Yükleniyor...
Çağatay Türkçesi, 15. yüzyıl başından 20. yüzyıl başlarına dek, Osmanlı ve Azerbaycan sahası dışında kalan bütün Müslüman Türklerin (Doğu ve Kuzey Türklerinin) kullandığı ortak yazı dilidir.
Çağatayca veya Çağatay Türkçesi, Türk dilinin belli bir coğrafyadaki belli bir dönemini ifade eden bir Türklük Bilimi (Türkoloji) terimidir. Türklük Bilimi’nde Türkçenin belli dönemlerini anlatmak için çeşitli terimler kullanılır: Eski Uygurca, Karahanlıca, Harezm-Kıpçak Türkçesi, Eski Anadolu / Eski Oğuz Türkçesi, Osmanlıca / Osmanlı Türkçesi, Çağatayca gibi. Ancak ilgili dönemlerde yaşamış insanlar kendi dillerini bu terimlerle ifade etmezler; Türk dili / tili, Türkçe, Türkî, Türkî til kelimelerini kullanırlar. 15-20. yüzyıllar arasında yazılan eserlerde Çağatayca / Çağatay tili kelimelerine çok az rastlanır. Bu yazı dili ile yazanlar da dillerine Türkçe, Türk tili, Türkî, Türkî til demişlerdir.
Genel olarak Türk dili tarihi, özel olarak Çağatay Türkçesi ile ilgili çalışmalarda bu yazı dilinin coğrafyası olarak genellikle “Karadeniz, Kafkaslar ve Hazar’ın kuzeyi; Hazar ve İran’ın doğusu” denilip geçilir. Belli kişi ve eserlerle ilgili çalışmalarda ise şair ve yazarın yaşadığı, eserin yazıldığı yer ve devlet çoğunlukla belirtilir. Ancak Çağatay Türkçesinin kullanıldığı 400 küsur yıl boyunca bu geniş coğrafyanın neresinde, hangi siyasi teşekküller bulunduğu toplu olarak gösterilmez.
Hazırladığım bir kitap dolayısıyla Çağatay Türkçesini kullanan siyasi teşekkülleri, başlangıç ve bitiş tarihlerini, coğrafyalarını belirlemek istedim. Aşağıdaki iki sayfalık bilgi için haftalarca uğraştım. Özellikle başlangıç ve bitiş tarihleri konusunda çok sıkıntı çektim. Çünkü çeşitli çalışmalardaki tarihler birbirini tutmuyordu. Bazı çalışmalarda ise tarihler belirtilmiyordu. Zeki Velidî Togan, René Grousset, Peter Golden gibi tarihçilerin çok bilinen genel tarihleri yanında Mustafa Kafalı’nın Altın Orda Hanlığının Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İsmail Aka’nın Timurlular Devleti Tarihi, Konuralp Ercilasun’un Tarihin Derinliklerinden 19. Yüzyıla Kâşgar gibi belirli konuları işleyen çalışmaları elden geçirdim. Hasan Celal Güzel’in hazırlattığı Türkler kitabındaki ilgili makaleleri okudum. Türkiye Diyanet Vakfı’nın hazırlattığı İslâm Ansiklopedisi’ndeki ilgili maddeleri tek tek gözden geçirdim. Özellikle haritalar için Wikipedia’daki maddelere baktım. Bütün çalışmaları karşılaştırarak en doğru tarihlere ulaşmaya çalıştım. Yine de tespit ettiğim başlangıç ve bitiş tarihlerinde küçük sapmalar olabilir. Ancak derli toplu ve doğruya en yakın bir sonuca ulaştığımı sanıyorum. Konu üzerinde çalışacak olanlarla meraklılar için ve tabii kendi çalışmalarım için aşağıdaki “icmal”i elde ettim.
15-20. yüzyıllar arasında Kuzey ve Doğu Türk dünyasında birçok devlet, hanedan ve hanlık kurulmuştur. Bir bölümü 14. yüzyıldan başlayan bu siyasi teşekküller, kuruluş tarihleri sırasına göre şunlardır.
1241-1502: Karadeniz, Kafkaslar ve Hazar’ın kuzeyinde, Batı Sibirya’da ve Kazak bozkırlarında (Deşt-i Kıpçak’ta) Altın Orda Hanlığı.
1347-1478: Isık Göl, Yedisu ve Doğu Türkistan’da (Moğulistan’da) Doğu Çağatay Hanlığı
1370-1507: Batı Türkistan, Güney Türkistan ve Harezm’de Temürlüler.[1]
1420-1598: Batı Sibirya’da Sibir (Tümen) Hanlığı (1420-1495: Şibanlı hanedanı, 1495-1563: Taybuga hanedanı, 1563-1598: Şibanlı hanedanı).
1430-1783: Kırım yarımadası ile Karadeniz’in kuzeyinde, Don – Özi (Dinyeper) arasındaki topraklarda, zaman zaman kuzeyde Moskova’ya, doğuda Kafkaslara dek uzanan coğrafyada Kırım Hanlığı.[2]
1437-1552: İdil boyunda, Kazan, Bulgar, Alabuğa şehirleri ve çevrelerinde Kazan Hanlığı.
1465-1718: Bugünkü Kazakistan topraklarında Kazak Hanlığı.
1466-1556: Hazar’ın kuzeyinde, İdil boylarında Astarhan (Hacı Tarhan) Hanlığı.
1500-1920: Maveraünnehir’de Buhara Hanlığı (1500-1599: Şibanlı hanedanı, 1599-1785: Canoğulları hanedanı, 1785-1920: Mangıt hanedanı).
1502-1634: Hazar’ın kuzeyindeki Yayık boyu ile Hazar-Aral arasındaki Üst Yurt’ta Nogay Ordası.
1510-1858: Bugünkü Afganistan, Pakistan ve Hindistan’da Babürlü İmparatorluğu.
1512-1920: Harezm, Mangışlak ve bugünkü Türkmenistan’da Hive Hanlığı (1512-1740: YâdigârÎ hanedanı, 1740-1804: karışık dönem, 1804-1920: Kongrat hanedanı).
1514-1678: Doğu Türkistan’da Yarkent (Saidiye) Hanlığı.
1557-1783: Kuban ırmağı boyunda ve Azak’a kadar Karadeniz’in kuzeyinde Küçük Nogay Ordası.
1678-1759: Doğu Türkistan’da Hocalar Devri.
1710-1876: Fergana Vadisi’nin doğusu ile bugünkü Kırgızistan’da Hokand Hanlığı.
1718-1731-1824: Bugünkü Batı ve Güney-Batı Kazakistan’da Kiçi Cüz Kazak Hanlığı.
1718-1740-1822: Bugünkü Kuzey-Doğu Kazakistan’da Orta Cüz Kazak Hanlığı.
1718-1742-1822[3]: Bugünkü Güney-Doğu Kazakistan’da Ulu Cüz Kazak Hanlığı.
1863-1877: Doğu Türkistan’da Yakup Bey Devleti.
Yukarıdaki cetvelden hareketle ve diğer bazı bilgilerle şöyle bir genel tablo ortaya konabilir.
15. yüzyılda Doğu Türkleri iki siyasi teşekkülün yönetimindedir. Batı ve Güney Türkistan ile Harezm’de Temürlüler; Isık Göl, Yedisu ve Doğu Türkistan’da Doğu Çağatay Hanlığı.
Kuzey (Kıpçak) Türkleri ise Batı Sibirya bölgesi hariç Altın Orda idaresindedir. Batı Sibirya’da Sibir Hanlığı vardır. Ancak 1430-1466 arasında Altın Orda ve Sibir Hanlığı coğrafyasında birkaç hanlık ortaya çıkar: Kırım, Kazan, Kazak ve Astarhan hanlıkları. 1466’dan sonra Altın Orda’ya, Hazar’ın kuzeybatı kıyılarından Don-İdil boyunca uzanan bozkır bölgesi kalır. Başkent Saray da bu bölge içindedir.
1447’de Sibir hanlarından Ebülhayr Han’ın devlet merkezini Sırderya boyundaki Sığnak’a taşıması önemlidir. Böylece Sırderya boylarına dayanan Şibanlılar daha sonra Maveraünnehir’e de hâkim olacaklardır. Kazak Hanlığı’nın kuruluşu da Ebülhayr Han’ın bu hareketine bağlıdır. Tümen merkezli Sibir Hanlığı ise Şibanlıların başka bir kolu tarafından devam ettirilmiştir.
16. yüzyıl başında, 1502’de Altın Orda sona ermiş, yüzyılın ortalarında da Rus istilası başlamıştır. 1552’de Kazan Hanlığı, 1556’da Astarhan Hanlığı, 1598’de Sibir Hanlığı Ruslar tarafından istila edilir. Böylece Kuzey Türklüğünün batı bölümü Rus hâkimiyetine girer ve Çarlık Hazar’a dayanmış olur. Kuzey Türklüğünün doğu bölümü ise Kazak Hanlığı yönetimindedir. Hanlığın coğrafyası İdil’den Altaylara dek uzanır.
1507’de Temürlü hanedanı sona ermiştir. 16. yüzyılda Türkistan’da üç hanlık vardır: Maveraünnehir’de Buhara; Harezm, Mangışlak ve bugünkü Türkmenistan’da Hive; Doğu Türkistan’da Yarkent hanlıkları.
16. yüzyıl başında, 1510’da Temürlülerden Babür Şah da Kâbil’de bir devlet kurarak kısa zamanda bütün Kuzey Hindistan’a hâkim olmuştur. Babür İmparatorluğu, 1858’deki İngiliz hâkimiyetine kadar devam eder.
17 ve 18. yüzyıllarda Maveraünnehir ve Harezm’de Buhara ve Hive hanlıkları devam etmiştir. Ancak 18. yüzyıl başlarında Fergana’nın doğusunda yeni bir hanlık ortaya çıkar: Hokand Hanlığı. Doğu Türkistan’da ise Yarkent Hanlığı 1678’de Kalmuklar tarafından yıkılmış ve Hocalar Devri başlamıştır. Bu devir de 1759’da son bulur ve Doğu Türkistan Mançu hâkimiyetine girer.
Kazak bozkırlarındaki Kazak Hanlığı 1718’de üç cüze bölünmüş olsa da 18. yüzyılın otuzlu yıllarına dek sürmüştür. 1731-1742 yılları arasında Kazak hanlıkları da Rus Çarlığı’na bağlı uydu (vasal) devletler hâline girer.
1634’te Moğolistan’ın batısında kurulan Kalmuk (Cungar) Hanlığı da Türkistan ve Kazak bozkırları tarihi için önemlidir. Kalmuklar önce (1678’de) Yarkent Hanlığı’nı yıkarak Doğu Türkistan’ı istila etmişler; sonra Sırderya boylarına yönelerek Taşkent ve Sayram’ı ele geçirmişler, Kırgızları kendilerine bağlamışlardır. 1680’lerde Kazaklarla çetin savaşlar yaparak onları batıya itmişlerdir. Kazak Hanlığı’nın önce üçe bölünmesi, sonra Rus hâkimiyeti altına girmesinde Kalmuk saldırılarının da rolü vardır. Kazak ve Kırgız Türklerinin Kalmuklarla savaşları, Manas Destanı’nın ana konusunu teşkil eder.
18. yüzyılda Kazak bozkırlarını ele geçiren Ruslar, 1865-1885 yılları arasında Maveraünnehir ve Harezm bölgesindeki hanlıkları da işgal ettiler. Yakup Beyin 1863’te Doğu Türkistan’da kurduğu bağımsız Türk devleti de 1877’de Çinliler tarafından yıkıldı ve Doğu Türkistan da Çin hâkimiyetine girmiş oldu.
Yukarıdaki yirmi siyasi teşekkülün tamamında Çağatay Türkçesi, ortak yazı dili olarak kullanılmıştır. Ortak Çağatay Türkçesi, Çin ve Rus istilalarından sonra da 20. yüzyıl başlarına dek sürmüştür. Ancak Kırım Hanlığı’nın yazı dili, 1475’teki Osmanlı hâkimiyetinden sonra Osmanlı Türkçesi olmuştur.
15-20. yüzyıllar arasındaki bu siyasi teşekküllerin iki ortak özelliği daha vardır: 1) Tamamı Müslüman’dır. 2) Temürlü ve Babürlü hanedanlarıyla Mangıt, Kongrat gibi birkaç kısa süreli hanedan ve Doğu Türkistan’daki Hocalar Devri ile Yakup Bey devleti hariç bütün hanlıklar, Çengiz soyundan gelen hanlar tarafından yönetilmiştir.
Bütün bu siyasi teşekküllerde 400 küsur yıl içinde binlerce yazma eser meydana getirilmiştir. Ali Şir Nevayi, Babür Şah ve Ebülgazi Bahadır Han’ı pek çok insan bilir. Ancak Çağatay Türkçesiyle yazan yüzlerce, belki de binlerce isim vardır. Yarlık, bitig, ferman gibi resmî yazışmalar, telif ve tercüme tarih kitapları, divanlar, mesneviler, dinî eserler, destanlar, menkıbeler ve çeşitli konularda binlerce eser hep Çağatay Türkçesiyle yazılmıştır.
Yazma eserlere, 19. yüzyılda taş baskısı eserler de eklenmiştir. Elbette bütün coğrafyalarda aynı veya eşit yoğunlukta eser yazılmamıştır. Eskiden beri yerleşik olan bölgelerde daha çok, bozkır bölgelerinde ise daha az eser yazılmıştır. Ancak ister bozkır bölgelerinden, ister yerleşik bölgelerden olsun bir kişi belli bir kültür seviyesine ulaşıp eser yazma noktasına geldiği zaman kullandığı yazı dili, Çağatay yazı dili olmuştur. Eski tarihlerdeki okur yazar oranının, bugünkü gibi % 80 – % 100 civarında olmadığını da burada hatırlamalıyız. 1928’deki Harf İnkılabı sırasında Türkiye’deki okur yazarların oranı % 10’un altındaydı.
Avrasya ve Türkistan’daki geniş coğrafyada Çağatayca, ortak yazı dili olarak devam ederken tabii ki birbirinden farklı ağızlar da konuşma dili olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Türk boylarının farklı ağızları, Rus misyoner ve oryantalistlerinin teşvik ve telkinleriyle 19. yüzyılın sonlarında yazı dili hâline getirilmeye çalışılmıştır. Bolşevik devriminden sonra, teşvik ve telkinlerin yerini Moskova’dan yönetilen lengüistik kurultaylarındaki zorlayıcı kararlar almıştır. 19. yüzyıl sonlarında başlayan ve 1930’lu yıllarda tamamlanan bu süreç sonunda Çağatay Türkçesi dönemi sona ermiş, Kuzey ve Doğu Türklüğünde “Yeni Türk Yazı Dilleri” dönemi başlamıştır.
[1] 1405’te Temür öldüğü zaman Anadolu, Irak, Kafkaslar, İran, Horasan, bugünkü Afganistan, Pakistan ve Delhi dâhil Hindistan’ın kuzeybatısı Temürlü sınırları içindeydi.
[2] Kırım Hanlığı 1475’te Osmanlılara bağlanmıştır.
[3] İkinci tarihler, Kazak hanlıklarının uydu (vasal) devlet hâline geldiğini, üçüncü tarihler hanlığın ortadan kalktığını gösterir.