Evet, Ayşe Teyzem söz sende

Ayşe teyzeciğim, yaşın kaç bilmiyorum. Neler yaşadın onu da bilmiyorum. Bu satırlar gözlerine dokunup kayıp gidiyorsa umuyorum ki bundan sonra her şey senin için çok daha iyi olur. Olması için bizim de bir şeyler yapmamız gerekiyor. Şimdi gel biraz dertleşelim seninle.


Paylaşın:

Evet, Ayşe Teyze söz sende. Ne seçeceğine karar verdin mi?

Şimdi sana böyle soranlar aslında 28 Mayıs’ta iki adaydan acaba hangisini seçeceksin diye soruyorlar. Belli ki oy vereceğin adayın ismini öğrenmek istiyorlar. Sen de muhtemelen gönlüne daha hoş gelen bir adayın ismini söylüyorsun. Veya hiç bu konulara bakmıyorsan benim siyasetle hiç işim olmaz diyorsun.

Sevgili Ayşe Teyzem, şimdi aynı soruyu ben de sana soruyorum. Fakat soruyu bir farkla değiştirip soruyorum: Ayşe Teyze, sen bu seçimde aslında neden vazgeçiyorsun? Yani, sen bu seçiminle aslında neyi seçip neden vazgeçeceğinin farkında mısın? Cevap vermeden önce gel beraber biraz sesli düşünelim. Düşünmemiz bitince kararı yine sen ver ama ne kaybedeceğini bilerek ver.

Şimdi Ayşe Teyze, bir şeyi seçerken aslında başka bir şeyden de vazgeçmiş oluyoruz. Yani, seçimimiz aynı zamanda vazgeçtiklerimizi de ifade ediyor. Elbette biz bugün seninle aklımıza gelen yemeklerden akşama hangisini yapalım diye bir seçim yapmayacağız. Geleceğimizde neler olsun neler olmasın diye bir tercih yapacağız. Daha doğrusu geleceğimizde nelerden vazgeçeceğimize karar vereceğiz.

Ayşe Teyzeciğim, yaşın kaç bilmiyorum. Neler yaşadın onu da bilmiyorum. Bu satırlar gözlerine dokunup kayıp gidiyorsa umuyorum ki bundan sonra her şey senin için çok daha iyi olur. Umarım olur. Ama olması için bizim de bir şeyler yapmamız gerekiyor. Şimdi önce neler istiyoruz biraz bundan bahsedelim. Fakat önce kendimden bahsedeyim sana. Sonra seni konuşalım.

Sıkıştık kaldık burada.

Ben mesela, mesleğimi yapabilmeyi, fırsat eşitliği yakalayabilmeyi çok istiyorum. Fakat bunun için eşit şartlarda yarışabileceğim bir durumda değilim. O yüzden oy verirken bunu aklımda tutacağım Ayşe Teyze.

Ülkemin tabiî güzelliklerini görmek, en ücra da bile gidilmedik bir köşe bırakmak istemiyorum. Fakat ekonomik şartlar buna teşebbüs bile etmemi engelliyor. Oy verirken bunu da aklımda bulunduracağım.

Bir de neyi arzuluyorum biliyor musun Ayşe Teyze? Şöyle arkadaşlarla oturup bir çay içtiğimizde inan hiç siyaset konuşulsun istemiyorum. Böyle Norveç’te yaşıyormuşuz gibi dünya umurumuzda olmadan konuşabilmeyi istiyorum. İstiyorum ama bunları da yapamıyorum bir türlü. Niye biliyor musun? Çünkü Ayşe Teyze, hayatımızın her alanına sirayet eden siyaset bize nefes alacak bir alan bile bırakmadı. Herkes -tabi ben de- siyasetle yatıp seçimle kalkıyoruz.

Canım Teyzeciğim sadece ben değil benim gibi milyonlar var bu ülkede… İsteyip de imkânı olmadığı için yerinden kıpırdayamayan milyonlar. Çünkü bu zamana kadar ne istediysek öfkeyle “Bu olmaz diyenler.” bizim hareket alanımızı kısıtladı. Bir gelir elde edebilmek için gece gündüz çalışmak zorunda kaldık, okumak için herkes bir uğraşırken biz iki uğraş vermek zorunda kaldık. Niye biliyor musun? Çünkü bir şeyi seçerken bir başka şeyden vazgeçmemiz gerekiyordu. Okumak mı istiyordum? Öyleyse sosyal hayatımdan kısmam gerekiyordu. Çünkü eğer çalışmazsam bir gelirim olmadığı için okuyamazdım. Bu yüzden, birçok okul etkinliğine, şehir gezilerine katılamadım. Sabah okula gittim, dersimden çıktım işime gittim. Çünkü şartlarım, birini istiyorsan diğerini bırakman gerekiyor diyordu. Ben okumayı seçtim, eğlenceyi öteledim. Çünkü görüyorsun ya Ayşe Teyze ben Norveç’te yaşamıyorum. Canım ülkemde ben ve benim gibi nicesi bedel ödemeden hiçbir şeyin sahibi olamıyoruz. Fakat olmak istiyoruz. İşte oy verirken neden olamıyoruz diye kendime sorup cevabını da aklımda tutarak sandığa gideceğim.

Bizdeki dert değil. Derdin büyüğü sizde

Şimdi dönüp bana: “A evladım senin ki dert mi?” diyebilirsin. Ben de böyle sorarsan çok sevinirim biliyor musun? Çünkü Ayşe Teyze, benim derdim çözülür. Bu yıl atanamam belki ama seneye atanırım. Bu yıl gezemem ama seneye gezerim. Bu yıl yaşayamam belki ama seneye gönlümce yaşarım. Telafi ederim yani bu günleri. Peki, ya Ayşe Teyzem senin derdini ne yapacağız? Nasıl çözeceğiz?

Senin derdin daha büyük be Ayşe Teyze biliyor musun? Çünkü sen bir kadınsın. Ben erkek egemen bir dünyaya geldim. Bütün bu saydıklarıma rağmen senden fırsat eşitliği konusunda sırf erkek olduğum için hep bir adım önde oldum. Ama sırf bu yüzden belki de seni okutmadılar bile… Ne işi var erkeklerin arasında, kırsın dizini evde otursun dediler. Okuyup okumama tercihi bile belki sende değildi. Fakat birileri senin adına buna karar verdi.

Bunu yap dediler, onu yaptın. Bunu giyme dediler, onu giymedin. Akşam geç saate kalma dediler, erkenden eve koştun. O çocuk kim dediler, bir daha o çocuğa selam bile ver(e)medin. Yani hayatını bir türlü eline alamadın.

Niye biliyor musun Ayşe Teyze? Çünkü senin okuman demek senin üzerinde kurulacak otoritenin azalması demek olacaktı. Asla yaşıtın bir erkek kadar özgür olamadın. Hâlbuki cumhuriyet tam da bunu sana vermek için vardı. Fakat buna göz koydular.

Eğer sen okusaydın, eğer sen kimseye boyun eğmek zorunda kalmasaydın, eğer senin ekonomik bağımsızlığın olsaydı bugün belki de geçmişe dönüp baktığında anlatacağın nice hikâyen olacağını çok iyi biliyorlardı. Pişmanlıkların olmayacak, hayâl kırıklıkların olmayacak, gönlümce yaşadım diyebilecektin. Bütün bunları sana çok gördüler.

İstediler ki tek hayatın evde çocuk doğurmak ve onu büyütmek olsun.

İstediler ki itaat edeceğin bir kocan, hizmet edeceğin bir oğlun, saçını süpürge edeceğin bir ömrün olsun.

Gezmek, eğlenmek mi? Ah be Ayşe Teyzem, nasıl bir cehenneme denk geldin bir bilsen. Bilemedin tâbi. Çünkü çevrendeki diğer kadınlar da benzer durumdaydı. Göremedin ki dünyada farklı neler var. Bilemedin ki sahip olduğun haklara ne zor şartlarda ne pahasına sahip olmuşlar. O yüzden kıymetini de anlayamadın. Ziyanı yok. Senin suçun değildi bütün bunlar.

Fakat Cumhuriyet… Ama nasıl?

Ama Ayşe Teyzem biliyor musun, eğer Cumhuriyet ne demek onu tam bir bilebilseydin, ah bir bilebilseydin… Başka türlü bir hayatın olacaktı. Şimdi Cumhuriyet tam da bunun için var dedim ya sana. Yani fırsat eşitliği, cinsiyet eşitliği sağlıyor ya sana. Yani öyle süslü püslü sözlere de gerek yok. Cumhuriyet sana kısaca: Bak Ayşe diyor, kralı, padişahı, ağası, paşası yok artık. Sen varsın. Sadece sen. “Ben koca devlet sadece seni muhatap alırım. Öyle kocan onu istedi ben anlamam. Ben, sen ne istiyorsun ona bakarım. Çünkü sevgili yurttaşım Ayşe, bana fark etmez senin karşında kim olduğu. Çünkü benim karşımda kimse senden ayrıcalıklı değil. Hukuk önünde kimsenin senden bir üstünlüğü yok.” İşte cumhuriyet sana bağıra çağıra bunu diyor Ayşe Teyze. İşte bunu Laiklik ve bireylerin eşitliğini temel alarak yapıyor. Neeee? Kimsenin senden bir üstünlüğü yok mu? Neuzibillah. Olur şey değil. Aman kocan duymasın Ayşe Teyze, ola ki benim haklarım var dersin. Mahkeme var, hukuk var dersin. Ayşe Teyzem, işte senden hep korktular. Senin isteklerin önemli olmasın diye sana bunları anlatmadılar. Bu yüzden seni okutmadılar. Hayatın kocan, çocukların ve evinden ibaret olsun istediler.

Ayşe Teyze kızına ne olacak?

Ayşe Teyze, belki de bir kızın var senin şimdi. Ona belki de ben yaşayamadım ama kızım gönlünce yaşasın diyorsundur. Fakat güzel Teyzem ona da izin vermiyorlar ki. Sokağa göndersen sığınmacı ve kaçaklar ona göz dikiyor, azgın Afgan internetten onu aratıyor, tecavüz için sokağa çıkan nereden geldiği belli olmayan serseriler onu rahatsız ediyor, ceza almayacaklarını bildikleri için korkusuzca ona saldıracaklar köşe kapmaca oynuyor…

Hele, Allah muhafaza başına bir iş gelirse ne giydiğine de bakacaklar kızının biliyor musun Ayşe Teyze? Mahkemede yeterince çığlık attın mı diye soracaklar kızına. Bir de diyecekler ki, bu adam tecavüz etti ama artık yapacak bir şey yok. Kızın onunla evlensin diyecekler. Ver kızını diyecekler ona, bir eşyayı teslim eder gibi. Çünkü Ayşe Teyze, onlar onun da öyle giyinmesini istemiyorlar. Onun da yaşamasını istemiyorlar. Ona da nefes alacak alan bırakmıyorlar. Onun durumu bizden çok daha kötü biliyor musun?

Ayşe Teyze, var ya bunlar sadece kendileri ne istiyorlarsa öyle yaşa diyorlar. Seni de kızını da bir birey olarak görmek istemiyorlar. Bak, sen gönlünce yaşa diye senin hakkını savunan kadınları domuz bağı ile esir edip işkenceyle katledenleri meclise soktular. Haklarına göz koydular senin.

Ah Ayşe ah… İşte bu öyle bir seçim ki kızının geleceğini de tercih ediyorsun biliyor musun?

Bir İstanbul Sözleşmeniz vardı. Senin ve kızının haklarını koruyordu. Ona da göz koydular biliyor musun? Sırf erkekler bu kanundan rahatsızlar diye. Bir gece apar topar kaldırıp bir kenara attılar.

Hakların var ama elinden alacaklar

Zaten dikkat et, her şeyini birden kaybediyorsun. Mesela 6284 sayılı bir yasan var. O yasa senin son kalen. Kısaca diyor ki, senin beyanın esastır. Yani her yerde baskı altındasın en azından biri sana saldırır, taciz etmeye kalkarsa bari beyanında özgür ol diyor. Tecavüze falan uğrarsan onunla evlen diyenler sana beyanında özgür olma hakkı verirler mi Allah aşkına Ayşe Teyze? Fakat ona bile göz diktiler biliyor musun? İlk fırsatta kaldıracaklar. Neymiş kötüye kullananlar varmış. Neymiş domuz bağcılar rahatsızmış ondan, neymiş erkekler rahatsızmış, eksiği varmış mağdur oluyorlarmış… İyi de eksiği varsa düzenleme getir, ne diye kaldırıyorsun?

Sorma sen Ayşe Teyze böyle soruları, boş ver, ne deniliyorsa onu yap. Çünkü sorarsan seni hapsetmek isteyecekler. Zaten sırf bunları soramayasın diye de ellerinden geleni yapıyorlar. Belki kızın soruyordur, onu da susturmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar, yapacaklar. Peki, hani cumhuriyet falan diyordun bana, diyeceksin belki de. Eh sıra onun da icabına bakmaya gelecek. Öyle bir niyetleri de var.

İşte Ayşe Teyzeciğim, durumlar böyle. Mevcutta yaşadıkların, yaşayacakların habercisi. Giderek kötüleşti, kötüleşmeye de devam edecek. Ama öyle de güzel bir cumhuriyetin var ki sorma. Tadından yenmez.

Cumhuriyet, cumhuriyet diye söyleyip duruyorsun da nedir bu cumhuriyet, dersen şunu bil Teyzem, cumhuriyet kısaca sana ne istiyorsan o olma imkânı veriyor.

İster sadece anne ol, ister hem anne ol hem kariyer yap, istersen anne olma sadece kariyer yap, ister başörtüsü tak ister takma, ister sevgilin olsun, ister olmasın, ister şehir şehir gez istersen evde otur. Yani ne istersen o ol.

Neyi istiyorsan onu yap. Okumak mı istiyorsun işte sana okul.

Adalet mi istiyorsun işte sana mahkeme.

Hesap sormak mı istiyorsun? İşte sana meclis.

Demokrasi mi istiyorsun işte sana sandık…

Cumhuriyet sana bunları veriyor ama onlar da bunları elinden almak için ne gerekiyorsa yapıyorlar Ayşe Teyze.

Yani sözün kısası Teyzeciğim, 28 Mayıs’ta hangi lideri seçiyorsun diye soracaklar sana ya aldanma sakın. Sadece bir Cumhurbaşkanı seçmeyeceksin sen. Onu bil. Bir de mutlaka ben aslında neleri kaybedeceğim diye sor kendine olur mu?

Son söz olarak da şunu da söyleyeyim. Siyasiler, o siyasilerin besledikleri, belki onların istediği bir tip olan kocan, gelip sana diyecekler ki “Bak Ayşe, bize oy verirsen sana şunu vereceğiz.” Ya da sadece bir şey vermeden sadece “şuna oy ver.” diyecekler. Sonuçta sen bir kadınsın bir şey vermen için ille de bir şey alman gerekmiyor!

Eğer Ayşe Teyze, sana böyle derlerse onlara ne vereceklerini mutlaka sor. Ne için oy vereceğini mutlaka sor. Fakat tuzağı da gör. Çünkü Teyzem kimse sana kaybedeceğin şeyleri söylemez. Sadece duymak istediklerini söyler. Tuzağın kallavisini görüyor musun? Bak bir oy ver sana şunu vereceğiz diyorlar. Ama bunu verirsen neyi kaybedeceğini söylemiyorlar.

İşte Ayşe Teyzem ben sana söylüyorum: Eğer onlara oy verirsen Cumhuriyetini kaybedeceksin.

Yazar

Mehmet Onur Karadayı

2 Yorum

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar