Yükleniyor...
BÖLÜNME BAŞKA NASIL OLABİLİR?
Anayasa’nın; Cumhurbaşkanı seçilince, Başbakanlığı, milletvekilliği ve parti üyeliği düşer dediği Erdoğan, Anayasa’yı çiğneyerek Davutoğlu’nu, AKP Genel Başkanını tayin etti.
Dün Erdoğan ve ekibi böyle bir zaferi(!) kutlarken, bölücü teröristlerin şehit ettiği Teğmen Emre As Zile’de, Uzm. Çavuş Uğur İnal Tarsus’ta on binlerin katıldığı cenaze töreniyle toprağa veriliyordu.
Vatanımızın bir parçasındaki; karakollar, kışlalar roketatarla, havan topu, bomba ve uzun menzilli silahlarla yakılıp yıkılırken, görevlilerimiz şehit edilip yaralanırken, Bayrağımız indirilip ayaklar altına alınabiliyor, Devletimizin kurucusu Büyük Atatürk’ün heykeli yerle bir edilip tekmelenebiliyor, yollar kesiliyor… ama Ankara bütün bunlardan habersizmiş veya sorumlu değilmiş gibi, başka bir alemde yaşıyor…
Hainlerin, ülkemizin bütünlüğüne yönelen bu kanlı saldırıları karşısında bazı medya haberlerinde;
diye soruluyor.
Üzülerek ifade ediyoruz ki, bu ve benzer olayların, bölücü terör örgütüyle yapılan müzakere ve mutabakat şartlarına dayandığı bilinmiyor. Veya öyle işlerine geliyor. Çok yazdık topluca ve özetleyerek bir daha tekrarlayalım; şöyle ki:
Malum, 1999’da PKK elebaşısı APO yakalanıp idama mahkûm edilmiş, yenilen ve dağıtılan bölücü örgüt terör yapamaz hale gelmişti.
PKK, 2002’de iktidarın değişmesiyle birlikte, toparlanmaya başlamış ve 6 yıl sonra terör, 2004’de tekrar hortlamıştı. Bu hortlama; iktidarın, bir bütün olan 80 milyonluk Türk Milleti gerçeğini inkâr edip, milleti etnik gruplara göre ayırarak, “Millî-Üniter” devlet yapısını buna göre, çok ortaklı şekle dönüştürme zihniyetinden kaynaklanmaktadır.
Bu çerçevede bireylerin eşitliğine dayanan demokrasi ve devlet düzeni de, etnik grupların eşitliğine göre dönüştürülme başlayınca, bunlar gündeme gelmiştir. Bölünmenin eşiğine gelinmesinin özü buradadır. Bu amaçla, Türk Milletinden gizli olarak, PKK ile birçok müzakere ve anlaşmalar yapılmıştır. 2009 “Habur, 2011 Oslo ve 2013 İmralı” mutabakat ve anlaşmaları medyaya sızınca gizlik bozulmuştur. Basında yer alan mutabakatlara göre;
Bu iki maddede yer alan şartlar, İmralı mutabakatında bir uygulama takvimine bağlanıp, gereği yapılmaktadır. İmralı Mutabakatının 4 maddesi şöyledir:
Belgeler, dikkatle okunduğunda gösteriyor ki, yaşanan acı olayların hiçbiri tesadüf eseri değildir.
Yakılan, yıkılan ne varsa, “anlaşmalara dayanmaktadır” ve PKK “buralar bize verildi” demektedir.
Adına “özerklik” denilen yapı ise, aslında “öz savunma gücü”, yani “silahlı kuvvetleri-Ordusu” olduğu için “devlet”tir. Barzani’nin Peşmergeleri, gibi.
Özetlersek; bin yıllık egemenliğimiz elimizden alınmak isteniyor. Engel olması gerekenler, “Yeni Türkiye” denilen bu “Büyük restorasyon”un inşacısıdırlar.