Yükleniyor...
Geçtiğimiz günlerde farklı kaynaklarda görülen üç haber, Çin’in Uygurlara yönelik korkunç politikasının metotları konusunda kamuoyunu aydınlattı.
İlk haber, bir araştırmacının Doğu Türkistan’daki Uygurları takip etmek amacıyla bir veri tabanı oluşturulduğu başlığıyla verildi. Habere göre, 13 Şubat 2019’da kabiliyetli bir hacker olan Victor Gevers, Twitter hesabında Çin’in 2,5 milyondan fazla insanı takip ettiğini, kendisinin de bu kişilere ait bilgilerin yer aldığı veri tabanına girdiğini açıkladı. Gevers’in açıklamalarına göre, SenseNet adlı özel bir şirket, %28’i Uygur ve %8’i Kazak olmak üzere 2,5 milyondan fazla insanın fotoğraflı kimlik bilgilerini, mesleklerini ve daha önemlisi son 24 saatte nerelere gittiklerini bir veritabanında topluyor. Bazı mekânların cami, otel, lokanta olarak işaretlenmiş olması, bu bilgilerin kamuya açık alanlardaki kameralar aracılığıyla toplandığını düşündürüyor.
Bu haberi takip eden New York Times, 19 Şubat’ta AP’e dayanarak verdiği haberde SenseNet adlı şirketin Şıncın’da faaliyet göstermesine rağmen aslında Pekin merkezli NetPosa şirketine ait olduğunu bildirdi. NetPosa’nın Boston ve Silikon Vadisi’nde de şubeleri bulunuyor. Şirketin Amerika’daki faaliyetleri de çok ilginç. NetPosa güvenlik robotu imal etmeyi planlayan bir şirketin hisselerini toplamaya başlamış, hatta güvenlik kamerası üretmek için kurulan başka bir şirketi de satın almak istemiş. Intel’le 2010 yılında stratejik ortalık bile kurmuş, fakat Intel 2016’da hisselerini devrederek ortaklıktan çekilmiş.
BBC kaynaklı üçüncü haber ise Çin polisinin artık şüpheli şahısları Google Gözlüğü benzeri bir gözlük ile yüz tanıma teknolojisini kullanarak yakalamaya başladığı ile ilgili. Habere göre polislerin kullandığı gözlükler, şüphelilerin yer aldığı bir veritabanına bağlı ve kalabalık alanlarda kaçakları yakalayabilmek için kullanılıyor. Hiç şüphe yok ki, bu teknoloji sadece adi suçluları değil, siyasî muhalifleri ve etnik azınlıkları da takip için kullanılıyor.
Bağlı olduğu kurumun misyonu gereği Gevers veri tabanındaki açığı keşfettikten sonra SenseNet’i bilgilendirmiş. Hemen ardından veritabanı Çin dışından erişime kapanmış. (Çin içindeki IP adreslerinden erişilebiliyor.) Gevers, bu açığı ifşa ettiğinde şirketin muhtemel devlet bağlantısından haberdar olmadığını ve Uygurlara yönelik baskının devamına sebebiyet verdiği için pişman olduğunu ifade etmiş.
Görülüyor ki, Çin, çeşitli yollarla edindiği Amerikan kaynaklı teknolojiyi kullanarak ve geliştirerek Orwell’in 1984 ile Huxley’nin Cesur Yeni Dünya romanlarının birleştiği korkunç bir distopyayı gerçek hayatta yaratmaya çalışıyor. Yine görülüyor ki, Çin bunca çabasına rağmen vahim açıklar verebiliyor. Nitekim bu veritabanı bir buçuk yıla yakın bir süre Çinli yazılımcıların beceriksizliği sebebiyle erişime açık kalmış.