06.12.2024

Diasporalı Ermenilere karşı ne yapmalıyız?

Ermenilerin büyük yalanları sonucunda Türkler soykırım suçu ile karşı karşıya kalmışlardır.Ermeni Soykırım Yalanlarını yakından takip eden Gürbüz Mızrak bu konudaki önerilerini listelemektedir.


İsyancıların mirasçısı Diaspora Ermenileri, 1965 yılına kadar Milletimiz aleyhine iftiralar, yalanlar ve yanlışlar ile dolu yayınlarla Dünya kütüphanelerini donattılar. Tetikçilerine, benzer kapsamda romanlar yazdırıp, sinema filmleri yaptırdılar. Bu gelişmeler olurken maalesef Türkiye, etkili bir karşı faaliyet yapamadı. Ermeni Diasporası ve destekçilerinin yürüttüğü karalama kampanyaları sonuçlarını verdi, Milletimizin “soykırım” uyguladığına inanan geniş bir Ermeni kitlesi ve Dünya kamuoyu oluşturulmaya başlandı. Uluslararası toplum “Türklerin, Ermenilere soykırım uyguladığı” yalanına kolayca inandırıldı. Ermenileri kullanan Emperyalistler, onların etki alanındaki uydu devletler, haçlı zihniyetliler, parayla satın alınanlar ve Ermeni oyu avcıları siyasiler ise zaten bu yalana inanmaya hazırdılar.

Yurtdışında bu gelişmeler olur iken Diaspora sermayesinden nemalanan kurum ve kişilerin ülkemizdeki uzantıları ile takipçileri boş durmadılar. Ermeni iddialarının savunuculuğuna soyunup, milletimizi soykırım yapmakla suçlama kampanyasına katıldılar. Üstüne üstlük bir kısım devlet adamlarımız da bu grupların düzenlediği Türklüğü suçlayıcı iftira kampanyalarını cesaretlendirici beyanlarda bulundular. Resmi kurumlarımız sağduyulu olma saiki ile pasif savunmada kaldı; millî meselelere duyarlı insanlarımızın gayretleri yeterince desteklenmedi. Diaspora ve güdümündeki Ermenistan,  iddialarını kanıtlayacak hiçbir somut belgeye sahip değillerdi. İftiralarla dolu hatırat türü kitapları ve propaganda amaçlı üretilmiş yayınları kaynak göstererek, dünya kamuoyunu mağduriyetlerine inandırma yolunda mesafeler aldılar. Haklı tezlerini destekleyen emsalsiz bir arşiv hazinesine sahip Türkiye ise, -bir grup idealist insanının gayretleri dışında- doğruları savunmada yetersiz kaldı.

Neticede yurtdışında Türk ve Müslüman düşmanı çevreler ile rant tacirlerinin oluşturduğu lobilerin gayretleri ile Türkleri soykırımla suçlayan kararlar pek çok devletin ve eyaletin parlamentolarda onaylanmaya, hatta “soykırım olmamıştır” denmesini suç kabul eden yasalar çıkarılmaya başlandı. Türkiye üzerinde hesabı olanlar tarafından her gün yeni bir Ermeni senaryosu gündeme taşınmaya ve Türkiye’nin kendi isteğiyle soykırımı kabul etmesi konusunda baskılar arttırılmaya başlandı. Türkiye Cumhuriyeti, “soykırım” yalanına inandırılanlar ile bunu hain amaçları için malzeme olarak kullananlar tarafından kuşatılmaya başlandı.

Türkiye Cumhuriyeti, etrafındaki hain kuşatmayı kırmak zorundadır. Bunun için de Ermeni meselesinde pasif savunma bırakılıp, aktif mücadele başlatılmalı. Gerçek soykırımcıların, bunların azmettiricilerinin ve müfterilerin kimler olduğu başta Milletimiz olmak üzere Dünyadaki namuslu çevrelere gösterilmelidir.

Devletimizin yönetim kadrolarının ve halkımızın;

  • Ermeni tehcirinin dayandığı sebepler ile uygulanma şeklini ve
  • Günümüzdeki Ermeni emelleri ve Kürdistan kurma hedeflerinin örtüşen yönlerini

bilmesi önem kazanmaktadır. Bu konulardaki bilinçlendirme, milletimizin ulusal menfaatler etrafında tek vücut olmasına, tehlikeyi görecek vicdanların oluşturacağı kamuoyu baskısı ile yöneticilerimizin riskli kararlar almasının engellenmesine vesile olacaktır.

Ülke ve Dünya kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmak, Ülkemiz hakkında düşmanca davranışları olanları caydırmak için alınması gereken tedbirlere ilişkin önerilerimiz aşağıda sunulmuştur.

Devlet ve kamu kuruluşlarının yapması gerekenler

  1. Ermeni tehcirinin nedenleri ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan olayların iç yüzü tarihi vesikalara dayanılarak Türk ve dünya kamuoyuna açıklanmalıdır. Bu çerçevede:
  • Ermeni tehcirinin uygulanışı sırasında Osmanlı devletinin aldığı insancıl tedbirler tarihi vesikalara dayanılarak Türk ve dünya kamuoyuna açıklanmalı ve tehcir olayının Ermenilerin iddia ettiği gibi bir “katliam” olmadığı ispatlanmalıdır.
  • Devlet arşivlerinde bulunan ve Ermeni tehcirini vesikalara dayanarak anlatan Osmanlıca ve Türkçe kitapların yabancı dillere çevrilmesi ve yurt dışındaki kültür ataşeliklerimiz kanalıyla bütün dünya ülkelerine dağıtılması sağlanmalıdır.
  • Ermenistan, Rusya Federasyonu, ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya gibi yabancı ülkelerin devlet arşivlerinde bulunan Ermeni sorunu ile ilgili tarihi belgeler ortaya çıkarılarak diğer dillere tercüme ettirilmeli ve yabancı ülkelerin basınında yayınlanmaları sağlanmalıdır.
  • Üniversitelerarası kültür iletişiminden istifade ile diğer ülke üniversitelerinde düzenlenecek konferans ve sempozyumlarda yabancı ülke öğretim üyelerine ve halkına Ermeni olaylarının gerçek yüzü anlatılmalıdır.
  • Ermeni meselesinde gerçekleri ortaya çıkarmak için çaba harcayan Sivil Toplum Kuruluşları ve internet sitelerine devlet tarafından mali ve teknik yardım ile doküman desteği sağlanmalıdır.
  • Özellikle sözleşme hukuku, uluslararası ceza hukuku ve uluslararası insancıl hukuk konularında ihtisaslaşmak üzere ihtiyaç duyulan bilim adamlarının yetiştirilmesi için akademik personelin uluslararası hukuk alanında yabancı ülkelerde mastır ve doktora çalışmaları yapmaları üniversitelerimiz ve devlet tarafından desteklenmelidir.
  • Ermeni sorununun gerçek yüzünü bilen ve Türkiye’nin haklılığını kabul eden yabancı bilim adamlarının çalışmaları devlet tarafından desteklenmeli ve Türk tezinin yabancı bilim adamları tarafından kendi halklarına anlatılması sağlanmalıdır.
  • Ermenilerin katliam yaptıkları Türk şehirlerinde ve ilçelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarların hemen yakınında Ermenilerin o bölgede yaptıkları katliama ait belgeler ve katledilen Türklere ait eşyaların bölge halkına tanıtılması için soykırım müzeleri açılmalı ve Ermenilerin yaptığı katliam Türk halkına ve bölgeyi ziyaret eden yabancılara anlatılmalıdır.
  • Canlı tanıkların -Ermenilerin uyguladıkları katliamlar hakkındaki görüntülü anlatımlarının; gerek müzeleri ve soykırım anıtlarını ziyaret edenlerce, gerekse Türk ve yabancı televizyon kanallarında halk tarafından izlenmesi sağlanmalıdır.
  • Ermeni olaylarının ve tehcirin gerçek nedenleri ile Türkiye’nin buna karşı neler yapması gerektiği ilkokul çağlarından itibaren okullarda ders olarak okutulmalı ve yetişen her Türk gencinin Ermeni meselesi hakkında yeterli bilgiye sahip olması sağlanmalıdır.
  • Dışişleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve üniversitelerimizin ortak çalışmaları sonucu Ermeni meselesinin iç yüzünü anlatan ve Ermeni terörünün hangi ülkelerin amacına hizmet ettiğini açıklayan kitap, dergi ve broşürlerin basılması ve yabancı ülkelerde ücretsiz olarak dağıtılması ve okunması, yabancı dillerde hazırlanacak makalelerin verilecek ücret mukabilinde yabancı basında yayımlanması sağlanmalıdır.
  1. Ermeni tehcirini katliam olarak kabul eden, bu konuda meclis kararı alan, ülkesinde soykırım anıtı açan, Ermeni ve bölücü araştırma merkezleri kuran devletlere misilleme yapılmalı. Bu devletlerin;
  • Kendi tarihlerindeki soykırım ve katliam olayları ortaya çıkarılarak TBMM’nde karşı kararlar alınması sağlanmalı,
  • İşledikleri soykırım ve katliamlar konusunda çalışan akademisyen ve araştırmacılarının kitapları Türkçeye tercüme edilmeli ve bunlar Türkiye’ye davet edilerek düzenlenecek konferanslar ve televizyon programlarıyla bu gerçekleri Türk halkına ve Dünya kamuoyuna anlatmaları sağlanmalı;
  • Kendi ülkelerindeki etnik ve mezhepsel sorunlarını araştırmak üzere Türkiye’de araştırma merkezleri kurulmalı ve bu konularda mastır ve doktora çalışmaları yapılması üniversitelerimiz ve devlet tarafından desteklenmeli;
  • Diplomatik temsil seviyesi aşağı düzeye çekilmeli ve Türkiye’deki diplomatik temsil seviyelerinin de aşağı çekilmesi talep edilmeli;
  • Türkiye’deki okullarına, kültür merkezlerine ve kurslarına kısıtlama getirilmeli, izleyecekleri tutuma paralel olarak gerekirse bunlar kapatılmalı;
  • Türkiye’de toprak alımları kısıtlanmalı ve mütekabiliyet esasına bağlanmalı;
  • Mallarına karşı Türk halkının boykot uygulaması teşvik edilmeli, bu ülkelerden yapılan ithalata kısıtlama getirilmeli ve bunlara ekonomik yaptırımlar uygulanmalıdır.
  1. Türkiye’nin tek taraflı tavizler verdikçe, Ermenistan cüretkarlığını devam ettirmektedir. Bu politikadan vazgeçilmeli, Ermenistan’a düşmanca tavırlarını caydıracak karşılıklar verilmelidir. Bu kapsamda:
  • Ermenistan, çeşitli dönemlerde ortaya attığı, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırı belirleyen “1920 Gümrü ve 1921 Kars Anlaşmaları’nın yürürlükte olmadığı” iddiasını halâ savunmaktadır. Bundan sonraki süreçte:
  • Türkiye; önce “protokollerdeki imzasını geri çektiğini” resmen açıklamalı.
  • Ermenistan; “Gümrü ve Kars Antlaşmalarını tanıdığını” resmen bildirmeden, Anayasasından “Ağrı Dağı’nın devlet arması” olduğuna ilişkin maddeyi çıkartmadan, Bağımsızlık Bildirgesi’nden “Batı Ermenistan” sözcüğünü çıkartmadan, Türkiye üzerindeki “soykırım iddialarından vazgeçtiğini” açıklamadan ve “işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından geri çekilmeden” bu ülke ile ilişkiler kesilmeli;
  • Türk yetkilileri Ermenistan ile görüşme masasına oturmamalıdır.
  • Ermenistan’la sınırların açılması bu ülkenin -Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerinde izlediği uzlaşmaz tutuma rağmen- Türkiye’ye geri adım attırması anlamı taşıyacak,
  • Ermenistan’dan on binlerce işsizin Türkiye’ye akın etmesi sonucu esasen büyük bir işsizlik sorunu ile karşı karşıya bulunan Türkiye’deki işsizliğin daha da artmasına neden olacaktır.

Yukarıda belirtilen nedenlerle Ermenilerin Karabağ’ı ve Azerbaycan’a ait yedi bölgeyi işgalinden sonra kapatılan Türkiye-Ermenistan hudut kapısı “Ermenistan, Azerbaycan topraklarından çekilinceye ve Türkiye’ye karşı izlediği hasmane tutumdan vazgeçinceye” kadar kapalı tutulmalıdır.

  • Hocalı Katliamının soykırım olarak tanınması için Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetleri ile ortak çalışma başlatılmalıdır. Bu katliama karışan Ermenistan Cumhuriyeti yetkililerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) yargılanması için UCM nezdinde ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nezdinde girişimde bulunulmalıdır.
  • Ermenilerin Osmanlı Devletine karşı isyan kararı aldıkları, isyan ve katliamlar sırasında harp karargâhı, mühimmat ve silah deposu ve kaçırdıkları Türk kadınlarına tecavüz ve işkence mekânı olarak kullandıkları “Akdamar Adası’ndaki kilise soykırım müzesi” haline getirilmelidir.
  • Ermenilerin Atom Egoyan’a yaptırdığı ve gerçekleri saptıran “Ararat Filmi”nin ve benzerlerinin etkilerini kırabilmek için Ermeni tehcirinde ve devam eden süreçte yaşananları gerçek yönüyle ele alan film, dizi gibi yapımlar Türk ve yabancı senaristlere gerekirse maddi ve belgesel destek de sağlanarak hazırlatılmalı ve bunların hem Türkiye’de, hem de yabancı ülkelerde izlenmesi  sağlanmalıdır.
  • Türk Hükümetince Türkiye-Ermenistan sınırına 16 km mesafedeki “Metsamor Nükleer Santrali”ne komşu bölgelerdeki kanser ve ölüm olayları ile sakat doğumlar belgelenerek rapor haline getirilmeli ve santralin kapatılması için hukuk yollarına başvurulmalıdır. En azından Metsamor Nükleer Santrali’nde nükleer bir sızıntı olup olmadığı ve insan ve çevre sağlığı açısından zararlı etkilerinin bulunup bulunmadığı hususunun IAEA (The International Atomic Energy Agency) kanalıyla denetlenmesi için anılan kurum nezdinde girişimde bulunulması ve denetleme sonucunda ortaya çıkacak duruma uygun tedbirlerin IAEA vasıtasıyla uygulatılması sağlanmalıdır.
  1. Türkiye’de kaçak olarak çalışmalarına göz yumulan Ermenistan uyruklulardan
  • Ülkelerinde Türk düşmanlığı yapılan eylemlere destek verdikleri belirlenenlerin Türkiye’de evlilik yoluyla vatandaşlık hakkı elde etmelerine ve toprak satın almalarına izin verilmemeli, bunların sınır dışı edilmeleri sağlanmalı;
  • Mevcut faşist ve Türklük düşmanı Ermenistan yönetiminden muzdarip olanlara Türkiye’de kolaylık sağlanmalı, bunların ülkelerindeki dikta yönetime karşı verecekleri demokrasi ve insan hakları mücadelelerine destek verilmelidir.
  1. Ermeni vatandaşlarımızın;
  • Birinci sınıf, tüm demokratik haklara sahip, birlik ve beraberlik isteyen, ortak vatan ve gelecek şuuruna sahip yurttaşlar olarak tam bir refah ve özgürlük ortamı içinde yaşadıklarının;
  • Ermeni örgütlerinin eylemlerini kınadıklarının

Türk basını yanında, yabancı basında ve dış ülkelerde yayınlanması sağlanmalı;

  • Ermeni örgütlerinin Türkiye aleyhtarı faaliyetlerinin Türk Ermenileri tarafından benimsenmediği dünya kamuoyuna açıklanmalıdır.
  1. Türk kökenli iş adamlarının bulundukları ülkelerde bir baskı grubuna dönüşmesi dış temsilciliklerimiz tarafından desteklenmelidir.
  2. Türklüğe hakaret suçuna yeniden caydırıcılık ve cezai yaptırımlar getirilmelidir.
  3. Yurt dışından para ve menfaat sağlayanların talimatlarına uyarak Türk devletini Ermeni soykırımı yapmakla suçlayan ve halen TC. nüfus cüzdanı taşıyanların yargılanma yolu açılmalıdır.

Sivil toplum kuruluşlarının yapması gerekenler

Ulusal meselelerde duyarlı tüm sivil toplum kuruluşlarımız birlik-beraberlik içinde, organize olarak ve iyi hazırlanmış planlar dâhilinde, geçmişte meydana gelen, emperyalistlerin güdümündeki Ermenilerin saldırılarına karşı Vatan Savunması yapmak için aşağıdaki önerileri hayata geçirmelidir:

  1. 1915 yılında; 1914-1920, 1973-84 ve 1992-2014 yıllarında, emperyalist destekli Ermeni çetelerinin Anadolu ve Karabağ’da yaptıkları Türk ve Müslüman katliam ve soykırımlarını dünyaya anlatılmalı.
  2. Konuya ilişkin olarak 1914-2014 yılları arasında Anadolu ve dışarıda yapılan işkence, katliam ve soykırımları ele alıp birlikte anmak için bir gün belirlenmeli ve “Türklere Soykırım Günü” olarak ilân edilmelidir. Bu gün, Talat Paşa’nın şehit edildiği 15 Mart olabilir.
  3. 15 Martta Talat Paşa, Dr. Bahattin Şakir ve Azmi Bey’in Berlin’de  şehit edildikleri yerden başlayan, Avrupa çapında Berlin Merkezinde  bir miting yapılmalı. Türk Şehitliğindeki mezarları kitlesel olarak ziyaret edilmeli. Tehcirin insani bir tedbir olduğu anlatılmalı ve Vatanın haklı davasına sahip çıktığımız yaygın  medya aracılığıyla dünyaya ilan edilmelidir.
  4. Ermeni terör örgütleri tarafından şehit edilen diplomat ve devlet adamlarımız, şehit edildikleri yerlerde ve günde anılmalı, ve şehit edildikleri yerlere anıtlar dikilmeli; Şehitlerimizin mezarları  ziyaret edilmeli, İbadethanelerimizde şehitlere mevlit okutulmalıdır.
  5. 25-26 Şubat’ta Karabağ ve Hocalı katliam ve soykırımı ile ilgili Ermenistan Büyükelçilikleri ve diğer misyonları önünde protesto gösterileri düzenlenmeli ve siyah çelenkler konulmalıdır. Azerbaycan Büyükelçiliklerine ve diplomatik misyonlarına kitlesel taziye ziyaretleri yapılmalıdır.
  6. 1914-1920 döneminde yaşanan facialar, 1973-1985 yıllarında Ermeni teröristlerinin yaptığı katliamlar ve 1992 Karabağ-Hocalı Soykırımı konularında oluşturulacak gruplara eğitimler verilmeli ve bilgiye dayanan kalıcı potansiyel yaratılmalıdır. Bunlar vasıtasıyla kitleler zaman kaybetmeden bilinçlendirilmeli.
  7. Emperyalist kışkırtma ve desteklerle Ermeni örgütleri tarafından yapılan işkence, katliam ve soykırımlarla ilgili olanlar tespit edilmeli ve haklarında tazminat ve ceza davaları açılmalıdır.  Birçok mağdur ve yakını bu konuda bilgisizlik ve ilgisizlikten dolayı haklarını arayamamaktadır.  Bu konunun kapanmadığını, belgelerle ortaya koyarak gerekli hukuk mücadelesi yapılmalıdır. Böylece büyük bir insanlık faciası hakkında dünya kamuoyunu da; yayınlar,  konferanslar, toplantı, gösteri ve sergiler düzenlemek suretiyle bilgilendirilmiş olacaktır.
  8. Avrupa’da hem bulunduğumuz bölgelerde, hem de diğer ülkelerde ortak anlık hareketleri sağlamak ve etkili olabilmek için merkezi bir sekretarya oluşturulmalı. Bunun için, merkezi olması ve Türk nüfusunun yoğunluğu sebebiyle Almanya çok uygundur.
  9. 24 ve 25 Nisan günleri, Ermeni örgütlerinin eylem yapacağı  Türk Büyükelçilikleri ve diplomatik misyonları önünde kitleler halinde nöbet tutulmalı ve dünyaya biz buradayız ve Anavatanımızı savunuyoruz denilmelidir.
  10. Eylemler, Türk Devletleri, Rusya, Avrupa, Asya, Amerika, Afrika ve Avustralya’daki Türk dernekleri tarafından birlikte yapılmalıdır.
  11. Diğer milletlerden STK’lar, medya kuruluşları, belediye meclisleri ve milli meclisler ziyaret edilmeli ve bu insanî mesele sözlü ve yazılı olarak ilgililere anlatılmalıdır.
  12. Strazburg İnsan Hakları Mahkemesi’de -Doğu Perinçek’in davası (Ermeni Soykırımı emperyalist bir yalandır) gibi uluslararası düzeyde yürütülen hukuk mücadelelerinde, bir araya gelecek insanlarımız ilgili Mahkeme önlerinde olmalı, haklı davalarımızın arkasında olduğumuz bütün dünyaya gösterilmeli.

Yukarıdaki önerileri gerçekleştirmek için ilgili kamu ve sivil toplum kuruluşları; oluşturacakları ortak bir plan dâhilinde ve koordineli olarak,  ulusal medyayı ve siyasi partileri de devreye sokarak, mümkün olan işbirliğini sağlayıp harekete geçmelidir.

Yazar

Gürbüz Mızrak

Peki ben ne yapabilirim?
Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır. TIKLAYINIZ!

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar