Yükleniyor...
PKK’nın stratejik ortağı AB Komisyonu’nun 16. Türkiye Raporu yayımlandı. Raporda sıralanan “ev ödevleri” üç bölümde toplanabilir.
Birincisinde, AB’yi memnun edenler;
İkincisinde, demokrasi ve insan haklarına yönelik noksanlar;
Üçüncüsünde, PKK talepleriyle örtüşen, AB müktesebatına aykırı ve yıkıcı ödevler,
yer almaktadır.
AB’yi memnun edenler:
1.“Demokratikleşme” paketi ve yargı reformları çok olumluymuş.
2. Erdoğan’ın 30 Eylül’de açıkladığı “demokratikleşme” paketinin uygulaması kilit önem taşıyormuş.
3. Hükümet, daha fazla “demokratikleşme” ve “siyasi reform” yapacağına dair sözünü tutmalıymış.
4. Ergenekon davasında, seçilmiş hükümeti yıkmak amacını taşıyan bir suç ağının varlığı tescil edilmiş,
5. Mor Gabriel Manastırı arazisinin iadesi isabetli olmuş. (Başbakan Erdoğan; 2003, 2008 ve 2011 yılında yapılan kanun değişiklikleriyle, Hıristiyan vakıflara 250’den fazla iade yaptık ve 2,5 milyar Liralık mülkü teslim ettik demişti.)
AB bunlardan memnun da, acaba Türk Milleti memnun mu?
Demokrasi ve insan hakları noksanları:
PKK’dan sonra “demokratikleşme, özgürlük ve insan hakları”ndan en çok bahseden AKP’nin karnesine bakalım.
1.Gezi olaylarında polisin aşırı güç kullandığı, insan hakları ihlalleri yaşandığı, güvenlik güçlerinin eğitilmesi gerektiği, gösteri ve toplantı özgürlüğünün kısıtlandığı,
2. Siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri ile danışma yapılmadığı, özellikle belediye yasasının kapalı bir şekilde hazırlandığı,
3. Parlamentonun kamu harcamalarını denetlemesinin sınırlandığı,
4. Yolsuzlukla suçlanan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmadığı,
5. İktidarın bağımsız kurumlara müdahalesinin sürdüğü,
6. Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın hala, HSYK’nın başında bulunduğu,
7. Siyasi iktidarın medya baskısının ve gazetecilerin işlerinden atılmasının sürdüğü, internet sitelerinin denetim altında tutulduğu,
8. Kadın haklarının en sorunlu alanı olan, kadına şiddetin sürdüğü, kızların erken yaşta ve zorla evlendirildiği gibi konular.
Hür basının, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin, ifade özgürlüğünün, bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı bir demokrasi düşünülemez.
Yine;
Bu sayılan kural ve kurumlar demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Her söze “demokratikleşme” ve “özgürleşme” ile başlayanların, “kendilerinden olmayanlara” reva gördükleri baskıların nasıl bir korku toplumu yarattığı da ortadadır.
AB ve PKK istekleriyle örtüşenler:
1.Anayasa ve Siyasi Partiler yasasındaki Türkçe dışındaki dillere dair kısıtlamalar kaldırılmalı,
2. Yaklaşık 50 bin kişinin istihdam edildiği köy koruculuğu kaldırılmalı,
3. Türkiye, Rumların uluslararası örgütlere üyeliğine koyduğu vetoyu kaldırmalı,
4. Türkiye, Ege’de Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarmasını “savaş sebebi” saymamalı,
5. AB üyesi ülkelere yönelik hiçbir tehditte bulunmamalı,
6. Siyasi parti kapatmada Avrupa standardına ulaşmalı,
7. PKK’nın şehir yapılanması olan KCK’lıların tutukluluğu kaldırılmalı,
8. Genelkurmay Başkanı Başbakan’a bağlı olmamalı,
9. Heybeliada Ruhban Okulu açılmalı
10. Kıbrıs sorununa, BM çerçevesinde uygulanabilir bir çözüm bulunmalı.
Görüldüğü gibi bu bölümde yer alan bütün talepler, bölücü terör örgütü PKK, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan’ın dayatmalarıyla bire bir örtüşmektedir.
“emredilmektedir!”
İşte size; emperyalist, ırkçı AB’nin adaleti, egemenliklere ve insan haklarına saygısı, namusu ve ahlakını gösteren bir özet. Ne diyelim, uyan ey ehli vatan!…