01.10.2023

Türkiye Tohumculuk Sektörünün Durumu ve Gelecek Stratejileri

Türkiye Tohumculuk Sektörünün, Ar-Ge ve çeşit geliştirme çalışmalarının tarihi gelişimi anlatılmakta, ülkemizin coğrafi konumu ve iklim çeşitliliğiyle tohum yetiştiriciliğine uygun olmasıyla “Tohumculuk Üssü” olma hedef ve stratejileri verilmektedir.


 

  1. Türkiye Tohumculuk Sektörü, Ar-Ge ve Çeşit Geliştirme Çalışmaları

Türkiye tohumculuk ve Ar-Ge çalışmalarının tarihi gelişimi:

Türkiye coğrafi konumu ve iklim çeşitliliği açısından tarıma ve özellikle tohum yetiştiriciliğine çok uygun alanlara sahiptir. Yıllar içerisinde bu avantajını kullanarak hem tarımsal üretimin hem de tohumculuğun geliştirilmesi için gayret gösterilmiştir.

Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren 1960’lı yıllara kadar daha ziyade geleneksel tedarik dediğimiz sistem ağırlıklı olmuştur. Bu dönemde devlet tohumculuğun geliştirilebilmesi için birtakım adımlar atmaya başlamıştır. 1926 yılında ilk defa anaçlık pancar tohumluğu ithal edilmiştir. Cumhuriyet’in ilk döneminde Ankara, Eskişehir, Erzurum ve Yeşilköy’de hububat ıslah istasyonları; Adana ve Nazilli’de pamuk ıslah istasyonları; Adapazarı’nda patates ve mısır ıslah istasyonu; Bursa, Antalya, Diyarbakır, Edirne ve Denizli’de ipek böcekçiliği istasyonu, Kayseri’de yonca istasyonu, Antalya’da sıcak iklim nebatları ıslah istasyonu kurulmuştur (Akdeniz Ü. Zir. Fak.) 1950 yılında Devlet Üretme Çiftlikleri tohumluk üretimi ile görevlendirilmiştir. 1961 yılında ise ilk özel tohumculuk şirketi kurulmuştur.

1963 yılında 308 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun çıkmasıyla tedarik sisteminde kamu ağırlıklı bir sisteme geçilmiş ve 1980 yılına kadar bu sistem devam etmiştir.

Tohumluk sertifikasyon çalışmalarının uluslararası referans merkezi olarak çalışan OECD sertifikasyon sistemine ve Uluslararası Tohum Test Birliği’ne (ISTA) üye olan ülkemiz, tohumculukla ilgili uluslararası kuralları uygulamaya başlamıştır.

1980 yılından itibaren Türkiye yeni çeşit arayışına girmiştir. Tarım Bakanlığı, bu yıllarda tohumculuk politikalarında köklü değişiklere yönelmiştir. 1982 yılında çeşit tescilini kolaylaştıran düzenlemeler yapılmıştır. Özel şirketlerin kendi tohumluklarının fiyatlarını kendilerinin belirlemesine izin verilmiştir. 1984 yılında özel şirketlerinin tohumluk ithalatını kolaylaştırıcı düzenlemeler yapılmıştır. Bu yıllardan itibaren, tohumluk tedarik sisteminde özel sektörün ağırlığı artmaya başlamıştır. Ancak özel sektör için bu destekleyici uygulamaları ortaya koyan hükümetler, kamu araştırmalarının Ar-Ge altyapılarını geliştirici ve destekleyici uygulamaları yapmamışlar; özellikle kamu enstitülerinden önemli sayıda uzman araştırmacının özel sektöre geçişiyle birlikte kamu araştırma yapısı önemli ölçüde kan kaybetmiş, zayıflamış,  bu kuruluşların özellikle çeşit geliştirme ve bunların tohumluklarını üretip piyasayı düzenleme görevleri büyük ölçüde aksamıştır.

1998 yılında ISF (Uluslararası Tohumculuk Federasyonu) üyeliği gerçekleşmiştir. 2004 yılında 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun, 2006 yılında ise 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun çıkarılması ile birlikte sektörün önü açılmış ve tohumluk üretimi ve ticaretinde çok önemli gelişmeler sağlanmıştır. 2007 yılında da UPOV (Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası Birliği (International Union for the protection of new varieties of plants)) Sözleşmesi onaylanmıştır. Tohumculuk Kanunu çerçevesindeki uygulamalar, Avrupa Birliği Bitki Islahçı Hakları Ajansı CPVO (Topluluk Bitki Çeşitleri Ofisi) ile eşdeğer şekilde yürütülmektedir. CPVO ile geliştirilen işbirliği sayesinde ülkemizin ıslahçı hakları ile ilgili verileri periyodik olarak CPVO’ya aktarılmakta, CPVO’nun merkezi veri tabanından çevrimiçi olarak faydalanılabilmektedir.

Bitki çeşitleri ıslahçı hakları kapsamında yapılan uygulamalar, ilgili yönetmelik doğrultusunda 2004 yılı Eylül ayından itibaren başlamıştır.

Başvuru sayılarında ve türlerinde oluşan artış ve değişkenlik dikkate alındığında ülkemizde yeni çeşitlerin ilgili kanun çerçevesinde korunmasına ilişkin farkındalık düzeyi günden güne artmakta olduğu söylenebilir.

Sebze türlerinde uluslararası şirketlerin başvuruları hızla artarken yerli sebze ıslahçıları hibrit çeşitlerinin teknik olarak korunabileceği düşüncesi ile başvuru yapmaktan kaçınmaktadır. Doku kültürü ile sebze fidesi çoğaltımı çeşitlerini koruma altına aldırmayan ıslahçılar için ciddi tehdit oluşturmaktadır. (Bitki ıslahçı hakları raporu – 201 5).

Tohumculukla ilgili faaliyetler; yukarıda bahsedilen kanunlar yanında, 5488 sayılı “Tarım Kanunu” çerçevesinde yürütülmektedir.

Tohumculuk sektörünün genel durumu:

Türk tohumculuk sektörü; gerek mevzuat gerek alt yapı ve ekolojik imkânları gerekse de uluslararası kuruluşlarla olan işbirliği ve üyeliği ile uluslararası kurallara göre akredite olma özellikleriyle, yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda önemli bir avantaja sahip konumdadır. Ancak mevcut kanunlar günümüz şartlarına göre sektördeki tüm tarafların katkılarıyla, daha uygulanabilir ve kaliteyi öne çıkaran bir üretim altyapısını oluşturmak amacıyla revize edilmelidir.

Tarım Kanunu’nda Ar-Ge çalışmalarına verilen önem şu şekilde ifade edilmektedir. “Bakanlık, tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu tarımsal bilgi ve teknolojilerin yurt içinde geliştirilmesi, bu bilgi ve teknolojilerin yurt dışından transfer edilerek denenmesi ve adaptasyonu ile yayımını sağlamak için kamu ve özel sektörün tarımsal araştırma faaliyetlerini verimli ve etkin kılacak tedbirleri alır. Araştırma çalışmalarında görevli uzmanların yetiştirilmesi ve araştırma altyapısının geliştirilmesini sağlayacak düzenlemeler yapar. Araştırma faaliyetlerinde başta üniversiteler olmak üzere ilgili tüm kurum, kuruluşlar ve işletmeler ile işbirliğini güçlendirecek tedbirler alır.”

Kaynak: Aygun, 2011

Ülkemiz açısından yaklaşık 35 yıllık geçmişi olan sektör, bilgi ve sermaye birikimini bu süreçte geliştirmiş, bugün artık yerli tohum şirketlerimiz hibrit sebze, pamuk, ayçiçeği, mısır gibi ürün gruplarında kendi ıslah ettikleri çeşitlerle hem ulusal hem de uluslararası pazarlarda rekabet eder düzeye gelmişlerdir.

Ülkemiz tohumculuk sektörü bir bütün olarak yerli ve yabancı firmaların işbirlikleri neticesinde teknoloji transferi, sermaye birikimi,  insan kaynaklarının oluşumu açısından son derece önemli bir yol kat etmiştir.

Buğday, arpa, çeltik, bazı yem bitkileri ve yemeklik baklagillere ait sertifikalı tohumlukların önemli bir kısmı ise Türkiye’de ıslah edilen çeşitler kullanılarak gerçekleştirilmektedir.

Tohumculuk stratejileri ve politikaları:

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013-2017 Stratejik Planı raporunda “Bitki genetik kaynakları koruma ve tescil çalışmaları, genetik kaynakların korunması, karakterizasyonu, kayıt altına alınması ve sürdürülebilir tarım içerisinde genetik kaynak olarak kullanılması ve kültüre alınmasına yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda Dünya’nın üçüncü büyük gen bankası olan Türkiye Tohum Gen Bankası kurulmuş ve saklanan materyal sayısı gün geçtikçe artırılmaktadır. Genetik kaynaklarımız modern biyoteknoloji ile bütünleştirilerek Türkiye, bölgesinde lider tarımsal teknoloji transfer merkezi haline getirilecektir.” denmektedir.

Raporda, yapılan araştırma çalışmaları sonucunda, verim, kalite ve adaptasyon kabiliyetleri yüksek ve biyotik/abiyotik stres koşullarına dayanıklı/tolerant yeni çeşitlerin geliştirilerek üretime aktarılması ile verim ve kalitede artışlar sağlamak; ülkemiz meyve üretimini pazar istekleri doğrultusunda artırmak, modern meyve bahçeleri tesis etmek; bitki sağlığı ve kaliteyi dikkate alarak sertifikalı tohum ihtiyacının yurtiçi üretimle karşılamak; sertifikalı fidan/fide ihtiyacının yurtiçi üretimle karşılanması ve bitkisel üretimini artırmak stratejik hedef olarak ifade edilmiştir.

GTHB 2018-2022 Stratejik Plan’da, tarımsal üretimde kalite ve verimliliği artırmaya yönelik araştırma-geliştirme çalışmaları yürütmek amacı kapsamında, tarımsal iç ve dış pazar talepleri doğrultusunda yeni çeşit, ırk, metot ve teknoloji geliştirmek; genetik kaynakları ve biyolojik çeşitliliği korumak, sürdürülebilir kullanımını sağlamak; ulusal ve uluslararası kuruluşlarla Ar-Ge işbirliğini geliştirmek; Ar-Ge sonuçlarının uygulamaya aktarılmasını sağlamak hedefleri belirlenmiştir.

Tarımsal Araştırma Master Planı’nda (2016-2020), Araştırma Fırsat Alanları (AFA) kapsamında bahçe bitkileri yüksek öncelikli AFA; ılıman iklim meyveleri ve sert kabuklu meyveler yüksek öncelikli program olarak, organik bahçe bitkileri araştırmaları ve süs bitkileri ise düşük öncelikli programlar olarak belirlenmiştir. Tarla bitkileri orta öncellikli AFA; endüstri bitkileri ve enerji tarımı ile serin iklim tahılları yüksek öncelikli program; çayır-mer’a, tıbbi-aromatik ve boya bitkileri, bitkisel biyoçeşitlilik ve genetik kaynaklar düşük öncelikli programlar olarak belirlenmiş; sürdürülebilir bir tarımsal yapı içinde amaca yönelik hat, çeşit geliştirilmesi program hedefleri olmuştur.

Yüksek öncelikli araştırma programlarında; dünya ve ülkemizdeki pazarın değişen taleplerine uygun kalitede çok sayıda çeşit geliştirilmesi; ülkemizdeki ıslah çalışmalarına birçok gelişmiş ülkede kullanılan markör teknolojisi kullanılarak uygun bitkilerin hızlı ve doğru tespitinin çok kısa sürede yapılması; ıslah programlarında sanayici, tüketici, kamu ve özel sektör araştırma kuruluşları ve özellikle de üniversitelerin birlikte çalışmaları stratejik hedeftir.

Türkiye Tohumculuk Birliği (TÜRKTOB) 2017 yılında TÜBİTAK-TÜSSİDE kuruluşu işbirliğiyle hazırlanmasını tamamladığı “Tohumculuk Sektörü Ulusal Strateji Geliştirme Projesi” ile GZFT (SWOT) ve  rekabetçilik analizi, firma ve paydaş analizleri, literatür araştırması ve teknik komite toplantıları sonucunda Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve diğer alt birliklerin vizyonlarını belirlemişler ve bu vizyonlara ulaşabilmek için stratejik eylem planlarını oluşturmuşlardır (Torun, 2017).

Bu kapsamda aşağıdaki dört adet müdahale alanı belirlenmiştir: 1) Yönetişim, 2) Ar-Ge ve yenilikçilik, 3) Rekabetçilik, 4) Yasal ve kamusal düzenlemeler.

Eylemlerin her birinin hangi süreler içerisinde yapılacağı da eylem planında yer verilmiştir. Ayrıca, stratejik eylem planında yer alan tedbirler için performans göstergeleri belirlenerek plan son haline getirilmiştir.

Tohumculuk Kanunu kapsamında kamu kurumu niteliğinde kurulan TÜRKTOB ve alt birlikler tarafından bakanlık yetkilileriyle görüşerek hazırlanan ve bakanlık yetkililerinin de bu amaçla yapılan toplantılara katılımı da göz önüne alındığında; “Tohumculuk Sektörü Ulusal Stratejisibelgesinin yaptırım gücünün kamu-özel tüm tohumculuk sektörünü kapsadığı öngörülse bile kamunun bu belgenin hazırlanmasında mevzuat gereği karar verici ve inisiyatif alıcı olmaması nedeniyle, bu belgenin kamu kesimini mutlak bağlayıcılığı olamayacağı söylenebilir. Bu durum, tohumculuk strateji belgesinin etkin olarak uygulanabilmesinde engel yaratabilir. “Tohumculuk Sektörü Ulusal Stratejisiadının, ilgili toplantılarda tarafımdan da yetkililere önerildiği gibi “Milli Tohumculuk Sektörü Strateji Belgesiolması, bakanlığın “Milli Tarım Projesianlayış ve uygulamasıyla daha uygun olabilirdi.

Tohumluk üretiminin durumu:

Tohumluk üretiminde özel sektörün payı yıllar itibarıyla artmaktadır. Özel sektör 2010 yılında toplam tohumluk üretiminin %63’ünü karşılarken, 2014 yılında bu oran %79’a yükselmiştir. Hibrit ayçiçeği, hibrit mısır, patates, pamuk ve sebze tohumluğunun ise 2010 yılından bu yana neredeyse tamamını özel sektör karşılamaktadır. 2010 yılında sertifikalı buğday tohumluğunun %52’si kamu tarafından karşılanırken bu oran 2014 yılında %36’ya düşmüştür. Arpa tohumluğunun üretiminde ise, kamunun payı 2010 yılında %51 iken 2014 yılında %13’e düşmüştür. Türkiye’de 2015 yılında en fazla üretimi yapılan tohumluk ürünü buğday olmuştur.

 

 

 

Kaynak: Aygun, 2011

Tohumluk üretiminde zaman içinde kooperatifleri de kapsayan özel sektörün payı kamuya göre önemli ölçüde artmıştır. 1995 yılında 111 bin tonluk buğday tohumluk üretiminin %3’ü özel sektör tarafından gerçekleştirilirken; bu oran 2000 yılında %14, 2010 yılında 315 bin ton üretimde %48 ve 2016 yılında ise 485 bin ton üretimin %69’u özek sektör payı olmuştur. 1995 yılında yem bitkileri tohumluk üretiminde özel sektörün payı yaklaşık %10 iken, bu oran 2016 yılında %75 olmuştur.

Çizelge 1: Türkiye Tohumluk Üretimleri (Ton)

Kaynak: GTHB

Sertifikalı buğday tohumu üretimi 2015 yılında, 2011 yılına göre %18 oranında artmıştır. Yıllar itibarıyla tohumluk üretim miktarları incelendiğinde, bazı tohumlukların üretimi artarken bazılarının ülkenin o yılki üretim durumuna göre azaldığı gözlenmektedir. 2011 yılına göre 2015 yılında üretimi en fazla artan tohumluk cinsi arpa (%158) olmuştur. 2015 yılındaki toplam tohumluk üretiminde ise 2011 yılına göre %41 oranında artış görülmektedir.  

Örtü altında yetiştirilen sebzelerin tamamına yakını hibrit çeşitler olup gün geçtikçe açıkta yetiştiricilikte de hibrit çeşit kullanımı artmaktadır.

Tohumculuk dış ticareti:

2004 yılında 35,1 milyon dolar olan toplam tohum ihracatımız 2016 yılında, 160,8 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. İthalatımız ise 2004 yılında 79,2 milyon dolar iken 2016 yılında 202,1 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir (BÜGEM ve TSÜAB, 2016).

Çizelge 2: Tohumculuk Sektörü Dış Ticaret Verileri (Ton) (1.000 ABD $)

YIL 2004 2005 2008 2010 2013 2015 2016
İhracat 35.147 26.981 71.101 94.789 126.073 102.717 160.831
İthalat 79.238 89.597 170.798 176.792 194.286 202.181 202.127

242.436*

Denge 44.091 62.616 99.697 82.003 68.213 99.464 41.296
Karşılama Oranı %44 %30 %41 %53 %64 %50 %79

Kaynak: BÜGEM ve TSÜAB

* Yağlı tohumluklara ait dış ticaret verilerinde TÜİK veri tabanında tohum/ürün ayrımı yoktur.

2015 yılı itibariyle ülkemizin en fazla tohumluk ihraç ettiği ülkelerden ilk sırayı 15,6 milyon dolarlık değeri ile toplam tohumluk ihracatının %13,7’sinin yapıldığı Ukrayna, 2. sırayı 10 milyon dolar ve %8,8 pay ile Rusya Federasyonu, 3. sırayı 9,8 milyon dolar ve %8,7 pay ile Irak almaktadır.

2015 yılı itibariyle ülkemizin en fazla tohumluk ithal ettiği ülkelerden ilk sırayı 28 milyon dolarlık değeri ile toplam tohumluk ithalatının %14,6’sının yapıldığı Fransa, 2. sırayı 24,8 milyon dolar ve %13 pay ile Hollanda, 3. sırayı 18,9 milyon dolar ve %9,8 pay ile ABD almaktadır.

Dünya tohumculuk pazarında önemli yere sahip firmaların birçoğu, uygun iklim şartları ve Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, Kuzey Afrika ve Balkanlar gibi diğer pazarlara olan yakınlığının da verdiği jeopolitik konum avantajı ile Türkiye’de tohum üretimi, ıslahı ve pazarlaması gibi faaliyetlerde bulunmaktadır.

Son yıllara bakıldığında, Türkiye’nin tohum ihracatı 2014 yılında pik yapıp, 148 milyon doların üzerinde olmuştur. 2015 yılında ana ihraç pazarımız olan Rusya Federasyonu’nda görülen kur değişiminin de etkisiyle (Doların Ruble karşısında aşırı değerlenmesi) ortaya çıkan talep daralması sonucunda; 2014 yılında 28 milyon dolar seviyesinde olan Rusya Federasyonu’na olan ihracatımız, 2015 yılı sonu itibariyle 10 milyon dolar seviyelerine gerilemiştir. Bunun yanı sıra Türkiye tohum dış ticaretinde, diğer önemli pazarlar olan; Ukrayna, İtalya ve Fransa’ya olan ihracatımızda, 2014 yılına kıyasla, 2015 yılında %50’ye varan oranlarda azalma görülmüştür. Bunların dışında, 2015 yılında; Macaristan, Almanya, Türkmenistan, Bulgaristan ve İran gibi ülkelere olan ihracatımızda, bir önceki yıla göre, artış söz konusudur.

Türkiye tohum ithalatı, 2014 yılına oranla, 2015 yılı sonunda yaklaşık %7 artarak 200 milyon dolar seviyesini aşmıştır. Türkiye, geçtiğimiz yıl 63 farklı ülkeden tohum ithalatı yapmıştır (Serbest bölgeler hariç). Tohum ithalatının önemli bir kısmını sebze tohumlukları oluşturmaktadır (2015 yılında toplam tohum ithalatının değer olarak %57’si). Sebze tohumlarında başlıca ithal edilen tür domatestir. 2015 yılında, 7.456 kg domates tohumluğu ithal edilmiştir.

Patates ve şeker pancarı tohumlukları, sebze tohumluklarının ardından, değer olarak en fazla ithal edilen diğer türlerdir. 2015 yılında, yaklaşık 38 bin ton (24 milyon dolar) patates, 622 ton ise (13,9 milyon dolar) şeker pancarı tohumluğu ithalatı olmuştur.

Rusya, Ukrayna, Balkan Ülkeleri, Kafkas Ülkeleri, Orta Doğu Ülkeleri ve Orta Asya Türk cumhuriyetlerine önemli ölçüde kayıt dışı tohum ihracatı olduğu tahmin edilmektedir.

Tohumculuk sektörü ithalatçı görünmesine rağmen durumu diğer alt sektörlerden farklıdır. Çünkü tohum üretim girdisi olarak tüketim malı değil, yatırım malı olarak değerlendirilmelidir. Örneğin yıllara göre değişmekle beraber yapılan sebze tohumu ithalatı ile ülkemiz dünya ölçeğinde büyük sebze üretimi yapmaktadır. Kısmen ithal edilen tohumların üretimde kullanılması sayesinde yurt içi tüketimin karşılanması yanı sıra, önemli miktarda da sebze ihracatı da yapılmıştır.

TÜRKTED’in değerlendirmesine göre 1980 öncesinde toplam tohumluk pazarının 80 milyon dolardan daha az olduğu tahmin edilen ülkemizde 2009 yılı itibarıyla toplam ticari tohumluk hacminin 400 milyon doları aştığı ve bu artış trendinin önümüzdeki yıllarda da hükümet politikaları, özellikle sertifikalı tohum kullanımının desteklenmesine yönelik uygulamalar, teknolojideki yenilikler ve katma değer artışı sağlayan bazı ürünlerin de tohum üzerinden pazara sunulması sonucu ivmesinin artacağını işaret etmektedir. Türkiye tohumluk pazarının önümüzdeki yıllarda özellikle endüstriyel bitkiler ve serin iklim tahıllarında artışlar göstermesi beklenmektedir.

Türkiye dış ticaret kuralları ve ülke ekonomisi gerektirdiği için tohumluk ithal etmektedir. Ancak ithalatın orta dönemde azalması beklenmektedir. Sebzeler hariç “doğrudan çiftçi kullanımı”  amacıyla yapılan tohumluk ithalatı sınırlıdır. Sebze türleri dışındaki ithalat; çok geniş ölçüde tohumluk üretimi amacıyla yapılan, ebeveyn tohumluk ithalatıdır. Bazı yem-çim bitkileri tohumluk ithalatı; fiyat ucuzluğu ve iç piyasada yeterince tohumluk bulunamamasından olmaktadır. Hibrit (F1) sebze tohumluğu ithalatı, yurt içi çeşit geliştirme kapasitesinin artmasıyla önemini nispeten yitirecektir (Aygun, 2011).

Süs bitkilerinde artan üretim, ihracat durumu ve taşıdığı potansiyel yanında sektörün “Ekolojik ve lojistik avantajlarımızı kullanarak süs bitkilerinde üretim ve pazarlama üssü olmak” hedef ve iddiası bu sektörün ihtiyacı olan belirli tohum ve klon anacı damızlıkların resmi ve özel fidanlıklarda kurulması ve etkin üretim yapılmasını gerekli kılmaktadır (Karahan, 2017-2). Konuyla ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

 2. Tohumculuk ve Ar-Ge Sorunları ve Çözüm Önerileri

Yapısal ve kurumsal sorunlar:

  • Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) tarafından 2016 yılında düzenlenen “Milli Tarımda Tohumculuğun Rolü ve Geleceği Çalıştayı” sonuç raporunda; “Ar-Ge’deki Yetersizlik” konusunda gerekli adımların atılmasına yönelik sektörün, çeşit ıslahı ve tohum teknolojileri ile Ar-Ge çalışmaları konusunda istekli olduğu; özel sektör Ar-Ge faaliyetlerinin özendirilmesi amacıyla, tohumculuk Ar-Ge desteklerinde proje hazırlama, uygulama ve bilgiye ulaşım gibi konularda pozitif bir ayrımcılığa gidilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması ve belirlenen önerilerin dikkate alınması talep edilmiştir.
  • Karahan (2017-2), tohumculuğun yanı sıra, iklim koşulları, fiyat dalgalanmaları, tarım işletmelerinin küçüklüğü, çok parçalı tarım arazileri, teknoloji kullanımının yetersizliği, sulanabilir alanların azlığı ve üretici örgütlenmesindeki eksiklikler tarla tarımının önemli yapısal sorunları olduğunu rapor etmiştir.
  • Sektörde Ar-Ge seviyesinin yetersiz olmasına; sermaye birikiminin yetersiz olması dolayısıyla Ar-Ge yatırımlarına ayrılan kaynakların uluslararası firmalar ölçeğinde oldukça düşük kalması, firmaların ölçeğinin küçük olması, Ar-Ge girişiminin eksikliği (risk yüksek) ile profesyonel-teknik eleman kıtlığının neden olduğu görüşü yaygın kanaattir.
  • Sektörde çok fazla sayıda (2017 yılında 820 civarında) “tohum üreticisi ve sanayicisi” firma bulunmasına rağmen, küresel ölçekte rekabet edebilecek firma sayısı çok az sayıdadır. Uluslararası rekabetçiliğin ve yurtdışına açılımın desteklenmesi önem taşımaktadır.
  • Bakanlığın elindeki ilgili kamu yetkilerinin devri arzu edilen düzeyde ilerlememektedir. Ancak devredilen yetkilerin de ilgili birlikler tarafından etkin olarak kullanılamadığı, birliklerin işleyiş ve temsil etme noktasında bir yapı noksanlığı ve karmaşası yaşadığı görülmektedir.
  • Tohumculuk Sektörü” temsilcisi gibi kurulan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve ona bağlı alt birlikler olarak adlandırılan farklı tohumculuk sektörü birliklerinin, kendi alanlarında işlerin gerekli ihtisas konularını takıp etmede ve sektörü yönlendirmede yararlı ve başarılı oldukları söylenebilse de birlikler arasındaki işbirliği ve iletişim kurma ile tohumculuk sektörünü yurt içinde ve yurt dışında temsil etmede, sektör olarak kurumsal işbirlikleri yapmada sıkıntılar çıkardığı da yaygın olarak ifade edilen bir sorundur. Yeni bir birlik yapılanması tartışılan konu olmaya devam etmektedir.
  • 5553 Sayılı Kanun’un birlik ve alt birlik seçimlerini düzenleyen hükümleri seçimlerinde seçilme hakkının sadece ahzu kabza yetkisine sahip kişilere vermektedir. Ancak ülkemizde faaliyet gösteren kurumsallaşmış firmaların çalışanlarının böyle bir yetkiyi temin etmesi oldukça zor olması nedeniyle “ahzu kabza yetkili olması” şartının kaldırılması;
  • Tohumculuk sektörü bugün son derece kapsamlı üretim ve tohum işleme hatlarına, fabrikalara sahip olmalarına rağmen Tarımsal Sanayi Kuruluşu (KOBİ) olarak değerlendirilememekte ve pek çok KOSGEB desteğinden faydalanamamaktadır. Bu durum sektörün pek çok yurtiçi ve yurtdışı pazar desteklerinden yoksun kalmasına sebebiyet vermektedir.
  • Sektörle ilgili yayınlanan veriler yetersizdir. Tohumculukla ilgili verilerin, adil rekabet gözetilerek Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) tarafından kapsamlı biçimde sektörün erişimine açılması gerekmektedir.

Teknoloji ve Ar-Ge:

  • Tarımsal teknolojilerde dışa bağımlılık ve maliyetlerin yüksekliği yurt dışından tohum ve çeşit getirmenin önemli nedenlerinden biridir.
  • Yetişmiş kalifiye Ar-Ge elemanı ihtiyacına çözüm getirilmelidir. Tohum firmalarının ihtiyacı olan kalifiye eleman ihtiyacı karşılanamamaktadır. Özellikle son yıllarda ziraat fakültelerinde ve fen fakültelerinde fizyoloji, genetik, moleküler biyoloji, biyoteknolojik, tohum teknolojisi vb. gibi dersler okutulmasına rağmen verilen bilgi pratikte kullanılabilir ve araştırmayı teşvik edebilir nitelikte olmadığı için mezun olan öğrenciler yeterli bilgi ve beceriye sahip olamamaktadırlar. Ayrıca yüksek lisans ve doktora tezleri genelde pratikte uygulanabilir düzeyde olmamaktadır. Çözüm olarak son yıllarda açılmaya başlanan tohumculuk yüksekokullarının devamı olacak, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde tohumculuk üzerine eğitim veren yüksek eğitim kurumları oluşturulmalıdır.
  • Kamu tarımsal araştırma enstitüleri ve üniversitelerin yürüttüğü tohumculukla ilgili Ar-Ge projelerini özel sektör yönlendirmeli veya içinde bulunmalıdır. Böylelikle projelerin uygulamaya aktarılması daha kolay olabilecek ve projelerden maksimum verimlilik ve sonuç alınabilecektir.
  • Kalifiye eleman ihtiyacı sektörün tüm firmaları tarafından en çok eksikliği duyulan konuların başında gelmektedir. Islah aşamasından satış aşamasına kadar tüm süreç içinde yetişmiş eleman ya başka işkollarından transfer edilmekte ya da başka firmalardan alınmaktadır. Bu nedenle yetişmiş eleman konusunda sektör ile devlet ortak hareket ederek bu konuya destek olmalıdır. Böylelikle daha fazla Ar-Ge yatırımı ve araştırması yapabilir. Bu yolla ülkemizde faaliyet gösteren sebze tohumu ıslahı ve üretimi yapan firmalarının yurt içi ve yurt dışı tohum pazarındaki rekabet şansı arttırılmış olur.
  • Karahan (2017), “Türkiye’de Tarımın Yapısı ve Kaynakları: Tehditler ve Fırsatlar” konulu yazısında iklim değişikliği konusunun stratejik ve Türkiye’nin geleceğini derinden etkileyecek mahiyette olduğunu; kuraklık dolayısıyla biyolojik çeşitlilik kaybı, tarımda verim kaybının yaşanabileceğini ve bundan dolayı kuraklığa dayanıklı bitki çeşitlerinin ıslahına yönelik araştırmalara öncelik verilmesinin doğru bir strateji olduğunu ifade etmiştir.

Tohumluk üretimi:

  • Tohumluk üretim maliyetinin yüksek olmasına; iş gücü maliyetinin nispeten yüksekliği, özellikle kamu arazi kiralarının yüksekliği, üretim girdilerinin pahalı oluşu, tohum üreticisi firmalar arasındaki tohumluk üretimlerinde yetiştirici çiftçi ve üretim tarlası bulmak için olan rekabet, yabancı firmalara ve kamu enstitülerinin bazı ürün çeşitlerine ödenen yüksek ıslahçı hakkının neden olduğu bir gerçektir.
  • Tohum üretimi yaptırabilecek dürüst, güvenilir, işinde hile yapmayan, bu konuda yetişmiş işçi ve üretici bulmak çok zordur. Sözleşmeli tohum üretim kültürü ve bu konuda ahlak yapısının oluşturulmasının biraz daha zaman alacağı öngörülmektedir.
  • Sertifikalı tohum üretimi için gerekli vasıflara sahip arazi bulmak oldukça güç olmaktadır.
  • Ülkemizde tescil edilen yem bitkileri çeşit sayısı yeterli sayılabilir olmakla birlikte, mevcut çeşitlerin tohumlarının ıslahçı kuruluşlar tarafından üretilerek, üretici kuruluşlara yeterli miktarda hızlı bir şekilde ulaştırılamaması ve bu kuruluşlar tarafından da sertifikalı tohumluk üretimine yeterince ağırlık verilmemesi önemli bir sorundur.

Destekler ve teşvikler:

  • Sertifikalı tohumluk kullanımına yapılan destekler ve ödemenin erken yapılması tohumluk satışlarına canlılık getirmektedir. Desteklerin havza bazında daha artırılarak devam etmesi önemlidir.
  • Ülkemizde hâlihazırda stratejik öneme sahip türlerde destekler yapılmaktadır. Ancak, ihtiyaç halinde, farklı türlerin de stratejik özellikleri itibarıyla, tohumluk üretim ve kullanım destekleri kapsamına alınması sağlanmalıdır.
  • Sebze tohumu üretimi de tarla bitkilerinde olduğu gibi destek kapsamına alınmalıdır. Bu uygulama, üretimi artırmak ve üreticiye daha ucuz tohum sağlamak için yerinde bir teşvik olacaktır.
  • Verimi ve ürün kalitesini artırmak için sertifikalı tohumluk kullanımını artırmak gerekir. Bunun için mevcut uygulamalara ilave tedbirlerin alınması zorunlu görülmektedir. Prim desteğinin sertifikalı tohumluk kullanımı ile irtibatlandırılması önemli görülmektedir.
  • Desteklerinin ekim zamanından önce belirlenmesi ve açıklanması, ekim alanı ve üretim programının daha sağlıklı yapılabilmesi için büyük avantaj sağlayacaktır.

Tohumluk ticareti:

  • Bazı tohumlukların iç piyasadaki KDV oranları aynı gruptaki diğer bitkilerden farklıdır. KDV oranlarındaki türlere göre olan bu farklılıkların giderilmesi ve hâlihazırda %1 olarak uygulanmakta olan türlerle birliktelik sağlamak için tüm türlerde KDV oranlarının %1 olarak uygulanması sağlanmalıdır.
  • Re-export amacı ile Türkiye dışındaki bir ülkede ucuz ve kaliteli üretim yapmak, şu an son derece önemli bir ihtiyaçtır. Bu konu ile ilgili mevzuat sorunları çözülmelidir. Bu sistemde örneğin Çin’de ya da Hindistan’da kendi ıslah ettiğiniz herhangi bir çeşidimizin üretimini yaptığımızda, üretilen tohum, Türkiye’ye ithal ettiğimizde dünyanın başka bir ülkesine ülkemizde tescil alma zorunluluğu olmadan satılabilmelidir. Çünkü re-export amaçlı olan bu tohum Türkiye’de değil yurtdışına satılacaktır.
  • Özellikle sebze üretimi yapıp ihracat yapılacak sebze tohumu ithalatının yurtdışında üretim yapacak Türk girişimcilerden yapılması sisteminin geliştirilmesiyle ülkemiz dünya ölçeğinde sebze tohumu ve ürün üretiminde söz sahibi olabilecektir.
  • Türkiye’de yem bitkileri ekilişleri genellikle popülasyon halindeki tohumlarla yapılmaktadır. Sertifikalı tohumluk üretiminin ve kontrollerin yetersiz olması nedeniyle tohumluk özelliği olmayan, karışık (yoncada başta küsküt olmak üzere) yabancı ve zararlı ot tohumları içeren tohumlar serbestçe pazarlanmaktadır.
  • Kaçak yoldan sertifikasız tohumluk satışları halen devam etmektedir. Kaçak tohumluklar tohumculuğa yatırım yapmış firmaların önünde engel oluşturmakta, haksız rekabet ve kazanca konu olmakta ve ürün kalitemizi aşağı çekmektedir. Kaçak tohumluk satışlarının engellenmesinde eldeki yasalara rağmen Tarım İl Müdürlükleri yeterince müdahale edememektedir. Bunun önlenmesi için denetim işinde TÜRKTOB ve ilgili alt birliklerin de yer alması, bunların altyapı ve organizasyonunu buna göre kurması önerilebilir. Sertifikasız tohum üretimi halen sektörümüzün başlıca üretim problemleri arasındadır. Tüm uyarılara rağmen hâlâ sertifikasız tohum üretmekte ısrar eden kişi ve kurumlar için Tohumculuk Kanunu’nun gerektirdiği cezai hükümler uygulanmalıdır.
  • Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yılmaz, yaptığı açıklamada çiftçilerin kendi ürününden ayırdıkları tohumlukları kullanmalarının yasal olduğunu ancak 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu’na aykırı olarak bazı çeşitlerin tohumluklarının ticarete konu edildiğini ve bu nedenle tohumculuk sektörünün en önemli problemlerinden birinin kayıt dışı tohumluk üretimi ve satışı olduğunu ifade etmiştir. Tohumluk denildiğinde tohum, fide, fidan gibi çoğaltım materyallerinin anlaşılması gerektiğini belirten Yılmaz  “Burada bir haksız kazanç ve haksız rekabet söz konusudur. Bu kaçak ürünlerin maliyetleri daha düşük olduğundan sertifikalı tohumluklara göre daha ucuza satılabiliyor. Haksız ticarete konu olan bu kaçak tohum, fide ve fidanlar, kaliteli ve sertifikalı materyallerin satışını olumsuz etkiliyor. Ayrıca vergilendirilemeyen kaçak satışlar nedeniyle bitkisel üretimde verim ve kalite düşük olduğundan, çiftçimiz ve milli ekonomimiz büyük zarar görüyor. Kayıt dışı, sahte ürünlerin fide, fidan ve yumru ile çoğaltılan bitki türleri başta olmak üzere topraklarımıza hastalık bulaştırma ihtimali çok yüksek” ifadelerini kullanmıştır.
  • Kaçak tohumluk; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylı olmayan, hiçbir kontrolü yapılmayan yani, çeşidin ismine doğruluğu, genetik safiyeti, biyolojik özellikleri, çimlenmesinin yeterliliği, hastalıklardan ari olup olmadığı bilinmeyen üründür (TÜRKTOB, 2017
  • Belediyelerin tarıma ve kırsal kalkınmaya hizmet adına tohum eleme makinası (selektör) dağıtmasının kaçak tohumluk üretimi ve satışını, dolayısıyla haksız rekabeti körüklediğini ifade eden Yılmaz, “Ülkemizde ihtiyacımızı karşılayacak kapasitede, dünya standartlarında, gelişmiş bir tohum endüstrisi var. Yeterli çeşidimiz var, bu çeşitlerin tohumluklarını üreten sayıları sekiz yüze yaklaşan kuruluşumuz var. Bu nedenle belediyelerin selektör dağıtması artık son bulmalı. Tohumculuk sektörüne mutlaka hizmet edilecekse sertifikalı tohumluk dağıtılsın.” şeklinde kaygısını ve önerisini ifade etmiştir.
  • İl Özel İdarelerinden belediyelere devredilen tarım-kırsal kalkınma yetki ve sorumluluklar kapsamında belli bölgelere dağıtılan veya bizzat belediyeler tarafından kurulup işletilen tohum eleme (selektör) tesisleri, çiftçilerin kendi tohumluklarını eleme ve ilaçlamalarını gerçekleştirerek, sıradan, kötü özellikteki ürünün tohumluk olarak kullanılmasının önüne geçerek olumlu katkı yaparken; piyasa ürünlerinin, özellikle kamu ve özel sektöre ait yeni çeşitlerin ürünlerinin, kaçak ve yasa dışı bir şekilde buralarda elenmesi ve piyasaya tohumluk diye satılması sektörün gelişmesini ve tohumluk üretiminin kayıt altına alınmasına engel, helal olmayan kazanç gibi bir durum yaratmaktadır.
  • Son yıllarda çevreye duyarlı üretim yapma tekniklerini gündeme getiren pek çok sivil toplum örgütü, üreticinin elindeki köy popülasyonlarının takas yoluyla el değiştirmesini, böylece mevcut gen kaynaklarımızın kaybolmalarının önüne geçilebileceğini savunmaya başlamışlardır. Bu amaçla 2010 yılından beri belediyeler tarafından yerel türlerimizi ve çeşitlerimizi koruma adına ‘Tohum Takas Şenlikleri’ düzenlenmeye başlanmıştır. Bu şenliklerde küçük üreticiler ellerinde bulunan tohum örneklerini şenliğe katılan üreticilerle değiş tokuş yapmaktadır. Bu şenliklerden bir kısmı, başladıktan sonra bir veya iki yıl devam edip daha sonraki yıllarda sürdürülememiştir. Şenliklerin sürdürülebilirliği belediyelerin desteğine bağlı kalmıştır. Tohum takas şenliklerinin; değiş tokuş fırsatı, çeşitliliği artırma, deneyimi ve bilgiyi paylaşma, farkındalık yaratma, eğitim fırsatı pek çok faydasından söz edebilir olduğu savunulmaktadır (Yanmaz, 2016).
  • Bununla birlikte tohum takasının önemli sorunlara da yol açabileceği göz ardı edilmemelidir. Kontrolsüz bir tohum takasının sakıncalarını şu şekilde sıralanabilir; 1) takas edilen tohumların götürüldükleri bölgelerde iyi performans göstermemektedir, 2) tohumla taşınan hastalık ve zararlılar (Şu anda fark edilmese de tohum takas şenliklerinin sayısının artması ile takas yoluyla hastalık ve zararlıların da ülke geneline yayılma riskinin bulunacağını unutmamak gerekir), 3) gen kaynaklarının kaybı.
  • Doğal olarak kendi çabalarıyla dar alanlarda üretim yapan küçük çiftçiler kanalıyla yerel gen kaynaklarımızı korumak mümkün olamayacaktır. Küçük çiftçilerin elinde bulunan tohumların değişik aktivitelerle ülke içinde yayılmasının da sakıncaları giderilmelidir. Dolayısıyla yerel çeşitlerin kayıt altına alınması ve sınırlı da olsa üretimleri konusunda üreticiyi bilinçlendirecek eğitimlerin yanında tohum üretiminin kontrolsüz dağılımını engellemek için de gerekli mevzuat düzenlemelerinin yapılması bir an önce da gerçekleştirilmelidir (Yanmaz, 2016).
  • Tohumculuk Kanunu ile standardizasyon sorunu yarattığı gerekçesiyle yerel tohumların satışına yasaklama getirilmiş olması oldukça medyatik bir konu olmuş ve ticari tohumluğun aleyhinde gündem oluşturmada kullanılan bir olgu durumuna gelmiştir. İşin gerçek ölçeğinde gereken yerine oturtulabilmesi için yerel tohumların kamu kuruluşları tarafından üniversiteler ve tohum takas şenlikleri yapan STK’larla işbirliği yapılarak yerel çeşitlerin toplanması, özelliklerinin belirlenmesi ve ilgili mevzuatının tamamlanmasıyla kayıt altına alınıp tohumluk üretimlerinin gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Bu yapıya da Türkiye Tohumcular Birliği şemsiye görevi görme durumunda olmalıdır.
  • İhraç müsaadesi ve sağlık sertifikasını almak için gereken prosedür bir haftayı geçmektedir. Bu da ihracatı olumsuz etkilemektedir.
  • Her ülkenin bazı hastalık ve zararlılara karşı koyduğu karantina tedbirlerine uymak tohum ithâlâtı ve ihracatı açısından yasal zorunluluk olmuştur ama uygulamada bazı ülkelerde bürokrasi çok yavaş işleyerek işleri zorlaştırmaktadır.
  • Diğer bazı ülkelerdeki bürokratik işlemlerin de çok yavaş olması, ayrıca buna mevzuattaki uyumsuzlukların da eklenmesiyle ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Söz konusu ülkelerin karantina mevzuatları incelenerek bu konuda hem uyumlaştırma çalışmaları yapılmalı hem de işlem kademelerinin basitleştirilmesi sağlanmalıdır.
  • Sebze tohumu ihracatında ve ithalatında bazı hastalıklarla ilgili istenen testlerin uzun zaman alması ve test için istenen tohum miktarının fazla olması tohumluk ithalatında ve ihracatında gecikmelere ve sıkıntılara neden olmaktadır.

Mevzuat ve yasal yol sorunları:

  • Üyelerin alt birliklere komisyon olarak kârlarından değil de cirolarından binde üç oranında ödeme yapma zorunluluğu gündemi meşgul etmekte ve üyelere ekonomik yük olmaktadır. Tarım İl Müdürlüğü’nün Tohumculuk Kanunu’na getirdiği yorum ile birden fazla birliğe üye olmak zorunda bırakılan firmaların ise durumları çok daha vahimdir. Her alt birlik ayrı ayrı üyelerinin cirolarından binde üç komisyon istemektedir. Bu sorun çözülmelidir.
  • Tohumculuk Kanunu’nun tazminatları düzenleyen 11’inci maddesinde; tazminat miktarının belirlenmesi açık değildir. Uygulamada aynı veya benzer durumlarda bile çok farklı tazminat miktarları ortaya çıkmaktadır.
  • 5553 sayılı Tohumculuk Kanun’u tohumculukla ilgili ihtisas mahkemelerinin kurulmasını öngörmüştür. Tohumculukla ilgili anlaşmazlıklar mahkemelerde uzun süre sürüncemede kalmakta ve sonuçlanmamaktadır.
  • Adalet Bakanlığı ile görüşülerek Tohumculuk İhtisas Mahkemeleri’nin kurulmasının gündeme alınması ve hâkimlerin bu konuda eğitimlerinin sağlanması önemli görülmektedir. Ayrıca, Hakem Kurulları’nın faaliyete geçirilmesi gereklidir.

Tescil ve sertifikasyon:

  • Tohumluk üretiminde kullanılan sertifikalı tohumluğun kaynağı ve standardı konusuna TTSM tarafından müdahil olunmalı ve kurallar getirilmelidir.
  • Karantina laboratuvarlarında personel ve alt yapı sıkıntılarından kaynaklanabilecek aksaklıkların acilen giderilmesi, yapılan testlerde kullanılan metotlardan kaynaklanan problemler var ise daha kısa sürede, güvenilir sonuçlar veren metotların araştırılıp devreye sokulması yönünde gerekli önlemlerin alınmasına acilen ihtiyaç vardır.
  • Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, döner sermaye ücretleri her yıl düzenli bir şekilde artırılmaktadır. Ülkemiz tarımı için stratejik bir girdi olan tohumluğun üretimine ve ithaline ilişkin iş ve işlemlerinden alınan ve her yıl artarak devam eden ücretlerin fazlalığı tohumculukta maliyeti artırmaktadır. Sektöre yük getiren ve rahatsız eden bu ücret artışlarının, ülkemiz tohumculuğunun geliştirilmesi için daha düşük tutulması ve belirleme aşamasında sektör katılımının sağlanması gereklidir.
  • Çeşit Kayıt Sistemi gereği yurt dışından Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü’nün (TTSMM) yurt dışındaki eşdeğeri kuruluşlardan belgeler talep edilmektedir. Bu belgelerin TTSM tarafından elektronik ortamda kabul edilmesi ile ilgili gerekli düzenleme yapılmalıdır (Örnek: İtalya FYD Test raporları ve Çeşit Özellik Belgelerini sadece elektronik ortamda göndermektedir).
  1. Amaçlar ve Hedefler:
  • Sürdürülebilir  ve uluslararası  düzeyde  rekabetçi bir  tohumculuk  sektörüne sahip olmak.
  • Toplam ticari tohumluk hacminin hükümet politikaları, özellikle sertifikalı tohum kullanımı, üretimi ve yerli çeşitlerin tohumluklarının ihracatının desteklenmesiyle 2023 yılında tohumluk üretimini 1.500.000 tona ve tohumluk ticaretini 2.500 milyon TL seviyelerine çıkartmak.
  • Ülkemizi özel sektör öncülüğünde, kooperatifler, birlikler, kamu kuruluşları, Ar-Ge yapan üniversiteler ile bireysel araştırmacı ve üreticilerle “Tohumculuk Üssü
  • Tohum üretiminde  modelbölgesinde  liderdünyada  marka
  • Tohumculukta “kendine yeten, dünyaya satan bir ülke olmak.
  • Türkiye’de kaliteli ve verimli ürün üretimi için “Sertifikalı tohumluk, sertifikalı tarla ve sertifikalı çiftçi” yaklaşımını benimsemek ve yerleştirmek.
  • Kurumsal yapıyı ve teknik kapasiteyi güçlendirmek.
  • Güçlü ve milli ıslah programı ile marka çeşitler geliştirerek uluslararası alanda söz sahibi olmak.
  • Sektörün Ar-Ge  altyapısı  güçlendirmek.
  • Kurulan yeni sistem ve laboratuvarların etkin bir şekilde çalıştırılması için gerekirse yurt dışından belirli süreliğine uzman istihdam edebilmek.
  • Ülkenin kamu ve özel biyoteknoloji ve moleküler biyoloji alt yapısını güçlendirerek, üretimi yapılmazsa bile biyoteknolojik (transgenik) çeşit geliştirebilecek hale getirmek.
  • Sektörün kalifiye Ar-Ge elemanı ihtiyacını; sektör, kamu araştırma kuruluşları ve üniversiteler arasında oluşturulacak lisans eğitimi, yüksek lisans eğitimi, pratik ve teorik kurs ve etkin staj yöntemleriyle karşılamak. Örnek olarak; sadece belli ürün ve ürün grubu ıslahına yönelik olarak ön lisans (Güdümlü ve seçilmiş meslek yüksekokulları) ve lisans programları ile özel kurslarla AR-GE elemanı yetiştirilebilir. Ayrıca üniversite araştırma personeli, öncelikle sektördeki firmalar olmak üzere, kendi kuruluşları için ıslah çalışmaları yürütebilmesi sağlanabilir.
  • Kamu enstitülerince geliştirilen çeşitlerin üretime daha hızlı girebilmesi ve etkin kullanımı için özel sektörün tanıtım ve pazarlamadaki üstün dinamizminin devreye sokularak, tohumculuk sektörün teknolojik olarak dışa bağımlılığını azaltmak, yerli teknoloji kullanımını yaygınlaştırmak.
  • Amacı, kamu kurumlarında ıslah edilen çeşitlerin, geliştirilen teknolojilerin transferi için faaliyet göstermek; kamu araştırma kuruluşlarının geliştirdiği bitki çeşitleri, know-how ve ıslahçı hakları için ticari lisanlar vermek olan; bir şirket veya organizasyon kurulmasını sağlamak veya kurulacak böylesi bir yapı ile anlaşma çerçevesinde ortak çalışmak.
  • Çeşit geliştirme ve testleme konusunda çalışan kamu araştırma kuruluşlarının etkinliğinin artırılarak zaman içinde özerk hale gelmelerini sağlamak.
  • Yurtdışında çeşit tescil ettirme ve tanıtım çalışmalarını desteklemek.
  • Yerli tohumluk firmalarının birleşmelerini teşvik edici tedbirler almak, özendirmek ve desteklemek.
  • Tohumculuk sektörüne yönelik  kamuoyunda oluşan olumsuz ön yargıları, bilgi kirliliğini,  şehir efsanelerini uygulamalarla ve tanıtımlarla ortadan kaldırmaya, önlemeye yönelik tanıtım  ve bilgilendirme faaliyetleri yapmak, olumlu imaj yaratmak.
  • Sektör paydaşları arasındaki bilgi paylaşımı, iletişim ve işbirliğini artırmak.
  • Türk tohumculuk sektörünün Orta Doğu, Orta Asya, Afrika başta olmak üzere, Güney Amerika, Avrupa ve Amerika’da söz sahibi hale getirmek.
  • Yalnızca tohumluk değil; çeşit ihraç eden ülke konumuna gelmek.
  • Ar-Ge, üretim ve pazarlama aşamalarında geniş ölçüde entegrasyonu sağlamak.
  • Ekolojik ve lojistik avantajlarımızı kullanarak süs bitkilerinde üretim ve pazarlama üssü olmak.
  • Dünya fidancılığında tercih edilen marka olmak.
  • İleri  teknoloji ile kaliteli ve güvenilir fideler üretmek.
  • Tohumculuk sektöründe kurumsallaşmayı, profesyonelleşmeyi sağlamak ve tohumculuk sektörün dinamiklerini daha iyi anlamak.
  • Profesyonel tohum yetiştiriciler ile Türk tohumculuğunun rekabet  gücünü arttırmak
  • Özel sektör tohumluk transferinden tohumluk teknolojisi transferine ve oradan da tohumluk teknolojisi geliştirmeye yönelmek ve özel sektör kurumlarının araştırma geliştirme alt yapılarını daha çok geliştirmek.
  • Sebze tohumluğu üretiminin ülke ihtiyacını karşılama oranının 2023 yılında %75 olmasını sağlamak.
  • Tohumculuk Ar-Ge- yatırımlarına daha fazla destek ve yatırım muafiyeti sağlamak.
  • Yerli tescil edilen tohum çeşitlerinin tohumluk üretim ve ihracatına daha yüksek destek sağlamak.
  • Tohum yetiştiriciliği sisteminde kalite, standart ve sürdürülebilirlik ölçütlerini geliştirmek.
  • Tohumluk ticaretini kayıt altına almak ve kuralsızlıktan ve kalitesizlikten kurtarmak.
  • Tescil işlemleri AB tohumculuk düzenlemeleriyle uyum çerçevesinde basitleştirilmeli ve bazı türler (yem bitkileri, sebzeler) için şu anda uygulanmayan DUS testleri geliştirilmelidir. Yabancı ülkelerde ve elde edilen DUS sonuçlarını Türkiye’nin kullanma imkânını resmî olarak sağlamak için Türkiye ile ilgili ülkelerin tescil kurumları arasında iki taraflı anlaşmaların geliştirilmesi gereklidir.
  • Sertifikasız tohumluk üretimi ve ticaretini, kayıt ve kontrol altına almak.
  • Tohumculukta yerli firmalara yurtdışında ürettikleri tohumlara ülkemizde re-export imkânı vermek.
  • Kaçak yoldan sertifikasız tohumluk satışları konusunda çiftçiyi bilinçlendirmek ve bunların satışlarını engellemek.
  • Dağıtılan  sertifikalı  tohumlukların  güvencesi olmak  ve kullanımını  yaygınlaştırmak
  • Kamu tohumluk sertifikasyon kuruluşlarını merkezle aynı organik çatı altında birleştirmek ve bölgesel sertifikasyon uygulama farklılıklarını en aza indirmek.
  • Tohumluk sertifikasyonunda yasayla kurulmuş ilgili alt birlikler, üniversite ve ilgili birliklerin laboratuvarlarını kurarak sistem içinde yer almasını hızla gerçekleştirmek.
  • Yetki devri ve denetimle ilgili mevzuat düzenlemesi tamamlanarak uygulamaya geçirmek.
  • Mevzuatta ve uygulamada olabilecek aksaklıkları mevzuat değişiklikleri ve uygulamada belli bir standart oluşturarak çözüme kavuşturmak.
  • Çeşit tanıtımı ve adaptasyonlarını izlemek amacıyla Bakanlık, Türkiye Tohumcular Birliği ve Alt birlikler, TZOB, ilgili sanayiciler, kooperatifler, firmalar, Tarım İl Müdürlükleri, İl Özel İdareleri ortaklığıyla çeşit ve ürün demonstrasyonlarını yürütmek, ürünlerin kalite analizlerini ortaklaşa yaptırmak.
  1. Stratejiler, Politikalar ve Eylemler:
  • Tohumculuk sektöründeki çok sayıdaki “tohum üreticisi ve sanayicisi” firma sayısının azaltılması; bunu gerçekleştirebilmek için tohum yetiştiricilerine cazip destekler verilerek tohum üretici firmaların tohum yetiştirici firma olmalarının sağlanması ve böylece daha az sayıda güçlü tohum üreticisi ve sanayicisi firmaların olması;
  • Yetkilendirilmiş Tohumcu Kuruluş ve Özel Sektör Tarımsal Araştırma Kuruluşu” olma şart ve kriterlerinin yükseltilmesi ile tohumculuk teknolojisi konusunda yatırım yapanlar ile sadece tohumluk ticareti ile uğraşanların birbirinden farklı değerlendirilmesi;
  • TÜRKTOB’un yurt dışında tohumluk yatırım, üretim, ticaret ilişkilerini ve firmalara yol gösterici çalışmaları ticaret ataşelikleri ve DEİK-TİKA temsilcilikleri ile birlikte koordine edecek ve yapacak bölgesel temsilcilikler açması;
  • Tarım Bakanlığı tarafından “araştırıcı kuruluş izni” verilen tohum firmaları, Ar-Ge merkezi olabilmek için zorunlu araştırmacı sayısı son düzenlemeyle 15’e düşürülen araştırmacı sayısı yerine 5 araştırıcı istihdam etmek kaydı ile Ar-Ge kanunundan yararlanan birer tarımsal Ar-Ge merkezine dönüştürülmesi;
  • Çeşit teknolojileri bakımından geniş ölçüde dışa bağımlılığın olduğu birçok bitki türünde (patates, mısır, ayçiçeği, şeker pancarı, soya, bazı yem bitkileri ve sebze türleri gibi) Ar-Ge desteklerinin öncelikle olması ve destekleme modelinin geliştirilmesi;
  • Yerli hibrit sebze, pamuk, ayçiçeği, mısır çeşitleri ile çeltik, buğday gibi ürünlerin çeşit ve tohumluklarının yurtdışında satışlarının daha fazla gerçekleştirilmesi;
  • Belirli türlere özgü Ar-Ge çalışmaları çerçevesinde yurtiçi ve yurtdışı eğitim imkânlarının geliştirilmesi;
  • Tohumculuk firmalarının dünya ile rekabet edebilmeleri ve geleceklerini sürdürülebilir kılabilmek için ıslah programlarını destekleyecek güçlü bir biyoteknoloji ve moleküler biyoloji laboratuvarına sahip olmaları gerekmektedir. Bu yapı da ancak güçlü bir Ar-Ge alt yapısının ve merkezinin oluşturulmasının sanayi-üniversite-devlet işbirliği ile gerçekleştirilmesi;
  • Sektöre yönelik çalışacak belirli bölgelerde seçilen ziraat fakültelerine bağlı; yerli-yabancı özel sektör ve kamu Ar-Ge kuruluşları ile işbirliği ve ortaklığıyla ıslah, tohumculuk teknolojileri, hastalık testleri ve biyoteknoloji konularında Ar-Ge ve eğitim çalışmaları yapacak “Araştırma ve Eğitim Merkezleri” kurulması;
  • Yetişmiş kalifiye Ar-Ge elemanı ihtiyacına çözüm getirilmesi bakımından, ara kademe eleman yetiştiren okullar ile tohumculuk yüksekokullarının devamı olacak, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde tohumculuk üzerine eğitim veren yüksek eğitim kurumları oluşturulması ve buna yönelik aşağıdaki desteklerin verilmesi;
    • Sektör paydaşlarına yönelik olarak hizmet içi eğitim organizasyonları,
    • Üniversiteler ile birlikte lisansüstü eğitim ve ihtisas eğitimi organizasyonları,
    • Kısa dönemli beceri kazandırma eğitimleri,
    • Sektör üyelerine ilgili birlikler vasıtasıyla insan kaynakları hizmetinin sunulması.
  • Lise düzeyinde meslek okulu kapsamında kamu, kooperatif-birlikler ve TÜRKTOB-alt birlikler konsorsiyumu tarafından uygulama ağırlıklı eğitim-öğretim yapacak ve bursla öğrenci alacak “Tohumculuk Lisesi”, “Seracılık Lisesi”, “Laboratuvar Lisesi”, “Bitki Koruma Lisesi -Patoloji Lisesi”, “Bitki yetiştiriciliği Lisesigibi okulların kurulması;
  • Tohum üretimi, tohum işleme, seracılık, laboratuvar teknikleri, bitki koruma teknikleri, bitki yetiştiriciliği gibi konularda yerleşik ve seyyar 2-4-6 aylık gibi sertifika programlarının ve kursların düzenlenmesi;
  • Çalışan ve emekli ıslahçı kamu araştırmacılarını özellikle orijinal tohum üretimine yönlendirilmesi ve teşvik edici sistemlerin geliştirilmesi;
  • Tohumculuk sektörünün ihtiyacı olan, hastalık ve zararlılarının modern teknolojik yöntemlerle hızlı, kolay ve doğru bir şekilde test edilebildiği donanımlı bir araştırma test laboratuvarı kurulması;
  • Özel sektörün gerek kamu araştırma kuruluşları, gerekse üniversiteler ile ortak Ar-Ge projeleri ile desteklenmesi; TÜBİTAK, TEYDEP, TTGV gibi Ar-Ge destek kaynaklarını daha yaygın ve geniş boyutta sektör kullanımına verilmesi;
  • Ar-Ge alanında kamu, üniversite, özel sektör ve uluslararası kuruluşlar arasındaki koordinasyon  ve işbirliğinin  artırılması;
  • Gen bankalarında bulunan materyalin kamu ve özel sektörle karşılıksız paylaşılması;
  • TAGEM tarafından geliştirilen hat ve yarıyol materyallerinin, sektör kullanımına sunulmasındaki şartların ve bedellerin belirlenmesinde sektör lehine yapıcı ve teşvik edici bir yol izlenmesi;
  • Kamu Ar-Ge kuruluşları ile altyapının sürdürülebilir ortak kullanımının sağlanması;
  • Ar-Ge’de kullanılacak makine ve ekipman için gümrük vergilerinin sıfırlanması;
  • Ar-Ge yapan küçük ölçekli firmaların kümeleşmeleri halinde özel destek kapsamına alınması;
  • Ar-Ge destek modelinin geliştirilmesine yönelik araştırma yapılarak paydaşların ve kıstasların belirlenmesi;
  • Tohum kaplama teknolojilerinin geliştirilmesi için bu konuda teknoloji transferi ve ülkemizde teknolojilerinin geliştirilmesi için Ar-Ge desteği, yatırım teşviki ve uygulama desteği verilmesi (kaplanmış tohum kullananlara ve ihraç edenlere daha fazla destek ödenmesi);
  • Çeşit tescil sisteminde sektör paydaşlarından geniş katılımla oluşturulacak “Çeşit Tescili Danışma Kurulu” oluşturmak ve bu kurulun tavsiye kararları sonrasında dar uzman kadroyla oluşturulacak ve nihai tescile karar verecek “Çeşit Tescil Komitesi” oluşturulması;
  • Ar-Ge, deneme ve ıslahçı materyali vb. amaçlı çoğaltım materyallerinin ithalatı konusunda tohum sağlığı tedbirlerinin göz ardı edilmeksizin ülkemize getirilmesinde kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması;
  • Ülkemizde bodur ve yarı bodur anaç elde edilmesine yönelik ıslah çalışmalarının başlatılması, bu meyanda bakanlığa ait kuruluşlarda ve fidan üreticilerinde kalem damızlıkları kurulmasının zorunlu hale getirilmesi;
  • Ar-Ge yatırımı yapanlara ve geliştirenlere vergisiz teknolojik mal ithal desteği verilmesinin sağlanması;
  • Yeşil alan çim bitkilerinin üretiminin de destek kapsamına alınmasıyla, ithalatın azaltılması ve ülkemizin Türkiye çim tohumu üretiminde önemli konuma getirilmesi
  • Modern fidancılıkla ilgili olarak bunun alt ve üst yapısının gerçekleştirilmesine yönelik yatırım yapacak şirketlere destek verilmesi;
  • Fidan üretiminin kontrol ve denetiminin etkin bir şekilde yapılması;
  • Meyve yetiştiriciliğinde modern yetiştirme tekniklerine uygun olarak sık ve çok sık dikim sistemleri uygulanması; budama, ilaçlama, derim kolaylığı, meyvelerin daha iyi renk alması; birim alana daha fazla fidan dikilmesi; yüksek verim, erken meyveye yatma gibi avantajlardan dolayı bodur anaçlarla bahçe tesisi teşvik edilmesi;
  • Belirli tohum ve klon anacı damızlıkların resmi ve özel fidanlıklarda kurulması;
  • Kaybolmaya yüz tutmuş yerel çeşitlerin fidan üretimi, bahçe kurulması ve üretiminin desteklenmesi;
  • Fidan ve anaç ihracatının hedeflenmesi;
  • TİGEM arazilerinin Ar-Ge çalışmaları, orijinal tohumluk üretimi ve izolasyon mesafesi gerektiren türlerin tohumluklarının üretimi amacına yönelik olarak, özel şartlarla ve daha düşük kira bedeli ile sektör kullanımına sunulması;
  • Tohumculuk birliklerinin kurumsal yapının ve teknik kapasitenin güçlendirilmesi için teknik birimlerinin, sahada çalışan gezisi ekiplerin ve temsilciliklerin; yurtdışı temsilciliklerin kurulması;
  • Sektör  paydaşları  arasındaki  bilgi  paylaşımı,  iletişim ve  işbirliğinin  artırılması ve bu amaçla sektörde  birlikteliğin ve  işbirliğinin  geliştirilmesi için eğitim, yayım, kurs, seminer, tarla günleri, sosyal paylaşım araçları, web tabanlı veri tabanları ve bilgi bankaları gibi yapıların kurulması ve faaliyetlerin yapılması;
  • Sektöre  yönelik bilgi  kirliliğinin  ve asılsız bilgilerle kamuoyunda algı oluşturulmasının önlenmesi için kamu spotları, reklamlar, tv-radyo programları, basın toplantıları, bilgilendirme toplantıları, hükümet yetkilileri ile medya buluşmaları, bilim camiasıyla ortak konferans ve açık oturumlar, köşe yazıları, broşürler gerçekleştirilmesi;
  • Üretim maliyetlerini azaltıcı tedbirlerin alınması (Düşük fiyatlı tarım yakıtı, hazine arazilerinin düşük fiyatla tahsisi, çalışanların sigorta bedeli destekleri, düşük sulama bedeli vb.):
  • Tohumculuğumuzu geliştirmek için temel faaliyet konusu Ar-Ge olan ve yoğun araştırmalar sonucunda buradan geliştirdiği çeşitleri satan tohumculuk firmalarının SSK primleri, stopaj, KDV ve gelir vergilerinden muaf tutulması;
  • Gerektiğinde ithal tohumluğa yüksek gümrük vergisi uygulanması;
  • Tohumluk desteklerinin sürekli hale getirilmesi ve ürün üretim havzalarıyla ve prim destekleriyle önceliklendirilerek verilmesi;
  • Ziraat Bankası’nın sağladığı düşük ya da sıfır faizli kredi kullanımında, bankanın iç mevzuatından kaynaklanan sorunların giderilerek krediden yararlanma koşullarının kolaylaştırılması;
  • Tohumluk ithalatında, zirai karantina kapsamındaki ulusal ve uluslararası mevzuatın uygulanmasında, sektörün önünü açacak güncellenmelerin yapılması;
  • Bitki gruplarına göre hazırlanmış olan sertifikasyon ve pazarlama yönetmeliklerinin, uygulamada karşılaşılan sorunlar çerçevesinde güncellenmesi;
  • ISTA kurallarına göre analiz yapan özel sektör yetkilendirilmiş sertifikasyon laboratuvar denetimlerinin, ISTA’nın akredite laboratuvar denetimlerinde uyguladığı denetim süreleri ile uyumlaştırılması;
  • Kayıt dışı tohumluk üretiminin ve pazarlanmasındaki piyasa denetimi etkinliğinin artırılması, bu etkinlik arttırılırken, ilgili alt birliklerden delillere dayalı olarak yapılacak ihbarların derhal dikkate alınmasını sağlayıcı yasal değişikliğin, açık hükümlerle, ilgili mevzuata derç edilmesi;
  • Yetkilendirme belgelerinin TÜRKTOB (ve ilgili Alt Birlikler) tarafından verilmesi için girişimlerde  bulunulması;
  • Patates sertifikasyonu konusunda TSÜAB tarafından kurulacak olan şirkete yapılacak yetki devri görüşmelerine paralel olarak, ihtiyaca göre yenilenmesi TSÜAB şirketi tarafından yapılmak üzere, laboratuvar, idari bina ve soğuk hava deposuna uygun bakanlığımızın mevcut binalarından birinin adı geçen şirkete tahsis edilmesi;
  • Tohumculuk İşletmeleri’nin “Sanayi İşletmesi” sayılması ve böylece KOBİ desteklerinden yararlandırılması;
  • 5553 sayılı yeni tohumculuk kanunundaki cezai hükümlerin çok ağır olması gelecekte sektörün işleyişine zarar verecektir. Cezai uygulama şöyledir: ilk kusur durumunda 10.000 TL para cezası, ikinci kez tekrarlanması durumunda tohum şirketi beş yıl süre kapatılmaktadır. Verilecek para cezasının uygun bir oranda olması (tohum bedelinin 10 katı tekrarında 20 katı şeklinde) olması ve şirket kapatılması cezasının kaldırılması; 5553 sayılı Kanunda tazminatlarla ilgili 11. ve cezalarla ilgili 12. maddenin acilen değiştirilmesi için gerekli çalışmanın yapılması;
  • Tohum üreticisinin sahip olması gereken vasıflar ve ihtisas konuları arasındaki farklılıkların tekrar gözden geçirilmesi;
  • Ülkemiz karantina uygulamalarında resmî işlemlerin çok uzun sürmesi nedeniyle, resmî işlem aşamalarının ve sürelerinin azaltılması için ülkemiz mevzuatında gerekli düzenlemelerin yapılması;
  • Sertifikalı tohumluğun bir üretim maliyetini zora sokabilecek TİGEM’in düşük fiyat belirlemesi uygulamasından vazgeçilmesi ve tohumluk fiyat tespitlerinde TİGEM’in kamu ve özel kuruluşlar ile istişarelerde bulunması;
  • Hububat tohumluk üretim ve dağıtımları, üretim programlarıyla ilgili bakanlık istatistik bilgilerinin zamanında ve sağlıklı olarak toplanması;
  • Buğdayda tohumluk kalitesinin yükseltilmesine ihtiyaç vardır. Laboratuvarı standartlarının ve döl kademesinin gözden geçirilmesi ve hatta Sertifikalı-3 kademenin AB ülkelerinde olduğu gibi kaldırılmasının tartışılmaya açılması;
  • Baklagillerde sertifikalı tohumluk kullanma alışkanlığını artırmak için ihtiyaç duyulan ilave tedbirlerin alınması;
  • Tohumluk  üretimlerinin her  havzada destek  kapsamına  alınması;
  • Kayıt dışı tohumculuk sektöründen kayıtlı tohumculuk sektörüne dönüşümünün sağlanması
  • Sertifikalı fidan üretimi artması istenen ürünlerin öne çıkartacak şekilde teşvik edilmesi;
  • Desteklemelerin ağırlıklı olarak entegre bahçe tesisi ve bakımına yönlendirilmesi;
  • Sertifikalı tohumluk kullanım desteğinin belirlenecek havzalar bazında değişmesi;
  • Ürününe ödenen prim desteğinin sertifikalı tohumluk kullanımı ile irtibatlandırılması ve sertifikalı tohumluk kullanımı ile irtibatlandırılan prim ödemesinin kademeli olarak uygulanması;
  • Özellikle millî çeşitlerin tohumluklarının üretiminin ve ihracatının farklı yüksek oranda desteklenmesi;
  • Yüksek yurtiçi üretim maliyetlerine karşı avantaj sağlayacak ve Türkiye’yi Avrupa’nın tohum üretim üssü konumuna taşıyacak olan ihraç amaçlı tohum üretiminin desteklenmesi.

 

KAYNAKLAR:

2007 Yılı Tarımsal Değerlendirme Raporu. Türkiye Ziraatçiler Derneği.

Akdeniz Ü. Ziraat Fakültesi. Atatürk ve Tarım (http://ziraat.akdeniz.edu.tr/ataturk-ve-tarim/)

Altındal, D. ve Akgün, İ. /’016). Bitki Genetik Kaynakları ve Tahıllardaki Durumu. Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 2015; 12(1) : 147 – 153.

(http://dergipark.gov.tr/download/article-file/259496)

Aygun İ. Ö. (2011). Türkiye Tohumculuk Sanayisinin Gelişimi ve Hedefleri.

Bağcı, A. (2013). Bitki Islahı Gelişmeleri ve (Ülkemiz İçin) Yapılması Gerekenler! TÜRKTOB Dergisi, 5. Sayı.

Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü. (2015). Bitki Islahçı Hakları Raporu-2015  (https://www.tarim.gov.tr/BUGEM/Belgeler/Bitkisel%20%C3%9Cretim/Tohumculuk/Islah%C3%A7%C4%B1%20Haklar%C4%B1/Bih_Rapor_2015.pdf)

Çakmak, E., Dudu H. ve Öcal N. (2009). Tarım Sektöründe Etkinlik Analizi. TEPAV yayını, Ocak 2008.

Dernek, Z. (20096). Cumhuriyet’in Kuruluşundan Günümüze Tarımsal Gelişmeler. Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 1(1):1-12, 2006 ISSN 1304-9984 1

Donat, İ. (2017). Tarımda ithalata yol açan 8 kronik sorun. (http://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/2060403-tarimda-ithâlâta-yol-acan-8-kronik-sorun/)

DPT 9. Kalkına Planı (2007-2013) 2011 yılı programı.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (2017). 2018-2022 Stratejik Plan.

(http://www.tarim.gov.tr/SGB/Belgeler/2013-2017/GTHB%202018-2022%20STRATEJI%CC% 87K%20PLAN.PDF).

Ekonomik Rapor. (2009). TOBB.

GTHB (2016). http://www.tarim.gov.tr

GTHB 2018-2022 Stratejik Plan.

(https://www.google.com.tr/search?q=tar%C4%B1m+bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1+2018-2022+stratejik+plan%C4%B1&oq=tar%C4%B1m+ba&aqs=chrome.0.69i59l3j0j69i61j69i60.6184j0j7&sourceid=chrome&ie=UTF-8)

Halis A., Karaosmanoğlu F. ve Levent H. (2008). Türkiye’de Tarım ve Gıda: Gelişmeler, Politikalar ve Öneriler. Mayıs 2008. TÜSİAD Yayın No: T/2008-045/459.

Karahan, S. (2016). Türkiye’de Tarımsal Yayım ve Çeşit Tanıtım Çalışmaları. Türktob Dergi, Yıl: 2016, Sayı 19, sayfa 57-60.

Karahan, S. (2017). Türkiye’de Tarımın Yapısı ve Kaynakları: Tehditler ve Fırsatlar. (http://misak.millidusunce.com/turkiyede-tarimsal-yapi-ve-kaynaklar-tehditler-ve-firsatlar/)

Karahan, S. (2017-2). Türkiye’de Bitkisel Üretimin Durumu ve Gelecek Stratejileri. (http://misak.millidusunce.com/turkiyede-bitkisel-uretimin-durumu-ve-gelecek-stratejileri/)

Mermer, S. and Karahan. S. (2014). Country Seed Report of Turkey.

Mızrak G. (2017). Tarımın Temel Stratejileri ve Politikaları (Cumhuriyetimizin 100. Yılına Yaklaşırken Tarımsal Hedef ve Stratejiler). Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği ve Vakfı. Sakarya Caddesi, No:30, Yenişehir/Ankara. Şubat, 2017

OECD Tarım Politikaları İzleme ve Değerlendirme Raporu 2016.

OECD‑FAO Agricultural Outlook 2017‑2026.

Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018),  2 Temmuz 2013.

Süsbir Haber. Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği. Yıl 2, Sayı 8, 2017.

Şehirali, S., Özgen, M., Karagöz, A., Sürek, M., Adak, A., Güvenç, İ, Tan, A. Burak, M. Ve Çağlar, H. Bitki Genetik Kaynaklarının Korunma ve Kullanımı.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Yaptığı Konuşma Metni, 8 Kasım 2010.

Tarımsal Araştırma Mastır Planı (2016-2020). (https://www.tarim.gov.tr/TAGEM/Belgeler/yayin/MASTER%20PLAN_2016-2020.pdf)

T. C. Kalkınma Bakanlığı Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018 Bitkisel Üretim Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Ankara, 2014.

Titiz, Ş., Çakıroğlu, N., Yıldırım, T.B. ve Çakmak, S. (2000). Süs Bitkileri Üretim ve Ticaretindeki Gelişmeler.

Tohumculuk, Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü Tarım Ürünleri Daire Başkanlığı.

Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (2016). Tohumculuk Genel Bakış Raporu.

Torun, M. (2017). Tohumculuk Sektörü Ulusal Strateji Geliştirme Projesi

(http://turktob.org.tr/uploads/plugo/Tussside-kapanis-toplanti16052017/St.%20plan%20%20sunu %2016 %20may%C4%B1s.pdf)

TSÜAB-TÜRKTED Ortak Çalışma Grupları Grup Raporları, Antalya-2010.

TÜBİTAK Vizyon 2023. Bilim ve Teknoloji Öngörüsü Projesi.

TÜİK (2016a). Ulusal Hesaplar İstatistikleri, http://tuik.gov.tr

Türkiye’nin Tarımsal Gücü ve Geleceği. MÜSİAD, 2010.

Türkiye’nin Stratejik Vizyonu 2013 Projesi “Tarım, Gıda ve Hayvancılık” Stratejik Vizyon Belgesi, 2014.

Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği. (2016). Türkiye Tohumculuk Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri Hakkında Rapor (2008 – 2016).

(http://www.turkted.org.tr/SORUNLAR_ONERILER_TURKTED.pdf)

TÜRKTOB. (2017). Kaçak Tohuma Dikkat (http://www.turktob.org.tr/en/turkiyede-kacak-tohum-gercegi/24681)

Yanmaz, Y. (2016). Tohum Takası Yerel Çeşitleri Koruyabilir mi? TÜRKTOB Dergi, 2016. 19: 43-45. (http://www.turktob.org.tr/dergi/makaleler/dergi19/43-45.pdf)

http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=27302&tipi=17&sube=0

http://www.tarim.gov.tr/sgb/Belgeler/SagMenuVeriler/BUGEM.pdf

http://www.tarim.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/Tohumculuk/Tohumculuk-Istatistikleri

http://www.tsuab.org.tr/Page/7257/6

 

Yazar

Süleyman Karahan

Peki ben ne yapabilirim?
Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır. TIKLAYINIZ!

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.