SURİYE TÜRKLERİ ATEŞE ATILMAMALI

 Komşumuz Irak’tan sonra, sıra Suriye’ye gelmiş olmalı ki,  kanlı iç çatışma ve isyan bir yıldır bastırılamıyor. Dış destekli isyanın amacı ise, Esat rejimini yıkıp, yerine ABD yanlısı bir rejim kurmak ve Suriye’yi İran ittifakından koparıp birkaç parçaya ayırmaktır. Böylece ABD, Suriye’den yapacağı ilave ile Barzani kukla devletini büyütüp, İran’a karşı daha etkili operasyonlar yapma ve […]


Paylaşın:

 Komşumuz Irak’tan sonra, sıra Suriye’ye gelmiş olmalı ki,  kanlı iç çatışma ve isyan bir yıldır bastırılamıyor. Dış destekli isyanın amacı ise, Esat rejimini yıkıp, yerine ABD yanlısı bir rejim kurmak ve Suriye’yi İran ittifakından koparıp birkaç parçaya ayırmaktır. Böylece ABD, Suriye’den yapacağı ilave ile Barzani kukla devletini büyütüp, İran’a karşı daha etkili operasyonlar yapma ve Türkiye’yi etnik federasyona dönüştürme fırsatını bulacaktır.

Rusya ve Çin gibi bölgede hayati çıkarları olan güçler ise, karşı tedbirleri almakta gecikmedi ve bölgemizde gerginlik hızla tırmanışa geçti. Kısacası iki gücün kapışması Suriye’de yoğunlaşarak devam edecektir. Eğer Suriye mevzii düşerse, kavga Türkiye dâhil, bütün bölgenin yeniden şekillenmesine gelecektir.

Bu büyük güçlerin çıkar savaşında, Suriye Türkleri ne yapmalıdır? Buna bakalım.

Her şeyden önce 2003’de Irak’ta yaşananları hatırlayalım. Ülke bölündü, 1,5 milyon insan hayatından oldu. Korkunç bir vahşet, tecavüz ve felaket yaşandı. Ülke bölündü.

Bu süreçte Irak Türkleri, Türkiye’nin siyasetine uyarak, zalim Saddam’dan kurtulmak düşüncesiyle ABD’ye yardımcı oldu.  Suriye Türklerine göre, sayıca daha fazla, daha eğitimli ve varlıklı, daha bilinçli, Türkiye ile bağları daha güçlü ve çok eskiye dayanan dernek ve vakıf gibi STK’ları vardı. Ama işgal edilen Kerkük ve Talafer’de katliamlar yaşandı. Özellikle liderlere yapılan suikastlar, sürüp giden baskın ve soygunlar devam ediyor. Can ve mal güvenliği yok edildi. Ümitsizlik içinde kaldılar.

Buna karşılık Barzani ve Talabani’nin zengin kaynakları, ABD’nin eğittiği ordusu ve kurduğu devleti var. PKK’yı besliyor, ABD ile Türk askerinin başına çuval geçirdi. Türkiye’ye meydan okuyor. Irak Türklerinin bu devlette, demokrasi gereği kurucu unsur olması bir yana, azınlık bile olamadı. Bu acı gelişmeler karşısında Türkiye bir şey yapamadığı gibi, ABD’ye yardımcı oldu.

Ders alınması gerekmez mi?

Suriye Türkleri ise Halep, Humus, Şam, Lazkiye ve Cezire gibi şehirlere dağılmış, doğru dürüst bir derneğe sahip değil. Dağınık durumda yaşıyorlar. Bu masum insanları Suriye’de yaşanan büyük kanlı oyunun parçası yapmak, ateşe atmaktan başka ne anlama gelebilir?

Suriye Türkleri, çatışan iki taraftan da olamazlar. Esasen böyle bir güçleri de yok. Ancak,  kendilerinden taraf olabilirler. O da; iç çatışmadan uzak durmak, bütünleşmeye çalışmak, can, mal ve iş güvenliklerini korumaktan ibaret olabilir.

Bir de Suriye PKK’sı ne yapıyor ona bakalım. Bir yıl boyunca, isyancılara katılmadılar. İstanbul’da, iktidarın himayesinde konferans düzenleyip, Esat’tan Suriye’nin kuzey-doğusunda özerk Kürdistan bölgesi, ana dilde eğitim gibi taleplerde bulundular. Şimdilerde sesleri pek çıkmıyor. Bekliyorlar.

Hâlbuki ABD’nin planında kendilerine, Irak’taki gibi bir devlet kurmak ve Barzani yönetimi ile bütünleştirmek var. Buna rağmen Suriye PKK’sı isyana katılmıyor, parsayı toplamak için gelişmeleri bekliyor. Ama adı bile anılmayan Türkler, çatışmada yem olarak kullanılmak isteniyor. Ne dehşet bir oyun.

Suriye PKK’sının bekleyişi başka türlü de yorumlanıyor. İran, bir zamanlar Karayılanı yakaladığında, İran ve Suriye’de hiç bir terör eylemi yapmama karşılığında anlaşıp serbest bıraktı deniliyor. Bunun da etkisi olabilir.

Suriye Türkleri için bu da ikinci bir ders değil mi?

Görünen manzara böyle, ama fitne tezgâhı durmuyor, çalışıyor. Sahipsiz durumda kalan Suriye Türklerine, siyasi ümmetçi ve bölücü olarak bilinen Mazlum-Der çengel atmış. 15 Şubat 2012’de İstanbul’da yaptıkları basın toplantısında;

“Suriye Türkmen Kitlesi” adını verdikleri bir grubun Başkanı olarak tanıtılan Yusuf Molla diyor ki; “Suriye direnişinin bir meyvesi olan Türkmen Kitlesi ‘ben de varım’ diyerek ayağa kalktı. Suriye devriminde etkin rol alacağız ve Türkmenlerin sesi olacağız.”

Mazlum-Der Şube Başkanı ise; “Türkmenlerin, öncelikle temel yaşam hakkı ihlalleri giderilmeli, etnik kökenleri sebebiyle uğradıkları tutuklama, kaçırılma, cinayet, yargısız infazlara son verilmeli, bütün hak ve hürriyetleri kullanmaları sağlanmalıdır.”

İyi de, Suriye Türklerini savunmak (!) Irak’ta yaşanan zulme sesini çıkarmayan, Barzani işbirlikçisi Mazlum-Der’e mi kalmış? Şu oyuna bakın.

Not: Suriye’nin içyapısı için Ümit Özdağ hocanın dünkü yazısı mutlaka okunmalıdır.

Sadi SOMUNCUOĞLU  

25.12.2012

 

Yazar

Sadi Somuncuoğlu

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar