkenlerin etkisiyle ortaya çıkar. Her bir karakterin kendi içsel evrimi, romanın temel dinamiğini oluşturur.
Sonuç olarak, “Cümbezin Kızı” romanı, Kıbrıs’ın tarihî ve kültürel zenginlikleriyle birleşen, karakterlerin içsel dönüşümlerini işleyen güçlü bir eserdir. Ülkü Demiray’ın edebi yeteneği ve derin anlatımı, okuyuculara unutulmaz bir deneyim sunar.
KAYNAKÇA
Demiray,Ü. (2023). Cümbezin Kızı. İstanbul: Bilge Kültür Sanat.
Küçük, M. A. (2020). Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk Geleneğinde “Don Değiştirme”. Bilig(94), 97-122.
Şen, C. (2020). Edebiyat ve İdeoloji İlişkisi Bağlamında Türk Romanında Kıbrıs Meselesi (1955-2015). İstanbul: Hiperyayın.
Yurdakul,İ. (2022). Bir Harf Bir Medeniyet Mim Kitabı. İstanbul: TİMAŞ.
[1] Maviş.