Yükleniyor...
Konuşmaya başlayan bir çocuk için artık hayat daha kolaydır. İsteklerini, kelimelerle ve kısa cümlelerle ifade etmeyi öğrenmiştir. Anne babasının istediği davranışı yaptığında, kendi hoşuna gidecek bir ödül aldığını çoktan fark eden çocuk, kelime hazinesi hızla zenginleşirken, önemli bir keşif daha yapar: annesi ve babasının istedikleri şekilde cevap vermek, sonunda kendisini de mutlu edecek! Bu keşiften sonra, yemeğini bitirdiğinde bir çikolata alacağını bilen çocuk, yemeğini bitirmese bile, “bitirdim.” diyerek çikolatasını ister. Aslında “bitirdim.” dediğinde yaptığı bir eylemi değil de istediğine ulaşmak için gerekli olan anahtar cümleyi söyler.
Eğer anne baba, yemeğini bitirmediği halde çikolatasını verirlerse çocuk, istediği her şey için aynı yöntemi kullanmayı deneyecektir. Çünkü çocuk, istenilen şeyi söylemenin kazançlı olduğunu öğrenmiştir. İstenmeyen bir davranış yaptığında da olumsuz karşılanacağını bilen çocuk yine istenileni söyleyerek olumlu karşılanmaya bakacaktır. İşte, kısa ve basitçe yalan dediğimiz olgunun gelişimi… Burada küçücük çocuğu “yalan söylüyorsun” diyerek sorumlu tutmuyoruz tabii ki. Bu şekilde davranan nice yetişkine söyleyemediğimiz cümleyi, doğal olarak ahlak gelişim evrelerinin ilk basamağında bulunan bir çocuğa söylemeye yüzümüz yok.
Ahlak gelişimini inceleyen bilim insanları; ahlakın, bilişsel gelişimle birlikte geliştiğini ancak bilişsel olarak üst seviyelerde bulunan bir insanın ahlak gelişiminde alt basamaklarda bulunabileceğini söyler. Yalnızca dürüstlük kavramına göre düşünürsek, sürekli yalan söyleme davranışı gösteren bir yetişkinin ahlak gelişimi açısından daha alt seviyelerde olduğunu söyleyebiliriz. Tabii tek bir davranış, ahlak seviyesini belirlemek için yeterli değildir ancak önemli bir göstergedir. Televizyonlardaki tartışma programlarını, meclis oturumlarını takip ettiğinizde; siyasi liderler, partizanlar ya da milletvekilleri gibi sözünü ettiğimiz yetişkin örneklerine sıkça rastlarsınız. Milyonlarca kişiye hitap eden ve kitleleri etkileme gücüne sahip bu insanlar, pervasızca yalanlar söylemekten, gerçekleri menfaatleri doğrultusunda çarpıtmaktan ya da en kötüsü, biraz gerçek serpiştirilmiş bir yığın yalan laf etmekten çekinmezler.
Sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte bu insanlar da yeteneklerini hayli geliştirmişlerdir. Bu yazı yazılırken, doğrulama platformlarından teyit.org sitesinde, haber, sosyal medya paylaşımı gibi geniş bir alanda 1623 analiz yapılmış. Bunlardan sadece 140’ı doğru iken 1361 tanesi yanlış! Geriye kalanlar ise yarı doğru yarı yanlış ya da doğruluğu yanlışlığı tespit edilememiş[1]. Bu analizlerdeki yanlışları, yalan olarak kabul edersek; yalanların gerçekler karşısında ezici bir üstünlüğe sahip olduğunu görürüz.
Köşe yazarlarının yazılarını inceleyen malumatfurus.org sitesinin verilerine göre 6843 köşe yazarından 1446’sının en az bir yazısında yanlış/yalan/hata belirlenmiş. Bazı köşe yazarları 35 yanlış bilgiyle zirvede duruyor[2]. Sitenin incelemesi dışında kalan yazıları bilemiyoruz tabii. Siyasi partilerin ve politikacıların söylemlerini inceleyen dogrulukpayi.com sitesini incelediğimizde biraz içimiz ferahlıyor. Ancak bu sitenin de inceleyemediği nice söylemler var. Mecliste temsil edilen beş siyasi partiden 4’ünün söylemleri gerçeğe yakın! Birinin söylemlerinin gerçekliği ise orta seviyede[3]. Hangisi olduğunu tahmin etmekte zorlanabilirsiniz! Yaşadığımız bu bilgi çağında her şey, inkâr edilemeyecek şekilde kayıt altında. Buna rağmen onca yalan, yanlış bilginin yayılması, canlı yayında söylenenlerin reklam aralarından sonra inkâr edilmesi gerçekten şaşırtıcıdır.
Gerçekler Hint’ten Yemen’e seyrederken, 2018 yılında yapılan “Gerçek ve Yalan Haberlerin Yayılması” adlı bir çalışma, internet ortamında gerçeğin yolunun şaştığını gösteriyor. Bu çalışmaya göre, sosyal medya kullanıcılarının, yalan haberi paylaşma ihtimalleri, gerçek haberleri paylaşma ihtimallerine göre %70 daha fazla ve yalan haber gerçek haberden daha hızlı yayılıyor[4]. Anlaşılan o ki gerçekler, internet ortamına ayak uyduramamış.
Yaşadığımız dönem bilgi çağı olmasının yanında başka bir isimle de anılıyor, gerçek sonrası çağ (post-truth). Gerçek sonrası çağ, yalanın meşru görüldüğü ancak yalanın yalan olarak adlandırılması yerine farklı tanımlar getirilerek anlamın yumuşatıldığı ve kabul edilirliğinin arttırıldığı bir zamandır[5]. Demek ki yalan, bu fütursuz yayılışını şekil değiştirerek daha kolay gerçekleştiriyor. Yalanın bu tanımı devlet yöneticilerinin ve siyasetçilerin hem iç hem de dış siyasette elini oldukça rahatlatıyor. Gerçeğin tadı yavan olduğu için[6] üzerine, duruma göre az ya da çok yalan sosları dökerek lezzetli bir salata sunuyorlar. İnsanlar da afiyetle yiyor, ağzının tadını bilmeyenler müstesna.
Bu yazı üzerine düşünürken, İskender Öksüz hocamızın Otoritenin Gerçeği, Gerçeğin Otoritesi yazısı yayınlandı[7]. Bu yazıdan, ekonomik istatistiklere dayanan, SSCB’nin ABD’yi geçeceği tahminlerinin boşa çıkmasının nedeninin SSCB’nin yalan istatistikleri olduğunun yıllar sonra ortaya çıktığını; gerçek istatistiklerin, nasıl istenilen şekilde çarpıtıldığını öğreniyoruz. Hocamız bize gerçeklerden ümidimizi kesmememiz gerektiğini üstü kapalı öğütlüyor: Gerçeğin otoritesi sonunda otoritenin gerçeğini yeniyor.
Gerçeğin nefesi eritir dağı
Yalancının ateşi eritmez yağı
Şah Hatayi’ye göre gerçekler dağları eritecek kadar güçlü, yalancının ateşi ise yağı bile eritemeyecek kadar zayıf. Yukarıda incelediğimiz gibi günümüzde yalancının ateşi, gerçekler karşısında epey harlanmışa benziyor ama önünde sonunda sönecek. Bazen cılız bir soluk gibi hissettirse de, gerçeğin nefesinin ne kadar güçlü olduğunu unutmamak gerekiyor.
[1] https://teyit.org
[2] https://www.malumatfurus.org/kose-yazarlari/
[3] https://www.dogrulukpayi.com/istatistik
[4] Vosoughi, S., Roy, D., & Aral, S. (2018). The spread of true and false news online. Science, 359(6380), 1146-1151.
[5] Kocabay Şener, N. (2018). “Doğruluk Kontrol Merkezi” ve “Yalan Haber” Kavramlarına İlişkin İçeriklerin Medyada Yansımasının Araştırılması.
[6] Atabet-ül Hakayık
[7] https://millidusunce.com/otoritenin-gercegi-gercegin-otoritesi/