15.05.2025

Barın direnişi

Yazarımız Abdülhalik Kara. 35. yıldönümünde Doğu Türkistan'daki Barın Katliamı'nı anlatıyor.


5 Nisan 1990 tarihinde, Çin’in baskı politikalarına karşı Doğu Türkistan’ın Aktu nahiyesine bağlı Barın kasabasında başlayan halk hareketi, kısa sürede Çin’in silahlı müdahalesine tepki olarak bir millî direnişe dönüştü. Çin ordusunun gerçekleştirdiği katliamla bastırılan bu hareket, Uygur halkının tarihinde derin izler bıraktı.

Tam 35 yıl önce, Çin Komünist rejiminin Doğu Türkistan’daki siyasi baskılarına, ırk ayrımcılığına, etnik ve dinî imha politikalarına karşı, Zeynidin Yusuf önderliğindeki Uygur halkı Barın kasabasında ayağa kalktı. Başlangıçta barışçıl bir şekilde dile getirilen talepler, Çin’in sert ve silahlı müdahalesiyle bir inkılaba dönüştü. Bu inkılap, tarihe Barın Direnişi veya Çin ordusunun gerçekleştirdiği katliam nedeniyle Barın Katliamı adıyla geçti.

Aile planlaması politikası ve Çinli göçü

1980’li yıllar, Çin Komünist Partisi, Çin’in Doğu Türkistan’daki hâkimiyetini daha da pekiştirmek için uyguladığı demografik ve kültürel dönüşüm politikalarının en acımasız biçimde devreye sokulduğu dönemdi. “Aile planlaması” adı altında yürütülen Uygurlara karşı nüfus azaltma programı, kadınları zorla kürtaj, kısırlaştırma ve doğum kontrolü uygulamaları şeklinde vücut buldu. Binlerce bebek, doğmadan öldürüldü. Kadın bedenleri, devletin kontrol mekanizmasına dönüştürüldü.

Eş zamanlı olarak, bölgeye yönelik Han Çinli göçleri desteklendi. “Aile planlaması” siyasetinden onlara ayrıcalık tanındı. Uygur halkının tarım arazileri ve su kaynakları Çinli göçmenlerin kontrolüne geçti. “Şincan Üretim ve İnşaat Kolordusu”nun (Bingtuan) genişletilmesi ve buna paralel yürütülen kolonizasyon politikaları, yerel nüfusu marjinalleştirmeyi amaçlıyordu. Uygurlar, ekonomik, demografik ve kültürel açıdan çok yönlü bir kıskaca alındı.

Halkın hak arayış girişimi

Bu baskı ortamında, 5 Nisan 1990 sabahı, Barın halkı Zeynidin Yusuf adlı eğitimli, bilinçli ve kararlı bir genç önderliğinde harekete geçti. Başlangıçta amaç, zorla uygulanan doğum kontrol politikalarına ve yerel halkı hiçe sayan yönetime karşı barışçıl yollarla ses yükseltmekti.

Barın Belediyesi önünde toplanan yüzlerce kişi, taleplerini içeren bir mektubu yetkililere sundu. Ancak bu adım, devletin gözünde bir tehdit olarak algılandı.

Silahlı müdahale ve millî direniş

Çin makamları, halkın hak arayışını bastırmak için önceden hazırlık yapmıştı. Belediye binası çevresine 200’den fazla silahlı polis ve asker konuşlandırılmıştı. Talepleri dikkate almak yerine şiddete başvuran Çinli yetkililer, barışçıl bir halkın hak arayışını bastırmak için yine silahı tercih etti.

Bu durum, barışçıl biçimde toplanan halk arasında gerilimi tırmandırdı; direniş kararlılığı hızla kasabanın geneline yayıldı. Zeynidin Yusuf’un öncülüğündeki Uygurlar, bıçak, balta ve soba gibi basit araçlarla kısa sürede silahlanarak belediyeyi kuşattı. Çatışmalar sırasında ele geçirilen silahlarla bir direniş gücüne dönüşen grup, Çin yönetiminin baskısına karşı kasaba genelinde kapsamlı bir halk ayaklanması başlattı.

Tüm kasaba abluka altına alındı

Barın’daki direniş, zulüm altında ezilen Uygurlar için bir umut ışığı olmuştu ve diğer bölgelere de yayılma potansiyeli çok yüksekti. Bunun önüne geçmek isteyen Çin yönetimi, bölgeye çok sayıda silahlı asker, tank, helikopter ve savaş uçakları göndererek kasabayı kuşatma altına aldı. Zeynidin Yusuf liderliğindeki yüzlerce kişilik direnişçi grup, kendilerinden kat kat üstün güçteki Çin ordusuna karşı üç gün boyunca direndi. Bu çatışmalarda Zeynidin Yusuf, İshak Hoşur, Muhammet Turdi, Muhammet Tursun ve toplamda onlarca kişi şehit oldu; yüzlerce kişi ise tutuklandı.

Kasaba genelinde katliam

En derin acılar, direnişin bastırılmasından sonra yaşandı. Çin ordusu, kasaba genelinde bir “temizleme” harekâtı başlattı. Yaşlı, kadın, çocuk demeden masum sivillere yönelik korkunç bir katliam gerçekleşti. Bu süreçte savunmasız kadın ve çocukların dahi kurşuna dizildiği iddia ediliyor. Temmuz 1990’da Uygur Özerk Bölgesi yönetimi, “etnik ayrılıkçılık ve benzeri suçlar” gerekçesiyle bölgede binlerce kişinin tutuklandığını açıkladı.

Zeynidin Yusuf’un öncülüğündeki vatansever gençler, Çin Komünist rejiminin baskılarına, ayrımcı uygulamalarına ve yok etme politikalarına karşı onurlu bir direniş ortaya koydu. Fiziksel olarak bastırılsa da bu direniş, Uygur halkının sömürgeciliğe ve zulme karşı yürüttüğü tarihî mücadelenin kıvılcımını yaktı. Çin’in uyguladığı misillemeler ve gerçekleştirdiği katliamlar, bu ruhu yok edemedi ve aksine, her katliamla daha da güçlenerek Uygur halkının özgürlük arayış kararlılığını arttırdı.

Yazar

Abdülhalik Kara

Peki ben ne yapabilirim?
Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır. TIKLAYINIZ!

1 Yorum

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar