25.10.2025

Amerika Türklerinin tarihî köklerine bakış: Kanada’da yaşayan Türkler

Kanada'daki Türkler, özellikle eğitim, sağlık, iş dünyası ve sanayi gibi sektörlerde önemli katkılar sağlıyor. Türk mühendisler, doktorlar, öğretmenler ve iş insanları, Kanada toplumunun gelişimine önemli katkılarda bulunuyor.


Bayram Çoşgun’un Yeni Mesaj’daki “Kanada’da kaç Türk var, Türkler Kanada’ya ilk kez ne zaman gitti?” başlıklı 20 Mart 2025 tarihli makalesinden aynen iktibas edersek:

“Kanada’da yaklaşık 100 bin kadar Türk vatandaşı yaşamaktadır. Burada yaşayan Türklerin büyük çoğunluğu Ontario eyaleti ve Toronto civarındadır. Montreal ve Ottawa kentlerinde de oldukça fazla Türk yaşamaktadır.” 

Türk göçmenlerin Kanada’ya gelişi

Kanada, 1950’li yıllardan itibaren Türk göçmenler için önemli bir hedef ülke hâline gelmeye başladı. İlk dalga, ekonomik fırsatlar ve yaşam standartlarının yüksekliği nedeniyle işçi olarak gelen Türklerle başlamıştı. Zamanla, eğitim ve iş olanaklarının cazipliği ile birlikte Türk nüfusu artmaya devam etti. Bugün Kanada’da yaklaşık 100.000 civarında Türk kökenli insanın yaşadığı tahmin ediliyor, ancak bu sayı, zaman içinde hızla değişen göç dalgalarıyla farklılık gösterebilir.

Türk kültürünün izleri

Türk göçmenlerin Kanada’daki varlığı, sadece nüfusla sınırlı kalmayıp, kültürel zenginlikler de yaratmıştır. Toronto, Montreal, Vancouver gibi büyük şehirlerde Türk restoranları, çay evleri ve kültürel merkezler önemli buluşma noktalarıdır. Özellikle Türk mutfağı, Kanada’da büyük bir ilgiyle karşılanmaktadır. Döner, kebap, baklava gibi tatlar, hem Türkler hem de diğer Kanadalılar tarafından sıkça tercih edilen lezzetler arasında yer alıyor.

Türk kültürü, geleneksel bayramlar ve etkinliklerle de kendini gösteriyor. Ramazan ayında düzenlenen iftar sofraları, Türk kültürünü tanımak isteyen Kanadalılar için bir fırsat oluşturuyor. Ayrıca, Türk müziği ve dansları, özellikle Türk Kültür Merkezleri’nde düzenlenen etkinliklerde sıkça yer almakta. Bunlar, Türk toplumu için bir kimlik kaynağı olmakla birlikte Kanada toplumunun kültürel çeşitliliğini arttıran unsurlar arasında bulunuyor.

Türk toplumunun sosyal ve ekonomik katkıları

Kanada’daki Türkler, özellikle eğitim, sağlık, iş dünyası ve sanayi gibi sektörlerde önemli katkılar sağlıyor. Türk mühendisler, doktorlar, öğretmenler ve iş insanları, Kanada toplumunun gelişimine önemli katkılarda bulunuyor. Kanada’nın birçok üniversitesinde Türk öğrenciler aktif bir şekilde eğitim görüyor. Türk profesyoneller, sektörlerinde saygın bir yer edinmiştir.

Öte yandan, Türkler Kanada’da güçlü bir iş gücü oluşturuyor. Başta inşaat sektörü olmak üzere birçok alanda Türk iş insanları ve işçilerinin katkıları gözlemlenmektedir. Bu katkıların yanı sıra, birçok Türk, kendi işlerini kurarak Kanada ekonomisine girişimcilik alanında da katkı sağlamaktadır.

Toplumsal zorluklar ve çeşitli çalışmalar

Türk toplumu, Kanada’daki diğer göçmen toplulukları gibi bazen dil engeli ve kültürel uyum sorunlarıyla karşılaşabiliyor. Ancak bu sorunlar, zaman içinde Türk toplumu içinde kurulan dernekler ve kültürel organizasyonlar aracılığıyla aşılmaktadır. Özellikle Türk-Kanada Derneği gibi kuruluşlar, Türklerin Kanada toplumuna entegrasyonunu kolaylaştırmak için çeşitli sosyal projeler ve eğitim programları düzenlemektedir. Ayrıca, bu tür kuruluşlar, Türk dilinin ve kültürünün yaşatılmasına yönelik etkinlikler düzenleyerek hem genç nesli hem de Kanada genelindeki diğer kültürlerle etkileşimde bulunmayı hedefliyor.

Geleceğe bakış: Birleşik ve güçlü bir toplum

Kanada’daki Türk toplumu, giderek büyüyen ve güçlenen bir varlık olarak geleceğe umutla bakıyor. Hem Kanada’nın çok kültürlü yapısına katkıda bulunan hem de Türk kültürünü gururla yaşatan bu topluluk, gelecekteki nesillere sağlam bir kültürel miras bırakmayı hedefliyor. Türkler, Kanada’da sadece ekonomik değil, kültürel alanda da güçlü bir varlık göstererek, toplumun çeşitliliğini güçlendiren bir topluluk olmaya devam edecektir.

Kanada’ya göç eden Türklerin geleceğe umutla bakması kadar Kanada ile ilgili kötü yaşanmışlıkları vardır. Işıl Acehan yaptığı araştırmalarla bu acı geçmişi ortaya çıkarmış.

Kanada I. Dünya Savaşı’nda Türkleri ‘esir’ almış

Tarihçi Işıl Acehan’ın araştırmaları sonucu ortaya çıkardığı gerçeklere göre, Kanada hükümeti I. Dünya Savaşı’nda o zamanki anayurtları Osmanlı’dan 10 bin kilometre uzaklıkta ‘tehlikeli görülen’ Müslüman Türk kökenli yurttaşlarını esir olarak tutuklayıp toplama kamplarına göndermiş.

Neden tutuklandıklarını bile anlamayan Türk tutsakların çoğunluğu bugün Bingöl’e bağlı Kiğılı ilçesinden Kanada’ya göç etmişler.

I.Dünya Savaşı’nda Kanada’da Kiğılılar ve Osmanlı savaş esirleri

1. Dünya Savaşı elbette geride pek çok kayıp ve acı hatıra bırakmıştır. Savaşa dair bugüne kadar pek çok şey yazılıp çizilse de insan hikâyeleri açısından hâlen karanlıkta kalan pek çok yönü vardır. Savaşın ilk yıllarında yaşanan acı olaylardan biri de İngiltere’nin dominyonu Kanada’da bulunan Türk işçilerin esir alınarak toplama kamplarında tutsak edilmesidir.

Bu acı olayın sessiz şahitleri, Kanada’nın Ontario Eyaleti’ne bağlı Brantford kentinde 1873 yılında kurulan Mount Hope Şehir Mezarlığı’nda “Turkish Plot” (Türk Bölümü) diye adlandırılan bir bölümde yatmaktadır. Bu mezarlar, Osmanlı İmparatorluğu’ndan, özellikle Kiğı’dan Kanada’ya 1900’lü yılların başında, burada bulunan dökümhanelerde işçilik etmek üzere göç edip, daha sonra hayatlarını kaybeden Osmanlı tebaası Müslümanlara aittir.

Brantford’un ilk Müslüman toplumu

1860’lı yıllardan başlayarak Osmanlı’dan Amerika kıtasına başlayan Osmanlı göçleri, 1910’larda doruk noktasına ulaşmıştır. Amerika ve Kanada endüstrilerinde işçilik yapmak üzere göç eden Osmanlılar, bu ülkelerin endüstriyel bölgelerine yerleşmiş ve Osmanlı’da yaşadıkları hayatın bir modelini de buralarda oluşturmuşlardır. Kanada’ya ise Osmanlı göçleri, bugün Bingöl’e bağlı bir ilçe olan Kiğı’dan gerçekleşmiştir. Kiğı’dan göç eden nüfus Müslüman ve Ermeniler tebaadan oluşmaktaydı. Nüfus kayıtlarının gösterdiği üzere, Türklerin ve Ermenilerin bir arada kaldıkları görülmektedir. Dolayısıyla, bu göçmenler için herhangi bir etnik ve dinî ayrımdan söz etmek yanlış olur. Onları bağlayan temel unsur hepsinin Kiğılı olmasıdır.

Türk toplumu üyeleri neden olduğunu bilmeden esir ediliyorlar. Çoğunun amacı biraz para biriktirdikten sonra memleketlerine geri dönmek olan Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1914’te Almanya yanında I. Dünya Savaşı’na girmesiyle hiç ummadıkları bir olayla karşılaşırlar. 1914 Savaş Hâlinde Tedbir Kanununa (War Measures Act) göre tüm düşman devletler sınırları içerisinde doğanlar kayıt altına alınır. 5 Kasım 1914’te İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmesinden tam 4 gün sonra, 10 Kasım 1914’te Brantford’da çalışan yaklaşık 200 Türk işçi bir gece polis tarafından evlerinden alınıp önce karakollarda hapsedilir, sonra askerî hapishaneye, oradan da toplama kampına gönderilirler. Bunların arasında 10 yıldır Kanada vatandaşı olan Türkler de vardır ve hapishaneye götürülürken “Neden savaş esiri olarak alındığımızı anlamıyorum, biz sadece işçiyi.” derler. Askerî hapishanede sadece ekmek ve su verilen Türkler açlık grevine başlar. Türklerin yanı sıra Avusturya Macaristan imparatorluğundan 70,000 kadar Ukraynalı sivil de esir kamplarına gönderilir. Osmanlıdan gelen Ermeniler ve Ortodoks Makedonlar enterne edilmekten muaf tutulurlar. Türkler ilk başta Kingston’da bulunan Fort Henry kampına gönderilirler. Daha sonra yaklaşık 1000 kilometrelik bir uzaklıkta bulunan Kapuskasing’de bir toplama kampına götürülürler.

Esir kampı muhafızlarından birinin tuttuğu günlükte buradaki ağır doğa ve kamp koşulları anlatılmaktadır. Tren raylarının sonlandığı, Kuzey Kutbu kadar soğuk olan Kapuskasing’de kar fırtınalarıyla mücadele eden Türklere, içinde kalacakları barakaları ve içine hapsedilecekleri tel örgüleri yapmaları emredilir.

1950’lerin Kanada hükümetinin, I. ve II. Dünya Savaşı esir kamplarına ait tüm bilgi ve belgeleri imha ettiği söylenmektedir. Bu nedenle, esir edilen Türkler hakkındaki bilgiler daha çok Kanada gazetelerinde ve olaya şahit olan kamp subaylarının günlüklerinde yer almaktadır.

Kanada’daki Kiğılılara ne oldu?

Esir kampında geçirilen yıllardan sonra Türklerin akıbetinin ne olduğu henüz netliğe kavuşmamıştır. Gemi kayıtlarının gösterdiğine göre göçmenlerin bir kısmı, esaret sonrası Amerika’ya gelerek burada Michigan Eyaleti, Detroit Şehrinde bulunan akraba ve arkadaşlarının yanına yerleşmiş, Ford fabrikalarında çalışmışlardır. Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kurucusu Dr. Mehmet Fuad, Kurtuluş Savaşı sırasında babalarını kaybeden çocuklara yurtlar yaptırılması için 21 Mart 1923 tarihinde Büyük Millet Meclisi’nin oluru ile 5 ay süre ile ABD’ye gelir ve 8 Nisan – 3 Haziran 1923 tarihleri arasında ABD’de Müslüman Türk ve Kürtlerin yoğunluklu olarak yaşadıkları bölgeleri dolaşarak yardım toplar. Şehit çocukları için yürekleri sızlayan göçmenler zorluklarla biriktirdikleri paralarının önemli bir kısmını Dr. Fuad Umay ve Kızılay aracılığı ile memlekete göndermiştir.

Hem esarette, hem de Kanada dökümhanelerinde 1000 derece üzerinde sıcaklıkta çalışarak sayısız sıkıntı çeken Türk göçmenler, Kanada endüstrisine yaptıkları önemli katkının yanı sıra memleketlerine yardım için de ellerinden geleni yapmıştır. Varlıklarının önemli bir kısmını Türkiye’de yetimhanelerin kurulması için bağışlamış, hatta Amerika’dan yetim çocuklara süt göndermişlerdir. Bu fedakâr vatan çocukları her zaman saygı ve rahmetle anılacaktır.”

Yazar

Uğur Utkan

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar