Yarının Adamı

Yarına hükmetmek, geleceği tasarlamak, her adımını bir plan üzere atmak ise en zorudur ve takdir edersiniz ki bu kategorideki kişilerin sayısı hiç'e yakındır. Tartışmasızdır ki bir milleti hiç’likten kurtarıp yeni nesillere ufku gösteren Atatürk’ümüz bunlardan biridir.


Paylaşın:

Bence insanlar üçe ayrılır: Dünde kalanlar, bugünü yaşayanlar ve yarına hükmedenler.

Sıralamayı kolaydan zora olarak da kabul edebilirsiniz.

Dünde kalmak, geçmişi kurcalamak, olan bitene saplı kalmak en basitidir ve sayıca çok kişinin benimsediği davranış tarzıdır.

Bugünü yaşamak, bulunduğu ana değer katmak biraz daha zorudur. Çevremizdeki bireyleri örneklem alarak bu gruptakilerin az sayıda olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Yarına hükmetmek, geleceği tasarlamak, her adımını bir plan üzere atmak ise en zorudur ve takdir edersiniz ki bu kategorideki kişilerin sayısı hiç’e yakındır. Tartışmasızdır ki bir milleti hiç’likten kurtarıp yeni nesillere ufku gösteren Atatürk’ümüz bunlardan biridir.

Niye böyle bir giriş yaptım?

Bir kitaba başladım: Yarının Adamı Mustafa Kemal’i Anlamak.

Yazarı, Twitter’dan âşina olduğumuz Con Sinov.

Yayımladığı zincir tweetleri, ilgili olduğu tarihte ele aldığı bir konuyu o mevzuda en bilgisiz kişiye dahi anlatabilme yeteneği olduğunu gösteriyordu bizlere.

Bu yeteneğinin sosyal medyada kalmasını istememiş olacak ki bu defa karşımıza roman tadında yazdığı bir kitapla çıktı.

Açıkçası iyi ki de çıktı. Her ne kadar günümüzde sosyal medya daha popüler ve albenili bir mecra olsa da kitapların, basılı dokümanların kutsallığı hâla devam ediyor zannımca.

Kitaptan bahsetmeliyim:

Yazarımız amacını şöyle açıklıyor: “Bu kitabı yazmaktaki asıl niyetimin, ‘Mustafa Kemal’i gerçek anlamda sevmek’ olması gerektiğini fark ettim. Bunun için de en temelde yapılması gereken, onu tanımak ve anlamak olmalıydı.”

Bu bahiste ayrımına girdiği iki kavram var: Sevgi ve aşk.

Bir felsefe kitabında, aşk hissinin tanımaktan önce geldiğini okuyan yazarımız buradan hareketle Mustafa Kemal’e çok âşık olduğumuzu fakat onu yeterince tanıyamadığımız ve anlayamadığımız için gerçek anlamda da sevemediğimizi söylüyor.

Bu tespite bence hak vermemek elde değil.

Kabul edersiniz ki sevmeyi beceremedikten sonra birine beslediğimiz aşk duygusunun çok da bir faydası yok: Aşk hakikaten karın doyurmuyor!

Hele Atatürk aşkının hiç yararı yok. Çünkü laf olsun Atatürkçülüğü milleti kalkındırmıyor!

Con Sinov’a kulak verelim: “Kitabın amacı, okurlarını Atatürkçü yapmak değildir. Çünkü bu bir sonuçtur. İnsanlar pek çok nedenden ötürü Atatürkçü olabilir. Hâlbuki Atatürkçü olmak bir amaç değildir. (…) Mustafa Kemal’in hedefi de Atatürkçü olmak değildi. Bize asıl gereken, Mustafa Kemal’i anlamak ve tanımaktır.”

Kitapta bu gayeye ulaşmak için bazı soruların cevapları aranıyor:

  • Abdülhamid döneminde neden zindana atıldı?
  • İlk görev yerinde kendisine teklif edilen rüşvete nasıl cevap verdi?
  • Kader birliği yaptığı arkadaşları tarafından sürgüne gönderilmesinin sebebi neydi?
  • Filistin Cephesi’nde yenildi ve çekildi mi?
  • Cumhuriyet’i kurmak ve inkılaplar yapmak idealine ne zaman sahip oldu? vb.

Kitap 14 bölümden oluşuyor.

Son sayfayı çevirdiğinizde bu 14 bölümün tarihî bir televizyon dizisinin bölümlerine benzediğini hissediyorsunuz.

Atatürk’ün hayatını göz önüne getirdiğinizde ise bitişin ancak bir sezon finali olduğunu düşünüyor, yazarın serinin diğer kitaplarını kaleme alacağı günü iple çekmeye başlıyorsunuz.

Dil akıcı ve üslup etkileyici.

Okuma esnasında, tarihî hadiseler ve ikili konuşmalar okuyucunun zihninde canlanıveriyor.

Özellikle Enver Paşa ve Mustafa Kemal arasındaki ‘soğuk savaş’ın anlatıldığı kısımlar tüyleri diken diken edecek cinsten.

Hakeza, Çanakkale Savaşı’nda verilen mücadelelerin anlatıldığı yerleri ve Mustafa Kemal’in kıvrak zekâsıyla attığı adımları okuduğunuzda hayretler içinde kalıyorsunuz.

Bilmediğiniz şeyler öğreniyor, bildiğiniz şeylerin bilmediğiniz kısımlarına da kulak kabartıyorsunuz.

Uzun sözün kısası, bahse konu ettiğim kitabı incelemeye değer ve kütüphanelerdeki en güzel köşeye layık görüyorum.

Tavsiye benden, okuması sizden.

Teşekkür de benden tabiî: Hem kaleme aldığı güzel eser için Con Sinov’a hem de bu yazıyı okuyan sizlere.

Yazar

Doğukan Altıparmak

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar