Yükleniyor...
İYİ Parti Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu ve İYİ Parti Grup Başkanvekilleri Müsavat Dervişoğlu ile Erhan Usta, TBMM Başkanı Şentop’u ziyaret ederek “Dünya Türklüğünün önemli ismi ve Kırım Tatar Türk halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu“nun Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesi için girişim başlattı.
Ömrünü insan hakları mücadelesine adayan, Kırım Tatar Millî Meclisi eski Başkanı ve Ukrayna Parlamentosu Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na 2014 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı verildiğini belirten İYİ Parti Heyeti, Kırımoğlu’nun Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesini önermiştir. Böylece, işgale direnen Kırım Türklerine de umut olacağı vurgulanmıştır.
Sayın Kırımoğlu 1998’den bu yana Ukrayna Yüksek Şurası üyesidir. 1991’den 2013’e kadar Kırım Tatar Millî Meclisi’nde başkanlık yapmış, 2009, 2011 ve 2015 yıllarında da Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiştir.
21 Kasım 2013 tarihinde Kırımoğlu’na “Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı” verilmesini önerdim. Bu konuda daha önce hiçbir girişim yapılmamasını da o dönemde eleştirdim. Kırım Haber Ajansı’nın bu konudaki haberi aşağıdadır.
“Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Rıdvan Karluk, Sakarya gazetesindeki 18 Kasım tarihli yazısında Kırım Tatarlarının lideri Mustafa A. Kırımoğlu’na Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı verilmesi fikrini ortaya koydu. Prof. Dr. Rıdvan Karluk, 2009 yılındaki bir köşe yazısında yaptığı teklifini hatırlatarak, Kırım Tatarlarının yoğun olarak yaşadığı Eskişehir’de bulunan Anadolu ve Eskişehir Osmangazi Üniversitelerinin Kırımoğlu’na fahri doktora unvanı verilmesi konusunun yeniden gündeme almasını önerdiğini, Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin 26 Ağustos 2009 tarihli ve 22 sayılı Senato Kararı ile Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalında fahri doktora verdiğini belirtti.
Eskişehir’e Türk Dünyası Kültür Başkenti ziyareti kapsamında gelen Kırım Millî Meclis Eski Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Osmangazi Üniversitesi’ni de ziyaret etmesini çok anlamlı bulduğunu kaydeden Rıdvan Karluk, ‘Kırımoğlu’na, Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Cumhuriyeti arasındaki dostça ilişkilerin geliştirilmesini, iki ülke halkını birbirine yakınlaşmalarını sağladığı için Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı verilmesinin uygun olacağı düşüncesindeyim’ diye yazdı.”
Bu önerimin gerçekleşmesi sonucunda Çankaya Köşkü’ndeki törene Başbakan yardımcıları Bülent Arınç ve Emrullah İşler, Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Kırım Tatar Millî Meclis Başkanı Rıfat Çubarov, Kırım Tatar Millî Meclis Başkan Yardımcısı Aslan Ömer Kırımlı, Ukrayna Milletvekili, eski Dışişleri Bakanı ve cumhurbaşkanı adayı Petro Poroshenko, aralarında yabancı misyon şefleri ve tarihçilerin de bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
Sayın Kırımoğlu’nun o zamanki tespitleri, Ukrayna’nın işgali sonrasına ışık tutacak kadar önemlidir.
Tören, Kırımoğlu’nun öz geçmişi ve cumhuriyet nişanı verilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının okunmasıyla başladı. Kararda, Türkiye Cumhuriyeti ile mensubu bulunduğu devlet arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesini ve milletlerin birbirlerine yakınlaşmalarını sağlaması sebebiyle Kırımlıoğlu’na Cumhuriyet Nişanı verilmesinin kararlaştırıldığı belirtildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuşmasına, “Kırım Tatarlarının yolbaşçısı, millî kahramanı, aziz kardeşim” diye hitap ettiği Kırımoğlu’na cumhuriyet nişanı tevcih töreni için bir araya gelindiğini belirterek başladı. Cumhuriyet nişanını, ömrünü Kırım Tatarlarının haklı davasını dünyaya duyurmaya adayan Kırımoğlu’na takdim etmekten onur ve gurur duyduğunu vurgulayan Gül, Kırım’ın Tatarların anavatanı olduğunu ve gönüllerde çok müstesna bir yeri bulunduğunu belirtti.
Kırım Tatarlarının bu kapsamda Özbekistan, Romanya ve Bulgaristan ile Baltıklar ve Rusya’nın birçok bölgesine sürgün edildiğini, yüz binlercesinin anavatanlarını terk ederek Türkiye’ye geldiğini ve yerleştiğini söyleyen Gül, öz yurtlarında azınlık durumuna düşen Tatarların, çok daha yoğun biçimde Kırım dışında yaşamak zorunda bırakıldığının altını çizdi.
Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Gül cumhuriyet nişanını, Kırım Tatarlarının Yolbaşçısı Kırımoğlu’na büyük bir mutlulukla tevcih ettiğini söylemiş ve şahsında tüm Kırımlı Tatarlara en kalbî selam, sevgi ve muhabbetlerini sunmuştur.
Kırım yarımadasının Ruslar tarafından işgal edildiğini, Rusya’nın asırlar geçse bile siyasetinin değişmediğini ifade eden Kırımoğlu, Ukrayna’nın zor durumda olmasından faydalanan Rusya’nın tanklarını Kırım topraklarına soktuğunu açıklamıştır. Kırım halkının bu yıla bambaşka ümit ve beklentilerle başladığına dikkati çeken Kırımoğlu şunları söylemiştir:
“Bildiğiniz gibi Şubat ayında Ukrayna’da büyük olaylar oldu. Halkına, vatanına, milletine, devletine çok zararlar getiren, Kırım halkına da ayrımcılık politikası uygulayan Ukrayna rejimi çöktü. Ukrayna bağımsızlığını ilan ettikten sonra belki de en demokratik hükümet kuruldu. Ümit ederdik ki, bundan sonra bizim halkımızın iradesi daha tez olacak, bizim sosyal sorunlarımız da tez çözülecek ama maalesef öyle olmadı.”
Kırımoğlu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Çeçenler, İnguşlar, Ahıska Türkleri ve Tatarlar gibi birçok milletin vatanlarından sürgün edildikleri zaman dünyanın onların sesini duymadığını belirterek, Yalta’da masada oturan dünya liderlerinin o milletlerin ölüm kalım savaşı verdiğinden haberi olmadığını söylemiştir. Bugün artık 1944 yılında olunmadığını, bu zorbalığa karşı binlerce insanın, devletin karşı çıktığını dile getirmiştir:
“Ümit ederiz ki bu işgal uzun sürmeyecek ve biz toprağımızı serbest göreceğiz. Biz çok memnunuz ki bu bizim zor durumumuzda, Ukrayna’nın zor durumunda Türkiye Cumhuriyeti tarafsız kalmadı, halkımıza, Ukrayna’ya yardım elini uzattı. Bugün bana layık gördüğünüz devlet nişanını da bu yüksek mükafatı da ben halkıma, Ukrayna devletine daha bir manevi destek olarak kabul ediyorum. Sizlere de derin teşekkürlerimi bildirmek istiyorum. Allah sizden razı olsun.”
Şimdi, biraz geçmişe giderek Kırımoğlu’na Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı verilmesi ve Nobel adaylığı konusundaki gelişmeleri açıklayacağım. Aşağıda 16 Aralık 2013 tarihinde Turkish Forum’da (ABD) yayımlanan yazım vardır.
“Benim de katıldığım Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Simferopol’de (Akmescit) yapılan 1. Dünya Kırım Tatar Kongresi’nde 22 Mayıs 2009 tarihinde alınan kararla, Kırım Tatar Millî Meclis Başkanı Kırımoğlu’nun Nobel Barış Ödülü’ne de aday gösterilmesi kararlaştırılmıştır. Polonya Kırım Tatarları lideri Selim Hazbiyeviç’in, Kırımoğlu’nun Nobel’e aday gösterilmesi önerisi, Kongre’ye katılanların oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Ukrayna Cumhurbaşkanı’na bağlı Kültür ve Maneviyat Millî Kurulu Başkanı Nikolay Julinskiy, Kırımoğlu’nun 20 ve 21’nci yüzyılların en iyi insan hakları savunucusu olarak Nobel ödülünü kazanması için nedenlerin çok olduğunu şöyle belirtmiştir: ‘Kırımoğlu, Komünist rejime karşı mücadeleye daha gençken başladı. Ben onun hayatını çok iyi biliyorum. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, sadece Kırım Tatar halkı için değil, tüm dünya hak mücadelesi tarihinde önemli insandır. Kendi yaşamıyla, sürgün edilen Kırım Tatar halkının hak ve özgürlüğünün kendisi için en önemli şey olduğunu ispatlayan bir insandır.’
Eskişehir Kırım Derneği eski Başkanı olarak başta Kırım kökenli milletvekillerimiz Kazım Kurt ve Dr. Ruhsar Demirel olmak üzere Kırım kökenli olan ya da olmayan herkes, önceki hafta vefat eden Nelson Mandela gibi halkının barışçıl yollardan Kırım’a dönmesi ve özgürce yaşaması için hayatını hasreden Kırımoğlu’na Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı verilmesine destek olmalıdır.
1992 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nde barışın sağlanması için 27 yıl hapis yatan Nelson Mandela, Atatürk Barış Ödülü’nü almayı kabul etmemiştir. Afrika Ulusal Konseyi’nin ret gerekçesi şöyledir: ‘Mandela Tüm hayatını demokrasiye insan haklarına bakışların kaldırılmasına hizmet ederek geçirmiştir. Afrika Ulusal Konseyi Mandela’nın Atatürk Barış Ödülü’nü kabul etmediğini ve Türkiye’yi ziyaret etmeyi düşünmediğini açıkça beyan eder. Afrika Ulusal Konseyi’nin bu kararı modern Türkiye’nin kurucusu reformcu Mustafa Kemal Atatürk’e karşı hiçbir olumsuz görüşü yansıtmamaktadır.’
Mandela 1999 yılında fikrini değiştirip ödülü almak istediğini açıklamıştır ama bu defa Türkiye ödülü vermekten vazgeçmiştir. Atatürk ödülünü reddedince ona ‘İnsanlık tarihinin sayılı diktatörlerinden olan Mustafa Kemal adına konulan barış ödülünü reddetmemiz sebebiyle sizi tebrik ediyorum.’ diye kutlama telgrafı çeken Hasan Mezarcı bu telgrafı sebebiyle 2002 yılında hapse girmiştir.”
O dönemde Nobel Barış adayı gösterilmesine ilişkin başvuru dilekçesi İngilizce olarak tarafımdan yazılmış, dönemin Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fazıl Tekin tarafından imzalanmıştır.
Kırımoğlu Polonya tarafından Nobel Barış Ödülü’ne bu yıl Şubat ayı başında aday gösterilmiştir. QHA’ya konuşan Polonyalı insan hakları savunucusu Piotr Hlebowicz, Kırımoğlu’nun Polonya Parlamentosu’nun Alt Meclisi (Sejm) Başkan Yardımcısı Malgorzata Gosiewska tarafından Nobel Barış Ödülü aday gösterildiğini açıklamıştır. 2022 Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilenler arasında İngiliz doğa tarihçisi David Attenborough, Dünya Sağlık Örgütü ve Belaruslu muhalif lider Svetlana Tihanovskaya da yer almaktadır. Nobel Barış Ödülü adayları arasında Tuvalu’nun Dışişleri Bakanı Simon Kofe ve Papa Francis de bulunmaktadır. Kırım Tatar Millî Meclisi üyesi Abmecit Süleymanov, Kırımoğlu’nun Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesi için Aralık 2020’de Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisine de başvuruda bulunmuştu.
2011 yılında, Ukrayna, Polonya, Macaristan, Romanya, Rusya, Türkiye ve ABD’den 17 profesör ve Ukrayna, Kanada ve Avrupa Birliği Parlamentosu’ndan 3 milletvekili Kırımoğlu’na Nobel Barış Ödülü verilmesi için başvuru yapmıştır. O dönemde söz konusu başvuru, Almanya’daki Tehdit Altındaki Halklar Örgütü’nün (Gesellschaft für bedrohte Völker) girişimiyle yapılmıştı.
Turkish Forum’da (ABD) 1 Haziran 2016 tarihinde yayınlanan yazım da aşağıdadır:
“Anadolu Üniversitesi, Kırım Tatarlarının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na fahri doktora verilmesi için yerinde bir girişim başlatmıştır. Kırım’ın uluslararası hukuka aykırı olarak Rusya tarafından işgal edilmesinden sonra verilecek onursal doktora, bir anlamda Rusya’ya yönelik bir protesto olup, Kırım Türklerinin Kırım’daki mücadelesine büyük destek anlamındadır. Girişime katkıda bulunan başta Eskişehir Kırım Türkleri Derneğine ve Başkan Evren Olcay’a, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan’a ve diğer ilgililere derneğin eski başkanı ve Kırım Gelişim Vakfı Kurucu Üyesi olarak teşekkür ediyorum. Bu gibi onurlandırmalar, şahıslar kadar o şahısların temsil ettikleri topluluklar için de çok anlamlı ve önemlidir.
“Daha önce bu onurlandırmayı, benim girişimlerimin de katkısıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi yapmıştır. Osmangazi Üniversitesi, 26 Ağustos 2009 tarihli ve 22 sayılı Senato Kararı ile Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalında fahri doktora vermiştir. Dönemin Eskişehir Valisi Mehmet Kılıçlar, üniversitenin konferans salonunda düzenlenen etkinlikte kentte 100 binden fazla Kırım Tatarı olduğunu belirterek, bu kişilerin kentin kültür, sanayi ve tarımının gelişmesine büyük katkıda bulunduğunu şöyle açıklamıştır:
‘Günümüzde yükselen değerler, barış, insan hakları ve demokrasidir. Herkes bu konulardan bahsediyor ama geçmişi de unutmamak gerekir. 1944’te saat 03.00’da 200 bin insanın evinin kapısı çalınıyor ve 15 dakika içinde bulundukları yerlerin meydanlarında toplanmaları isteniyor… Bir gecede binlerce kişi yurtlarından ayrılıyor, sürgüne gönderiliyor, 200 bin insanın üçte biri 6 yılda yok oluyor. Bu bir soykırım değil mi? İnsan hakları savunucuları denilince akla Nelson Mandela, Gandhi geliyor. Bize göre günümüzde yaşayan en büyük insan hakları savunucusu, bu onurlu mücadeleyi şerefli bir şekilde yürüten Mustafa Abdülmecit Kırımoğlu’dur.’
Osmangazi Üniversite’sinin verdiği onursal doktora sonrasında Kırımoğlu ‘Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı’ ile de onurlandırılmıştır. Bu köşede 18 Kasım 2013 tarihinde yayınlanan ‘Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Osmangazi Üniversitesi’ başlıklı yazımda Kırımoğlu’na Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı verilmesi gereği üzerinde durmuştum:
‘Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 26 Ağustos 2009 tarihli ve 22 sayılı Senato Kararı ile Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na 2009 yılında Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalında fahri doktora vermiştir…Kırımoğlu’na, Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Cumhuriyeti arasındaki dostça ilişkilerin geliştirilmesini, iki ülke halkını birbirine yakınlaşmalarını sağladığı için Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı verilmesinin uygun olacağı düşüncesindeyim.’
‘16 Aralık 2013 tarihinde ‘Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Nişanı’ başlıklı yazımda konuyu yeniden gündeme getirmiştim. Nobel Barış Ödülü’ne de aday gösterilen Kırımoğlu Osmangazi Üniversite’nde yaptığı konuşmada ‘En Çok Demokratik Mücadeleye Özen Gösterdik’ dedikten sonra şunları söylemiştir: ‘Kırım Tatarları için verilen mücadelede en çok özen gösterdiğimiz konu kan dökülmeden demokratik yöntemlerin kullanılması ve kimsenin zarar görmemesidir. Kırım Tatarları için verilen mücadele süresince Sovyet yönetiminin baskıları, sürgün ve hapis cezaları yüzünden, girdiğim üniversitelerde eğitimimi tamamlamak nasip olmadı…Ancak annem ve babam sağ olsaydı Kırım Tatarlarının yoğun yaşadığı, adeta ikinci vatan olarak gördüğümüz Eskişehir’deki böylesine seçkin bir üniversiteden doktora unvanı verilmesinden büyük onur duyarlardı’
İYİ Parti’nin girişimi, devam eden Ukrayna – Rusya krizinde çok önemli bir hamledir. Bu girişimi yapan İYİ Parti yetkililerini Kırım Gelişim Vakfı kurucusu ve Başkan Yardımcısı, Eskişehir Kırım Derneği eski Başkanı olarak kutluyorum. Konjonktür bu yıl Kırımoğlu’nun lehinedir. Batı Dünyası, Ukrayna’nın işgali sonrası gelişmeleri dikkate alarak anavatanı Kırım’dan sürgün edilen Kırımoğlu’nun adaylığına sıcak bakabilir.
Bu konjonktürü iyi değerlendirmek gerekir. Bu kapsamda siyasi partilerimize, TBMM üyelerine, dernek ve vakıflarımıza, tüm sivil toplum kuruluşlarımıza, kamuoyunun bu konuda bilgilendirilmesi açısında Anadolu Ajansı dahil yazılı ve görsel basınımıza, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza ve kuruluşlarına ve de aydınlarımıza büyük sorumluluk düşmektedir. Ukrayna’nın işgali bir insanlık dramı yaratmıştır. Benzer durum Kırım içinde geçerlidir. Ben bu yıl Nobel Barış Ödülü’nü sayın Kırımoğlu’nun alacağına olan inancımı açıklamak istiyorum. Bunun için sorumluluk taşıyanları da destek olmaya davet ediyorum.