Yükleniyor...
1930’lu yıllardan bu yana ulusların çıkarları doğrultusunda çatışmalar yoğunlaşmaya başladı. Yaşanan bu çatışmalardan dolayı uluslararası durum daha da karmaşık bir hâle geldi. Almanya, İtalya ve Japonya üçlü ittifak oluşturdu. Japonlar, Asya’daki saldırganlıklarını yoğunlaştırmaya başladı ve Mançurya’yı işgal ettiler. Japonya, 1934 yılı sonlarında Çin sınırına askeri güçlerini yerleştirdi. Bu durum, Moğolistan’ın savunma gücünü arttırmaya özellikle önem vermesi gerektiğini ortaya koydu. Bu amaçla 12 Mart 1936 tarihinde başkent Ulaanbaatar’da Moğolistan Halk Cumhuriyeti ile SSCB, silah yardımı sağlamak üzere “Karşılıklı Yardımlaşma Protokolü” imzaladı. Moğol hükûmeti savunmaya öncelik vererek 80.000 gönüllü süvari topladı. Rusya, Moğolistan’da çok sayıda uzman eğiterek Moğolistan’a 100 milyon ruble değerinde silah sattı. 1937 yılında Moğolistan’ın talebi üzerine Sovyet birlikleri Moğolistan’ın doğu kısmına yerleşti.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra Moğolistan, Sovyetler Birliği’nin müttefiki olduğunu ilan etti. Sovyetler Birliği’ne yardım etmek için ülke çapında bir hareket başlatarak Kızıl Ordu’ya en iyi atlarını bağışladı. Kızıl Ordu, subay ve askerlerinin ailelerine yardım amacıyla hediyeler ve sıcak tutan giysiler gönderdi. Her Moğol vatandaşı bu harekette aktif rol oynadı. 1939’da Kuzey Çin’deki Japon birlikleri Doğu Moğolistan’ı işgal ettiğinde bir Moğol-Japon savaşı (Halhin Gol Savaşı) patlak verdi. Buna karşılık, Georgy Zhukov liderliğindeki SSCB ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin ortak bir gücü, Japonları yendi. Halhin Gol Savaşı, Sovyetler Birliği ve Japonya arasında 16 Eylül 1939 yılında yapılan anlaşmayla sona erdi. Sonuç olarak Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti’nin sözde “toprak bütünlüğünü” tanıyan bir anlaşma imzaladı. Bu savaşta 78 Moğol öldü ve 200 milyondan fazla Moğolistan parası yok oldu. Bu süre zarfında 12.318’i Moğollar tarafından olmak üzere toplam 594.000 Japon askeri esir alındı.
1939 yılında Mareşal Çoybalsan Moskova’yı ziyaret etti. Sovyet tarafından parti ve devlet kongrelerinin hazırlıklarına destek vermelerini istedi. Moğolistan Halk Devrimci Partisi için yeni bir platform, kurallar ve yeni bir anayasa taslağı hazırlanmasını talep etti. 1940 yılı Mart ayında Moğolistan Halk Devrimci Partisinin 10. Kongresi toplandı. Parlamento, gelecekteki hedefini “tiranlığa, saldırganlığa ve feodalizme karşı devrimi tamamlamak” ve “toplumsal düzen için zemin hazırlamak” olarak belirledi. En önemli gündemi ise parti faaliyetlerinde Marksizm-Leninizm’i rehber olarak kullanma talimatı oluşturdu.
Parlamento, hayvancılığın geliştirilmesinin Moğolistan Halk Devrimci Partisinin en önemli önceliklerinden biri olacağını söyledi. Ardından hayvan sayısını 200 milyona çıkarma hedefini belirledi. En önemli hedefler arasında ulusal ekonomiyi geliştirmek, insanların yaşam standartlarını sürekli iyileştirmek ve eğitim seviyesini yükseltmek yer aldı.
Haziran 1940’da Moğolistan Halk Cumhuriyeti’nin Sekizinci Parlamentosu toplandı. Yeni anayasa taslağı tartışmalarının ardından 30 Haziran’da yeni anayasa onaylandı. Anayasa, ülke kalkınmasının amaçlarını, özelliklerini ve doğasını yeniden tanımladı. Yeni anayasanın 93. Maddesi: “Moğolistan Halk Cumhuriyeti bayrağı 1:2 kırmızı kumaştan yapılmalı ve ortasında ulusal amblem bulunmalıdır.” şeklindedir. 1940 yılında onaylanan Anayasaya göre, önceki ulusal bayrağın boyutu kareden dikdörtgene dönüştürüldü. Ayrıca anayasanın bu hükmüne ülkenin adı da eklenmiştir.
1941 yılında Moğolistan Halk Cumhuriyeti’nin ulusal ekonomisinin ve kültürünün gelişimi için yıllık planlar yapıldı. Kiril alfabesiyle eğitim başladı. Okuryazar kişiler yeni alfabeyi öğretmek için hareket başlattı. Yapılan bu planlar yeni tasarlanan bayrağı da etkilemiştir. Moğollarca önemli kabul edilen “Beş Ağız Hayvan (At, Öküz, Deve, Keçi, Koyun)” ve Moğolistan’ın doğası bayrağa eklenmiştir. 1911 yılından beri Moğol bayrağının ayrılmaz bir parçası olan Soyombo, yerini Moğolistan coğrafyasına ve Sovyet kızılına bırakmıştır.
1940-1945 yılları arasındaki Moğol bayrağı
Moğolistan’da 1921 Devrimi zaferinden sonra yeni bir anayasa hazırlanması gerekliydi. Bu anayasaya büyük bir öneme sahipti. 29 Mayıs 1922 tarihinde Adalet Bakanı N. Magsarjav başkanlığında Anayasa Taslağı Komisyonu kuruldu. Komisyon, Birleşik Krallık, İsveç, Belçika ve Hollanda gibi birçok ülkenin anayasalarını inceledi. 1924 yılında Anayasa Komisyonu değiştirilerek yeni bir taslak hazırlandı. Bu yeni taslakta Komintern’in Moğolistan’daki temsilcisinin ve Sovyet uzmanlarının etkisi önemli derecede büyüktü. Sovyet etkisine rağmen Moğol yetkililer, ülkenin özelliklerini ve uluslararası standartlarını dikkate alacak bir Cumhuriyet hükûmeti taslağı hazırlamaya başladılar. Atılan bu adım gelecekteki siyasî hayatta da büyük bir yankı bulacaktı.
20 Mayıs 1924’te hükûmet biçimi tartışmaları devam ederken Bogd Han öldü. Ardından 7 Haziran’da Moğolistan Halk Partisi Merkez Komitesi, Moğolistan’da bir halk cumhuriyeti kurulması yönündeki kararı kabul etti. Meclis’in, devletin en yüksek gücünü elinde tutması gerektiği vurgulandı. 8-28 Kasım 1924 tarihinde Meclis’in toplanması için hazırlıklar yapıldı. Ardından Meclis, Moğolistan’ın ilk anayasasını kabul etti. Moğolistan, “Halkın Egemen Cumhuriyeti” olarak adlandırıldı. Komintern ve Sovyetler Birliği Komünist Partisinin Moğolistan’ı Bolşevikleştirme çalışmalarına rağmen Moğol hükümeti bu baskıya direnerek demokratik değişikliği gerçekleştirdi.
‘Büyük Kıyım’ yazısında detaylı olarak aktaracağım Moğolistan’daki din adamlarına yönelik temizlik, Moğolistan-Sovyet Rusya ilişkilerinde önemli bir noktayı oluşturmaktadır. 1930’ların başından itibaren, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin Moğolistan’a yönelik politikası daha aktif hâle geldi. O dönemlerde, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi altında Moğolistan konusunu düzenli olarak tartışan ve kararlar veren bir Moğol komisyonu kuruldu. Sovyetler, Moğol Hükûmet liderlerini Japon casuslarının Moğolistan’a, özellikle de tapınaklara sızdığı konusunda ikna etti. Stalin, Moğol liderlerini çok sayıda Moğol keşişi bastırmaya ve manastırları yok etmeye çağırdı. 1930’lu yıllarda alevlenen olaylar 1937 yılında zirveye ulaştı. 20 bine yakın din adamı idam edildi. Yaşanan bu olaylar sonrasında Sovyet Rusya’nın istekleri doğrultusunda kararlar alınmaya devam etti. Bu durum da Sovyet Rusya’nın, Moğolistan’ın hemen hemen her alanına olan etkisini ortaya koymaktaydı.
Birinci Devlet Anayasasının Moğol bayrağı ile ilgili 49. Maddesi, Moğolistan Halk Cumhuriyeti bayrağını şu şekilde tanımlamaktadır: “Ulusal bayrak, ortada ulusal amblem olacak şekilde kırmızı renkte olmalıdır.”
1924-1940 yılları arasındaki Moğol bayrağı
Moğolistan Milli Tarih Müzesi’nde yer alan bayrak
19. yüzyılın son dönemlerinden itibaren Moğollar, Mançu yönetiminden kurtulup bağımsızlıklarına ulaşmak için mücadele etmeye başladılar. Uluslararası gelişmeler, büyük güçler arasındaki rekabetlerin tırmanması gibi olaylar da bu mücadeleyi etkiledi. Mançu yönetimi, değişen şartlar karşısında “Yeni Hükûmet Politikası” adı altında çalışmalara başladı. Bu esnada 8. Bogd Javzandamba liderliğindeki Moğol soyluları, bağımsızlık mücadelesine öncülük etti. İç Moğolistan, Kök Nuur, Barga ve Alaşaa gibi tüm Moğolların bağımsız bir devlet kurma zamanının geldiğini ilan ettiler. Mançu ve Çinli yetkililerin bulundukları bölgeleri terk ederek iktidarın yeniden Moğollara verilmesi yönünde çağrıda bulundular. Dönemin en büyük isteklerinden biri ise tüm Moğolları tek çatı altında birleştirecek olan Büyük Moğol İmparatorluğu’nu yeniden inşa etmekti.
29 Aralık 1911 tarihinde Moğolistan bağımsızlığını ilan etti. Javzandamba, Bogd Han olarak onurlandırıldı. Meclisin adı, ‘Başkent Meclisi’ olarak değişti. Ayrıca Meclis tüm yetkiyi eline aldı. Ardından Moğolistan kendi içinde yapılanmaya başladı. Moğol hükümeti, Ocak 1912’de Ulyastay’ı ve Ağustos ayında da Hovd ilini kurtardı. 1913 yılından itibaren İç Moğolistan’a asker sevkiyatını başlattı.
1911 Devriminin bir sonucu olarak Moğolistan, Mançu (Qing) Hanedanından koparak bağımsız bir devlet haline geldi. Yeni bir ulusal hareketlilik, gelişme ve ilerleme planları yapıldı. 1911-1920 yılları arasında devlet teşkilatında ve yönetim sisteminde reformlar yapmayı hedefledi. Ordularını geliştirmek amacıyla Rusya’dan askeri eğitmenler getirildi. Ekonomik olarak hayvan sağlığının iyileştirilerek sayının artırılması, tarımın geliştirilmesi için bir takım politikalar uygulandı. 1912 yılında Rus tüccarlara gümrüksüz ticaret yapma hakkı verildi. 1912-1915 yılları arasında Moğolistan pazarının yaklaşık %35’ini Rus ticareti oluşturmuştu. Eğitim alanında Rus Dili ve Rus Okulu açıldı. Bazı aileler çocuklarını Çarlık Rusya’sında okumaya gönderdi.
Moğolistan hükûmeti, bağımsızlıklarının diğer devletler tarafından tanınması için bir takım politikalar belirledi. 3 Kasım 1912 tarihinde Moğolistan ile Rusya arasında bir Dostluk Antlaşması imzalandı. Böylece Moğolistan’ın bağımsız olarak varlığı kanıtlandı. Çin, yapılan anlaşmalara karşı çıktığını belirtti. Fakat Moğol Hükümeti gizli olarak Rusya’yla müzakerelere devam etmekteydi. Rusya ve Çin, 8 Kasım 1913’te Pekin’de Moğolistan hakkında bir bildiri yayınladı. Buna göre Rusya, Çin’in Moğolistan üzerindeki egemenliğini tanımaktaydı. Ancak Çin, Dış Moğolistan’ın özerkliğini tanıdı. Bu bildiriye Moğol hükûmeti karşı çıktı ve günümüzde Rusya sınırında bulunan Kyahta’da (Altın Bulak) Rusya, Çin, Moğolistan arasında müzakere başladı. Eylül 1914 yılında başlayan müzakereler Moğolistan’daki anlaşmazlıklar nedeniyle uzadı. 7 Haziran 1915 tarihinde yapılan Kyahta Anlaşması’yla Moğolistan özerkliğe sahip oldu.
Rusya’da 17 Şubat Devrimi, Çarlık hükûmetini düşürdü ve Ekim ayında Bolşevikler iktidara geldi. Rusya bir iç savaşa sürüklenirken bunu fırsat bilen Çin hükûmeti, Kyahta Üçlü Antlaşmasını feshetti. Dış Moğolistan’ı tekrar kendine bağlamaya çalışan Çin, Moğol yetkililerini özerklikten vazgeçmeleri konusunda uyarmaya başlamıştı. Bogd Han’a aktarılan bu uyarı, belirli bir süre farklı planların yapılmasına neden oldu. Jalhanz liderliğinde bir heyeti Pekin’e gönderen Bogd Han, özerkliğin kabul edilmesi yönünde çağrıda bulundu. Fakat Çin Devlet Başkanı, 22 Kasım 1920’de Moğol özerkliğini ortadan kaldıran bir kararname yayınladı ve Bogd Han’ı askeri güçle tehdit etti. Moğolistan bağımsızlığını tekrar kaybederek Çin askeri rejiminin kurulmasına engel olamadı.
1918-1920 yılları arasında yaşanan gelişmeler, Moğolları tekrardan mücadele etmenin yollarını aramaya yöneltti. Moğollar özgürlüklerini yeniden kazanmak maksadıyla yabancı devletlerden destek arama yoluna başvurdu. ABD ve Japonya ile bağlantı kurmaya çalışıldı. Fakat neredeyse Moğolların kaderi olan Sovyet Rusya seçeneğinden başka bir yol yoktu. 2 Ekim 1920’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden yardım sözü alındı. Baron Unger komutasında yaklaşık 800 asker Onon Nehri havzasına geldi. “Büyük Moğol İmparatorluğu yeniden kurulacak” parolasıyla 4 Şubat 1921’de başkent alındı ve Bogd Han tekrar tahta geri döndü. Bogd Han, Baron Unger’i “Ulusal Kahraman” unvanıyla ödüllendirdi.
1921 yılında Moğolistan Halk Partisi politikalarını ve yeni hedeflerini açıkladı. Yeni hükûmet belirlendi. Moğol tarihinde önemli yeri olan Sühbaatar askeri vali olarak göreve geldi. 1921 Devrimi sonucunda Moğolistan bağımsızlığını tekrar kazanmıştı. Bu devrim, Moğol tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı oldu. 1911 Ulusal Kurtuluş Devrimi’nin ardından Moğol bayrağının oluşturulmasına ilişkin belgede, yeni tasarlanan Moğol bayrağının önemi vurgulanarak “Uluslararası toplumda herkesin kendi bayrağı bulunmaktadır. Bayrak, Moğolistan’ımızın tüm egemenliğini ifade etmelidir.” denmiştir.
Bağımsız Moğolistan’ın İlk Bayrağı 1911 (Bulag, 2012: 7)
Moğolistan Milli Tarih Müzesi’nde yer alan bayrak
Moğol akademisyenleri tarafından ilk Moğol devleti ve Moğolların kadim ataları olarak kabul edilen Xiongnu’nun (Hun İmparatorluğu)[1] bayrağı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Buna rağmen internet sitelerinde Moğollar tarafından yazılmış olan Xiongnu’nun armasının güneş ve ay olduğu bilgisi vardır. Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta ise güneş ve aydır. Güneş ve ay eski medeniyetlerde de görülen semboller arasında yer almaktadır. Hun İmparatorluğu’nda güneşe ve aya saygı gösterilirdi. Hatta kurbanlar bile verilmekteydi.[2] Güneş, Doğu’yu, Ay ise Batı’yı sembolize etmektedir. Orta Asya’daki çadırların, keçe evlerin kapısı Doğu’ya doğru açılmaktadır.
Orta Asya Türklerinde Gök ve Güneş önemli bir konumdaydı. Mani dininin etkisiyle Ay, daha fazla ön plana çıkarak Ay-Kağan gibi unvanlarda kullanılmıştır. Efsanelerde yer alan erkek kahramanların çoğunun adı Ay-Han’dı. Özellikle Şamanist Türk ve Moğol kavimlerinde Güneş-Anne ve Ay-Baba’dan söz edilmektedir.[3] Bu sebepledir ki belirtilen bayraklarda yer alan güneş ve ayın, Hun sembolü olup olmadığı hakkında çok fazla kaynak bulunmamaktadır. Diğer taraftan Hun döneminde ejderha figürünün yer alması dikkat çekmektedir. Ancak bu durumu, Çin ile yüzyıllar boyunca yan yana yaşamış olmasının etkisi olarak açıklamak gerekebilir.[4] Hunların başkentlerine Ejderha Şehri (Lung Cheng) adını verdikleri de kaynaklarda yer almaktadır. Sonuç olarak Hun bayrağının sembolünün güneş, ay veya ejderha olma olasılığı düşünülmelidir.
1206 yılında Büyük Moğol İmparatorluğu bayrağının gökyüzü mavisi arka planında, beyaz bir şahini tasvir ettiği, çeşitli internet sitelerinde belirtilmektedir. 1270 yılından itibaren ise beyaz renkli güneş, ay ve ateşin, mavi bir arka plan üzerinde kullanıldığı yazılmıştır. Büyük Yuan Hanedanlığı zamanından Moğolların Qing Hanedanı’nın egemenliği altına girene kadar bu bayrağın Moğolların bayrağı olarak kullanıldığı söylenmektedir. En az 2000 yıl önceden miras kalan güneş ve ay, günümüz Moğol bayrağındaki Soyombo yazısında bulunmaktadır.
1206 yılından sonra kullanıldığı söylenen Moğol bayrağı
1271 yılından sonra kullanıldığı söylenen Moğol bayrağı
1911’de Mançulara karşı verilen ulusal bağımsızlık mücadelesi, 1921 Halk Devrimi ve modern Moğolistan bayrağı ile arması, halkın iradesini sembolize etmektedir. Moğolistan vatandaşları arasında vatanseverlik ve milliyetçiliği geliştirmek amacıyla ‘Milli Bayrak Günü’ kutlanmasına ilişkin kanun tasarısı, 2008 yılında milletvekilleri S. Byambatsogt ve J. Sükhbaatar tarafından Moğolistan meclisine sunulmuştur. Ulaanbaatar Askeri Birliği, 2009 yılından bu yana geleneksel olarak her yıl 10 Temmuz’da ‘Milli Bayrak Günü’ adına bir geçit töreni düzenlemektedir.
Kaynaklar:
Ballis, William, “The Pattern Of Sino-Soviet Treaties, 1945-1950”
Bulag, Uradyn E (2012). Independence as Restoration: Chinese and Mongolian Declarations of Independence and the 1911 Revolutions. The Asia-Pacific Journal. Vol. 10, Issue 52: 3
Ercilasun, Konuralp, Türk Tarihinde Asya Hunları, Birinci Hâkimiyet Dönemi, Dergâh Yayınları, İstanbul 2019
Ерөнхий Боловсролын 12 Жилийн Сургуулийн 6 Дүгаар Ангийн Сурах Бичиг
Ерөнхий Боловсролын 12 Жилийн Сургуулийн 11 Дүгээр Ангийн Сурах Бичиг
https://www.legalinfo.mn/law/details/367 (Moğolistan Anayasası)
Mongoltoli. mn, “есөн хөлт цагаан туг”
Mongoltoli. mn, “соёомбо”
Mongoltoli. mn, “шарын шашин”
Н. Алтантөгс, “Хятадаас 1956-1960 Онд Монголд Зориулж Олгосон Буцалтгүй Тусламж, Хөнгөлөлттэй Зээлийн Үр Дүнг Шинжлэх Нь”
Лувсангийн Хайсандай, “Монгол Улс Нэгдсэн Үндэстний Байгууллагын Гишүүн Болсон Нь. Түүний Түүхэн Ач Холбогдол”
Өнөөдөр төрийн далбааны өдөр (19001950. mn)
Өнөөдөр “Монгол Улсын Төрийн далбааны өдөр” (montsame. mn)
Өнөөдөр Төрийн далбааны өдөр (eagle. mn)
Ögel, Bahaeddin, Türk Kültür Tarihine Giriş VI, Türklerde Tuğ ve Bayrak
———————, Türk Mitolojisi 1
———————, Türk Mitolojisi 2
П. Гантуяа, “Монгол, Крилл бичиг үсгийн үүсэл хөгжил онцлог”
Radchenko, Sergey, “January, “1966 Information About the Visit of the Soviet Party and Government Delegation to Mongolia Headed by Brezhnev”
[1] Ерөнхий Боловсролын 12 Жилийн Сургуулийн 6 Дүгаар Ангийн Сурах Бичиг, s. 70.
[2] Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi 2, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1995, s. 187.
[3] Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1995, s. 129, 131.
[4] Konuralp Ercilasun, Türk Tarihinde Asya Hunları, Birinci Hâkimiyet Dönemi, Dergâh Yayınları, İstanbul 2019, s. 251.
1 Yorum