Yükleniyor...
“Dinimize saldırıyorlar” diyenin hangi dinden olduğu tartışıldığı zaman bu istismar kapıları kapanacaktır. Çünkü o din bildiğimiz din, -hadi öyle diyelim- belki de din değildir. Anlatılır ve anlaşılırsa kimse o dinden olmak istemez.
Eğer hipnoza sokulmamışsa, 6 yaşındaki çocukla “cinsî temas”a giren adamla kimse aynı yerde olmak istemez.
6 yaşındaki çocuğa şehvet duyan adam buna dinin cevaz verdiğini iddia ediyor ve sapkın halini dine dayandırıyorsa düşünmek lazımdır. Hiç birimiz, Cumhurbaşkanı da olsak bu işi başka yere taşıyamayız.
Kendimizi aldatmanın artık manası yoktur. Bu din anlayışları, inanış geleneğimize taban tabana zıttır.
Osmanlı, yüzyıllarca bu tür sapmalarla güreşerek altı yüzyıl yaşadı. Tekrar ediyorum, bu din anlayışları, inanış geleneğimize taban tabana zıttır.
Ortada din paravanlı mide ve uçkur üzerinden çıkar yapılanmaları vardır. Bunu bu netlikte görecek çok şey yaşadık.
Yaşananlar açıktır ve bir zihniyetin sonucudur. Bunu normal gören bir kafanın sonucudur. Yani tek(münferit) örnek değildir. Bunu normal görmeye yakın ve yatkın yüzbinler, milyonlar varsa düşünmek lazımdır.
O anlayışı konuşursak din dediklerinin ne hale geldiğini anlarız. Anlarsak, onların din diye bize dayattıklarını reddederiz. İşte o zaman dine döneriz. Çünkü hâkim din anlayışı bu ise o dinin istikbali yoktur. Kimse bunların dininden olmak istemez.
Cumhurbaşkanı kusura bakmasın, bu din din değildir. Dine saldıranlar da bunlardır. Yaşananları eleştirenler dine saldıranlara dikkat çekiyorlar.
Diyanet perişan halde diyoruz. Haklı olarak çokça eleştiriyoruz. İşe bakın ki Diyanet bile bunlarla ilgili konuşamıyor.
Günler sonra yapılan cılız açıklama konuşmak değildir. Korkuyorlar. Öyle bir baskı uygulayacak hale geldilerse düşünmek lazımdır.
Fırsat bu fırsattır. Cemaat ve tarikat görünüşlü çıkar merkezlerini mercek altına alma zamanıdır. Bunu yapan kazanır.
Türkiye’ye, Müslümanlığa kazandırır.
Tarihe şerefle geçer.