Yükleniyor...
9 Ocak 2016
1 Kasım seçimlerinden itibaren gündemimizde neler var?
Bunun cevabını kısa yoldan vermek için; siyasette ve medyada nelerin konuşulduğuna bakalım; sıralamaya koymadan yazalım:
Tekrar soralım; her biri devasa boyuttaki bu 30 meselenin hangisi, ne kadar gündemimizde? Görülen o ki; ilk 5, gündeme hâkim konumda. Hem de açık arayla.
Yine soralım; bunların hangileri gerçek, hangileri sahte olabilir? Açık değil mi; ilk 5’i sahte, kalanları da gerçek ve köklü diyebiliriz. Sahteler, gerçek gündemi toz bulutu gibi örtüp gözlerden uzaklaştırmaya yarıyor. Peki, sahte gündem ne demektir? Onu da cevaplayalım; milletin ihtiyacından değil de, 1923’de egemenliği Osmanlıdan devralan Türkiye Cumhuriyetinin yerine başka bir devlet kurmak isteyenlerin ihtiyacından kaynaklanan gündem demektir.
İşte size sahte bir gündem maddesi: TBMM’de kurulmasına karar verilen partiler arası ortak komisyon…
Bölücü terör örgütünün uzantısı partinin de yer alacağı bu ortak komisyonun görevi de şu olacakmış: “Sivil” ve “yeni” bir anayasa yaparak devletin yeniden kurulmasını [Tabii Türkiye Cumhuriyetini yıkmak şartıyla] ve “Başkanlık Sistemi” ne geçişi sağlamayı görüşmek.
İyi de, MHP ve CHP, Anayasanın ilk 4 maddesinin değişmesine ve Başkanlık sitemine hayır dediği halde, ortak komisyon yine de kurulabiliyor. Bu komisyonun ne yapacağını da hatırlayalım. Komisyon olmazları, oldurmaya çalışacak! Garip değil mi?
Evet. Şöyle ki; TBMM, Anayasanın milli-üniter devlet yapısını belirleyen ilkeler hariç, her maddesini değiştirmeye muktedirdir. Nitekim, Anayasada 1987’den beri 136 değişiklik yapılmıştır. Bundan sonra da yapılabilir. 1982 Anayasası 175’inci maddesi de aynen bu hükmü taşımaktadır.
Bu bakımdan egemenliği belirleyen yukarıdaki milli-üniter devlet yapısına dokunulamaz. Egemenlik, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetini kuran ve sahibi olan Türk Milletine aittir. Bu sahiplik bedeli asırlarca ödenen; canla, kanla, ilimle irfanla kazanılmıştır. AKP ve HDP ittifakına ait değildir. Hatta bütün partiler ittifak etse bile egemenlik değiştirilemez; Türk Milletinin elinden alınamaz. Bunun için 1876 Kanunu Esasi’den 1982’ye kadar var olan bütün anayasalarımız bu esasa göre düzenlenmiştir. Osmanlıyı çok sevdiğini iddia edenler dahil, herkese duyurulur!…
Türkiye’nin devasa meseleleri, bu güne kadar olduğu gibi, bundan sonra da bekleyecek demektir. Mecliste yeniden, kaç perde süreceğini bilmediğimiz “devlet çalma” oyununu seyredeceğiz. Muktedirlerin bu ideolojisi uğruna, milletçe kan kaybetmeye devam edeceğiz. Yazıklar olsun!..
Aslında bu yazdıklarımız boşunadır. AKP muktedirleri ne yapmak istiyor, bellidir. İşte çok tanıdık bir delil: “2. Cumhuriyet Tartışmaları” adıyla 1993’te yayınlanan kitaptan okuyalım: Daha Belediye Başkanı olmadığı bir sırada RTE diyor ki; “Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşamakta. Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. ‘Türkiye Türklerindir’ gibi tezler yanlıştır. Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir.”
Vatandaşlar değil de 27 etnik grup söz konusu olunca, egemenliğin bölüşülmesi gündeme geliyor. Bu söylem 13 yıldır, şehit cenazelerinde ve her yerde yüzlerce defa tekrarlanmıştır. Ayrıca, bu yönde anayasa ve kanunlara aykırı olarak birçok yasal ve idari düzenleme yapılmış, PKK ile gizli-açık pazarlıklar bu temel üzerinden yürütülmüştür. “Çözüm süreci” projesi de bu temele dayanmaktadır. İktidarın Acil Eylem Planı’ndaki “bütün etnik ve inanç grupları anayasada yer alacak ve herkes kendini temsil ve ifade edecektir” taahhüdü ve partiler arası komisyon da bunu tartışacaktır.
Bu gerçekler karşısında, muktedirlerden gelecek bu kabil teklifleri incelemeye almadan, “sizin ne yapmak istediğinizi biliyoruz. Bunun için boşuna yorulmayın” diyerek, gerçek Türkiye gündemine dönmek şarttır.
***
Not: Değerli hocamız Necdet Özkaya, 21 Aralık’ta Gazi Üniversitesi Hastanesinde başarılı bir ameliyat geçirmiştir. MEB’de Genel Müdür, Müsteşar Yardımcılığı gibi görevlerde bulunan, nesillerin bilgili ve milli şuur sahibi olarak yetişmesi için emek veren Özkaya’ya Allah’tan acil şifalar dileriz.