08.12.2024

Doğu Karadeniz Bölgesinde Artan Risk: Heyelanlar ve Korunma Yolları

Kısa zaman önce Çayeli’nde meydana gelen beklenmedik birkaç deprem ile heyecanlanan ve korkuya kapılan Çayeli ve bölge halkı; sonrasında mal ve can kaybına, yaralanmalara neden olan heyelan ile ülke çapında konunun yeniden gündeme gelmesine ve derin endişelere neden olmuştur.


Kısa zaman önce Çayeli’nde meydana gelen beklenmedik birkaç deprem ile heyecanlanan ve korkuya kapılan Çayeli ve bölge halkı; sonrasında mal ve can kaybına, yaralanmalara neden olan heyelan ile ülke çapında konunun yeniden gündeme gelmesine ve derin endişelere neden olmuştur.

Doğu Karadeniz Bölgesinde Heyelanlar

Uzun süreli ve bol yağışın etkili olduğu, nemli iklime sahip olan Karadeniz bölgesi ülkemizde heyelanların en sık ve yoğun gözlendiği bölge olması itibarı ile heyelanların yarattığı sosyal ve ekonomik kayıpların da en fazla olduğu bölgedir.

Ülkemizin jeolojik yapısı ve coğrafi özellikleri nedeniyle heyelan olayları sıkça yaşanmakta ve çoğu kez aynı bölgede tekrarlanarak doğal afete dönüşmektedir. Akma, kayma, düşme ve devrilme gibi farklı hareket mekanizmasında gelişen heyelanlar bölgesel olarak belirgin jeolojik, morfolojik ve fiziksel faktörlerin kontrolü altında meydana gelmektedir.

Ülkemizde doğal afetlerden etkilenen yapılar ele alındığında heyelanlardan kaynaklanan kayıplar %27 ile depremlerden sonra ikinci sırayı almaktadır. Heyelanlardan kaynaklanan hasarların artmasının nedenleri, artan nüfus yoğunluğunun giderek heyelana duyarlı alanlarda bilinçsizce yoğunlaşması, değişen iklim şartları, heyelana duyarlı alanlarda bilinçsizce yapılan yollar ve yanlış arazi kullanımı sayılabilir.

Can ve mal kayıplarına sebep olan Heyelan, Sel ve Taşkın afetinin çok yoğun olarak yaşandığı özellikle Doğu Karadeniz Bölgemizde yanlış arazi kullanımı ve plansız yapılaşma, problemlerin başında gelmektedir.

 

Doğu Karadeniz bölgesinde engebeli arazi yapısı, bol yağışlı iklim özellikleri, ayrışma, doğal bitki örtüsünün kaldırılarak drenajı olmayan fındık ve çay bahçelerine dönüştürülmesi, kırsal yerleşim birimlerinin dağınık yapılaşması, dağınık yapılaşmaya paralel düşük standartlı ulaşım ağı sistemi, ulaşım ağının drenaj sisteminin olmaması, heyelanların oluşumunu hazırlayan ve tetikleyen faktörlerin başında gelmektedir.

Ülkemizde en fazla sığ heyelanlar Doğu Karadeniz Bölgesinde görülmektedir.

Yağış-heyelan ilişkisi konusunda yapılmış çalışmalarda, özellikle engebeli ve dik yamaçlardaki toprak zeminlerde ve ayrışmış kayalarda aşırı yağışlar sonrası sığ heyelanların yaygın şekilde geliştiği görülmektedir.

Karın ani erimesi veya üzerine yağmur yağması, yamaçları oluşturan malzemelere su eklenmesine neden olur. Bu durumda ise toprak doygun hale gelip ağırlaşarak kendini tutamayarak kayar, ayrıca yamaç içerisinde de zemin taneleri arasında, kayaçların kırık ve çatlakları boyunca su basınçları artarak heyelanları tetiklemektedir. [1]

   

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yağışın yüksek olduğu bölgelerde doğal orman örtüsünün zamanla çay plantasyonuna dönüşmesi sonucu toprak miktarları ve bazı önemli toprak parametreleri önemli ölçüde etkilenmiştir.

Rize’deki heyelan dağılım haritası ve arazi kullanım haritası, küresel olarak mevcut uydu görüntüleri ve Google Earth görüntüleri kullanılarak hazırlanmıştır. Ayrıca, heyelanların çay bahçelerinde ormandakinden 1,75 ila 5 kat daha fazla meydana gelme olasılığının olduğu bulunmuştur. Ayrıca, daha az yağış, çay bahçelerinde ormandakinden daha fazla heyelan tetiklemektedir. Ayrıca, 48 saatlik yağış çay bahçelerinde 120 mm’yi ve ormanda 160 mm’yi aştığında heyelan alan oranı önemli ölçüde artmaktadır. Ayrıca, dik eğimli alanlarda (eğim açısının 30-40° olduğu yerlerde), heyelanların çay bahçelerinde ormandakinden 3,5 ila 9,1 kat daha fazla meydana gelme olasılığı vardır.

Heyelanların tarihi kayıtları olmasa bile, oldukça yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri ve Google Earth görüntüleri veya alternatif görüntüler kullanarak bir heyelan dağılım haritası oluşturmak ve heyelan duyarlılığını nicel olarak değerlendirmek mümkündür. Dolayısıyla yukarıda bahsi geçen görüntülerin bulunduğu her lokasyonda heyelan değerlendirmesinin kantitatif olarak yapılması imkânı bulunmaktadır. [2]

Japonya’nın Shizuoka Bölgesi’ndeki çay plantasyon alanları ile heyelan riski altındaki alanlar arasındaki ilişki araştırıldı. Bir dizi araştırma, bu bölgedeki çay plantasyon alanları ile heyelan riski altındaki alanlar arasında birçok ortak nokta olduğunu ortaya koydu.

Bu çalışmadan şu sonuçlar çıkarılabilir:

15 dereceden fazla eğime sahip çay plantasyon alanlarının yaklaşık %70’i Shizuoka Bölgesi’nde yer almaktadır. Bu topografik özellik, Shizuoka Bölgesi’ndeki çay plantasyonlarında heyelan olasılığının yüksek olmasının başlıca nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Çay bitkileri, pH’ın 4,0 ile 5,0 arasında değiştiği topraklarda iyi büyür. Bu nedenle ve meteorolojik koşullardan dolayı, çay bitkileri yoğun yağış olayları sırasında erozyona maruz kalabilen kolüvyonlu topraklarda yetişebilir. Çay bitkileri genellikle mevcut heyelan alanlarına ekilir. [3]

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından heyelanla ilgili aşağıdaki konular ortaya konmuştur:

Zarar Azaltma ve İyileştirme Çalışmaları

Yerleşim yerlerindeki heyelanlarla ilgili olarak karar vericilerin esas aldıkları üç yaklaşım bulunmaktadır (Schuster ve Highland, 2007):

(a) Heyelan aktivitesinden önce ve sonra herhangi bir işlem yapılmaması,

(b) Heyelan meydana geldikten sonra iyileştirme çabalarının başlatılması,

(c) Ciddi hasarlar meydana gelmeden önce heyelanlardan kaçınılması, zarar azaltıcı ve iyileştirici önlemlerin alınması, risk azaltma faaliyetlerinin yapılması.

Doğu Karadeniz’de tarıma elverişli kıyı ve taban arazilerin amaç dışı kullanılması, ormanlık alanlardaki sosyal baskıyı artırmaktadır. Ayrıca taban arazilerinin yerleşim yeri olarak kullanılması, derelerdeki akımın yükselmesi ile birlikte bu alanlarda can kaybı ve yüksek oranda maddi zarar oluşturma riskini daha da artırmaktadır. Kıyı ve taban arazilerde amaç dışı kullanımın yanı sıra dere yatakları daraltılmakta, yatağın içinde yapılan çeşitli işlemler (kum, çakıl alma vb.), yatağın hidrolik özelliklerini tahrip etmekte, derenin munsap bölümünde yapılan hatalı tesisler nedeniyle yüksek akımlar sonucu meydana gelen sel ve taşkınların oluşturduğu zararlar daha da artmaktadır. Doğu Karadeniz’de arazinin yanlış kullanılması sebebiyle kısa süreli şiddetli sağanak yağışlar, can ve mal güvenliği açısından büyük risk oluşturmaktadır. Orman örtüsünün her geçen yıl tahrip edilmesi bu riskin şiddetini artırmaktadır. En fazla heyelan çay arazilerinde meydana gelmiştir.

Ormanlar

Jeolojik olarak heyelana uygun yamaçlar üzerinde statik dengenin oluşmasına katkı sağlamakta, yamacın hidrolojik ve hidrolik yapısını koruyarak suyun yamaç üzerinde heyelan oluşturma ihtimalini azaltmaktadır. Orman altında oluşan ölü örtü, kendi ağırlığının 10 katı kadar suyu tutarak suyun yüzeysel akışa geçmesini engellemekte veya pik akım oluşma süresini artırmaktadır. Orman örtüsü, oluşturduğu bol miktardaki organik madde sayesinde topraklardaki ıslanmaya dayanıklı agregat sayısını artırmaktadır. Havzaların orta ve yukarı kesimlerinde bulunan koruyucu orman örtüsü derelerdeki akımının kontrol edilmesi üzerinde önemli etkiye sahiptir.

Toprak koruma yeteneği yüksek olan bitki örtüsünün tahrip edilerek toprak koruma yeteneği az olan türlerin alana getirilmesi sonucunda heyelan olma ihtimali artmaktadır.

Yapılması Gerekenlerden Bazıları

  1. Arazi kullanımı değişiminde heyelan riski göz önünde bulundurulmalıdır.
  2. Özel mülkiyet de olsa üzeri boylu ağaçlarla kaplı alanların bitki örtüsünün kesilmesinde heyelan riski göz önünde bulundurulmalı ve heyelan meydana gelmemesi için gerekli tedbirle alınmalıdır.
  3. Özellikle havzaların yukarı kesimlerinde gereksiz, aşırı ve tekniğine uygun olmayan yol yapım çalışmaları kısıtlanmalı, denetim altına alınmalıdır,
  4. Dere yataklarının kenar ve civarında taşkın sınırlarında yerleşime izin verilmemeli, daha güvenli yerleşim yerleri oluşturulmalıdır.
  5. Tekniğine uygun olmayan menfez ve benzeri drenaj yapıları ile doğal drenajın yeniden tesisi için ihtiyaç duyulan drenaj tesisleri yapılmalı, yol ve sanat yapıları yapım, bakım, onarım ve rehabilitasyon çalışmalarına hız verilmelidir.
  6. Dereler bütüncül havza yaklaşımıyla yönetilmeli, dere yataklarındaki usulsüz yapı ve tesisler kaldırılmalı, dere yatakları temizlenmeli, dere yataklarına müdahalelerin kontrolü ve denetimi daha sıkı yapılmalıdır.
  7. Taşkın, heyelan ve çığlar imar planlarında dikkate alınmalıdır.
  8. Havza bazlı ağaçlandırma, rehabilitasyon, erozyon, sel ve heyelan kontrol çalışmaları yapılmalıdır.
  9. Yöre halkı, suyun fazla olduğu dönemlerde nasıl davranacağı ve neler yapması gerektiği hususunda eğitilmeli, sel ve heyelan konusunda bilinçlendirilmelidir.

  

27 – 29 Nisan 2016 tarihlerinde Ankara’da yapılan “ ULUSAL HEYELAN SEMPOZYUMU” Sonuç Bildirgesinde aşağıdaki görüş ve önerilere yer verilmiştir:

Yasal ve Teknik Mevzuat

  • Heyelan konusunda faaliyet gösteren bu konuda görev ve yetkileri olan tüm kurumların mevzuatı gözden geçirilmeli, günümüz şartlarına uygun toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden revize edilmelidir. Eksik olan mevzuatlar tamamlanmalı, yetki, sorumluluk ve kavram kargaşası ortadan kaldırılmalıdır.
  • Heyelanları önlemeye yönelik olarak yapılacak envanter, duyarlılık, tehlike ve risk haritalarının ülkemizin havza/bölgesel ölçekte afet olma oranına veya hassaslığına göre öncelikli hale getirilmesi gerekmektedir. Yapılacak heyelan tehlike ve risk haritalarında riskli alanlar için çözüm önerileri plan notlarında olduğu gibi ayrıntılı şekilde yer almalıdır.
  • Heyelan zararlarının en aza indirilebilmesi, heyelan stratejilerinin belirlenmesi, heyelan riskinin azaltılması ve heyelanla mücadelede koordinasyonunun tek elden yürütülmesi amacıyla AFAD tarafından Ulusal Heyelan Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanmalıdır.
  • Özellikle heyelanların yoğun olarak yaşandığı Doğu Karadeniz’de çay/fındık ekim alanlarının giderek artması (ormanlık alanların tahribi), bu alanlarda drenaj faaliyetlerinin tekniğine uygun olarak yapılmaması ve aşırı gübre kullanılarak ayrışmanın hızlandırılması heyelan afetini artırmaktadır.

Kurum, Kuruluş, Üniversite ve STK’ların Sorumlulukları

  • MTA Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Tarihsel Heyelan Envanter Veri Tabanı ile FAD tarafından hazırlanan Heyelan Arşiv Veri tabanı birleştirilerek iki kurum tarafından kullanılır hale getirilmiştir. Bütünleşik heyelan veri tabanı hangi tür heyelan olaylarının, mekânsal olarak nerede, ne zaman, ne büyüklükte ve hangi sıklıkla meydana geldiği hakkında önemli bilgi sağlayacağından birleştirilmiş olan heyelan envanter veri tabanı üzerine heyelan duyarlılık, tehlike ve risk haritalarının da uygulamada sorumluluğu olan kurumlar tarafından Uluslararası Standartlar baz alınarak ilave edilmesi gerekmektedir. MTA tarafından ivedilikle Heyelan envanter haritalarının ülkenin bölgesel heyelan olma potansiyeline göre öncelikli hale getirilerek yapıldığı tarihten günümüze kadar detaylandırılarak güncellenmesi gerekmektedir.
  • Planlayıcı ve karar vericilere heyelanlardan kaynaklanan zararların azaltılmasında planlama, hazırlık ve iyileştirme süreçlerine ilişkin farklı ölçeklerde üretilen, güncellenebilen, heyelan envanter, duyarlılık, olası tehlike ve/veya risk haritalarını sağlayabilecek dinamik Heyelan Bilgi Sistemi’nin kurulması gerekmektedir.
  • Yağışın tetiklediği heyelanlar öncesinde meydana gelen yağış miktarının bilinmesi büyük önem arz ettiğinden sorumlu kurumlarca hazırlanan raporlarda heyelanın meydana geliş saatinin belirtilmesi gerekmektedir.
  • Yerel yönetimler, yapıların ruhsat aşamasında kanunların ön gördüğü denetimlerin tam olarak yapılmasını sağlamalıdır.
  • Daha etkin bir Afet Yönetimi sağlanabilmesi için AFAD’a bağlı il AFAD müdürlüklerinin teknik personel alt yapısı güçlendirilmeli, ilgili personelin bu konuda uzmanlaşması sağlanmalı, envanter toplama ile heyelan duyarlılık, tehlike ve risk haritalarının oluşturulması aşamalarında sorumlu kurum kuruluşlarla eşgüdüm sağlanmalıdır.
  • Tehlike ve risk değerlendirmeleri ile sigorta sisteminin, devlet ve özel kurumların katkısıyla, sel, taşkın ve heyelan kaynaklı hasarların azaltılmasına yönelik uygulamaların teşvik edilerek yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
  • Afetlerle mücadelede sorumlu personelin bilgi ve teknolojiyi etkin kullanımı sağlanmalı, eğitim ve tatbikatlarla sürekli geliştirilmeleri desteklenmelidir. Ayrıca vatandaşlarımızın da afetler konusunda eğitime tabi tutularak afetlere dirençli toplum oluşturulması çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
  • Sel ve heyelan kontrolünde havza, entegre bir yaklaşımla yönetilmelidir. Havzanın sorunları bütüncül yaklaşımla ele alınmalı, veri tabanları oluşturularak karar destek sistemleri ile kısa, orta ve uzun vadeli stratejik hedefler ortaya konulmalıdır.

Heyelanların Sebepleri ve Önlem Yapıları

  • Risk azaltma faaliyetleri kapsamında heyelanların yoğun yaşandığı Karadeniz Bölgesinde öncelikler göz önünde bulundurularak bir plan dâhilinde havzayı bütünleşik olarak ele alan mikro havzalar şeklinde yerleşim yerlerinin tehlike haritalarının ivedilikle tamamlanarak kanalizasyon, yağmur suyu drenaj kanalları, yol boyu drenajlar bu haritaların sonuçlarına göre revize edilmelidir.
  • Taşkına maruz alanlar ile heyelan riski yüksek yerleşim yerleri, yol veya tesislerin daha kapsamlı projelendirme ile uygun alanlara taşınması konusu değerlendirilmeli ve teşvik edilmelidir.
  • Yerleşim yerlerini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen ana ve yan dere havzalarındaki arazi bozulumu ve bunun sel-heyelan olaylarına etkisi araştırılmalı ve her bir havzadaki sorunlar objektif kriterlere göre ortaya konulmalıdır.
  • Heyelanların tespit edilmesinde sayısal yükseklik modeli son derece önemlidir. Günümüz teknolojilerinden insansız hava araçlarından ve Lidarlardan elde edilecek görüntüler ve sayısal yükseklik modelleri olay sonrası heyelanların daha yüksek başarıda tespit edilmesine imkân tanıyacaktır.
  • Taşkın ve heyelan problemlerinin çözümünde sadece afetin meydana geldiği munsap kesitleri değil; problemin kaynağını meydana getiren memba kesimleri de dikkatle incelenmeli ve yukarı havza önlemleri ivedilikle uygulanmalıdır. Aşağı havzada hidrolik yapıların tıkanmasına ve set oluşturmasına neden olan ağaç gövdelerinin ve iri taşıntının yukarı havzada tutulması amacı ile süzücü (geçirgen) tesisler kullanılmalıdır. [1]

Genel Öneriler

Çay tarımı için uygun ekolojik koşullara sahip alanlarda ekolojik dengeyi korumak ve heyelan riskini azaltmak için uygun koruyucu önlemler alınmalıdır. Peyzajı tetikleyen en önemli faktör olan yağışın verdiği zararı azaltmak için fazla su tahliye sistemleri geliştirilerek heyelan riski azaltılabilir. Bu nedenle çay tarımı alanlarındaki orman ağaçlarının yamaç stabilitesine olan olumlu katkısı, bölgenin yerli türleri olan kızılağaç, kayın, kestane, gürgen ve ıhlamur gibi türler kullanılarak değerlendirilmelidir.

Ancak heyelan nedeniyle zarar gören alanlar en kısa sürede iyileştirilmelidir. Bu alanlarda, öncelikle C/N (Karbon/Azot) oranları ayarlanarak üst toprak iyileştirilmelidir. Daha sonra, derin köklü bitki örtüsü kullanılabilir. Ayrıca, insan ölümlerini ve diğer tehlikeli koşulları önlemek için yüksek doğrulukta erken uyarı sistemleri geliştirilmelidir. [4]

Ağaç kökleri toprak profilinin mekanik tutarlılığını sağlamada gerçek bir rol oynar. Ağaç dikiminin ve genç ağaçların kök sistemleri kurmasının uzun vadede heyelan riskini azaltacağını beklemek mantıklıdır.

Ağaçlar toprağın bu hareketini önleyebilir ve yamaçları sabitleyebilir. Hidrolojik olarak ağaçlar suyu tutar ve terletir, bu da topraktaki suyu azaltır. Mekanik olarak ağaç kökleri toprağı sabitler (kök derinliği faktörü) ve bağlar (kök yoğunluğu faktörü).

Kaynaklar:

[1] https://webdosya.csb.gov.tr/db/cem/icerikler/heyelanlar-20211108102144.pdf

[2] https://www.mdpi.com/2073-4441/14/11/1811

[3] https://geomatejournal.com/geomate/article/download/1872/1725/2603

[4]https://abis-files.ktu.edu.tr/avesis/40bd3615-c67a-4326-a641-35e53fa024b1?AWSAccessKeyId=BFPT5LOWPQFEY89CIJ1D&Expires=1732037101&Signature=QGIUqkmW7mSwFpxE10VlFfsB6Rw%3D

Yazar

Süleyman Karahan

Peki ben ne yapabilirim?
Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır. TIKLAYINIZ!

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.