Irak ve Suriye denklemi

Sömürgeciler Ortadoğu’yu mahşer yerine çevirdi. Sandılar ki, I. Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi istediklerini kolayca yapabilecekler; çıkarlarına göre milletleri ve devletleri parçalayıp, sınırları yeniden çizebilirler. Güç sarhoşluğu ve pervasızca; önce kuracakları 22 devletin haritasını çizip bütün dünyaya ilân ettiler. Sonra utanmadan; aldatıp eğiterek silahlandırdıkları terör örgütlerinden ortak peydahlayıp elele vererek dökmedik kan, yapmadık katliam, yıkım […]


Paylaşın:

Sömürgeciler Ortadoğu’yu mahşer yerine çevirdi. Sandılar ki, I. Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi istediklerini kolayca yapabilecekler; çıkarlarına göre milletleri ve devletleri parçalayıp, sınırları yeniden çizebilirler. Güç sarhoşluğu ve pervasızca; önce kuracakları 22 devletin haritasını çizip bütün dünyaya ilân ettiler. Sonra utanmadan; aldatıp eğiterek silahlandırdıkları terör örgütlerinden ortak peydahlayıp elele vererek dökmedik kan, yapmadık katliam, yıkım ve vahşet bırakmadılar.  Ama, evdeki hesap çarşıya uymadı… tam bir çıkmaza sürüklendiler.

16 yılın manzarası şöyle: ABD’nin,  Afganistan’dan nasıl çıkacağı bilinmiyor. Libya ikiye bölünmüş, iç çatışmalar sürüyor;  Irak’da böyleydi, ama Bağdat toparlanarak, İran ve Türkiye ile birlikte  haddini aşan IKBY’yi hizaya getirip ülke üzerindeki hakimiyetini  kurmak üzere; Suriye’nin durumu ise biraz karışık. Ancak gelişmeler olumlu görünüyor. Şam; Rusya, İran ve bir ölçüde Türkiye’nin desteğiyle, IŞİD’i temizlemiş; İDLİB’e toplanan terör örgütleri ile ABD ortağı PKK/PYD/YPG’nin işgali altında olan topraklar ve terör koridoru sorunu nasıl çözülecek; beklemede.

Bölge devletlerinin durumuna gelince: Irak ve Suriye, siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü gerçekleştirmek  üzere bir siyaset yürütmektedir. İran ve Rusya ise, Irak ve Suriye ile işbirliği halinde, çıkarlarına uygun bir siyaseti adım adım gerçekleştirmektedir. Türkiye siyasetine gelince, doğrusu pek anlaşılamadı; oldukça karışıktı ve Irak’ta Bağdat hükümetine karşı IKBY’i önceleyen bir siyaset güdüyordu. Haddini aşan Barzani, bağımsızlık referandumuyla bütün dünyayı ayağa kaldırınca, bu defa merkezi hükümetin; Başbakan İbadi’nin yanında yer aldı. Bu gelişme Türkmenlerin nefes almasına ve ülkenin toparlanmasına vesile oldu; Türk Milleti tarafından da memnuniyetle karşılandı.

Suriye’de ise; Esat karşıtlığına dayanan bir siyaset yürütülüyordu. Tehlikeli gelişmeler karşısında Türkiye Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı operasyonunu başlattı. Amaç;  ABD desteğindeki PKK/PYD/YPG’yi Fırat’ın doğusuna atmak, sınırımız boyunca uzanan terör koridorunu ve Türkiye’nin güneyden kuşatılmasını engellemekti. Operasyon başarılı oldu, denetim El Bab’a kadar sağlandı; terör koridorunun Afrin’e ulaşması önlendi.

Ancak, PKK/PYD/YPG terör örgünün Fırat’ın doğusuna çekilmesi sağlanamadı; aksine ABD’nin karşımıza çıkmasıyla; Fırat’ın batısındaki Membiç, Rakka, Suriye’nin en büyük petrol sahası Deyrizor, Fırat nehri üzerindeki Suriye’nin elektrik – sulama ihtiyacının büyük kısmını karşılayan üç baraj ve Afrin’den doğuya doğru ilerleyip Azez, Mare, Tel Rifat’ın kilit noktaları ele geçirildi. Terör örgütü PKK/PYD/YPG, Suriye sınırının yaklaşık 800 km’si ile topraklarının, etnik temizlik ve katliam yapmak suretiyle yüzde 25’ini işgal etti.

Gelinen noktada Suriye sorunu; ABD taşeronu gibi çalışan bu bölücü terör örgütünün engeline takılmış durumda.

Üçlü Soçi Zirvesi

Çarşamba günü Soçi’de toplanan Türkiye, Rusya ve İran Cumhurbaşkanları  arasında belli bir uzlaşmanın sağlandığı anlaşılıyor. Zirve sonuç bildirisine göre; Rusya Federasyonu’nun inisiyatifiyle Soçi’de Suriye Ulusal Diyalog Kongresi düzenlenmesine karar verildi. Toplantı sonrasında konuşan liderler şunları söyledi:

Putin: Suriye’de artık siyasi çözüme yönelik yeni bir aşamaya geçildi. Türkiye ve İran’ın desteğiyle Suriye’nin parçalanması engellenmiştir. Yıllardır süren iç savaşın sonlandırılması mümkün olabilecek durumdadır”

Ruhani: “Üç ülkenin de Suriye’nin toprak bütünlüğü, bağımsızlığı ve birliği konusunda aynı fikirde olduğunu görmekten memnuniyet duyuyoruz. DEAŞ’ın yenilgisi bizi bölgede oluşacak diğer terör gruplarına karşı gafil hale getirmemeli. Suriye halkına terörün kökünün ülkelerinden temizlenmesi için yardıma devam etmeliyiz. Suriye’nin meşru hükümetinin rızası olmadan herhangi bir yabancı gücün ülkede bulunmasının gerekçesi yok.”

Erdoğan: “Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğüyle, ülkemizin milli güvenliğine kast eden terörist unsurların süreçten dışlanması, Türkiye olarak önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir. Milli güvenliğimize kast eden terör örgütüyle aynı çatı altında olmamızı, aynı platformda yer almamızı bizden kimse beklememelidir. Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine bağlılığımızı ifade ediyorsak bu ülkeyi bölmeye çalışan eli kanlı bir çeteyi meşru bir aktör olarak göremeyiz.”

SONUÇ: Yorumum şöyle: Soçi, önemli bir mutabakattır. Ancak, Suriye’de çözüm bekleyen sorunlar; İdlib, Afrin ve ABD güdümündeki bölücü terör örgütü PKK/PYD/YPG’dir. İdlib sorununda, bir çalışma sürüyor; bu beklenecek. Afrin ve bölücü terör örgütü, birbirinden ayrı değil; aynıdır. Burada bilhassa Putin, Erdoğan’dan farklı düşünüyor. Suriye’nin  PYD/YPG özerk bölgesi olursa, ABD siyaseti boşa çıkar; sorun da böylece çözülür. Erdoğan ise; bunlar sadece özerklikle tatmin edilemez; bu çözüm olamaz; Akdeniz’e ulaşacak bir koridor Türkiye’yi ve bölgeyi tehdit eder. Sonra, bu terör örgütlerinin hedefi bağımsızlıktır. Şimdi, özerklikle verilecek meşruiyet, yakın bir gelecekte büyük sıkıntılar doğuracaktır. PKK ve  Barzani’nin çalışmaları ortadadır. ABD ve İsrail gibi büyük güçler arkalarındadır. Sonuç vahim olacaktır.

PYD/YPG/PKK’lı bir Suriye, bölgenin baş belası olacaktır.

 

 

Yazar

Sadi Somuncuoğlu

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar