29.09.2023

Kutadgu Bilig’de laik lider

Türk Devlet Geleneğinde tanımlanan liderlik, bulunduğu konjonktürde "Laik" kavramına tekabül edecek nitelikleri taşımaktadır. Kutadgu Bilig özelinde bu incelemede Türk Devlet Geleneğinde "Dünyevilik" üzerinden bir sekülerite analizi yapılmaktadır.


Ajun bu dünyayı ve öte dünyayı çağrıştırır ama nasıl?

Soğdça ʾʾzwn (ājūn) sözcüğü ‘yaşam, yaşayan varlık, vb’, ‘varoluş hali, doğum, ölüm ve yeniden doğum süreci içindeki yaşamlardan biri’ anlamlarında Budist teknik terimi olarak kullanılmıştır; sözcük, Budist ve Maniheist Türkçe metinlerde de aynı anlamda kullanılmıştır. İslam’ın kabulü üzerine, dunyā sözcüğü alıntı bir sözcük olarak kullanılmaya başlanmadan önce, Ar. al-āxira ‘öte dünya, ahiret’ sözcüğünün karşıtı, al-dunyā ‘(bu) dünya’ sözcüğünün çevirisi olarak kullanılmıştır.” (Clauson, 1972, s. 28)

Kutadgu Bilig’de 315 kez geçen ajun sözcüğü yukarıdaki tespite uygundur. Sözcük daha çok bu dünyayı yani gerçek dünyayı anlatmak için kullanılmıştır. Hem bu dünya hem de ahiret anlatılmak isteniyorsa aşağıdaki örneklerdeki gibi iki ajun ifadesi kullanılır.

351. Sözüm sözledim men bitidim bitig,

sunup iki ajunnı tutğu elig—

Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım; bu kitap

uzanıp, her iki dünyayı tutan bir eldir.

352. Kişi iki ajunnı tutsa kutun,

kutadmış bolur bu sözüm çın bütün

İnsan her iki dünyayı devletle elinde tutarsa, mes’ût olur; bu sözüm doğru ve dürüsttür.
1290. Negü ter eşit bu köni kılklığ er,

bu iki ajunuğ köni kılklığ yer

Hareketi doğru olan insan ne der, dinle; doğru insan her iki dünyayı kazanır.

Ajun bodnı/dünya milleti

Yusuf Has Hacib’in tahta çıkışını överek öğüt verdiği Tabgaç Buğra Han’ın yöneteceği dünya, bu dünyadır ve bu dünyanın halkıdır. Yönetilecek topluluk, Yusuf Has Hacib tarafından altı kez ajun bod(u)nı yani “dünya halkı, dünya milleti” olarak ifade edilmiştir.

460. Ajun bodnı eştip anı ârzûlap,

ava yığlu keldi aŋar öz ulap

Dünya halkı bunu duyunca, onu arzuladı ve ona yakınlık göstererek, etrafına üşüştü ve toplandı.
878. Toğa edgüdin tutçı edgü kelir,

ajun bodnı andın asığlar alır

Doğuştan iyi olandan dâima iyilik gelir; dünya halkı ondan istifâde eder.
1886. Ajun bodnı tındı avınçın kutun,

iligke duâ kıldı bodnı bütün

Dünya halkı huzur ve saadet içinde rahata kavuştu; bütün halk hükümdara duâ etti.

Ajun bod(un)ı ifadesi Türk cihan hakimiyeti fikrinin de dışa vurumudur. Kağan; dil, din, ırk ayrımı yapmadan bütün dünyanın yönetiminden sorumludur. Erdemleri ve doğru uyguladığı töreyle bütün dünyayı mutlu kılmakla yükümlüdür.

Ajun bodnını ajun begleri yönetir

Bir başka dikkat çekici ifade de ajun beg(ler)i ifadesidir. Metinde 10 kez geçer ve her geçişinde kağan ya da kağana bağlı yöneticileri anlatmak için kullanılır. Bunlar da dünyevi insanlardır. Onları yönetici yapan şey, erdemleri ve karakterlerindeki üstünlüktür; bu üstünlükleri nedeniyle öte dünyada da mutlu olacaklardır.

252. Bilig kimde erse ajun begleri,

törü edgü urmış kişi yegleri

Dünya beylerinden hangileri bilgili olmuş ise, iyi nizam koyanlar ve iyilikte ileri gelenler onlar olmuştur.
276. Körü barsa emdi bu Türk begleri,

ajun beglerinde bular yegleri

Eğer dikkat edersen, görürsün ki, dünya beyleri

arasında en iyileri Türk beyleridir.

1432. Özüŋ kolsa iki ajun begliki,

bu beş işke yakma bu ol yegliki

Eğer her iki dünya beyliğini istiyorsan, en iyisi budur, sen şu beş işe yaklaşma.

Ajun tutğuçı ‘dünyayı elinde tutan kağan’

Yusuf Has Hacib’in kağan için kullandığı tabirlerden biri de ajun tutğuçı “dünyayı tutan”dır. 7 kez bu ifadeyi kullanmıştır. Kağan bu dünyayı düzenlemek için elinde tutar. Bilgili, erdemli olan kağan iyilikte ileri gelir, bu dünyayı kazandığı gibi öte dünyada da kazanır.

218 Ukuş birle tuttı ajun tutğuçı,

bilig birle bastı bodun basğuçı

Dünyayı elinde tutan, onu anlayış ile tuttu; halka

hükmeden, bu işi bilgi ile yaptı.

2093 Oyunka avınsa ajun tutğuçı,

ilin buzdı boldı özi koltğuçı

Dünyaya sahip olan vaktini kumara verirse, memleketin bozar ve kendisi de muhtaç duruma düşer.
4013 Ajun tutğuçı er ukuşluğ kerek,

bodun basğuçıkakerek ked yürek

Dünyayı tutan insan akıllı olmalıdır; halkın başında bulunan kimse de cesur olmalıdır.

Ajunçı/ dünyacı kağan

Yusuf Has Hacib, Tabgaç Buğra Han ve diğer yöneticiler için ajunçı sözcüğünü kullanılır. Sözcük 8 kez kullanılmıştır.
Etimolojik olarak a:ju:nçı: sözcüğü, a:ju:n adından türetilmiş kılıcı adı (Clauson, 1972, s. 29) olarak açıklanır. Clauson açıklamasında ajunçı sözcüğünün anlamını Kutadgu Bilig’den yaptığı alıntıyla “hükümdar” olarak verir.

Metin boyunca hakan dünyayı ve dünyevi olanı idare etmek için görevlendirilmiş kişi olarak tanıtılır. O da sıradan bir insandır, tıpkı yönettiği topluluk gibi iyi olana yaklaşmalı, kötü olandan kaçmalı, erdemli, adaletli, doğru bir insan olmalıdır. Bu açıdan hiçbir ilâhî özelliği bulunmamaktadır.

285 Ajunçıka erdem kerek miŋ tümen,

Anın tutsa el kün kiterse tuman

Dünyaya hâkim olana binlerce fazîlet lâzımdır; o bunlar ile eli günü idare eder ve sisleri dağıtır.
446 İlig kolsa saklan ajunçı kişi,

Bu saklık erür hem şeriat işi

Ey hükümdar, memleket arzu edersen, ihtiyatlı ol; bu ihtiyat, aynı zamanda, şeriatin de emrettiği şeydir.
3009 Ajunçıkaerdem kerek miŋ tümen,

bu erdem bile yer ajunçı cihân

Dünya hâkimine binlerce fazilet lâzımdır; dünya hâkimi

bu faziletler ile cihanı elde eder.

Türk kağanı çağının laik lideridir

Birçok eski uygarlıkta hükümdar tanrının gölgesi, eşi ve hatta ta kendisi olarak düşünülürdü. Bu da birçok uygarlıkta tanrı kral anlayışını geliştirmişti. “Mısırda ka, Akhamenidlerde fravashi, Makedon Krallığı’nda agathos daimon ya da daimon, Roma’da genius olarak karşımıza çıkan ‘kutsal ruh’ inancıdır”. MÖ 3. bin yılda devlet hiyerarşisi tam olarak oluşumunu tamamlamış ve güçlü yönetimler/yöneticiler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönemden itibaren özellikle Mezopotamya merkezli kurulmuş büyük devletlerde hiyerarşik olarak ve toplum nezdinde krallığın kendisi her zaman kutsaldır. Hükümdar ve hükümdar soyu kutsal görülür. Örneğin; Mısır’da yaşayan kral, tanrı olarak görülür. Mezopotamya’da ise MÖ 3. binyılda ilk tanrı-krallar ortaya çıkmıştır ancak bunlar Mısır geleneğinden farklıdır. Mezopotamya ve Anadolu’da tanrı-kral anlayışı değil ‘kutsal krallık, kutsal hanedan’ anlayışı hâkim olmuştur ve kralların kutsallıkları sadece onun rahip kişiliği ile birebir ilişkilidir. Araştırmacılar, doğru ve iyi bir yönetim gerçekleştirebilmeleri, halkı koruyabilmeleri için hükümdarların iyi bir ruha sahip olması gerektiği düşüncesinin tanrı-kral anlayışını doğurduğunu düşünürler. Bir başka açıklama da kahraman kültü veya atalar kültünün tanrı kral anlayışının doğmasına neden olduğu yönündedir. Bu kült, daha sonraları halkın krala tapınmasına kadar varmıştır (Yurtsever, 2015, s. 1-16).

İranlıların İslam öncesi devlet ve imparatorluk tarihlerine ve bu devirlerde yaşayan milletlerinin kültürel tarihine bakıldığında, kral, imparator ya da şah, adına ne derse denilsin en tepedeki otorite sahiplerinin, ilahi güçlerle doğrudan ilişkilendirildiği, bunların bazen Tanrı, bazen onun yeryüzündeki temsilcisi bazen de Tanrı’nın güçleriyle donatılmış yarı Tanrılar olduklarına inanıldığı görülmektedir.” (Topaloğlu, 2016, s. 79).

Laiklik (laïcisme) terimi ilk defa İngiltere’de XVI. yüzyılda papaz olmayanların da kiliseleri yönetebilmelerini isteyen fikir akımını ifade için kullanılmıştır. Etimolojisi itibariyle ‘ruhban sınıfına mensup olmayan, halktan olan’ anlamında Yunanca laikos kelimesinden türetilmiştir. Laikos Batı dillerine laïque şeklinde geçmiş ve kelime buradan Türkçe’ye girmiştir. Laik, ruhbanlığa, kilise teşkilâtına, hatta dinî alana ait olmayan” anlamındadır (Gürsoy, 2003).

Bu anlamda Kutadgu Bilig’te bahsedilen kağan dini kendi bireysel tercih ve şartları içinde yaşayan ve erdem, bilgi, ahlâk, adalet ve iyilik gibi özelliklerle oluşturulan “töre”yi hiçbir ayrım gözetmeden yönettiği topluma uygulayan kişidir. Ne tanrıdır ne de tanrının eşidir. Sadece karakteriyle Tanrı tarafından kendisine verilen şansı değerlendirir.

Yusuf Has Hacib, eser boyunca sık sık yöneticiye bir insan olduğunu ve töreyi uygularsa hem bu dünyayı hem de diğer dünyayı kazanacağını hatırlatır.

1355 Bu dünyâ işiŋe iş erdim bile,

işiŋni yorıttım könilik bile

Senin bu dünya işlerinde ben sana arkadaş idim; işlerini

doğrulukla yerine getirmeğe çalıştım.

4383 Kerek dünyâ işi kerek ukbi tut,

sakış birle adra tutar bilge büt

Gerek dünya işi, gerek ahiret işi olsun, inan ki. âlim

bunları hesap ile birbirinden ayırarak, zapteder.

4384 Sakış artasa dünyâ ukbi işi,

neçe birle artar ay edgü kişi

Hesap bozulursa, dünya ve ahiret işi de onunla birlikte

bozulur, ey iyi insan.

4805 Bu dünyâ işin kodmağınça tükel,

kılumaz bu ukbi işin ay ınal

Bu dünya işini tamamen bırakmadıkça, insan ukbâ işini

yapamaz, ey inanılır insan.

Yazıtlar ve daha sonra Kutadgu Bilig’de ifade edilen “kut” kavramı Türk inanç sisteminin bir yansıması olarak kendini gösterir. Bu sisteme göre Tanrı herkes ve her şeyin üzerindeki güçtür. Yönetici de ondan aldığı güçle, her şeyi yaratan, kollayan, koruyan, düzene sokan Tanrı gibi insan ırkları ve ülkeler arasında herhangi bir ayırım yapmadan, bütün toplulukları ve toprakları içine alan dünyayı yönetme yetkisini kullanır. Bu durumda din adamı olarak değil; bir siyaset adamı olarak yönetirler (Arslan, 1984, s. 124).

Karizmatik hâkimiyete bağlı olanlar genellikle dinî topluluklar olduğu halde, Türk siyasî birlikleri dinî bir nitelik taşımıyor. Peygamberler ya da velîler tarafından yönetilen Türk devleti yoktur.” (Kafesoğlu, 1977, s. 220-21).

Gerçekten de Kutadgu Bilig boyunca “şeriat ve hilâfet gibi İslâm’ın temel prensiplerinden ve İslâm’ın hukukî, dinî kurumlarından söz edilmemiştir. Yine fâkihlerin, müderrislerin, kadıların da sözü geçmemektedir.” (Arslan, 1984, s. 141).
Bu tavır, Bengü Taşlar’da da kendini gösteriyor. Hiçbir Taş’ta kağanın tapınılması gereken bir ilah olduğu söylenmez. Hiçbir dinî kurum yer almaz. Hatta öyle ki Bilge Kağan, kardeşi Kül Tigin’in ölümü üzerine “Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş. Öyle düşünceye daldım.” (Ergin, 1988, s. 14) der. Hiçbir kutsal kişi kurum adı Bengü Taşlar’da geçmez. Kutadgu Bilig’teki gibi Tanrı’nın lütfuyla gelen yönetici adalet, refah, barış sağlayan üstün karakterli ancak ilâhî bir olağanüstülüğü olmayan kişioğludur.

Yusuf Has Hacib eserinde kağan ve diğer devlet yöneticilerine ajunçı, ajun begleri, ajun tutğuçı gibi ifadelerle seslenir, yönettiği yeri ajun ve topluluğu ajun bodnı olarak adlandırır. Yukarıda alıntıladığımız beyitlerde de dünya ve ahiret işlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği konusunu vurgular.

Bu açıdan laiklik, Batı’dan devşirilmiş bir icat olmayıp dünya egemenliği düşüncesinin de bir yapı taşı olarak farklı din, ırk ve dillerden insanların bir arada mutlu ve düzenli yaşaması için Batıdan yüzyıllar önce Türkler tarafından uygulanagelmiştir.
Türk kağanı çağının laik lideridir.

Kaynaklar

Arslan, M. (1984). Eski Türk Devlet Anlayışı ve Kutadgu-Bilig. Sosyoloji Konferansları(20), 117-160.
Ay, M. (2005). Tanrı Tasavvurlarının Politik Tasarımlara Yansıması. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 46(2), 107-130.
Clauson, S. G. (1972). An Etymological Dictionary Of Pre-Thirteenth-Century Turkish. Oxford: Clarendon Press.
Ergin, M. (1988). Orhun Abideleri, (12. Baskı b.). İstanbul: Boğaziçi Yayınları,.
Gürsoy, K. (2003). Laiklik. TDV İslâm Ansiklopedisi. 07 22, 2019 tarihinde https://islamansiklopedisi.org.tr/laiklik#1 adresinden alındı
Kafesoğlu, İ. (1977). Türk Milli Kültürü. Ankara: T.I.A.C.E.
Kösoğlu, N. (1996). Türk Kimliği ve Türk Dünyası. İstanbul: Ötüken Yayınevi.
Ögel, B. (1984). İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi -Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre- (2 b.). Ankara: TTK.
Ögel, B. (2016). Türklerde Devlet Anlayışı. (Y. K. Taştan, Dü.) İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Özdemir, M. N. (1995). Türk Devlet Felsefesi (2. Baskı b.). İstanbul: Ötüken Yayınevi.
Topaloğlu, F. (2016). Eski İran’daki Yarı Tanrı-Kral Anlayışının Şii İmamet İnancına Etkisi. Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 3(6), 72-81.
Yurtsever, A. (2015). Neokoros Düşüncesinin Kökeni ve Gelişimi: Tanrı, Kutsal Krallık ve Yönetici İlişkisi. AÜSBD, 15(2), 1-16.

Yazar

Mustafa Levent Yener

Peki ben ne yapabilirim?
Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır. TIKLAYINIZ!

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar