Yükleniyor...
2009 yılındaki kuruluşundan bu yana, kısaca Türk Konseyi olarak bilinen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, gücünü halklarımızın dil, kültür ve ortak geçmişindeki ortaklıklardan almıştır. Bu, bölgesel bir Teşkilata dönüşmek üzere Üye Devletler arasında iş birliğinin kademeli olarak kurumsallaşması için elverişli bir temel sağlamıştır. Türk Konseyi’nin yöneldiği istikamet, artık yeni ismine, Türk Devletleri Teşkilatı, tam olarak yansıtılmaktadır.
Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Türk Dünyası 2040 Vizyonu belgesinde ilgili kurumlara tarım alanında aşağıdaki hususların gerçekleştirilmesi talimatını vermişlerdir:
Sovyet sistemi altında, tarımın gelişmesi merkezde totaliter bir yönetim altında yapılmaktaydı. Ülkede yapılan her şey, yukarıdan emir-komuta mekanizması şeklinde işlemekteydi. Tarımsal ürünlerin ekileceği alanların büyüklüğünün belirlenmesinden, sulamada kullanılacak su miktarına, tarımsal üretimin toplam hacmine, ekilmiş her hektardan alınacak tarımsal ürün rekoltesine ve hatta birim başına düşen üretim maliyetinin hesaplanmasına Tarım Bakanlığı karar vermekteydi. Bu hedefler daha aşağı seviyelere, o tarihte işgücünün temel örgütlenme birimleri olan tarımsal girişim ve hatta birliklere yönlendirilmişti. Pratikte tüm tarımsal üretim kolektif ve devlet çiftliklerine transfer edilmişti.
1940 yılından önce, toprağın, suyun ve üretim araçlarının özel mülkiyeti tamamen kaldırılmıştı. 1930’larda kolektif ve devlet çiftliklerinin kuruluş aşamasında, insanlara büyük toprak sahiplerinin sınıf olarak yok edileceği, alt ve orta sınıfa ait küçük arazi parsellerinin mülkiyetlerinin korunacağı beyan edilmişti. Fakat gerçek farklıydı: Fakir insanların toprağı vardı, fakat bunların çoğunun üretim için gerekli olan araçları bulunmamaktaydı ki buna örnek olarak toprağı işlemek için gereken aletlerin bulunmaması gösterilebilir. İşte bu nedenledir ki, komünistlerin tekliflerine karşılık olarak, köylüler kendilerini takımlar ve birlikler şeklinde örgütlemeye başladılar. Daha sonradan kolektif çiftlikler-kooperatifler şeklinde örgütlendiler.
Bu kooperatiflerin kurulmasının ilk yıllarında, köylüler gönüllü olarak topraklarını, atlarını, öküzlerini ve tarımsal uygulamalarını beraberce ortaya koydular ve birlikte çalıştılar. Onların gönüllü olarak bir araya getirdikleri üretim araçları ve diğer mallar kooperatifte mülkiyet hakları olarak düşünülüyordu. Her yılın sonunda, her köylü/pay sahibi ortak çabanın sonucu ortaya çıkan üretimden payına düşen mülkiyet hakkını alıyordu. Köylülerin çoğunluğu bu uygulamadan memnundu ve bu yöntem sayesinde tarımın gelişmesinde bir başarı sağlanmıştı.
Kolektifleşmeden sonra, tüm toprak ve mallar birleştirildi. İşbirliğinin temelleri bir bir yok edildi, ürünler yukarıdan alınan emirlere göre üretildi ve köylülere emekleri karşılığında ücret verildi. Böylece, 1940 yılının ortalarında kırsal kesimde özel mülkiyet tamamen ortadan kaldırılmış oldu. Toprak, su ve diğer üretim araçları devletin mülkiyetindeydi ve kooperatifler artık yoktu. “Halk”ın mülkiyeti oluşturulmuştu. Herkes her şeyin sahibi hâline gelmişti, özel mülklerin özel sahipleri yok edilmişti. Şimdi, bir şirketin yöneticisi devlet adına sorumluluk alıyordu ve insanlar neredeyse hiç ücret almadan çalışma hakkına sahip oluyorlardı. Böylece, Sovyet gücünün sonunda, çalışmanın maddi motivasyonu ortadan kaldırılmıştı.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanan beş Orta Asya ülkesi tarım sektöründe pazar ekonomisine geçişte farklı yollar izlemişlerdir. Kırgızistan tarımsal şirketlerin yapılandırılması, toprağın özelleştirilmesi ve bireysel çiftçiliğin teşvik edilmesinde en atak olanıdır.
Kazakistan ve Türkmenistan da benzer hukuki ve siyasi düzenlemeler yapmış fakat uygulamada başarısız olmuşlardır.
Tacikistan’ın reform çabaları ise sivil ayaklanma ve hükümetin devam eden başarısızlığı nedeniyle sekteye uğramıştır.
Özbekistan, diğerlerinden farklı olarak, piyasa odaklı tarımda ilerlemeleri yakından kontrol etmeye çalışmış, sonuçta tarım sektörü yüzeyde 1991 yılındaki hâlini muhafaza eder görünmektedir.
Orta Asya ülkelerinin birlik içerisindeki diğer geçiş ülkelerine kıyasla belirleyici bazı ekonomik özellikleri bulunmaktadır:
Türkistan Coğrafyası-Orta Asya ülkelerinin ayrıca ortak bazı özellikleri de şunlardır:
Özbekistan’da sulama suyunun neredeyse tamamı dışarıdan, özellikle Kırgızistan ve Tacikistan dağlarından gelmektedir. Fergana Vadisi ve Taşkent bölgesinin suyunun çoğunu sağlayan Siri Derya sisteminin akışının yüzde altmışbeşi Kırgızistan’daki tek bir rezervuar (Toktogul) tarafından beslenmektedir. Karakalpakistan’ın geniş yeni sulama alanlarının suyunun önemli bir bölümünü sağlayan Amu Derya sisteminin akışının çoğu ise Tacikistan’dan gelmektedir. Bölgedeki hükümetler su tahsisatı ve birkaç yıllık fiyatlandırma mekanizmaları üzerine çalışmalar yapmaktadır ve bu konuda özellikle Siri Derya ile ilgili olarak önemli gelişmeler kaydetmişlerdir. [2]
Tarım sektörü sanayiye hammadde temin etmesi, ülkeye döviz girdisi sağlaması ve istihdama sağladığı katkılarından dolayı Orta Asya ülkelerinde önemli bir sektörlerden birini oluşturmaktadır. Orta Asya ülkeleri sahip olduğu toprak ve ekolojik koşulları nedeni ile birçok tarım ürünlerinin üretimi açısından yeterli potansiyele sahiptir. Ancak, dünyada önemli ihracatçıları arasında yer alabilmek için üretim tek başına yeterli olamamaktadır. Üretim kadar ihracat değerinin de yüksek olması gerekmektedir. Dolayısıyla tarım ürünleri ihracatının da arttırılması oldukça büyük önem arz etmektedir.
Araştırma sonucuna göre pamuk ihracatında Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Kırgızistan karşılaştırmalı üstünlüğe sahip iken, hububat ihracatında ise sadece Kazakistan karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir.
Meyve ve sebze ihracatında ise Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’ın karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu belirlenmiştir. Türkmenistan ve Kazakistan’ın meyve ve sebze ihracatında karşılaştırmalı dezavantaja sahip olduğu saptanmıştır.
Sonuç olarak Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan pamuk ihracatında daha yüksek AKÜ katsayısına sahip iken, Kazakistan hububat ihracatında ve Kırgızistan ise sebze ihracatında daha yüksek AKÜ katsayısına sahiptir. Daha önce yapılan benzer araştırmalarda da Orta Asya ülkelerinin tarım ürünlerinde özellikle pamuk ihracatında karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları belirlenmiştir. Orta Asya ülkelerinin sahip olduğu üretim kabiliyeti ve bulunduğu coğrafi konumu itibariyle büyük pazar konumundaki ülkelere (Rusya, Çin vb.) yakın olması bu ülkelere yönelik tarım ürünleri ihracatında önemli bir avantaj elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Orta Asya ülkelerinin tarım ürünleri piyasasındaki rekabet gücünün arttırabilmesi için üretimde verimlilik, kalite ve teknolojiye önem verilmelidir. [3]
Orta Asya ülkeleri dünya pamuk üretimi ve ticaretinde önemli bir paya sahiptirler. Dünya pamuk üretiminin yaklaşık %6’sı ve pamuk ihracatının %11’i Orta Asya ülkeleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Orta Asya ülkeleri pamuk sektöründe mukayeseli üstünlüğe sahiptirler. Ürün bazında incelendiğinde 52, 5201, 5202 ve 5205 kodlu ürünlerde güçlü bir karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptirler. Ülkeler itibariyle Kazakistan hariç diğer dört ülke pamuk ticaretinde karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir. Ancak son on yıl içerisinde Orta Asya ülkelerinin pamuk ve pamuk ürünlerine ait AKÜ indeksinde düşüşler görülmektedir. Net ticaret indeks analiz sonuçları da AKÜ sonuçlarına benzerlik göstermektedir. Net ticaret indeks analiz sonucuna göre 2001-2012 döneminde Orta Asya ülkelerinin pamuk endüstrisindeki karşılaştırmalı üstünlüğü giderek zayıflamaktadır. Küreselleşme sürecinin etkisiyle birlikte rekabet koşullarının zorlaştığı günümüzde Orta Asya’nın gerek üretimde gerekse ticaretteki payını koruyabilmesi için daha çok teknoloji ve altyapı yatırımlarına daha çok önem verilmelidir. Bununla birlikte rekabet gücünün artırılması için yüksek verimli pamuk çeşitlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yüksek verimli çeşitlerin geliştirilmesi ile üretimde birim maliyetler azalacak ve böylece üçüncü ülkelere karşı rekabet gücü elde edilmiş olur. (4)
Türk Konseyi Tarım alanında İş birliği Çalışma Grubu 1. toplantısı 19 Ekim 2021 tarihinde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Toplantıya Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, Özbekistan ve Macaristan olmak üzere Üye ve Gözlemci Devletlerden 35’ten fazla hükümet yetkilisi ve uzman katıldı.
Toplantıda Taraflar, tarım alanındaki mevcut durum, devam eden reformlar, tarımda uygulanan yeni dijital dönüşüm araçları hakkında bilgi paylaşımının yanı sıra, Teşkilat çerçevesinde gerçekleştirilebilecek projeler ve iş birliği perspektifleri hakkında görüş alışverişinde bulundular.
Toplantıda ayrıca, Tarım sektörünün geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi, sektörel araştırma faaliyetlerinde bulunulması, tarımsal üretim, bitki sağlığı ve veteriner denetimi konularında deneyim ve en iyi uygulamaların paylaşılma imkânları da ele alındı.
Üye ve Gözlemci Devletlerin temsilcileri, IFAD, FAO ve Güney-Güney iş birliği gibi uluslararası kurumlarla yakın ortaklık içinde, kapasite geliştirilmesi ve teknoloji transferi konusunda iş birliği yoluyla gıda güvenliğini ve tarımsal üretkenliği artırmak için, bölgesel düzeyde sinerji oluşturmak üzere ortak çaba ve eylemlere duyulan ihtiyacı vurguladılar.
Taraflar aynı zamanda, Türk Konseyi çerçevesinde oluşturulan bu yeni platformun Üye ve Gözlemci arasında tarım alanında çok taraflı iş birliğinin güçlendirilmesine, tarım sektörünün rekabet gücünün artırılmasına ve modernize edilmesine katkıda bulunacağı görüşünü dile getirdiler. [5]
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Tarım Bakanları 1.Toplantısı Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te düzenlendi.
Özbekistan Tarım Bakanı Camşid Hocayev’in ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya TDT Genel Sekreteri Baghdad Amreyev, Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, Azerbaycan Tarım Bakanı İnam Karimov, Kazakistan Tarım Bakanı Yerbol Karaşukeyev, Kırgızistan Tarım Bakanı Askarbek Canibekov ile gözlemci ülke Macaristan Tarım Bakan Yardımcısı Oszkar Ökrös katıldı.
Toplantıda konuşan Hocayev, Azerbaycan’ın dönem başkanlığı sırasında üye ülkelerin tarım bakanlarının toplantı düzenlemesi fikrinin ortaya atıldığını anımsatarak, bu kapsamda ilk toplantının Özbekistan’da yapılmasının ülkesi için tarihi bir olay olduğunu belirtti.
Kirişci de burada yaptığı konuşmasında, bu toplantının üye ülkelerin tarım alanındaki bilgi ve deneyimlerini paylaşabileceği önemli bir platform olduğunu söyledi.
TDT üye ülkeleri arasında sağlıklı bir veri tabanının oluşturulması, bu veri tabanının üye ve gözlemci ülkelerle ilgili bilgilerle sürekli olarak güncellenmesi gerektiğine dikkati çeken Kirişci, ayrıca bu toplantıların geleneksel hâle gelmesi gerektiğini ve bu toplantıların bir konu bazında yapılmasının daha faydalı olacağını dile getirdi.
Kirişci, TDT üye ülkeleri arasında tarım arazileri ve nüfus sayısı bakımından bazı farklılıkların bulunduğunu ve bu farklılıkların aslında bu ülkeleri bir araya getirecek önemli unsurlar olduğunu ve bu ülkelerin söz konusu farklılıkları iyi değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.
Toplantı kapsamında ayrıca TDT üye ve gözlemci ülke tarım bakanları ile çok sayıda davetlinin katıldığı 1. Türk Tarım İş Forumu düzenlendi.
Forumda konuşan Kirişci, TDT organizasyonu çatısı altında ilk defa Türk Tarım İş Forumu’nun Asya’nın kalbinde, doğu ile batının, kuzey ile güneyin buluştuğu Maveraünnehir bölgesini içine alan Özbekistan’da düzenlendiğini belirterek, “Bu kadim coğrafya, bereketli toprakların, mümbit arazilerin, şifalı kaynakların, bin bir çeşit suların, renk renk nebatatın yurdudur.” ifadesini kullandı.
Bakan Kirişci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Beslenme, gıda ve sağlık konuları herkesin gündeminde ilk sırayı oluşturuyor. Bu bağlamda, küresel ölçekte tarım ve gıda sektörünün öneminin giderek arttığı bir yüzyılda yaşıyoruz. Bir devlet için savunma ve silah sanayi ne kadar önemliyse artık tarım da o kadar öneme sahiptir. Son gelişmeler de göstermiştir ki dünyayı doyuran ülke, aynı zamanda dünyanın da lider ülkesi olacaktır.”
TDT ülkelerinin toplamda 100 milyar dolara yakın tarım ürünleri ticareti yaptığını, bu rakamın dünya tarımsal ticaret hacminin yaklaşık yüzde 3’ünü oluşturduğunu aktaran Kirişci, bu tür forumlarla ticari ilişkileri daha da güçlendireceklerini ve yeni iş birliklerine yeni kapılar arayacaklarını vurguladı. [6]
Türk Devletleri Teşkilatı, FAO ile yakın iş birliği içinde Guba’da düzenlenen “3. Agribusiness Kalkınma Forumu”na katıldı
Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ömer Kocaman başkanlığındaki Türk Devletleri Teşkilatı Sekretaryası heyeti ve Üye Devletlerden delegeler, 29 Mart 2024 tarihinde, 2023-2024 yıllarında Türk Devletleri Teşkilatı’nın tarım başkenti olacak Azerbaycan’ın Guba şehrinde düzenlenen “3. Agribusiness Kalkınma Forumu”na katıldı.
Forum, Azerbaycan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı, Tarımsal Kredi ve Kalkınma Ajansı (AKIA) ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından ortaklaşa düzenlendi. İlgili devlet kurumları, Merkez Bankası ve özel bankaların temsilcileri, tarımsal destek kurumları ve iş çevrelerinden 200’den fazla katılımcı, tarıma yönelik finansal destek araçları, “akıllı” sulama sistemlerinin uygulanması, iklim değişikliğine dayanıklı mahsul tohumlarının geliştirilmesi vb. konularda görüş alışverişinde bulundular.
Azerbaycan Cumhuriyeti Tarım Bakanı Sayın Mecnun Memmedov yaptığı açılış konuşmasında, Bakanlığın ulusal tarım-gıda sistemlerinin sürdürülebilir dönüşümünü sağlamak için gösterdiği çabaların altını çizdi. Bakan ayrıca, geniş ve verimli tarım arazileri, farklı iklimleri ve bol su kaynakları ile TDT ülkelerinin birçok tarım ürününün önemli üreticisi ve ihracatçısı olduğunu ve tarımsal üretim açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Bakan, TDT platformunu kullanarak tarım sektöründeki ortak sorunların çözümüne ve sektörün bölgedeki gelişimine katkıda bulunmanın mümkün olduğunu belirtti.
Forumun açılışında konuşan Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ömer Kocaman, Türk Devletlerinin ekonomik ve sosyal kalkınmasında tarımın öneminin altını çizerek, Teşkilatın tarım alanındaki faaliyetleri, özellikle de tarımsal verimliliğin arttırılması, ihracatın arttırılması ve yeni pazarlara erişim için tarım ürünlerinin rekabet gücünün arttırılması, gıda güvenliğinin sağlanması ve finansal araçların tanıtılması için iş birliği mekanizmaları hakkında katılımcılara bilgi verdi.
Ömer Kocaman, Teşkilatın temel amacının “Türk Dünyası 2040 Vizyonu” ve “TDT 2022-2026 Strateji” belgelerinden türetilen ortak faaliyetler ve projeler aracılığıyla tarımsal iş birliği ve kalkınma için etkili mekani0zmalar oluşturmak olduğunu sözlerine ekledi.
Forumun TDT bölgesinin tarımsal potansiyeline adanan ve TDT Sekretaryası Proje Direktörü Farrukh Jumayev tarafından yönetilen 4. panel oturumunda Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Özbekistan Tarım Bakanlıklarından üst düzey yetkililerden oluşan konuşmacılar, ülkelerinin tarım alanındaki başarılarını sundular ve TDT bünyesinde çok taraflı iş birliği fırsatları hakkında görüş alışverişinde bulundular. [7]
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Tarımdan Sorumlu 2. Bakanlar Toplantısı’nda, ülkenin Guba şehri, “Türk Devletleri Teşkilatı Tarım Başkenti” ilan edildi.
Azerbaycan Tarım Bakanı Mecnun Memmedov’un ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, TDT Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Özbekistan Tarım Bakanı Aziz Voitov, KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş, Kırgızistan Tarım Bakanı Birinci Yardımcısı Murat Ramatov ve Kazakistan Tarım Bakanı Yardımcısı Abilkhaiyr Tamabek katıldı.
Yumaklı, “İklim değişikliği ile mücadele, iklim akıllı tarım teknolojileri, suyun etkin şekilde kullanılması, su ve arazi yönetimi gibi konularda bilgi paylaşıldı. Tarım alanında ticaretin artırılması için tarımsal ürünlerin tamamlayıcılıkları ve değer zincirlerinin bulunması için bir çalışma yapılacak. Bu çalışmanın sonuçları TDT üyeleriyle paylaşılacak. Helal gıda ve tarım sigortaları konularını da konuştuk.” bilgisini paylaştı.
Azerbaycan Tarım Bakanı Memmedov ise “Ülkelerimizin tarım alanında büyük bir potansiyele sahip olduğunu dikkate alarak bu alandaki iş birliğimizi daha da derinleştirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.
Memmedov, bugünkü toplantıda TDT ülkelerinin tarım alanındaki iş birliklerinin mevcut durumu ve gelecekte yapılabilecek iş birliklerinin ayrıntılı olarak ele alındığını bildirdi.
TDT üyesi ülkelerin tarım alanında ikili ve çok taraflı düzeyde yakın iş birliği içerisinde bulunduğunu ifade eden Memmedov, “Tarım ve gıda ürünlerinin ticaret hacminin artırılması, karşılıklı yatırımların teşvik edilmesi, modern teknolojilerin transferi, en iyi uygulamaların karşılıklı değişimi, toprak ve suyun etkin yönetimi, tarım sigorta sisteminin teşvik edilmesi gibi konular gelecek iş birliği istikametleri olarak belirlendi.” diye konuştu.
Memmedov, “Azerbaycan tarafı olarak Türk devletlerinin tek dijital tarımsal veri platformunun oluşturulması, tarım ve gıda ürünlerinin TDT markası altında ortak üretimi gibi fikir ve önerilerimizi üye ülkelere sunduk ve bu yönde çalışmalar yapılması konusunda anlaşmaya vardık. TDT ülkelerinde tarım başkenti uygulanmasını da önerdik. Rotasyonla her yıl bir şehir TDT tarım başkenti ilan edilecek. Bu toplantıda Azerbaycan’ın Guba şehrini TDT Tarım Başkenti ilan ettik.” ifadelerini kullandı. [8]
Tarımdan Sorumlu Bakanlar 3. Toplantısı 20 Mart 2024 tarihinde Kazakistan’ın Taraz şehrinde başarıyla gerçekleştirildi.
Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev, 20 Mart 2024 tarihinde Kazakistan’ın Taraz şehrinde başarıyla gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı Tarımdan Sorumlu Bakanlar 3. Toplantısı ve 3. Türk Tarım İş Forumu’na katıldı.
Bakanlar Toplantısının başlıca konusu TDT bölgesinde tarımsal ürünlerde müşterek ticaretin geliştirilmesi oldu. Toplantıda ana amaç ve hedefler ile alınan kararların uygulanmasını içeren bir Tebliğ, Bakanlar tarafından kabul edildi. Bakanlar, Kazakistan Cumhuriyeti’nin Taraz şehrini Eylül 2024’ten itibaren TDT tarım başkenti olarak ilan ettiler.
Bakanlar toplantısının hemen ardından düzenlenen 3. Türk Tarım İş Forumu’nda, Türk dünyasının dört bir yanından gelen temsilciler, tarımsal inovasyonu ve TDT bölgesindeki tarımsal kalkınmanın sürdürülebilirliğini ilerletmek için aktif bir şekilde katılım sağladılar. [9]
Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA) 8. Tohumculuk Kongresi 20-21 Mart tarihlerinde Kazakistan’ın Taraz şehrinde Türk Devletleri Teşkilatı 3. Tarım Bakanları Toplantısı, Tarım İş Forumu ve KazAgro Uluslararası Tarım Fuarı ile eş zamanlı olarak düzenlendi.
Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider konuşmasında Türkiye tohumculuk sektörünün yükselişinden gurur duyduklarını belirterek TDT Tarım Bakanları Toplantısında da tohumculuğun önemli gündem maddelerinden biri olduğunun altını çizdi.
Bakanlar Toplantısının ardından, tarım ürünlerinde karşılıklı ticaretin kolaylaştırılması konusunda ortak mutabakata varıldığı müjdesini salonla paylaşan Gizligider konuşmasında özetle şunları aktardı:
“Tarım Bakanları Toplantısı ve İş Forumu kapsamında yarınlar için önemli tohumlar attık. 160 milyonu aşkın nüfusa hitap eden bu coğrafyada bizim attığımız adımlar çocuklarımızın ve torunlarımızın daha rahat bir dünyada yaşamasına vesile olacaktır.
Ülkelerimiz toplamda 160 milyona yaklaşan genç ve dinamik nüfusumuz, 1,5 trilyon dolara ulaşan gayrisafi millî hasılamız ile çok büyük bir potansiyel barındırıyor.
Ülkelerimizde yaklaşık 49 milyon hektarlık tarımsal alanda 230 milyon tonluk tarımsal üretime ve 779 milyon başlık hayvan varlığına sahibiz. İklim durumumuz, biyolojik çeşitliliğimiz göz önünde bulundurulduğunda, üretim miktarlarımızın daha yüksek olmasını bekleyebiliriz.
Bununla birlikte iklim değişiyor, buna bağlı olarak dünya da çok hızlı değişiyor. Ülkelerimiz de Dünya ekonomisini belirleyen en önemli faktör, tüketicilerin ihtiyaçları ve beklentileridir. Beslenme, gıda ve sağlık konuları, herkesin gündeminde ilk sırada yer alıyor. Bu bağlamda, küresel ölçekte tarım ve gıda sektörünün öneminin giderek arttığı bir yüzyılda yaşıyoruz. Bir devlet için savunma ve silah sanayi ne kadar önemliyse, artık tarım da o kadar öneme sahiptir.
Tarımsal ürünlerin ülkeler arası ticaretinde geçişleri, gümrüklenmesi, mevzuatları ile ilgili doğal olarak sorunlar yaşanabiliyor. Her ülkenin kendi iç mevzuatı var. Kazakistan ile Türkiye arasında da Azerbaycan ile Kazakistan arasında da olabiliyor. Bu sorunun aşılması için ortak bir mevzuata ihtiyaç vardı. Bu toplantıda alınan belki de en önemli kararlardan birisi bu oldu. Hemen bir çalışma grubu oluşturulması kararı alındı ve çalışmalar sonucu gerekli düzenlemeler yapılacak. Bunun neticesinde tarımsal ürünlerin dolaşımı önündeki önemli bir engel ortadan kalkmış olacak.
Jambıl Bölgesi Valisi Yerbol Karashukeev konuşmasında, Jambıl Bölgesinin verimli tarım arazilerine ve uygun iklim koşullarına sahip olduğunu belirterek, yabancı çeşitlerin adaptasyon denemelerinin kurulması için plato alanları oluşturduklarını aktardı. Türk Devletlerinden gelecek yatırımcılara arazi kiralamada kolaylık sunduklarını kaydeden Karashukeev, Kazakistan Devletinin yeni yatırımcılar beklediğini aktardı. [10]
Türk Dünyası Tarım Birliği Başkanı Doğan Başaran ve Genel Sekreteri Prof. Dr. Bülent Gülçubuk tarafından kaleme alınan yukarıdaki değerlendirme makalesinde aşağıdaki bilgilere ve strateji önerilerine yer verilmiştir.
“2020 yılı itibarıyla 50 milyar Amerikan dolarına (USD) yaklaşan tarımsal üretimini 2050’de 270 milyar USD civarına yaklaştırmayı hedefleyen Türkiye küresel tarımda yedinci sıraya yükselebilecek bir potansiyel sergilemektedir. Bu gelişmeler Türk Dünyası üyesi ülkelerin birlikte olması ile ortaya çıkacak sinerjiden dolayı daha da fazla artış gösterebilecektir. Burada tarımda bölgesel iş birliğine gidilmesi ile küresel anlamda büyük bir güç ortaya çıkabilecek ve her ülke kazanacaktır. Türkiye burada aktif bir oyun kuruculuk görevini de yerine getirme durumuna çaba harcayacaktır.
Türkiye hem Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlaması ve hem de Avrupa kıtası gibi zengin bir talep merkezine yakın olması nedeniyle tarımda önemli bir oyuncu konumunda yer almaktadır. Diğer yandan Orta Asya’nın verimli doğal kaynak ve topraklarına sahip ülkeler ile iş birliği geliştirme yolunda olması Türkiye için olduğu gibi, Orta Asya ülkeleri için de gelecekte önemli fırsatlar sunmaktadır. Fırsatların rasyonel ve sürdürülebilir değerlendirilmesi kazan-kazan ilkesine göre ülkelerin ekonomik, tarımsal ve ticari kapasitesi artıracaktır.
Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle olan tarımsal ticareti oldukça merkezi konumda bulunması nedeniyle stratejik bir önem taşımaktadır. Dünyanın onuncu büyük tarım üreticisi Türkiye, Orta Asya’daki dolayısıyla Türk Dünyası devletleriyle tarım ürünleri ticaretinde güçlü bir konuma ve avantaja sahip olup çeşitli tarım ürünlerini bu bölgeye ihraç etmektedir.
Türkiye bu coğrafyaya ülkelere göre değişmekle birlikte öncelikle bilgi, teknoloji, buğday, arpa, pamuk, sebze, meyve ve bitkisel yağlar gibi ürünler ihraç etmektedir. Türkiye’nin yüksek kaliteli gıda işleme teknolojileri ve tarım makineleri de bu ülkeler için caziptir. Türkiye’nin Orta Asya ile tarımsal ticaretinin önemli bir kısmı, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve Orta Koridor Projesi gibi uluslararası iş birliği ve ulaşım projeleriyle desteklenmektedir. Bu girişimler, Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle ticari ve ekonomik ilişkilerini daha da güçlendirmektedir. Orta Koridor Projesi, Türkiye’nin Orta Asya ile kara ve demir yolu bağlantılarını geliştirerek tarım ürünleri ticaretinin artmasına da katkı sağlamaktadır. İşte Türkiye bu noktada sahip olduğu birikim, teknoloji potansiyeli ve Orta Asya ülkeleriyle olan tarımsal ticareti sayesinde Türk Dünyası tarımında oyun kurucu pozisyonunu alabilir ve güçlendirebilir. Türkiye’nin tarımsal araştırma ve inovasyon alanında bilgi paylaşımı ve kapasite geliştirme projeleri ile tarım alanındaki üniversite eğitim-yayım çalışmalarının varlığı ülkeler arasındaki ticaretin sürdürülebilir bir şekilde oluşmasına daha fazla katkı sağlayacaktır. Yani, coğrafi konumu, tarımsal ürün çeşitliliği, tarımsal eğitim- AR-GE ile yayım çalışmaları ve uluslararası iş birlikleri sayesinde Türkiye, bu coğrafyadaki ticaret hacmini ve ağırlığını Türk Dünyası devletlerin ortak çıkarı doğrultusunda artırma rolünü başarıyla yerine getirebilir.
Türkiye’nin Türk Dünyası tarımında oyun kuruculuğu için elinde olan ve bu coğrafyaya katkı sağlayabilecek anahtar alanlar vardır. Bunların yerinde ve zamanında kullanılması tüm ülkelere kazanç getirecektir. Türkiye’nin bu anahtar alanlardaki potansiyel rolü, hem kendi ekonomisini güçlendirebilir hem de aynı çıkar doğrultusundaki ülkelerin tarım-gıda sektörünü geliştirmelerine katkı sağlayacaktır. Bu anahtarlardan bazıları şunlardır;
Sonuç olarak; Türkiye, Asya ile Avrupa arasında stratejik bir köprü olarak önemli bir jeopolitik konuma sahiptir. Bu konum, Türkiye’yi tarım-gıda koridorları, enerji koridorları, ticaret yolları açısından önemli kılmaktadır. Türkiye gelinen noktada ekonomik açıdan çok yönlü iş birliklerine ve farklı ticaret anlaşmalarına yönelmektedir. Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne katılımı ve Afrika ile artan ticaret bağları, BRICS ülkeleri ile görüşmeler Türkiye’nin çok kutuplu dünya düzeninde tarımsal üretimde ve dış ticaretinde ekonomik çeşitliliğini ve etkinliğini artıracaktır.” [11]
Türk coğrafyasının geniş ve zengin tarımsal potansiyelini küresel bir güç hâline getirmeyi amaçlayan Türk Dünyası Tarım Birliği kuruldu. Birlik; Kazakistan’ın Taraz şehrinde gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı Tarım ve Hayvancılıktan Sorumlu 3. Bakanlar Toplantısı çerçevesinde düzenlenen Türk Dünyası Tarım Forumu’nda ilan edildi.
170 milyonluk genç nüfusa sahip Türk devletlerini bir araya getiren bu girişim, tarımsal iş birliğini güçlendirerek bölgesel ekonomik kalkınmayı hızlandırmayı hedefliyor.
Türk Dünyası Tarım Birliği’nde Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan kurucu üye ülkeler olurken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Macaristan, Türkmenistan ve gözlemci üye ülkeler olarak yer aldı.
Bu birlik, İstanbul merkezli olarak, 8 Türk devletinden temsilcilerin ve 50 tarım iş insanının kurucu üye imzası ile resmi faaliyetlerine başladı. Birliğin ilk faaliyeti, Türk devletlerinin tarım raporunu ve aralarındaki potansiyel iş birliklerini ortaya çıkaran bir raporu kamuoyu ile paylaşmak olacak. Bu rapor, üye ülkelerin tarım desenleri, mevcut durumları, potansiyelleri ve hedeflerini detaylı bir şekilde ortaya koyacak.
Kuruluşun ilan edilmesiyle birlikte, Türk Dünyası Tarım Birliği, ülkeler arasında bilgi, teknoloji ve tecrübe paylaşımını önceliklendirerek, tarımda dışa bağımlılığı azaltacak ve üretimde verimliliği artıracak programları takip etme konusunda da önemli bir rol üstlenecek. Bu girişim, tarım iş birliğinin geliştirilmesi, bilgi birikiminin paylaşımı ve ekonomik büyümenin desteklenmesi amacıyla yola çıkıyor. [12]
Türk Devletleri Teşkilatı olarak, son birkaç yılda, Türk Konseyi, çeşitli alanlarda iş birliğine dayalı çalışmalarını genişletmeye ve derinleştirmeye başlamıştı. Bağımsız ve egemen Üye Devletlerin siyasi iradesine dayanan Teşkilat, artık üyelerinin ihtiyaçları doğrultusunda, daha fazla karşılıklı destek ve dayanışma yaratmayı vaat eden iş birliği için, etkisi giderek artan bir platformu temsil etmektedir. Devam eden bu sürecin ileriye dönük, gerçekçi bir vizyonla desteklenmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda Türk Devletleri Teşkilatımca alınan karar gereği üye ülkelerde ve ülkeler arasında sürdürülebilir kırsal kalkınma programlarını ve politikalarını uyumlu hâle getirme, modern uygulamaları ve yenilikçi teknolojileri teşvik etme ve tarımsal kümelenmeler, çiftçiler ve tarımsal işletmeler arasında ortaklıklar kurarak tarım sektöründeki üretken bağlantıları teşvik etme oldukça önemli olabilecektir.
Bütün bunlar yapılırken ülkelerin mevcut durumda bölgelerinde üye oldukları ekonomik birlikler ile olan ilişkiler de dikkate alınmalı ve Türk Devletler Teşkilatı bu birliklerle de ortak çalışmalar yapabilmeli ve gümrük mevzuatlarında TDK ülkeleri lehine ortak düzenleme yapmaya çalışmalıdır.
Türk Birliği demek, Türk Dirliği olacak demektir!
Kaynaklar:
[1] https://www.gaib.org.tr/tr/site/download-file/5865.html?class=AnnouncementFiles
[3] https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/325848
[10] https://www.tsuab.org.tr/tr/haber/47/ecosa-8-tohumculuk-kongresi-kazakistan-da-yapildi