Yükleniyor...
Yeni nesil olarak üzerimize düşen görev, Türklüğü bütün İran’da savunmak ve yüceltmektir. Ve bu Kutsal davada kendi devletimiz kadar sevdiğimiz Büyük Türk devleti başta olmakla Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve diğer Türk Cumhuriyetlerini yanımızda ve arkamızda görmek istiyoruz. Çünkü bu strateji, İran Türkleri kadar bütün Türk devletlerini de yakından ilgilendiriyor. İran Türklüğü yalnız bırakılmamalıdır. İran’ın Türklüğü uyduruk Pers Tarih Tezinin kurbanı olmamalı ve buna izin verilmemelidir. İran’da Türk milletini, Azeri-Azerbaycanlı ve gayri Azerbaycanlı diye bölmek, en azından tarihî hafızanın yokluğundan veya siyasî tarih anlayışının gelişmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. İran’da Azerbaycan Türkleri, İran Türkleri deyimi bir sinonimdir, eşanlamlıdır. Bu deyimler bir bütündür, birbirine ters ve zıt değildir. Bunları antagonist-ters-zıt anlamda ele almak sonuç itibari ile Gaşgay’ın, Avşar’ın, Sungurlunun, Horasan Türkünün veya Azerbaycanlının karşı karşıya gelip savaşmasına zemin hazırlamaktır. İran Türklerinin Pan-Farslar karşısında bir bütün olarak ele alınması bizim için hayati önem arz etmektedir ve bu asla unutulmamalıdır. İran’da Türklük, Fars-Pers-Aria uydurmalarına karşı bir bütün olarak varlığını hissettirmelidir. Türkler, İran’daki bölgesel ve yöresel halklara, azınlıklara kardeşçe davranmayı esas strateji olarak benimsemelidir. Adil ve makul istekler üzerinde durmalıdır. İran’daki Türkleri Azerbaycanlı, Avşar, Şahseven, Gaşgay, Türkmen ve benzeri boy adlarıyla bölüp parçalamak, minimalize etmek, mücadelenin en kolayına yani yüz yıldan beri İran’a pers kimliğini dayatanların arka planda istediklerini yapmaktan başka bir şey değildir.
İran Türklüğünü bir bütün olarak, yeniden siyasî alanda gündeme taşımak, oldukça ağır mücadele yoludur. Çünkü tarihi anlayış itibarı ile günümüz şartlarınca en doğru, en düzgün, en faydalı ve kurtarıcı tek yol budur. İran’da Türk milliyetçileri ayağını yere basmalı, boş ve zararlı hayallere kapılmamalı, makul ve olurlu stratejik istekler üzerinde durmalıdır. Çünkü İran’daki Türklük harekâtı, yalnız İran’da değil kardeş ve büyük Türkiye ve Kafkasya’yı temsilen büyük Azerbaycan, Kazakistan ve diğer Türk devletleri ile beraber bölgemizde ve bütün Türk dünyasında önümüzdeki yüzyılda oldukça önemli rol oynamaları olağan süreç sonucu olabilir. Bugün İran Türk Milli Hareketi için en esas stratejik hedef Türk dilinin resmî, hukukî ve zorunlu devlet dili olmasıdır. İran’daki Türk milli Hareketçileri, insani değerleri her şeyin üstünde tutmalı ve kardeş halklar olan Kırmanci, Surani, Gurani, Lor, Lar, Lek, Gilek, Tat, Tacik (Tatcık), Arap ve Beluç gibi halkların dil ve kültürlerinin yöresel ve bölgesel bir şekilde resmî statü kazanmasını ve ortak dil olarak Türkçenin zorunlu devlet dili olmasını esas strateji olarak benimsemelidir. İran’da Türk milletinin meşru hak ve hukukunu korumakla kendini yükümlü kılan “Türk Milli Hareketinin” temel gayesi, ülkenin asli ve kurucu unsuru olan Türklerin yanı sıra bütün azınlıkların hak ve hukuklarının elde edilmesini, uygulanmasının temin edilmesini ve korunmasını amaç edinmelidir.
İran Türk Milli Hareketi, İran’ı Türk dünyasının ayrılmaz birer parçası olarak görmeli ve içten ona inanmalıdır. Bu, “Türk Dilinde Medrese (Okul), Olmalıdır Herkese” şiarı, İran’ın tarihî hafızasının DİRİLMİŞ ve UYANMIŞ şuurunun tezahür biçimidir. Bu sloganın uygulanmasını, tarihî hafızasını berpa etmiş, vatan ve millet anlayışını reddetmeyen ve insanî değerleri her şeyin üstünde tutan her bir İranlının kabul etmesi ülkenin bütünlüğü, refahı, gelişmesi ve ilerlemesi için elzemdir. İran’da “Türk Dilinde Medrese (Okul), Olmalıdır Herkese” şiarı, Türklerin asli ve kurucu unsur olduklarının tezahür biçimidir. Ancak İran’daki Türkler ve özellikle Milli Hareket, nicelik ve nitelik itibarı ile henüz o aşamaya ulaşmamıştır. İran’da Türk Milli Hareketi, son yüz yılda dayatılmış olan yok edici Pers kimliğinin karşısında geçici korunaklı kimlik olarak benimsediği Azerilik, Azerbaycanlılık, Horasanlılık, Türkmenlilik, Gaşgayilik ve benzeri yapay kimliklerin, zaman aşamasında Türklüğün yerine oluşmuş olan alternatif siyasi-kültürel cereyanın etkisinden kendini kurtaramamıştır. Kendini kurtaramaması genel olarak bütün Türk dünyası için özel olarak İran Türklüğü için telafisi oldukça zor olan ağır sonuçlar doğuracaktır. Bunun için biran önce bu hastalıklı yapay kimliklerden kurtulmak gerekmektedir. İran’da Türk unsuru, bir bütün olarak var olmalıdır. Azerbaycan Türkü, Gaşgay Türkü, Horasan Türkü, Türkmen ve benzeri kimlikler, bölgesel alt kimlik olarak kabul edilmeli ve bir an önce asli ve üst kimlik olan Türklüğü eksiksiz şekilde (Azerbaycan Türkü, Gaşgay Türkü vb. olmaksızın, sadece Türk olarak) benimsenmesi gerekmektedir. Ülkenin asli ve kurucu unsuru olarak gelecekte bütün azınlıkları kendi etrafında birleştirmek gibi önemli mesele de milli gayelerinden biri olmalıdır.
Ne yapılması gerekiyor, sorusunun cevabı esasen iki kesimin – mevcut İran İslam Cumhuriyeti (iktidar ve ya Muhalefet) ve Nizam dışı muhalefetin (Opozisyon) içinde bulunan Türklerin eylem ve tutumlarında saklıdır. İran İslam Cumhuriyetinin içinde bulunan veya onu çeşitli nedenlerden dolayı savunan Türklerin anlaması gereken şey, hükûmetin Türk karşıtı Pan-Farsist siyasetlerine destek verdikleri kadar kendi milletine düşman olduklarının bir an önce farkına varmaları gerekmektedir. Türk karşıtı siyasete destek vermek veya bu Türk karşıtı siyaseti uygulayanları savunmak, kendi milletimizin sonunu getirecek sürece hizmet etmektir. Her bir Türk olduğu konumda Türk ve Türklük değerlerini savunmalıdır. Türk dilinin resmi ve hukuki devlet dili olarak kabul edilmesi uğrunda mücadele etmeli veya bu mücadeleye destek vermelidir. Türklüğünü savunmayan bizden değildir, ilkesi her kesim için geçerli olmalıdır.
Nizam dışı muhalefet (Opozisyon) kesimlerine gelindiğinde ise genel olarak dikkat edilmesi gereken mesele, Sağ, Sol, Merkez, Dini, Liberalist, Sekülerist veya herhangi bir marjinal grubun içinde bulunan Türklerin kendi çevrelerinde Türklük taleplerinin savunulmasının esas strateji olarak ele alınmasıdır. Başka bir ifade ile istenilen fikri bir cereyanda Türklüğün ön plana alınması için gerekli düşünsel ve maddi mekanizmaların oluşturulması gerekmektedir. Açık şekilde İran’ın asli ve kurucu unsuru olarak, ülke muhalefetinde Türklüğümüzün ön plana alınması temel stratejimiz olmalıdır. Bunun için İran Türk Milli Hareketi, esas muhalefet olarak üç temel stratejik talep üzerinde kilitlenmelidir:
1. İran Türk Milli Hareketine göre Ülkenin asli ve kurucu unsuru Türklerdir. Türk dili resmi ve hukuki devlet dili olmalıdır.
2. İran Türk Milli Hareketine göre mevcut sisteme karşı alternatif devlet yapılanması bütün azınlıkların milli haklarını temin eden, sosyal hak ve güvenliği ön planda tutan, eşitlik ilkelerine dayanan, Liberal – açık iktisadiyat sistemini esas alan, toplumsal Sekülerizme ve tam demokratik değerlere dayanmalıdır.
3. İran Türk Milli Hareketi, arazi bütünlüğünden yanadır, ancak bütün azınlıkların kendini tayin hakkını tanımaktadır.
İran Türk Milli hareketi, bu üç ilkeye dayanarak İran Opozisyon’unda oldukça faal rol üstlenmeyi amaç edinmelidir.