Hışırtı Avcısı

Gülçin Durman, BeyazBulut Yayınevi tarafından yayımlanan, Abdullah Harmancı tarafından kaleme alınan Hışırtı Avcısı kitabını değerlendirdi.


Paylaşın:

Hışırtı Avcısı-Abdurrahman Harmancı

Bir…

İkiiii…

Ve üçççççç…

Lütfen, gözlerinizi kapayın ve yeniden çocuk olduğunuzu düşünün bir an için ve size şu şekilde hitap edildiğini hayal edin:

Çocuklarım! Canlarım! Çiçeklerim! Kelebeklerim!

Şimdi söyleyin bana, hangi çocuk böyle tatlı bir seslenişe kayıtsız kalabilir? Ya kitabın en heyecanlı yerinde, şöyle bir tembihe nasıl dayanabilir miniklerin pır pır eden yüreciği?

Babasından dedeme, dedemden amcama, amcamdan bana, benden sizlere… Dillerden döküle döküle gelen bu hikâyeyi aman ha kimselere anlatmayın! Anlaştık mı?

Çocuk ruhunun, kalbinin şifrelerini çözmüş bir yazarın ilk çocuk kitabındandır bu alıntılar. Abdullah Harmancı’nın “Hışırtı Avcısı” kitabından*.

Kitabın çocukçası olur mu diye bir zamanlar epey düşünmüş, öteyi beriyi kurcalamış bir insanım. Amma velakin, o zamanlardan bu yana ceplerimde aynı sorularla yaşayıp gidiyorum. Fikrimce, çocuklar için üretilen eserler de belli bir kalite ve niteliğe sahip olmalıdır. Nasıl ki edebiyat için üreten şairler, yazarlar azami çaba, emek, dikkat, kurguda ve dilde orijinal, daha doğrusu sağlam/iyi bir eserin gerektirdiği hususları yerine getirmek için çabalıyorlarsa; çocuklar için yazarken, söylerken ve çizerken de aynı hassasiyetlerin gösterilmesi gerekir. Geçtiğimiz günlerde bize “Hışırtı Avcısı” kitabı ile merhaba diyen Abdullah Harmancı işte bu hassasiyetlerle yazmış öykülerini. Çocuktur anlamaz, fark etmez dememiş. Kumaştan da hiç mi hiç çalmamış yani!

Abdullah Harmancı kimdir?

Günümüzün önemli yazarları arasında yer alan Abdullah Harmancı, edebiyat meraklılarının bilhassa öykü severlerin yakından bildiği bir isim. Edebiyat yolculuğuna ilk olarak şiirle başlayıp sonradan hikâyeye yönelen Harmancı’nın ilk öyküsü, 1995 senesinde Mustafa Kutlu yönetimindeki Dergâh dergisinde çıkmış. 2007 yılında neşredilen “Yerlere Göklere” adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği(TYB) tarafından yılın öykücüsü seçilen Abdullah Harmancı, halen Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta. İlk kitabı “Muhteris”ten bu yana eserlerini merakla beklediğim, takip ettiğim Harmancı, uzun zamandır çocuklara yönelik eserlerle ilgili bilgi ve birikimlerini sosyal medya yoluyla da paylaşıyor.

Ses arayan, seslere kulak kesilen, sesini bulmaya çalışan bir kitap

Konya’da yayın hayatına başlayan Loras Yayınları’nın kuruluşu olan Beyazbulut Kitap tarafından nitelikli ve temiz bir baskıyla sunulan “Hışırtı Avcısı”, yayınevinin ilk kitabı olma özelliğini de taşıyor. Yedi adet öyküden oluşan kitabın resimleri ise Sibel Büyük’e ait. Âdettendir, her hikâye kitabının mutlaka bir taç hikâyesi olur. Bazısında bu sayı daha da artar. Bu artış, kitabın bir nevi sıkletini/ kalitesini de belirler. “Hışırtı Avcısı” da, işte o taç hikâyesi bol olan kitaplardan.

Gelenekle modern edebiyatın/kurgunun iç içe geçtiği metinlerden oluşuyor kitap. Bir anlatıcının merkezinde ilerliyor öyküler. Ağaç ve çiçek isimleri, yerel söyleyiş ve oyunlar, başka eserlere gönderme ve hatırlatmalar ile zenginleşmiş. Eğlendirip güldürürken düşündürmesi ve ayarında eklenmiş duygusal sahneleri de kitaba ayrıcalıklı bir yer kazandırmış.

Kitabı, arasını fazla uzatmadan iki kere okudum. İkisinde de farklı farklı yönler gözüme çarptı. Varoluşu sorgulayan felsefî sorunlardan tutun da, kentsel dönüşüme, iyi ve erdemli olmanın yollarına, inceliğe, güzelliğe dair pek çok şey bulunuyor öykülerde. Bunlar da kör kör parmağım gözüne demeden, zarifçe, tabiri caizse çaktırmadan söyleniyor. Hatta fısıldıyor bile diyebiliriz belki. Fısıltı demişken, kitabın bende bıraktığı his, bir ‘ses arayışı’ oldu. Çünkü metinlerde, o kadar çok ses veya fısıltı, çıtırtı, hışırtı kelimeleri geçiyor ki, ister istemez “Hışırtı Avcısı”nda öne çıkan tema ses gibi geldi bana. Ses arayan, seslere kulak kesilen, sesini bulmaya çalışan ve bunca gürültü arasında bizi de bu sesleri aramaya ve dinlemeye çağıran bir kitap belki de. Okuyucu olarak, benim tahminim bu doğrultuda. Kuşkusuz bunun cevabını en iyi Abdullah Harmancı bilebilir!

“Hışırtı Avcısı” hoş geldi. İyi ki geldi. Tekrar tekrar bıkmadan okunacağını düşündüğüm “Hışırtı Avcısı”nı çocuklar ile büyük çocuklara şiddetle tavsiye ederim.

*Hışırtı Avcısı’nın çıktığı günlerde, yazarın TİMAŞ İLK GENÇ Yayınlarından “Aynalı Baba ile Raci” isimli bir romanı daha okuyucuyla buluştu.

 

Yazar

Gülçin Durman

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar