Yükleniyor...
Türk Silahlı Kuvvetleri dünden itibaren Irak’ın kuzeyine girmeye başladı. Hava destekli operasyona 10 bin mevcutlu 22 taburumuz katıldı. Buna da şükürler olsun. Milletçe duamız, kahraman Mehmetçiklerimizin görevlerini tamamlayıp, sağ-salim yurdumuza ve yuvalarına dönmelerinedir.
Hatırlanacaktır; 1984’de ülkemiz bölücü terör saldırısına uğramıştı. Dokuz sene gibi kısa bir sürede zirveye tırmanan terör, her tarafı kan gölüne çevirmişti. 1993-98 arası verilen çok çetin bir mücadele ile PKK yenilmiş, şehirlerimiz, dağlarımız teröristlerden temizlenmiş, 1999’da teröristbaşı yakalanarak idam cezasına çarptırılmıştı..
Bu ortamda ülkemiz gerçek gündemine dönmüştü. 2003’de ise, ABD ve İngiltere’nin Irak’ı işgaliyle beraber, burada PKK’ya güvenli üsler verilmiş, dağılan teröristler bir bir toplanmıştı. Bu güvenli bölgede eğitilen, silahlandırılan ve güçlenen PKK, 2004’ten itibaren terör saldırılarını tekrar başlatmıştı. Böylece terör, yeterli tedbirler alınmadığı için, tekrar kısa zamanda zirveye tırmanarak, Meclis dâhil ülkenin her tarafını kanser gibi sarmıştı.
PKK; Bölücü parti ve yan kuruluşları, çok sayıda belediye ve STK’lar eliyle 100 bin militana varan bir taban tutarak bölgede borusunu öttürecek konuma gelmişti. Bu dönemde, KCK örgütü de kurulmuştu. Şehir teşkilatlanması da olan KCK, günü geldiğinde kitleleri harekete geçirerek isyanı başlatacaktı.
Neticede PKK devletle pazarlık yapma ve şartlarını kabul ettirme gücüne ulaşmıştı. Terörün bu konuma gelmesinde, medyanın çok büyük payının olduğu unutulmamalıdır.
Gelinen noktada gücüne fazlasıyla güvenen örgüt, siyasi iktidarı yenebileceği hesabıyla, 22 Haziran 2011 seçimlerinden sonra, çok yönlü ve topyekün saldırıya geçti. Böylece, inisiyatifi ele geçirip, “yeni” anayasa yapımı ve sonrasındaki süreci denetimi altına alabileceğini düşünüyordu.
Bu arada siyasi iktidar önemli bir iş yaptı. Beşir Atalay’ın iki yıl geciktirdiği ileri sürülen ve tehdidin ana kaynağı olan KCK’nın üzerine kararlılıkla gidilmeye başlandı. Son saldırıda 26 şehit, 18 yaralı vermemiz üzerine, sabrı tükenen Türk gençliği ve halkı, gözyaşlarıyla ayağa kalktı. Asaletine yakışan şekilde meydanları doldurarak bölücü terörü telin etmeye başladı. İşte tam bu sırada Ordumuz Irak’a girdi. Yıllarca, “içeri bitti de, sıra dışarıya mı kaldı” diyen siyasi iktidar, milletimize ağır beller ödeten ve bölücü terörün bugünlere gelmesine mesnet olan vahim hatadan döndü.
***
Eğer bölücü terör belasından kurtulmak isteniyorsa: