Yükleniyor...
Eylül Fuarcılık tarafından organize edilen 13. Ankara Kitap Fuarı, 15-24 Şubat tarihleri arasında ATO Congresium Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenmiştir. Çok sayıda yayınevinin yer aldığı fuarda birçok yazarın imza günü buluşmalarının yanı sıra söyleşi ve konferanslar da gerçekleştirilmektedir.
Bu hafta sonu Fuarı ziyaret ettim. Türkçedeki “iğne atsan yere düşmez” tabiri bu fuar için geçerlidir desem, doğru bir tespitte bulunmuş olurum. Çok sayıda tanınmış yazar ve düşünürün katıldığı fuardaki ziyaretçi yoğunluğu beni çok memnun etmiştir. Çünkü Türkiye’de okuyan, düşünen ve sorgulayan bir nesil yetişmektedir.
Çok eskiden beri tanıdığım eski Sanayi Bakanı Sayın Ali Coşkun’un üç ciltlik “Bir Ömür Böyle Geçti” kitabını aldım. Sayın Coşkun yoğunluğa rağmen kitabını imzalayarak bana sunmuştur. Kendisine teşekkür ederim. Değerli sanat, devlet, siyaset ve iş insanı Sayın Coşkun’un hayat hikâyesinin anlatıldığı kitabı, 15-24 Şubat 2019 tarihleri arasında Ankara Kitap Fuarı’ndan alabilirler. Sayın Coşkun 17 Şubat 2019 Pazar günü de Hayat Yayınları tarafından düzenlenen “Küreselleşme ve Teknoloji” konulu bir konferans vermiştir.
Birinci Cilt “Çocukluğum, Okul Yılları, İş Hayatı, Askerlik, Yüksek İhtisas, Özel Hayatımdan Kareler”e, İkinci Cilt “İstanbul Sanayi Odası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Sivil Toplum Kuruluşları”na, Üçüncü Cilt ise “Siyaset Dönemi ve Sonrası”na ayrılmıştır. Kitaba hocam, rahmetli Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Rifat Hisarcıklıoğlu, Nuri Gürgür, Murat Yalçıntaş, Mehmet Yazar ve Prof. Dr. Mehmet Haberal akıcı bir dille yazılan üç ciltlik bu eser yakın tarihimizin siyasi ve ekonomik olaylarına ışık tutmakta ve Sayın Coşkun’un görüş açısından belgeleriyle yorumlanmaktadır.
AKP’nin kuruluşunda büyük emeği geçen Sayın Coşkun, Başbakan’a “tek adamlıktan vazgeçmesini” tavsiye edince (24 Mart 2008, Dünya) Sayın Cumhurbaşkanı ile ilişkileri eski sıcaklığını kaybetmiştir. Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in Sayın Coşkun’un bir diğer önemli özelliği ile ilgili yorumu şöyledir: “Ali Coşkun uzun yıllardır siyasette gönüllü kuruluşlarda verdiği hizmetlerle ve İş Dünyasındaki uğraşılarıyla yoğun bir çalışma sürecinin içerisindedir. Aynı zamanda, bir dönem birlikte siyaset yaptığımız ve yol arkadaşlığı ettiğimiz önemli bir isimdir. Ekonomiye ve Sanayiye olan tutkusunun yanında Edebiyata, sanata, şiire ve musikiye değer veren bir gönül insanıdır. Yoğun çalışma süreci içerisinde sözle, yazıyla şiirle, müzikle bağını koparmamış, duygu dünyasını zinde tutmayı başarmış; duygularını çevresi ile de paylaşmıştır. Bu yönüyle kendisini tebrik etmek gerekir.” Bazı şiirleri Amir Ateş, Rüştü Eriç, Erdoğan Tozoğlu, Necip Gülses, Kenan Günel, Yılmaz Karakoyunlu, Vedat Kaptan Yurdakul, Suat Yıldırım, Burhan Tarlabaşı, Gülbin Döngel, Süleyman Hatunoğlu, Selahattin Özses tarafından bestelenmiştir.
Eskişehir Sakarya gazetesinde 11 Nisan 2008 tarihli yazımın başlığı şöyleydi: “Ali Coşkun’dan Bir Şiir ve Türkiye’de Yolsuzluklar.” Bu yazımda kendisinin “Zengin Öldü” şiirini okurlarımla paylaşmıştım. Sayın Coşkun’un “akil” adamlığının yanı sıra yayınlanan şiir kitapları da vardır.
Hayata fakir geldi,
Yol buldu, yolak buldu,
Nice şirketler kurdu.
Ne yedirdi, ne yedi,
Dost edinmek bilmedi,
Hak yedi, kalpler kırdı,
Hayatta hırslı kaldı.
Çabucak zengin oldu,
Yazık ki zengin öldü,
Mirasçıları üşüştü,
Bölmek için dövüştü.
Ruhu şad olsun diyen,
Yazık ki, duyulmadı!
Bu şiiri ile Sayın Coşkun çok önemli bir tespitte bulunmaktadır. Hiçbir zaman unutmayalım. Dünya bir merdiven olup, kimileri yukarı çıkarken kimileri de bu merdivenden aşağı iner. Burada dikkat edilmesi gereken, yukarı çıkanların çıktıkları yerden inerken düşmemek için dürüst ahlaka tutunmaya ihtiyaçları vardır.
Çok sevdiğim bir şiirini de paylaşmak istedim.
Bad-ı saba selam söyle o yare
Mübarek hatırı hoş mudur nedir
Nideyim yitirdim bulamam çare
Mestane gözler de yaş mıdır nedir
O nazlı canana uğrasa yollar
Bize mesken oldu kahveler hanlar
Yarin meclisinde oturan canlar
Hesap etsin aylar yıllar beş midir nedir
Emrah eder gam bülbülüm kafeste
Benim arzuhalim bildirin dosta
Kendim gurbet elde gönlüm sılada
Gitmiyor kervanım kış mıdır nedir
Önemli bir hatırlatma. Faruk Nafiz Çamlıbel’in , “Han Duvarları, Çoban Çeşmesi, Kıskanç” adlı şiirlerinin de bulunduğu “Bir Ömür Böyle Geçti” kitabı ile karıştırılmaması gerekir.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı tarafından 2018 yılında yayınlanan Dünya Mutluluk Raporu’na göre Türkiye mutluluk sıralamasında 156 ülke içinde 74. sırada yer almıştır.
Vatikan Papalık Bilim Akademisi’nde 14 Mart 2018 tarihinde açıklanan rapora göre dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya’dır. Finlandiya’yı sırasıyla Norveç, Danimarka, İzlanda, İsviçre, Hollanda, Kanada, Yeni Zelanda, İsveç ve Avustralya izlemektedir. Türkiye Belarus ile Pakistan’ın arasında 74. sırada yer almıştır. 2017’de 69. sıradaydı. Yaşadıkları ülkelerde mutlu olmayan insanlar bu ülkelere göç edebilmek için sevdiklerini Ege’nin mavi sularına bırakarak ülkelerine geri dönmekteler. Rapora göre en mutsuz ülkeler listenin sonunda yer alan Burundi’dir. Bu ülkeyi Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Tanzanya, Yemen, Ruanda, Suriye, Liberya, Haiti ve Malavi izliyor.
Mutluluk seviyesini belirlemek için, kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla, sosyal destek, sağlıklı ömür beklentisi, yaşam tercihlerini yapabilme özgürlüğü, cömertlik, yolsuzluk algısı gibi kriterler değerlendirilmektedir Yolsuzluk algısını belirlemek için de hem ülke yönetiminde hem de işyerinde yolsuzluğun yaygın olup olmadığı sorulmaktadır. Rapor’da bu ülkelerde yaşayan yabancıların mutluluk seviyesi de sıralanmıştır. Başka ülkelerde doğanların en mutlu olduğu ülke yine Finlandiya’dır. Bu sıralamada sonuncu Suriye, Türkiye ise 53. sıradadır. Bu sebeple Suriyelilerin büyük çoğunluğu ülkelerine dönmek istemeyeceklerdir.
Son söz: Nafiz’in dediği gibi bir ömür bin bir murada yetmiyor olabilir. Belki de “Hayat bir andır, o da bu andır…”