08.12.2024

Şerefli bir mağlubiyet: Sarıkamış

Sarıkamış sıradan seçilen bir hedef değildi. Bütün kusuru Enver Paşa’ya yüklemek ve Sarıkamış’taki kaybı 90 bin olarak göstermek tarihi realiteye uygun değildir. Gerek Rus kaynakları gerekse Genelkurmay Başkanlığı Harp Encümeni’nin verdiği bilgiler birbiriyle örtüşmekte ve Türk Ordusu’nun kaybının yaralı ve esirlerle birlikte 57 bin olduğu belirtilmektedir.


Şerefli Bir Mağlubiyet: Sarıkamış

22 Aralık 1914’te başlayıp 15 Ocak 1915’te sona eren Sarıkamış Harekâtını en güzel şu cümleyle özetleyebiliriz: “Şereften başka her şey mahvoldu”. Bize Hafız Hakkı Paşa’nın naklettiği bu cümle, aslında I. Fransuva’nın bir yenilgisinden sonra annesine yazdığı bir mektupta yer alıyormuş.

Osmanlı’nın Sibirya’sı olarak bilinen Sarıkamış’ta şehitler beyaz giyer diye yılın neredeyse yarısı Sarıkamış bembeyaz olur. Türk kültüründe ümit, sevinç, bereket, kutsallık bildiren yeşili de bol vermiştir Tanrı Sarıkamış’a.  Yeşil ve beyazın ahenkle buluştuğu Sarıkamış günümüzde doğal güzellikleri ve kayak tesisleriyle bir cazibe merkezidir.

Bundan 107 yıl önce başlayan Sarıkamış Harekâtı sırasında 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi’nde( 93 Harbi) Rusların eline geçen ve onların inşa ettiği küçük ve modern bir garnizon kasabasıydı.

Sarıkamış Harekâtı, belki de Türk tarihinin askeri taktik ve siyasi yönlerinin en çok tartışıldığı Savaşlarından birisidir. Harekât hakkında bugüne kadar çok şey söylendi, yazıldı. Bu harekâtın hayalperest Enver Paşa’nın kaybedilmeye mahkûm, Mehmetçiğin hayatını hiçe sayan delice bir taarruzu olduğu söylendi durdu. Enver Paşa’nın sırf Almanların Avrupa’daki yükünü hafifletmek için 90 bin Mehmetçiği Soğanlı ve Allahuekber Dağları’na gömdüğünden tutun da Enver Paşa’nın bu hareketin tek sorumlusu ve daha da ileri giderek vatan haini olduğu ima edildi, hatta söylendi.

Fevzi Çakmak; Sarıkamış’ı yazan dönemin Kurmay Başkanı Şerif (Köprülü) ve Albay Aziz Samih (İlter) “Enver Paşa’nın askeri merhametsizce ileri sürdüğünü söylüyorlar. Oysa onların bu iddialarının tersine Ruslar “Eğer Türkler durmayıp saldırsalardı, takviye kuvvetleri gelmeden çekilmemize sebep olurlardı.” demişlerdir.

Rus generaller Fevzi Çakmak’ın da belirttiği gibi harekât hakkında “ Başarı şansı yüksek, bizim için ciddi bir tehlike arz eden cüretkâr bir taarruzdu.” değerlendirmesini yapmışlardır.

Bütün bu görüşler yukarıda belirttiğim olumsuz iddiaların gerçekleri yansıtmadığını, hiç değilse şüpheyle karşılanması gerektiğini ortaya koyar.

Enver Paşa ve Sarıkamış Harekâtı aleyhindeki bu görüşlerin ortaya çıkmasında 9. Ordu Kurmay Başkanı Şerif (Köprülü) Bey’in önce 1921 yılında Akşam Gazetesi’nde yayınlanan ve ardından “Sarıkamış İhata Manevrası ve Meydan Muharebesi” adıyla kitap hâline getirilen anıları öncülük etmiştir. Buna İttihatçı düşmanlığı ve Enver Paşa’yı itibarsızlaştırma faaliyetleri de eklenince inanılmaz yanıltıcı bilgilerle dolmuştur her yer.

Enver Paşa Turan’ı hayal ediyor ve istiyordu elbette.  Hacı Sami Kuşçubaşı’na yazdığı bir mektupta “ Türkistan ile Osmanlı Türklüğü arasındaki bağ uzun yıllardır kopmuştur. Eğer ben, Osmanlı orduları Başkomutanı ve Damad-ı Hazreti Şehriyari olarak gelir ve Türkistan’ın istiklal davası uğruna orada ölürsem, bu köprüyü kurmuş oluruz.” Ancak Sarıkamış Harekâtı sadece Turan hayali değildi. Ruslar, kışın en şiddetli günlerinde Sarıkamış’ı hedef alacak bir Türk taarruzuna ihtimal vermediklerinden burada ciddi bir savunma gücü bulundurmaya gerek duymamışlardı. Zaten Enver Paşa’nın amacı da düşmanı hazırlıksız yakalamaktı.

Harekâtın başarısız olmasında Hafız Hakkı Bey’in taarruz planı dışına çıkarak askeri Allahuekber Dağlarını aşmak zorunda bırakan basiretsizliğinden, Ali İhsan Paşa’nın başını çektiği muhalif gruba Enver Paşa’nın daha fazla direnemediğinden, 3. Ordu’ya gerekli lojistik desteği sağlamak amacıyla yardım malzemeleri götüren “Mithat Paşa”, “Bezm-i Alem” ve “Bahr-i Ahmer” isimli gemilerin Ruslar tarafından batırılmasından pek söz edilmez.

Sarıkamış Harekâtı hakkında doğru bilinen yanlışlardan biri de hiç kurşun atmadan 90 bin vatan evladının donarak şehit olduğudur. 17 bin şehit vermelerine rağmen 10. Kolordu’dan arta kalan birlikler Selim yakınlarına ulaşıp Rus ordusunun can damarı durumunda bulunan Sarıkamış- Kars demiryolunu tahrip etti. Bu Rus ordusundaki panik ve korkuyu artırmış, komutanları Myshlayevski, cepheyi terk ederek Tiflis’e kaçmıştır. Öncü kuvvetler Sarıkamış’a girmeyi başarmış, süngü savaşıyla Ruslara önemli kayıplar verdirmişlerdi.

Harekâtın olumsuz yönlerini öne çıkaranlar şehit sayısını da abartmışlardır. 3. Ordu’nun tüm mevcudunun Sarıkamış’ta şehit düştüğünü ve 90 bin kayıp verildiğini söylemişlerdir. Oysa Genelkurmay Başkanlığı Harp Encümeni’nin tespitlerine göre Türk ordusu 23 bini savaş alanında, 10 bini de savaş hatları gerisinde olmak üzere 33 bin şehit vermiş, 7 bin kişi esir düşmüş, 17 bin kişi ise hasta ve yaralı olarak saf dışı kalmıştır. Yani yaralı, hasta ve esir düşenlerde dahil olmak üzere Türk ordusunun toplam kaybı 57 bin kişidir. Elbette bu rakam az demiyorum ama 90 bin rakamı doğru değildir diyorum.

Türkler kadar olmasa da Rus kuvvetleri de bu savaşta ciddi kayıplar vermiştir.  Yaklaşık 20 bini çarpışmalarda ölmüş, hastalanmış ya da yaralanarak saf dışı kalmış, 9 binden fazla Rus askeri de donarak ölmüştür. 2 bin Rus askeri esir edilmiştir. Yani Rus ordusunun kaybı da 32 bin civarındadır. Verilen bu rakamlar Rus kaynakları tarafından da onaylanmıştır.

Şerefli bir mağlubiyet olan Sarıkamış Harekâtında Türk köylüleri, vatan için canlarını veren aziz Mehmetçiklerimizi ancak Nisan ayı başlarında kazdıkları toplu mezarlara defnedebilmişlerdir. Aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun.

Yazar

Celalettin Uray

Peki ben ne yapabilirim?
Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır. TIKLAYINIZ!

4 Yorum

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar